Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1604 E. 2022/1624 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1604
KARAR NO: 2022/1624
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 11.10.2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/211 E.
ASIL DAVANIN KONUSU: Patent Hakkına Tecavüzün Olmadığının Tespiti
BİRLEŞEN DAVA KONUSU: Patent Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde özetle; Davalı adına … numara ile “yedek enerji deposuna sahip su taşıt aracı” ve … numara ile “su basma boşluğu olan motorlu su aracı” olarak tescilli olan patentler üzerindeki hakların ihlal edilmediğini, davalının talep ettiği İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/237 Değişik İş sayılı tespit dosyasında taraflara ait ürün görsellerinin karşılaştırılması yer ile sınırlı kaldığını, oysa ki unsurların ve unsurlara yüklenen teknik özelliklerin karşılaştırmasının yapılması gerektiğini iddia ile, dava kesinleşinceye dek davalıya ait … ve … numaralı patent dosyalarından kaynaklanan patent haklarının müvekkili aleyhine kullanılmasının tedbiren durdurulmasını, patent hakkına tecavüzün olmadığının tespitini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili birleşen davada dava dilekçesinde özetle; Davalının fiillerinin müvekkilinin … ve … numaralı patentlerinden doğan haklarını ihlal ettiğinin ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, davalının müvekkilinin … ve … numaralı patentlerinden doğan haklarını ihlal eden ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil eden fiillerinin durdurulmasını, önlenilmesini, müvekkilinin … ve … numaralı patentlerini ihlal eden ürünleri satması, ithal etmesi, pazarlaması ve her türlü ticaretinin durdurulmasını, önlenilmesini, müvekkilinin patent hakkının ihlalinin ve haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını bu amaçla müvekkilinin anılan patent haklarını ihlal eden ürün, iş evrakı, broşür, katalog vb. satış, pazarlama ve tanıtım materyalleri dahil ve bunlarla sınırlı olmamak üzere her türlü ticari kullanımının durdurulmasını, önlenilmesini, müvekkilinin anılan patent haklarını ihlal eden ürünlere el konularak bunların imhasını, bu ürünlere ait görsellerin yer aldığı iş evrakı, broşür, katalog ve her türlü satış, pazarlama ve tanıtım materyallerinin görüldüğü yerlerde el konularak imhasını, müvekkilinin … ve … numaralı patentlerinden doğan haklarını ihlal eden ve aynı zamanda haksız rekabet yaratan ürünlerin ithalat ve ihracatının durdurulmasını, önlenilmesi yönünde Gümrük ve Ticaret Bakanlığına müzekkere yazılmasını, masrafı davalıdan alınmak suretiyle yargılama sonunda kesinleşen kararın kamuya yayın yoluyla duyurulmasını ve bütün Türkiye de neşredilen tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde bir kereye mahsus ilanını talep etmiştir. *** Davalı- birleşen dava davacısının İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/237 Değişik İş sayılı dosyası ile tespit talep ettikleri dosya içeriğinde; …’nun “…” markası altında ürettiği su taşıt araçları olduğu, Türk Patent nezdinde … numara ile tescilli “Yedek enerji deposuna sahip su taşıt aracı” ve … numara ile tescilli “Su basma boşluğu olan motorlu su aracı” patentlerinin mevcut olduğu, … tarafından satışı yapılan … markalı ve (mevcut ise) benzer modeldeki su taşıt araçlarının …’nun patent korumasına konu ürünlerin birebir aynısı üretip satan dava dışı … (…) Limited isimli firma tarafından üretildiği, … firmasına ve distribütörlerine karşı Almanya, İspanya ve Fransa’da hukuki yollara başvurularak lehe sonuçlar elde edildiği, … tarafından satışı yapılan … markalı ürünün …’nun gerek … tescil nolu patentinin, gerekse … tescil nolu patentinin tüm özelliklerini taşıdığı bu çerçevede anılan ürünün, … adına tescilli patentlere tecavüz teşkil ettiği yönünde iddiaları bulunmaktadır. Bu iddia olunan vakıalar, asıl dava davacısı- birleşen dava davalısı tarafından inkar edilmektedir. İlk derece Mahkemesi 17.06.2021 tarihli ara kararı ile; ” … 1-6100 sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159.maddesi gereğince İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN takdiren 200.000,00 TL (ikiyüzbintürklirası) nakdi teminat veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı şartıyla KISMEN KABULÜ İLE, Birleşen dosya davalısının … markalı su araçlarının, birleşen dosya davacısına ait … numaralı “Yedek enerji deposuna sahip su taşıt aracı” ve … numaralı “Su basma boşluğu olan motorlu su aracı” isimli patentlerinden doğan haklarına karşı kullanımının engellenmesine, -Birleşen dosya davalısının … markalı su araçlarının, İthalat ve ihracatının tedbiren engellenmesine, (Bu hususta Mahkememiz Yazı İşleri Müdürlüğünce Gümrükler Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,) -Birleşen dosya davalının internet sitesindeki satışlarının tedbiren durdurulmasına, internetteki ve sosyal medya hesaplarındaki pazarlama faaliyetlerinin tedbiren durdurulmasına, (bu hususta davalıya tebligat çıkartılarak, mahkememizce verilen karar gereği ilgili içeriklerin internet sitelerinden bir haftalık kesin süre içerisinde çıkartılmasına, aksi halde erişimin engellenmesine karar verileceği hususunun ihtarına) -Birleşen dosya davalının şubelerindeki pazarlama faaliyetlerinin durdurulmasına, -Birleşen dosya davalısının patentleri kapsamında bulunan her türlü ürüne, bu ürünlere ait görsellerin yer aldığı iş evrakı, broşür, katalog ve her türlü satış, pazarlama ve tanıtım materyallerine tedbiren el konulmasını ve adli emanete teslim edilmesine yönelik talebin, talep yargılamayı gerektirdiğinden reddine, 2-6100 sayılı HMK’nın 393/2 maddesi gereğince iş bu tedbirin, İstanbul İcra Dairesi aracı kılınarak infazına, (İnfazda Mahkememizin 2020/137 D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunun infazda dikkate alınmasına ve kararın eki sayılmasına, ) 3-6100 sayılı HMK’nın 393/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 1 hafta içinde teminat yatırılmadığı takdirde ya da teminat yatırılsa bile aynı süre içinde kararın infazı için ilgili icra dairesine başvurulmadığı takdirde iş bu tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılmasına, 4-HMK 398 md uyarınca ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimsenin bir aydan altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılacağı hususunun ihtarına, …” karar vermiştir. İlk Derece Mahkemesi 08.07.2021 tarihli ara kararı ile ” … 1-Davacı birleşen davalı vekilinin tedbirin kaldırılmasına yönelik talebinin reddine, teminat miktarının artırılmasına yönelik talebinin kısmen kabulü ile, teminat miktarının 200.000,00 TL’den, 400.000,00 TL’ye yükseltilmesine, 2-Tebliğden itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde 200.000,00 TL (ikiyüzbintürklirası) nakdi teminat veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı halinde Mahkememizce verilen 17/06/2021 tarihli ihtiyati tedbir kararının devamına, verilen kesin süre içeresinde mahkememizce belirlenen teminat tutarı yatırılmadığı takdirde, tedbirin kaldırılmasına, bu hususta ilgili kurumlara müzekkere yazılmasına, …” karar vermiştir.İlk Derece Mahkemesi istinafa konu olan 11.10.2022 tarihli ara kararı ile “… Mahkememizce 05/10/2022 tarihinde, ihtiyati tedbire itirazın mürafaalı olarak değerlendirilmesine karar verilmiştir. … Mürafaa duruşmasında davacı tedbir isteyen vekili:”…davalı yanın itirazının reddi ile tedbir kararının aynen devamını isteriz, şartlar müvekkil lehine gelişmiştir, teminat miktarının düşürülmesini de talep ederiz…” şeklinde beyanda bulunmuştur. Mürafaa duruşmasında davalı aleyhine tedbir istenen vekili:”…alınan her iki mütaladan da anlaşılacağı üzere mütalalar arasında çelişki bulunmaktadır, bu husus bile dava konusu taleplerin yargılamayı gerektirdiğini gösteren bir durumdur, tedbir kararının verildiği tarihte ülkenin ekonomik koşulları ile bugün ki ekonomik koşulları arasında çok büyük bir fark vardır, bu hususunda teminat miktarının belirlenmesinde göz önüne alınmasını talep ederiz, biz Mahkemeden öncelikle ihtiyati tedbir kararı talebinin yargılamayı gerektirmesi sebebi ile kaldırılmasını Mahkeme aksi kanaatte ise ters teminat ile tarafımıza verilecek mehil uyarınca yatırılacak teminat miktarı karşılığında tedbirin uygulanmamasına mahkeme yine aksi kanaatte ise davacının yatırmış olduğu teminat miktarı ülkenin ekonomik koşulları dikkate alınarak artırılmasına mahkeme yine aksi kanaatte ise de tedbir kararında ithalat ve ihracatın durdurulmasına ilişkin Gümrük Müdürlüğüne yazılan tedbir kararının markasal kullanımlar açısından dava konusu patent ihlali iddiasını aşar nitelikte uygulanmasının engellenmesini talep ederiz…” şeklinde beyanda bulunmuştur. … 6769 sayılı Kanun’un 159.maddesinde ihtiyati tedbirler düzenlenmekte olup, madde hükmü “(1) Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkiniğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” şeklinde olup, söz konusu ihtiyati tedbir kararı, davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engelleyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması, herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi şeklinde verilebilir. Bu kanunda hüküm bulunmadığı durumda 6100 sayılı HMK hükümleri uygulanır. … HMK 389.maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelecek bir değişiklik sebebiyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. … Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki genelde geçici hukuki korumalara, özelde ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacize karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. … Geçici hukuki korumalarda bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine, tüm delillerin incelenmesine yeterli bir zamanın olmaması gibi sebeplerle, yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. … Burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddiaının yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir. Zira kesin hukuki koruma zaten deliller toplanıp yargılama sonuçlandırıldıktan sonra haklılık durumuna göre sağlanacaktır. Dolayısıyla geçici hukuki korumanın önemi ve amacı verilecek bir tedbir kararı ile gerçekleştirilmiş olacaktır. … Tüm dosya kapsamı, tarafların beyanları, dikkate alındığında ihtiyati tedbir kararının kapsamının aşağıdaki şekilde değiştirilerek yeniden ihtiyati tedbir kararı tesis edilmiştir. …” gerekçesi ile “… 1-Davalı vekilinin ihtiyati tedbire ilişkin itirazının kısmen kabulü ile tedbir kararının 17/06/2021 tarihli tedbir kararının iki numaralı bendinde “birleşen dosya davalısının … markalı su araçlarının, ithalat ve ihracatının tedbiren engellenmesi” ilişkin verilen kararın “birleşen dosya davacısına ait … numaralı “yedek enerji deposuna sahip su taşıt aracı” ve … numaralı “su basma boşluğu olan motorlu su aracı” isimli patentlerinden doğan ürünler ile sınırlı olmak üzere ithalat ve ihracatının tedbiren engellenmesine,” şeklinde düzeltilmesine, davacı vekilinin teminat miktarının düşürülmesine ilişkin itirazının reddine, fazlaya ilişkin itirazların reddine, …” karar vermiştir. Davacı- birleşen dava davalısı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Müvekkilinin gerçekleştirmiş olduğu ticari faaliyetlerler çerçevesinde … ibareli deniz araçlarının ithalini ve ülkemizde de satışını gerçekleştirdiğini, … ibareli ürün dünyanın birçok ülkesinde üretilen ve satılan ürünlerden olduğunu, ürünün su altında yüzmeyi kolaylaştıran su altı aracı olduğunu, … ibareli birçok model ürün olduğunu, bu markaya ait birçok yedek parçanın satıldığını, davalının … numaralı “yedek enerji deposuna sahip su taşıt aracı” ve … numaralı “su basma boşluğu olan motorlu su aracı” isimli patentlerin sahibi olduğunu, davalının müvekkili aleyhine ihtarname keşide ettiğini ve müvekkili tarafından ithal edilen bir kısım ürünlerin … numaralı ve … numaralı patentleri ihlal ettiğinin iddia edildiğini, bunun üzere müvekkilinin ürünleri değerlendirdiğini ve hak ihlalinin oluşmadığını tespit ettiğini ve “patent hakına tecavüzün olmadığının tespiti” talepli iş bu davayı açtığını, davalının da İstanbul 2. FSHHM’ nin 2020/137 Değişik İş sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine tespit yaptırdığını, yapılan tespite ve bilirkişi raporuna müvekkili tarafından itiraz edildiğini, rapor uyarınca da müvekkili aleyhine ihtiyati tedbir kararı verildiğini, davalının ihtiyati tedbir kararının uygulanmasını talep ettiğini akabinde de dava ikame ettiğini, bu davanın da eldeki dava dosyası ile birleştirildiğini, bununla birlikte davalının ihtiyati tedbir dayanağının patent olduğu halde … ibareli markayı taşıyan ürünlerin ithalini 400.000,00 TL ihtiyati tedbir bedeli karşılığında yasaklandığını, ilk kararda teminat bedeli 200.000,00 TL iken itirazları neticesinde teminat bedelinin 400.000,00 TL ‘ye yükseltildiğini, ancak verilen karara katılmalarının mümkün olmadığını, çünkü … ibareli birçok ürün olduğunu, dava konusu hukuki dayanağın patent ve iddianın da patent ihlali iddiası olduğu halde marka üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiği tarih dikkate alındığında günümüze kadar uzun süre geçtiğini, ülkenin ekonomik koşullarının olağanüstü değiştiğini, tespite ve düzenlenen rapora itiraz ile taraflara ait patentlerin ihlal oluşturmadığına dair Avrupa Patent vekili uzmanlarca da mütalaa sunulduğunu beyanla tedbirin hukuka aykırı olduğundan bahisle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, mümkün olmaz ise HMK md. 395 hükmü uyarınca karşı teminat yatırılmasını, davalıya ait hukuki dayanağın patent tescili olması sebebiyle marka üzerinden verilen aşkın ihtiyati tedbirin kaldırılmasını, devamla ihtiyati tedbir kararının devamına hükmedilmesi halinde de davalı tarafından yatırılan teminat bedelinin ülkedeki mevcut ekonomik koşullar da dikkate alınarak 1.000.000-Euro’ya yükseltilmesine karar verilmesini, aslında davalının tüm tedbir taleplerinin reddini, iddianın yargılamayı gerektirdiğini, taraflarca sunulan ve alanında ehil teknik bilirkişilerce hazırlanmış mütalaalarda dahi farklı görüşler sunulduğunu, davanın müvekkili lehine sonuçlanmasının kuvvetle muhtemel olması karşısında müvekkili aleyhine ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının telafisi imkansız zararlara sebep olduğunu, müvekkilinin farklı modeller olduğu halde markaya ihtiyati tedbir konulması sebebiyle yurt dışından ürün ithal edemediğini, ayrıca ülkemizde de ürün satamadığını, farklı modellere ait olduğu halde markaya tedbir konulması sebebiyle yedek parçalarını dahi satamadığını, verilen teminat bedelinin ise müvekkilinin zararını karşılamaktan çok uzak olduğunu, müvekkilinin ihtiyati tedbir kararı sebebiyle itibar kaybı yaşadığını, çok büyük maddi kayıplarla karşılaştığını, ürünün satışının üst düzeyde olduğu iki yaz sezonunda da hiçbir ürün satamadığını, mahkemece ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddedildiğini, herhangi somut bir gerekçe sunulmadığını, dava konusu patentlerin ihlal edilip edilmediğine dair yapılacak yargılama ile sonuca gidileceği sabit iken, davanın ilk aşamasında sonuca etkili şekilde ihtiyati tedbir kararı verildiğini, teminat bedelinin 1-2 adet ürün bedeline eşdeğer nitelikte olduğunu, müvekkili nezdinde oluşan zararları karşılamaktan çok uzak olduğunu, teminatın daha yüksek olması gerektiğini, teminat bedelinin 1.000.000-Euro’ya yükseltilmesini, aksi kanaat hasıl olacak ise müvekkil tarafından yatırılacak karşı teminat bedeli mukabilinde, dava konusu ürünlerin ithalatına izin verilmesini beyanla; neticeten İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2021/211 Esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbire dair taleplerinin reddi kararına itiraz ettiklerini, yargılamayı gerektirmesi sebebiyle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, aksi kanaat hasıl olacak ise davalı tarafından yatırılması gereken teminat bedelinin 1.000.000-Euro’ya yükseltilmesini, aksi kanaat hasıl olacak ise müvekkilince yatırılacak ve 1.000.000-TL’yi aşmayacak şekilde ters teminat karşılığında dava konusu ürünlerin satışına izin verilmesini ve kararın uygulanması için gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-birleşen dosya davacısı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Tedbirin tespit dosyasında alınan rapor ile kendilerince sunulan uzman mütalaaları ile çelişmediğini, tedbirin aşkın olmadığını zaten itiraz ile daraltıldığını, tüm ülkelerde tedbirin müvekkili lehine olduğunu ve teminatın zararı karşılar nitelikte olduğunu, … ibareli markayı taşıyan ürünleri ithalinin engellenmesinin aşkın olmadığını, dava konusu iddia patent ihlali iddiası olup buna yönelik ihtiyati tedbir kararı verildiğini, talep edilen teminatın fahiş olduğunu beyanla davacı- birleşen dava davalısının istinaf talebinin tümüyle reddine karar verilmesi savunulmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı re’sen gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Talep/ davacı- birleşen dava davalısı istinafı; … ibareli markayı taşıyan ürünleri ithalinin engellenmesinin aşkın olduğu, dava konusu … markalı ürünlerin birçok modele ve aksesuara sahip olduğu, dava konusu iddia patent ihlali iddiası iken marka üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu, 2021’den beri ülkenin ekonomik koşulları olağanüstü değiştiğinden teminat miktarının düşük olduğu, tarafların sunmuş olduğu mütalaaların birbiri ile çeliştiği, davacı- birleşen dava davalısı tarafından sunulan üç mütalaanın da patent ihlali olmadığını belirlediğini beyanla ihtiyati tedbirin kaldırılması, aksi kanaat hasıl olacak ise 1.000.000-TL karşılığında karşı tedbir verilmesi, aksi kanaat hasıl olacak ise marka üzerinden verilen aşkın ihtiyati tedbirin kaldırılması veya tedbirin devamı halinde teminat bedelinin 1.000.000-Euro’ya yükseltilmesi istemini içermektedir. İstanbul 2. FSHHM’nin 2020/137 Değişik İş sayılı tespit dosyasında davacı- birleşen dosya davalısının mağaza adresinde tespit edilen … markalı su aracı üzerinde yapılan teknik inceleme itibariyle, anılan ürünün davalı- birleşen dava davacısı şirketin … ve … numaralı patentlerinin kapsamına düştüğü bilirkişi raporu tespit edilmiştir.Eldeki davada, mahkeme tarafından patent ihlaline binaen 17.06.2022 tarihinde 200.000-TL teminat karşılığında davalı- birleşen dava davacısı lehine tedbir kararı verilmiştir. Davacı- birleşen dava davalısı tarafından verilen ihtiyati tedbir kararına karşı 25.06.2021 havale tarihli dilekçe ile itiraz edilmiş, bu itiraz üzerine mahkeme tarafından 08.07.2021 tarihli karar ile teminat miktarı 400.000-TL’ye yükseltmiştir. Davacı- birleşen dava davalısı ihtiyati tedbir kararına karşı 05.07.2022 havale tarihli dilekçe ile tekrar itiraz etmiş, 05.10.2022 tarihinde itirazın değerlendirilmesi için müraafa duruşması açmış ve duruşma neticesinde davacı- birleşen dava davalısının itirazları kapsamında ihtiyati tedbir kararının 2 numaralı ara kararının daraltılmasına karar verilmiştir.İlk derece mahkemesinin kararının taleple bağlılık ilkesi gereğince patent ihlali çerçevesinde verildiği tespit edilmekle, markaya ilişkin davacı- birleşen davalı istinafı yerinde görülmemiştir. Patent hukukundan doğan hak, mülkiyet hakkı olup, mülkiyet hakkı Anayasa ile teminat altına alınmış ise de; bu koruma sınırsız değildir. Mülkiyet hakkı mahkeme kararı ile geçici hukuki koruma türü olan ihtiyati tedbir yolu ile kısıtlanabilir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Ayrıca patent hukukunda tescilli patentler bakımından 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.159’da özel bir düzenleme yer almakla 6769 Sayılı SMK 159/1 maddesi uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde kullanımların olduğunu ispat etmek şartıyla ihtiyati tedbir verilmesini isteyebilir. İhtiyati tedbir kararı, talep edildiği tarih itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirilerek verilmesi gereken geçici hukuki koruma türüdür. Bu sebeple yasa koyucu, mutlak ispatı değil yaklaşık ispatın varlığını yeterli görmüştür. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, bu kapsamda değişik iş dosyasına sunulan bilirkişi raporu, taraflarca sunulan mütalaalar, iddia, savunma, bilgi- belge ve deliller ile yukarıda içeriği açıklanan Mahkeme kararı birlikte dikkate alındığında, eldeki dosyada ihtiyati tedbir koşulları açısından yaklaşık ispat olgusunun gerçekleştiği, teminata ilişkin yargılama safhalarında yapılan değerlendirmelerin yerinde olduğu, yaklaşık ispata kanaat için bu aşamada tedbir açısından değerlendirme yapılabileceği, mütalaaların hakim nezdinde bağlayıcılığının bulunmadığı ancak taraflarca getirilen yardımcı taktiri delil olduğu, kararın ölçülü olduğu tespit edilmekle, ilk derece Mahkemesi tarafından ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin kararında isabetsizlik bulunmadığı, davacı- birleşen dava davalısının ihtiyati tedbire itiraz sebepleri sınırlı olmakla bunlar dışındaki ve sunulu istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı belirlenmiştir.Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; Tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, davacı- birleşen dava davalısının istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, yapılan inceleme sonucunda ilk derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı- birleşen dava davalısı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11.10.2022 tarih ve 2021/211 E., sayılı ara kararına karşı davacı- birleşen dava davalısı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı davacı- birleşen dava davalısı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Davacı- birleşen dava davalısı yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/11/2022