Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1569 E. 2022/1571 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1569 Esas
KARAR NO: 2022/1571
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/04/2022
NUMARASI: 2021/912 E. – 2022/386 K.
DAVANIN KONUSU: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan … Ltd.Şti.’nin diğer davalı … A.Ş.’den olan alacağının tahsili için Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … e.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra dosyasından, müvekkil şirketin elektronik tebliğ adresine İİK.89/3. maddesine dayalı 3.haciz ihbarnamesi gönderildiğini, şirketin elektronik tebliğ adresinin kayıtlı olduğu telefon numarasına tebligat gönderildiğine ilişkin mesaj gelmemesi sebebiyle süresi içerisinde haciz ihbarnamelerine itiraz edilemediği gibi 3.haciz ihbarnamesine karşı da dava açılamadığını, bu sebeple müvekkil şirket icra dosyasının borçlusu haline geldiğini, müvekkil şirket ekli cari hesap ekstresi ve hesap mutabakatında görüldüğü üzere icra dosya borçlusu … A.Ş’den alacaklı olduğunu, Sayın mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtlar üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde müvekkil şirketin, davalılar … A.Ş ve … Ldt.Şti.’ne borçlu olmadığının tespit edileceği, Menfi Tespit Davası ekli emsal Yargıtay kararında da görüldüğü üzere arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı, öncelikle İİK.72.maddesi gereğince sayın mahkemece belirlenecek teminat karşılığında takibin müvekkil şirket yönünden durdurulmasına ve icra takip dosyasından müvekkil şirket adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar üzerine konulan hacizlerin fekkine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkil şirketin Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … e.sayılı dosyası sebebiyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle İİK’nun 89/3. Maddesine göre; İkinci ihbarnameye süresi içerisinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması gerektiği hüküm altına alındığını, davacı tarafın usule uygun olarak yapılmış olan İİK m. 89/1 ve m.89/2 haciz ihbarnamelerine süresi içerisinde itirazda bulunmadığından 11/11/2021 tarihinde UETS aracılığı ile üçüncü haciz ihbarnamesi teslim edildiğini, mevzuat gereği tebligatın alıcının hesabına iletilmesinden 5 gün sonra 16/11/2021 tarihinde okundu sayılacağını, davacı tarafın iş bu davayı 15 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra 30/12/2021 tarihinde açtığını tüm bu sebeplerle davanın öncelikle hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması sebebi ile usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkil şirket … San ve Tic. Ltd.Şti’ne ciro edilen … Bankası Balgat şubesine ait … çek seri nolu 25.06.2021 ibraz tarihli 150.000,00TL bedelli düzenleyeni … Pazarlama A.Ş olan çek bedeli alacağına istinaden Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyası ile Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, müvekkil şirketin alacağına istinaden icra dosyasının borçlusu … A.Ş’ye borçlu olan davacı 3. kişi … A.Ş’e bu sebeple haciz ihbarnameleri gönderildiğini, davacı 3 kişi konumunda ki şirketin dava dilekçesinde asıl alacaklı olanın kendileri olduğunu icra dosyası borçlusu … A.Ş’ye borçlu olmadıklarını belirtmiş ise de bu beyanlarının doğru olmadığını, Mahkememizce davanın süre yönünden usulden reddine karar verilmeyip esasa girilmesi halinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve ticari defterlerinin bilirkişi tarafından incelenmesine karar verilmesi halinde davacının iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunun anlaşılacağını, ayrıca bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecbur olduğunu.” davacı şirketin icra dosyası borçlusu olan … A.Ş’ne olan borcu sebebi ile haciz ihbarnamesi gönderilmiş olup, davacı şirket müvekkil şirketin alacağını geciktirmek ve sürünceme de bırakmak amacı ile bu davayı açtığını, 3 kişi olan davacı şirket icra dosyası borçlusu şirkete borçlu olup iş bu sebeple haksız ve mesnetsiz açılmış olan bu davanın öncelikle usulden aksi kanaatte esastan davanın reddini isteme gereği hasıl olduğunu, öncelikle haksız ve kötü niyetli açılmış olan davanın hak düşürücü süre yönünden usulden reddine, mahkemeniz aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin 03/02/2022 tarihli ara kararıyla; “Mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, davacının istemini yaklaşık ispat ile ispatlayamadığına mahkememizce kanaat getirildiğinden HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtiyati tedbir isteminin bu aşamada reddine” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; eldeki davanın 30/12/2021 tarihinde açıldığı, davacıya İİK 89/3 kapsamındaki haciz ihbarnamesinin 16/11/2021 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın İİK 89/3 maddesinde belirtilen 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşılmakla, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmaması sebebiyle reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili 07/02/2022 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; -Yerel mahkemece tedbir taleplerinin hatalı yorumlandığını, müvekkili şirketin icra dosya borçluları hakkında alınan ihtiyati haciz kararına karşı bir itirazı olmadığını, alacaklı tarafından müvekkili şirket aleyhine alınmış bir ihtiyati haciz kararı bulunmadığını, müvekkili şirketin icra dosyasında İİK.89-1,2,3 maddeleri uyarınca alacaklı yanca gönderilen haciz ihbarnamelerine yasal süresinde itiraz etmediğinden icra dosyasının borçlusu haline geldiğini, müvekkili şirketin haciz baskısı altında dosya borcunu ödemek zorunda kaldığından iş bu davanın istirdat davası olarak ıslah edildiğini, Yargıtayın emsal kararlarında da kabul edildiği üzere teminat mektubunu icra dosyasına sunarak icra dosyasına ödeme yaptıklarını, İİK 72. Maddesi uyarınca ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki teminat mektubunun nakde çevrilmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, İİK.89/son hükmü gereğince icra dosyasına sundukları kesin ve süresiz teminat mektubu ile yapmış oldukları ödeme sebebiyle teminat mektubunun istirdatına karar verilmesini, -İcra dosyasından, müvekkili şirketin elektronik tebliğ adresine İİK.89/3. maddesine dayalı 3.haciz ihbarnamesi gönderildiğini, şirketin elektronik tebliğ adresinin kayıtlı olduğu telefon numarasına tebligat gönderildiğine ilişkin mesaj gelmemesi sebebiyle süresi içerisinde haciz ihbarnamelerine itiraz edilemediği gibi 3.haciz ihbarnamesine karşı da dava açılamadığını, bu sebeple müvekkili şirket icra dosyasının borçlusu haline geldiğini, müvekkili şirket ekli cari hesap ekstresi ve hesap mutabakatında görüldüğü üzere icra dosya borçlusu … A.Ş’den alacaklı olduğunu, davalıların, müvekkili şirketten talep edebileceği hiç bir hak ve alacağı bulunmamasına karşın icra dosyasından müvekkili şirket adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar üzerine hacizler konulduğunu, ara kararının kaldırılarak mahkemece belirlenecek teminat karşılığında alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere icra veznesine dosyasına sunulan … Bankası A.Ş 31.01.2022 tarihli,… sayılı, 220.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun nakde çevrilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 15/06/2022 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; -İlk derece mahkemesinin davanın hukuki nitelemesini yaparken yanılgıya düştüğünü, 01.02.2022 tarihli dilekçeleri ile davalarının HMK.180 ve İİK.89/son maddesi hükümü gereği istirdat davası olarak ıslah edildiğini, İlk derece mahkemesince tedbir kararı verilmemesi ve icra dosyasına sunulan teminat mektubunun ödeme olarak kabul edilmemesi sebepleriyle müvekkili şirketin dosya borcunu haciz baskısı altında ödemek zorunda kaldığını, 6100 Sayılı HMK.180.maddesi gereği mahkemeye 01.02.2022 tarihli istirdat taleplerine ilişkin yeni dava dilekçesi sunulduğunu, 28.04.2022 tarihli celsede de sözlü olarak müvekkili şirketin haciz baskısı altında borcu ödemek zorunda kaldığını müvekkilinin davalı şirketlere borcu olmaması sebebiyle tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasının talep olunduğunu, İlk derece mahkemesince dosyada hiç ıslah yapılmamış gibi davanın menfi tespit davası olduğu kabul edilerek yargılamanın sonlandırılmasının hatalı olduğunu, İİK.89/5 maddesi ve İİK m. 72/6’daki düzenleme gereği, menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüştüğünden, davacının neticeyi talebini değiştirmesi için ıslah yoluna başvurmasına ya da karşı tarafın (alacaklının) muvafakatine gerek olmadığını, İlk derece mahkemesince yargılamaya istirdat davası olarak devam edilmemesinin hatalı olduğunu, İlk derece mahkemesinin kararı hukuka ve usule aykırı kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Dilekçede açıklanan hususlar gereğince süresi içerisinde açılmayan menfi tespit davasının istirdata dönüşmesinin mümkün olmadığını, kararın usul ve yasaya uygun olması sebebiyle davacının hukuki dayanağı olmayan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; 2004 Sayılı İİK’nın 89/3. maddesi gereğince davalı tarafa borçlu olunmadığının (menfi) tespiti istemine ilişkindir. Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 Sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4. ve 5. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6. maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2. maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır. Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 Sayılı Kanunun 5. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 Sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Dava; İcra ve İflas Kanunun 89/3. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup; menfi tespit istemine ilişkindir. İş bu eldeki dava ticari dava değildir. Davacı ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Uyuşmazlık takip hukukundan kaynaklanmakta olup görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yukarıda izah olunan ticari davalardan hiç bir kategoriye de girmediği, davanın ticari dava olmadığı da değerlendirilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca TTK’nın 4. ve 5. maddeleri kapsamında “ticari dava” olarak nitelendirilemeyeceği ve davaya bakmanın Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi kapsamında olduğu anlaşılmıştır. HMK’nın 1. maddesi hükmüne göre; göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, aynı yasanın 114/1-c. bendi gereğince dava şartı olan bu husus, HMK’nın 115/1. maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinde araştırılır, göreve ilişkin dava şartı noksanlığının sonradan giderilmesi mümkün değildir. Dava konusu talebin temelinin İİK m.89/3’e dayanan menfi tespit istemine dayandırıldığı anlaşılmakla ilk derece Mahkemesinin görevsizliği sebebi ile 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c. ve 115/1-2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine kanunen karar verilmesi gerektiği tespit edilerek davacının istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının re’sen gözetilen sebeple 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince kaldırılarak, görevsizlik kararı verilmesi yönünde dosyanın yeniden görülmesi için kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/04/2022 tarih, 2021/912 E. 2022/386 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 10/11/2022