Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1590 E. 2022/1640 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1590
KARAR NO: 2022/1640
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2022
NUMARASI: 2021/117 E. – 2022/348 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin makine, makine parçaları üretim ve montajını yapan bir işletme sahibi olduğunu, davalı …’e de aralarındaki sözleşme gereğince 2 adet “Transfer” makinası ve parçalarını imal edip, montaj ve teslimini gerçekleştirdiğini, bu işlemler için 25.4.2014 tarihinde 12,390,00 TL ve 12.9.2014 tarihinde 11.800.00 TL bedel ile fatura tanzim edildiğini, ancak davalının müvekkiline olan toplam 24.190.00 TL borcun ödenmediğini, müvekkili tarafından İstanbul … İcra Müd. … E sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, borçlu … tarafından takibe konu borca itirazda bulunulduğunu, bu sebeple icra takibinin durduğunu beyan ile davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile başlatmış olduğu takibin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu sebeple müvekkili tarafından bu takibe itiraz edildiğini, müvekkili …’in davacıya borcu olmadığını, müvekkilinin önceden … San. Tic. Ltd. Şti. unvanı ile faaliyet göstermiş olduğunu, bu şirketin tasfiye halinde olduğunu, bu sebeple müvekkilinin şu anda şahıs şirketi olarak faaliyet gösterdiğini, müvekkili ile davacı arasında olan ticari ilişkiye istinaden üç adet transfer makinası satın alınması konusunda anlaştıklarını, bu transfer makinaların iki tanesi için iki adet 25.4.2014 tarihli, … sıra nolu ve 12.9.2014 tarihli, … sıra nolu faturalar tanzim edildiğini, müvekkili ile davacı aralarındaki anlaşmaya istinaden ilk siparişle birlikte ilgili faturalar düzenlenmeden peşin ödemeler parça parça müvekkili tarafından davacıya banka kanalıyla muhtelif tarihlerde yapılmaya başlandığını, müvekkilinin ödenmemiş herhangi bir borcu bulunmadığını, ayrıca davacı taraf üçüncü makineyi teslim etmediğinden dolayı müvekkiline davacı şirketten alacaklı durumda olduğunu beyan ile, davacının davasının reddine karar verilmesini ve %20’den az olmamak kaydıyla davacıya kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Davanın icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı verilmesi istemine ilişkin olduğu, davacının davalı için transfer makinesi imal ve teslim ederek montajını yaptığı, buna istinaden kesilen 25/04/2014 tarih 12,390,00 TL bedelli ve 12/09/2014 tarih 11.800.00 TL bedelli iki adet fatura alacağının ödenmediğinden bahisle davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile 24.190,00 TL’nin tahsili bakımından icra takibine geçtiği, davalının davacıya borcu bulunmadığı gibi taraflar arasındaki anlaşma gereği üçüncü makinenin teslim edilmemesinden ötürü alacağı bulunduğundan bahisle davanın reddi gerektiğini savunduğu ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği görülmüş. Taraflar arasında transfer makinası alımı konusunda ticari alışveriş bulunduğuna dair uyuşmazlık bulunmamakta olup, davacının takip ve dava konusu ettiği faturalardan ötürü davalıdan alacaklı olup olmadığı hususundan kaynaklanmaktadır. Davacı tarafa dava dışı …’ın ticari defter ve kayıtlarının bulunup bulunmadığı hususunda beyanda bulunulması ihtar edilmekle, sunulan faturalar dışında başkaca ticari kayıt olmadığı, yasal düzenleme gereğince ticari defter ve belgeleri saklama yükümlülüğünün sona erdiği beyan edilmiş, dava dışı … San ve Tic Ltd Şti nin sicil kaydının incelenmesinde sicil kaydının kapalı olduğu anlaşılmıştır. Dava dışı şahıs ve şirket ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi vasıtası ile inceleme yaptırılması mümkün olmamakla, davacı vekiline yemin deliline başvurup başvurmayacakları hususunda beyanda bulunması, yemine başvurulacak ise yemin metninin sunulması ihtar edilmiş, davacı vekilince 04/04/2022 tarihinde yemin deliline başvurmayacakları beyan edilmiştir. Dava konusu edilen iki adet fatura ile birlikte taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında olup davaya konu olmayan bir adet faturadan birinin … Makine …, diğer ikisinin … tarafından … Makina adına kesildiği, davacı tarafın takibe konu 25/04/2014 tarih 12,390,00 TL bedelli ve 12/09/2014 tarih 11.800.00 TL bedelli fatura bedellerinin davalı tarafça ödenmediğini iddia eder olduğu, davalı tarafın ise kendilerine teslim edilen iki adet makinenin ücretinin fatura kesilmeden ödenmeye başlandığının iddia edildiği, ödeme iddiasına konu dekontların incelenmesinde muhtelif tarih ve muhtelif meblağlarda banka havalelerinin davalı tarafından dava dışı …’ın hesabına ” … a” açıklaması ile gönderildiği dosya kapsamı ile sabit olmakla, davacı tarafça, davalının yaptığı bu ödemelerin, takip ve dava konusu fatura alacaklarına istinaden değil de başka bir borca istinaden yapıldığını destekler delilinin bulunmadığı, dava dışı … ve … Makine şirketinin ticari kayıtlarının incelenmesinin iddia edilen hususların tetkik ve tespitinin mümkün bulunmadığı, davacı tarafça yemin deliline de başvurulmadığı anlaşılmakla, davacının davasını ispatlayamadığı, davacı tarafın icra takibinde ve davayı açmakta kötü niyetli olduğu ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin kabulünün gerektiği kanaatine varılmakla davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Mahkeme tarafından 44. HD. tarafından kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama da bilirkişi incelemesi yaptırıldığını ve devamında da ispat yükü olan davalının yemine dayanıp dayanmaması sorulması gerekir iken yine usul ve yasaya aykırı bir biçimde davacı olarak tarafımıza yemin teklifinde bulunup bulunmayacaklarının sorularak usul ve yasaya aykırı bir şekilde yeniden red kararı verildiğini, davada, davalı ödeme beyanında bulunmuş olup ispat külfetinin davalı yanda olduğunu, davalı, davaya verdiği 12/03/2015 tarihli cevap dilekçesinin (A) bendi 3.paragrafında müvekkilin bu faturalara ilişkin borcunu davacı/alacaklıya banka kanalıyla ödemiştir” dediğini, ödeme beyanında bulunduğunu, davalı yanın yalnızca ödeme define ilişkin yazılı delil sunabileceğini, bunun dışında yeniden başkaca delil ve fatura sunması, ödeme defi dışında iddia ve savunma yapması savunmanın genişletilmesi olup, davacı yan olarak muvafakatları olmadığını, -Delil sunma süresinden sonra sunulan evrakların delil olarak kabulünün usul hukukunun temel prensiplerine aykırı olduğunu, davalı yanca kanunda belirtilen süreler geçtikten sonra, 15/11/2016 tarihli dilekçe ekinde bir takım evraklar sunulduğunu, sunulan bu evrak ve delillerin dosya değerlendirilmesinde dikkate alınamayacağını, -İspat külfeti davalı yanda olup bu sebeple “davalı yana yemin teklifinde bulunup bulunmayacağının sorulması gerektiğini, Mahkemenin tam tersi işlem yaparak davacıya yemin teklifinde bulunup bulunmayacağını sorduğunu, -27/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda alacağın varlığını kanıtlandığını, -Davacı taraf olarak davalının yaptığı ödemelerin neye ait olduğunu kanıtlamanın davacının ispatlaması gereken bir husus olmadığını, bu faturalara ilişkin olarak müvekkiline yapılmış her hangi bir ödeme olmadığını, davalının ortağı/sahibi olduğu … şirketi ile yine dava dışı … arasında da ticari ilişki mevcut olup, davalının daha önce şirketi ile bu 3 kişi arasındaki ticari ilişki sebebi ile …’a yaptığı ödemeleri, davacı …’ın alacağına mahsup ettirmeye çalışmakta olup, dava dışı ilişkiler, 3 kişilere yapılan ödemeler vs bu dava ve davaya konu faturalar ile ilişkilendirilemeyeceğini, -Davalının kötüniyeti ortada iken, alacağını tahsil etmeye çalışan alacaklı aleyhine icra inkar tazminatı hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu kararının kaldırılmasını davanın kabulü ile davalının haksız ve kötüniyetli itirazının iptali ve takibin devamına, kötüniyetli davalının davacıya %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığının dosyada toplanan delillerle sübut bulduğunu, müvekkili …’in, önceden … Mak. San. Tic. Ltd. Şti. unvanı ile faaliyet göstermekte iken, dava tarihi itibariyle şahıs firması olarak ticari hayatını sürdürdüğünü, müvekkili ile davacı arasındaki ticarete istinaden, tarafların 3 adet transfer makinesi alınması konusunda anlaştıklarını, bu makinelerden 2 tanesi için 25.04.2014 tarihli, … sıra nolu 1 adet fatura, 12.09.2014 tarihli, …sıra nolu 1 adet fatura düzenlendiğini, taraflar arasındaki anlaşmaya istinaden, ilk siparişle birlikte ve fakat henüz faturalar düzenlenmeden önce Müvekkilinin, parça parça peşin ödemeleri muhtelif tarihlerde davacı yana ödemeye başladığını, davacının iddialarının aksine, söz konusu ödemelerin davacının talebi üzerine davacının oğlu olan …’ın hesabına, banka kanalı ile ödendiğini, yapılan tüm ödemelerin açıklama kısmında yer alan “… Cari Hesabı için …’a” ifadesinin bu hususu açık bir şekilde ortaya koyduğunu, cevap dilekçelerinde, ödemelere ilişkin işlem tarihi ve ödeme tutarlarına detaylı bir şekilde yer verildiğini, bu hususun banka dekontlarının yanı sıra, Müvekkili Şirketin ticari defter incelemesi ile de ispatlandığını, Davacı tarafın, anlaşmaya varılan makinelerden yalnızca 2’sini Müvekkiline teslim edip, 3. makineyi teslim etmediğini, 13.03.2017 tarihli bilirkişi raporunun da bu hususu ispata elverişli olduğunu, dosyada yapılan incelemede bilirkişilerin, taraflardan dosyadaki uyuşmazlığı çözmek adına fatura ve tahsilat belgeleri talep ettiğini, ticari defter ve bunlara ilişkin kayıtlara dayandıkları cevap dilekçelerinin hukuki deliller kısmında yazdığını, cevap dilekçesinde delil olarak bildirdikleri belgelerin dosyaya sunulmuş olmasında usule aykırı bir durum söz konusu olmadığını, Davacı ile oğlu … adına düzenlenen faturaların gerçekte tek bir işletmeye ait olduğu tespit edilmekle, davadaki savunmalarının sübut bulduğunu, davacı ile oğlu …’ın şirketlerinin aynı yerlerde, aynı kişilerce işletildiğinin tespit edildiğini, davacının oğlunun firmasına ait sevk irsaliyesinde Davacının kendi el yazısı ile yazdığı ismi ve parafının da dosya kapsamında tespit edildiğini, davacı yanın, defter ve belgelerin saklama süresi geçmemiş olmasına rağmen, ibraz etmekten kaçındığını, bu durumda müvekkilinin kötü niyetli olduğundan söz edilemeyeceğini, Davacı yanın istinaf sebeplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Bilirkişi tarafından Dairemiz kaldırma kararından sonra sunulan raporda, davacı ile dava dışı … arasında organik bağ olduğunun tespit edildiği, Davacı ile dava dışı … adına düzenlenen faturaların gerçekte tek bir işletmeye ait olduğunun tespit edildiği, davacı ile dava dışı …’ın şirketlerinin aynı yerlerde, aynı kişilerce işletildiğinin tespit edildiği, buna göre davalı tarafça ” …’a” açıklaması yapılan ödemenin dava konusu faturalara ilişkin olduğunun kabulünün gerektiği, her ne kadar davacı taraf kaldırma gerekçesine aykırı hareket edildiği iddiasında ise de, kaldırma kararında öncelikle tüm davacı ve dava dışı kişi ve şirketlerin ticari kayıtları incelerek sonuca varılması gerektiği, sonuca varılamaz ise, davalıya yemin teklifinin hatırlatılması gerektiği belirtilmiş olup, ilk aşamada ticari defter ve kayıtların incelenmesi gerektiği açıklanmıştır. Ticari defter ve kayıtların incelenmesi yeni delil niteliğinde olmayıp, davalı tarafça cevap dilekçesinde dayanıldığından savunmanın genişletilmesi kapsamında değildir. Organik bağın tespitinin yapılması ile yapılan ödemenin dekonttaki açıklama sebebiyle davacıya yapıldığının kabul edilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, bu durumda aksini iddia eden davacının yapılan ödemenin başka bir faturaya istinaden yapıldığı iddiasını ispat etmesi gerektiği ancak ticari defter ve kayıtları ibraz etmemesi sebebiyle bu iddianın da ispatlanmadığı bu sebeple Mahkemece yapılan değerlendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/05/2022 tarih ve 2021/117 E., 2022/348 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/11/2022