Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1538 E. 2022/1539 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1538 Esas
KARAR NO: 2022/1539
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 26/04/2022
NUMARASI: 2021/124 E. – 2022/40 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Sözleşmeden Kaynaklanan Hak İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında Üsküdar … Noterliği’nin 13/12/2018 tarih ve … yevmiye numaralı “Biyodisal Ürün Ruhsat (İmalat) Devir Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşme ile davalının 29/04/2013 tarih, 2013/101 ruhsat numaralı … %7,5 … isimli ürünün Sağlık Bakanlığı’ndan verilen ruhsatı, üretim hakları, ruhsat hakları, satış ve raporlama hakları, ruhsat devir hakları, marka devir haklarının davacıya ait olacağını ve devre konu ruhsatı devir alan adına kayıt ve tescil edilmesini kabul ettiğini açıkça beyan ettiğini, 2.500,00 TL sözleşme bedelinin davacı tarafından davalının hesabına aynı gün gönderildiğini, taraflar arasında ayrıca “Ruhsatlı Ürün Teknik Dosya Devir Taahhütnamesi” imzalandığını ve bu sözleşme ile; Onaylı Etiket, Biyodisal Ürün Ruhsatnamesi Fotokopisi (Aslı gibidir), Kimyasal Analiz Sonuç Raporu, Ambalajı Açılmış Ürünün Stabilite Sonuç Raporu, Antiviral Etkinlik Test Raporu, Biyolojik Etkinlik Denemeleri Sonuç Raporu belgelerinin davacıya teslim edildiğinin beyan edildiğini, ancak buna rağmen davalının, ilgili ürünün tüm haklarının devri ve tescili yönündeki işlemleri tamamlamadığı gibi ürünü kullanmaya devam ettiğini, Arabuluculuk görüşmelerinin davalıya ulaşılamaması sebebiyle “Görüşme Yapılamadan Anlaşamama” tutanağı ile sona erdirildiğini, Biyodisal Ürünler Yönetmeliği’nde biyodisal ürünlerin ruhsat devirlerine ilişkin prosedürler ve gerekli belgelerin açıkça sayıldığını, devirle ilgili ilk resmi zorunluluğun yasal prosedüre uygun olarak gerçekleştirildiğini, taraflar arasında yapılan sözleşme ile müvekkilinin en azından iç ilişkileri yönünden hak sahibi konumuna geldiğini, bu devrin üçüncü kişiler nezdinde geçerli hale getirilmesi yönünden ruhsatın müvekkili adına tescili yönündeki işlemlerin tamamlanması gerektiğini, aksi halde, devir sözleşmesinden bilgisi olmayan üçüncü kişilere karşı herhangi bir hak iddia edilemeyeceğini, davalının çeşitli bahanelerle müvekkilini oyaladığını ve tescil işlemlerini gerçekleştirmekten imtina ederek yükümlülüklerine aykırı davrandığını, özellikle, 2019 yılı sonunda ortaya çıkan Covid 19 virüs salgının etkisi ile biyodisal ürünlere ihtiyacın artması ve satışların yükselmesiyle davalının, müvekkili ile tüm irtibatı kestiğini ve müvekkili ile aralarındaki sözleşmeye istinaden artık hak sahibi olmamasına rağmen hukuka aykırı şekilde davaya konu üründen kar elde etmeye devam ettiğini, Biyodisal Ürünler Yönetmeliği’nin 24. maddesinin 5/ç bendine göre devretme ve değiştirme işlemlerinin tamamlanması için “Devralan kişinin adı, soyadı, adresi, telefon ve faks numaralarıyla birlikte, ürünün kısa ürün bilgileri, kullanma talimatı, iç ve dış ambalajın birer örneği ve noter aracılığıyla yapılan devirlerde, söz konusu ürün için daha önce verilmiş olan ruhsat ya da tescil belgesinin aslı.” hükmünde belirtildiği üzere ruhsat aslı gerekirken, davalının ruhsat aslını dahi müvekkiline teslim etmeyerek kötüniyetli davrandığını, ve yine aynı yasa aynı maddenin 5/b bendinde belirtilen Bakanlıkça onaylanmış, tam ve güncellenmiş olan mevcut ürün dosyasının eksiksiz bir biçimde devralan kişiye teslim edildiğine dair tutanağın dahi usulüne uygun yapılmadığını, davalının belge asıllarını teslim etmeyerek hukuka aykırı eylemlerine devam ettiğini, 13/09/2019 tarihli ve 30887 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Teşkilat Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3. maddesi ile davaya konu ürünün ruhsatlandırılması/ devri ile ilgili başvuru yöntemlerinde değişiklik olduğunu, yapılan değişiklik sonrasında T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu resmi internet sayfasında yayımlanan Ürün Tipi-1 ve Ürün Tipi-19 Biyosidal Ürünler İçin Başvuru Kayıt Ve Yönlendirme Dokümanı’nda ruhsat devri halinde başvurunun nasıl yapılacağı ve hangi belgelere ihtiyaç duyulduğunun belirtildiğini, buna göre bir firmanın ruhsatlı biyosidal ürününün başka bir firmaya devretmesi halinde yapacak işlemlerin davalı tarafça yapılmadığını, müvekkili tarafından da yapılamadığını, ruhsatın müvekkili şirket üzerine resmi tescilinin sağlanamadığını, müvekkilinin davaya konu biyodisal ürünle ilgili hak sahibi olduğunun yasa hükümlerinin bir sonucu olduğunu, hak sahibi olan müvekkilinin, halihazırda üçüncü kişilere karşı bu hakkı ileri süremediğinden ve davalı tarafından hukuka aykırı şekilde davaya konu biyodisal ürünlerden menfaat elde edilmeye devam edildiğinden, müvekkilinin işbu mağduriyetinin giderilmesi adına mahkemece 29/04/2013 tarih 2013/101 Ruhsat No’lu … %7,5 … isimli ürünün Sağlık Bakanlığı’ndan verilen ruhsatı, üretim hakları, ruhsat hakları, satış ve raporlama hakları, ruhsat devir hakları, marka devir haklarının tamamının müvekkili adına devir ve tesciline karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, davanın kabulüne, 6769 Sayılı Sınai Haklar Kanunu’nun 159. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilerek; müvekkilinin sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulmasına, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanmasına, 29/04/2013 tarih 2013/101 Ruhsat No’lu … %7,5 … isimli ürünün Sağlık Bakanlığı’ndan verilen ruhsatı, üretim hakları, ruhsat hakları, satış ve raporlama hakları, ruhsat devir hakları, marka devir haklarının tamamının müvekkil adına devir ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Dava, “Biyodisal Ürün Ruhsat (İmalat) Devir Sözleşmesi” uyarınca 29/04/2013 tarih 2013/101 Ruhsat No’lu … %7,5 … isimli ürüne ilişkin hakların davalıdan sözleşme ile devralındığı iddiasıyla açılan, Sağlık Bakanlığı’ndan verilen ruhsatı, üretim hakları, ruhsat hakları, satış ve raporlama hakları, ruhsat devir hakları, marka devir haklarının tamamının davacı adına devir ve tescil, davalının bu ürünle ilgili hakları kullanmasının haksız rekabet olduğunun tespiti ve haksız rekabetin önlenmesi davasıdır. Taraflar arasında imzalanan Üsküdar … Noterliği’nin 13/12/2018 tarihli, … Yevmiye numaralı Biyosidal Ürün Ruhsat (İmalat) Devir Sözleşmesi başlıklı sözleşme incelendiğinde; 2.500,00 TL devir bedeli karşılığında davalı tarafça 29/04/2013 tarihli, 2013/101 ruhsat numaralı, … %7,5 … isimli biyosidal ürünün Sağlık Bakanlığı’ndan verilen ruhsatı, üretim hakları, ruhsat hakları, satış ve raporlama hakları, ruhsat devir hakları, marka devir haklarının davacı şirkete devredildiği, bu hakların davacıya ait olacağı konusunda anlaştıkları tespit edilmiştir. Sağlık Bakanlığı’ndan 29/04/2013 tarihli, 2013/101 Ruhsat no’lu POVİODİNE %7,5 SCRUB/1 isimli ürünün ruhsatnamesi istenilmiş ve verilen cevapta 29/04/2013 tarihli ve 2013/101 numaralı ruhsatın “… %7,5 …” isimli biyosidal ürüne yönelik olduğu, arşiv dosyalarının incelenmesi sonucunda ruhsat sahibinin … olarak belirtildiği, …’ın 25/05/2018 tarihinde ürün için biyosidal ruhsatlarının üretim adresi ve şirket nevi değişikliği sebebiyle yenilenmesi için Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’ne başvurduğu, yeni başvuru sahibi … Tic. A.Ş.’nden onaylı ön başvuru formu talep edilmesine rağmen sunulmadığı, ruhsatın geçerlilik süresinin 31/12/2021 tarihinde sona ermekle birlikte, 21/11/2021 tarihli ve E-24931227-512-6419 sayılı Başkanlık Makamı Oluru ile Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından ruhsatlandırıldığı, ürün tipi -1 ve ürün tipi-19 biyosidal ürünlerin ruhsat geçerlilik süresinin 31/12/2022 tarihine kadar uzatıldığı, “… Tic. Ltd. Şti.” isimli firmanın “22.12.2022” tarihli ve “…” sayılı başvuru ile söz konusu biyosidal ürün için ruhsatname başvurusunda bulunduğu, taraflarınca “24.12.2021” tarihli ve “…” sayılı yazı ile firmaya başvurunun Ürün Takip Sistemi (ÜTS) Biyosidal Modülü üzerinden gerçekleştirilmesi gerektiğine dair bilgi verildiği, bu kapsamda söz konusu firma tarafından “28.02.2022” tarihli ve “…” sayılı evrakla “… %7,5 …” isimli biyosidal ürün için ÜTS üzerinden ruhsatlandırma başvurusunda bulunulduğu, dosyanın değerlendirme süreci devam ettiğinden Kurum tarafından “… %7,5 …” isimli biyosidal ürün için herhangi bir ruhsatname düzenlenmediği hususunda bilgi verildiği anlaşılmıştır. Davaya konu biyosidal ürünlerin ruhsat ve tescil usulleri Biyosidal Ürünler Yönetmeliği’nin 8. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş, ruhsat başvurusu için gerekli belgelerin neler olduğu ve ruhsatlandırma için Bakanlıkça yapılacak inceleme usulleri açıklanmıştır. Yine aynı yönetmeliğin 24.maddesinde ise ruhsat üzerinde yapılacak değişiklik ve ruhsat devri konuları düzenlenmiş olup, 24/5. maddesinde Bakanlık tarafından ruhsatlı veya tescilli bir ürünün sahipliğinde değişiklik yapılabileceği belirtilerek, bu değişiklik için sunulması gereken belgeler sayılmıştır. Buna göre yargı mercilerince sahip değişikliğine dair verilmiş karar veya noter huzurunda düzenlenmiş sözleşmenin varlığı, değişikliğe konu olan ürünün ismi, ruhsat ya da tescilin tarihi ve sayısı, değişikli ile ruhsat veya tescili devreden ve devralan gerçek veya tüzel kişilerin isim ve adresleri, Bakanlıkça onaylanmış, tam ve güncellenmiş olan mevcut ürün dosyasının eksiksiz bir biçimde devralan kişiye teslim edildiğine dair tutanak, devralanın tüzel kişi olması durumunda, kuruluş amaçlarını, ortaklarını, merkezini ve sorumlu kişilerin görev ve unvanlarını belirten ticaret sicil gazetesinin aslı veya sureti ile devralan kişinin adı, soyadı, adresi, telefon ve faksa numaralarıyla birlikte, ürünün kısa ürün bilgileri, kullanım talimatı, iç ve dış ambalajın birer örneği ve noter aracılığıyla yapılan devirlerde, söz konusu ürün için daha önce verilmiş olan ruhsat ya da tescil belgesinin aslının sunulacağı, 24/7. maddede ise Bakanlığın eksiksiz bilgi ve belgelerle yapılan değişiklik başvurusunu altmış gün içinde sonuçlandıracağı belirtilmiştir. Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; davaya konu biyosidal ürünlerin ruhsatlarının verilmesi ve başkasına devredilmesi işlemlerinin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılacağı, bunun için bazı prosedürlerin tamamlanmasının ve bazı belgelerin sunulmasının zorunlu olduğu, bu işlemlerin idari işleme konu olabilecek veya idari bir karar alınmasına esas tutulabilecek konular oldukları, Türk Hukukunda; Anayasanın 142. maddesinde de hükme bağlanmış olduğu üzere HMK. nun 1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevleri ancak kanunla belirlendiğinden, Adli Yargıya dâhil mahkemelerce Türk İdari Makamları/T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü nezdinde idari işlem tesisi sağlayacak şekilde karar verilemeyeceğinden, davaya konu edilen ruhsat devir talepleriyle ilgili davanın idari yargıda görülmesi gerektiği, HMK’nun 114/1-b maddesi uyarınca yargı yolunun caiz olmasının dava şartlarından olduğu anlaşılmakla, 29.04.2013 tarih, 2013/101 ruhsat nolu “… %7,5 …” isimli ürünün Sağlık Bakanlığı’ndan verilen ruhsatı, üretim hakları, ruhsat hakları, satış ve raporlama hakları, ruhsat devir hakları, marka devir haklarının tamamının davacı adına devir ve tescili davasının yargı yolu sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı taraf aynı zamanda davalının bu ürünle ilgili ruhsat haklarını kullanmasının haksız rekabet olduğunu iddia etmişse de; Sağlık Bakanlığı tarafından verilen ruhsatın halen davalı adına tescilli olduğu, ürünün ruhsatının devri ile ilgili yasal koşulların davacı yönünden gerçekleşmediği, noterde yapılan devir sözleşmesine rağmen ürün ruhsat hakkının davacıya geçmediği, ruhsata bağlı hakların, ancak adına ruhsat düzenlenmiş olan gerçek/tüzel kişi tarafından kullanılabileceği, bu sebeple davalının sahibi olduğu ruhsata dayanarak yapmış olduğu ticari iş ve işlemlerin haksız rekabet teşkil etmeyeceği kanaatine varılmakla, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davasının da bu sebeple reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde gerekçeyle davanın yargı yolu sebebiyle usûlden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Vergi mahkemesi ve ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki tüm idari işlem ve eylemlere karşı açılacak davaların idare mahkemesinde görüleceğini, Öte yandan kanunlarda idari işlem tanımı yer almamakla birlikte Anayasa Mahkemesinin bir kararında idari işlemin; “Kamu kurumu ya da idare örgütü içinde yer alan bir idari makamca verilmiş ve idarenin idare hukuku alanında gördüğü idari faaliyetlerle ilgili olması gereken işlemdir” şeklinde tanımlarken, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay idari işlemi; “Kamu kurum ve kuruluşları tarafından, kamu hukuku kuralları uyarınca, tek taraflı olarak tesis edilen ve re’sen uygulanabilir nitelikte olan hukuki tasarruflardır” diye tanımlandığını, Dosya incelendiğinde, davacı yanca bakanlığa herhangi bir başvuruda bulunulmadığı gibi bakanlıkça da açık veya zımni olarak verilmiş ret veya kabul sonucu doğuracak herhangi bir cevap olmadığının görüleceğini, idari işlem olarak nitelenebilecek herhangi bir işlem bulunmadığını, Davalı ile davacı arasında noter huzurunda Fikri ve Sınai Mülkiyet Kanunu’nda yer alan şekil şartlarının da sağlanması suretiyle akdedilmiş Biyosidal Ürün Ruhsat(imalat) Devir Sözleşmesine rağmen ilk derece mahkemesinin davanın idare mahkemesinde görülmesi gerektiği şeklindeki kararının hukuka aykırı olduğunu, Davacı ile davalı arasında Üsküdar … Noterliği’nde 13/12/2018 tarihli … yevmiye numaralı “Biyodisal Ürün Ruhsat (İmalat) Devir Sözleşmesi” (EK-1) imzalandığını, işbu sözleşme ile davalı noter huzurunda 29/04/2013 tarih 2013/101 Ruhsat No’lu … %7,5 … isimli ürünün “Sağlık Bakanlığı’ndan verilen ruhsatı, üretim hakları, ruhsat hakları, satış ve raporlama hakları, ruhsat devir hakları, marka devir hakları”nın müvekkile ait olacağını ve “devre konu ruhsatı devir alan adına kayıt ve tescil edilmesini kabul ettiğini” açıkça beyan ettiğini, müvekkili tarafından sözleşme bedeli olan 2.500,00 TL davalının banka hesabına aynı gün (13/12/2018) “… ruhsat devir bedeli” açıklaması ile ödendiğini, müvekkili ile davalı tarafından ilgili sözleşmeye istinaden ayrıca “Ruhsatlı Ürün Teknik Dosya Devir Taahhütnamesi” imzalandığını ve Onaylı Etiket, Biyodisal Ürün Ruhsatnamesi Fotokopisi, Kimyasal Analiz Sonuç Raporu, Ambalajı Açılmış Ürünün Stabilite Sonuç Raporu, Antiviral Etkinlik Test Raporu, Biyolojik Etkinlik Denemeleri Sonuç Raporu evraklarının müvekkiline teslim edildiğinin beyan edildiğini, Bu suretle noter huzurunda yapılan devirle davacının hak sahibi durumuna geldiğini, devir yoluyla hak sahipliğinde meydana gelen değişikliğin, ilgili bilgi ve belgelerin sunulması halinde sicile kaydedilip , bültende yayımlanması gerektiğini, sicile kayıt ve ilanın kurucu değil açıklayıcı olduğunu, daha sonra devreden ve devralanın tamamlayacağı işlemler neticesinde sicile devir bilgilerinin yazılmasının ise açıklayıcı nitelikte olacağını, Biyosidal Ürün Ruhsat (imalat) Devir sözleşmesi ile hakkını davacıya devreden davalının daha sonra kanunun kendisine yüklediği görevleri yerine getirmediğini, T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu resmi internet sayfasında yayımlanan Ürün Tipi-1 Ve Ürün Tipi-19 Biyosidal Ürünler İçin Başvuru Kayıt Ve Yönlendirme Dokümanı’nda ruhsat devri halinde başvurunun nasıl yapılacağı ve hangi belgelere ihtiyaç duyulduğunun belirtildiğini, Prosedürün, sistem gereği devralan davacı tarafından yapılamadığını, bizzat davalı tarafından yapılması gerektiğini, ancak, davalının devir konusundaki hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi sistem üzerindeki işbu başvuruyu da yapmadığını, ruhsatın müvekkili şirket üzerine resmi tescilini sağlamadığını,Öte yandan devretme ve değiştirme işlemlerinin tamamlanması için devralana düşen sorumlulukların bazılarının Biyodisal Ürünler Yönetmeliği’nin 24. maddesinin 5/ç bendinde sayıldığını, “Devralan kişinin adı, soyadı, adresi, telefon ve faks numaralarıyla birlikte, ürünün kısa ürün bilgileri, kullanma talimatı, iç ve dış ambalajın birer örneği ve noter aracılığıyla yapılan devirlerde, söz konusu ürün için daha önce verilmiş olan ruhsat ya da tescil belgesinin aslı.” hükmünde belirtildiği üzere ruhsat aslı gerekirken davalının ruhsat aslını dahi müvekkiline teslim etmeyerek kötüniyetli davrandığını ve yine aynı yasanın aynı maddenin 5/b bendindeki “Bakanlıkça onaylanmış, tam ve güncellenmiş olan mevcut ürün dosyasının eksiksiz bir biçimde devralan kişiye teslim edildiğine dair tutanak,” dahi usulüne uygun yapılmadığını, belge asıllarını teslim etmeyerek hukuka aykırı eylemlerine devam ettiğini, Davalının, ilgili ürünün tüm haklarının devri ve tescili yönündeki işlemleri tamamlamadığı gibi ürünü kullanmaya devam ettiğini,Müvekkili ile davalı arasında noter huzurunda imzalanan Biyosidal Ürün Ruhsat Devir Sözleşmesi ile Biyodisal Ürünler Yönetmeliği ve Fikri ve Sınai haklar kanunu çerçevesinde davacının davaya konu ürünün ruhsat ve marka hakları yönünden hak sahibi haline geldiğini,Sağlık Bakanlığının işbu ruhsat devri ile ilgili yapacağı işlemin yalnızca açıklayıcı nitelikte olup kurucu nitelikte olmadığını, zira, burada yapılan işlemin yeni bir ürünle ilgili yeni bir ruhsat başvurusu değil, Sağlık Bakanlığı tarafından verilmiş bir ruhsatın müvekkiline devri işlemi olduğunu, burada Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsat verilmesinin uygunluğunun tartışılmayacağını, İşbu dosyada, Sağlık Bakanlığına yapılmış yeni bir başvuru ya da Bakanlık tarafından verilmiş bir karar ya da uygulanmış bir idari işlem bulunmadığını, dolayısıyla mevcut olmayan bir idari işleme karşı idare mahkemesinde dava açılamayacağını,Eldeki davada, noter huzurunda yapılan devir sözleşmesi uyarınca tarafların yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği davaya konu ürünün ruhsat ve marka haklarının hangi tarafa ait olduğunun tartışılması gerekirken hatalı değerlendirme ile işbu davadaki yargı yerinin idare mahkemeleri olduğu gerekçesi ile usulden ret kararı verilmesinin yasal mevzuata aykırılık teşkil ettiğini, ilk derece mahkemesinin işbu davayı ve delilleri yeterince incelemediğini, konuyu ve talepleri hatalı yorumlandığını beyan ederek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır, Davaya konu biyosidal ürünlerin ruhsat ve tescil usulleri Biyosidal Ürünler Yönetmeliği’nin 8. ve devamı maddelerinde düzenlendiği, ruhsat başvurusu için gerekli belgelerin neler olduğu ve ruhsatlandırma için Bakanlıkça yapılacak inceleme usulleri açıklandığı, aynı yönetmeliğin 24.maddesinde, ruhsat üzerinde yapılacak değişiklik ve ruhsat devri konularının düzenlendiği, 24/5. maddesinde Bakanlık tarafından ruhsatlı veya tescilli bir ürünün sahipliğinde değişiklik yapılabileceği belirtilerek, bu değişiklik için sunulması gereken belgelerin sayıldığı, 24/7. maddesinde ise, Bakanlığın eksiksiz bilgi ve belgelerle yapılan değişiklik başvurusunu altmış gün içinde sonuçlandıracağının belirtildiği, somut olayda; Davaya konu biyosidal ürünlerin ruhsatlarının verilmesi ve başkasına devredilmesi işlemlerinin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılacağı, bunun için bazı prosedürlerin tamamlanması ve bazı belgelerin sunulmasının zorunlu olduğu, bu işlemlerin idari işleme konu olabilecek veya idari bir karar alınmasına esas tutulabilecek konular olduğu, bu kapsamda davacının öncelikli anılan mevzuat gereğince ilgili idareye başvuruda bulunması ve hasıl olacak sonuca göre idari işleme yönelik kanuni haklarını kullanmasının hukuken mümkün olduğu, ortada bir idari işlem olmadığı için davanın idari yargı yargıya gönderilmesi halinde idari yargının 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu kapsamında yapması muhtemel bir yargılamanın da olmadığı, kaldı ki davalı tarafından verilen 21/02/2022 günlü cevap dilekçesinde de sözleşmenin inkar edilmediği, sözleşme gereğince gerekli evrakların davacı tarafa teslim edilmiş olduğunu, süresi içerisinde tescil başvurusunda bulunmadığı bu sebeple işbu davayı ikame etmekte hukuki yararının bulunmadığı hususu da dikkate alındığında Adli Yargı Mahkemelerince Türk İdari Makamları nezdinde idari işlem tesisi sağlayacak şekilde karar verilemeyeceği, somut olayda taraflardan biri idare olmadığı gibi, tesis edilmiş bir idari işlem de bulunmadığı, bu itibarla idari yargı kolunun görevli olduğuna yönelik Mahkeme kararı yerinde görülmese de, ilaç ruhsat devrini sağlamaya yönelik olarak açılan eldeki davada, yukarıda açıklanan sebeplerle davacının öncelikli olarak davaya konu ilacın davalıyla yapmış olduğu sözleşme gereğince kendi adına tescili için ilgili idareye tescil başvurusunda bulunması ve hasıl olacak sonuca göre idarenin olumsuz cevap vermesi halinde tesis edilecek işleme karşı idari yargıda işlemin iptali davası açması hukuken mümkün olup davalının sözleşmeye konu ilacın devir işlemini yapmasının hukuken mümkün bulunmamasından dolayı davacının adli yargıda dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı, hukuki yararın ise dava şartlarından olduğu anlaşılmakla, davanın anılan gerekçeyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yargı yolu bakımından usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından dolayı 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-h. ve 115/. maddeleri gereğince davanın hukuki yarar şartı yokluğundan usulden reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Re’sen yapılan inceleme sonucu; İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26/04/2022 tarih, 2021/124 E., 2022/40 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, bu kapsamda; 3- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-h. ve 115/. maddeleri gereğince HUKUKİ YARAR DAVA ŞARTI YOKLUĞU SEBEBİYLE USULDEN REDDİNE, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 5/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 03/11/2022