Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1511 E. 2022/1485 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1511
KARAR NO: 2022/1485
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 04/08/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/184 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … tescil numaralı “…” markanın sahibi olduğunu, müvekkilinin, bu ürünü Türkiye’de ilk üreten ve satan marka olmakla birlikte nev-i şahsına münhasır yenilikçi özellikleri, ambalajı ve tasarımı ile satışa sunduğunu, bu ürünün 2021 Mart ayında online pazar yerlerinde kamuya sunulduğunu, davalının kozmetik sektörü ile herhangi bir ilişkisi bulunmadığını, çeşitli pazar yerlerinde “…” adı altında satışa sunduğu ürün ile hem müvekkili adına tescilli markayı hem de tasarım ve ambalajı müvekkiline ait ürünü iltibas yaratacak şekilde taklit ettiğini, davalı tarafından, davacı müvekkiline ait … markasının yenilikçi özelliği olan çift yüzeyli ve çift işlevli ürünün birebir aynısının üretildiğini, ürünün çıkış rengi olan neon pembe rengi, ürünün şahsına münhasır olan üçgen prizma tasarımı, ürünün koruyucu pelür ambalajı davacı müvekkilinin ürünü ile ayırt edilemeyecek şekilde taklit edildiğini, davacı müvekkilinin ürününe ait sloganlar, fotoğraf çekimleri, reklam tasarımı ve pazarlamaya ilişkin afiş tasarımları dahi birebir aynı olacak şekilde taklit edildiğini, sunumda görüleceği üzere müvekkilinin müşterileri ürünü gerçeğinden ayırt edemeyerek taklit edilmiş ürünü satın aldıklarını, davalı şirketin tecavüz fiilleri ile müvekkili şirkette fiili zarar ve yoksun kalınan kazanç meydana getirdiğini, taklit ürünler ile müvekkilinin itibarını zedelediğini, davacı müvekkili tarafından tecavüzün durdurulması için davalıya Büyükçekmece … Noterliği … yevmiye numaralı ve 06/05/2022 tarihli ihtarnamesi ile ihtar çekildiğini, davalının tecavüz fiillerine devam ettiğini, açıklanan sebeplerle SMK 159. maddesi uyarınca, 2. fıkrasının a, b, c bentlerini kapsayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 04/08/2022 tarihli ara kararıyla; “Dosyadaki mevcut deliller arasında bilirkişi vasıtasıyla yapılmış bir tespit ve rapor bulunmadığı, ayrıca delil tespiti veya rapor alınmasına yönelik bir talebi de olmadığı anlaşılmakla mevcut aşamada yaklaşık ispat kurallarının bulunmadığı anlaşıldığından ileride alınacak rapor sonrası yeniden değerlendirilmek üzere ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -İşbu davanın 04/08/2022 tarihinde açıldığını, dava dilekçesinde, davalının, müvekkilinin fikri ve sınai mülkiyet haklarına tecavüzünü detaylı bir şekilde içeren sunum dosyasının Uyap üzerinden sunulamadığını, fiziki olarak mahkemeye sunulacağının belirtildiğini ancak, Mahkemenin hemen ertesi günü yani 05/08/2022 tarihinde ara karar düzenleyip ihtiyati tedbir taleplerini reddettiğini, delillerini sunma fırsatı verilmediğini, -İhtiyati tedbir kararının reddi neticesinde müvekkilim telafisi olanaksız ciddi zararlara uğramaya devam ettiğini, -İlk derece mahkemesinin, red kararında “yaklaşık ispat” kuralının bulunmadığını beyan etmiş ise de ihtiyati tedbirde genel kuralın yaklaşık ispat olduğunun herkesçe malum olduğunu, İhtiyati tedbir sebebinin varlığı ve davanın esası yönünden haklılığın yaklaşık ispat ölçüsüyle ispatlanması durumunda ihtiyati tedbire karar verebilmesi gerektiğini, davalının, müvekkilinin fikri ve sınai mülkiyet haklarına tecavüzünü ispat eden ve buna ilişkin delillerin ve vakaların detaylı bir şekilde içeren sunum dosyasının iş bu mahkeme dosyası kapsamında fiziksel olarak mevcut olduğunu, sunum dosyası kapsamından davalı tarafından öncelikle davacı müvekkilinin ürünü satın alındıktan sonra, davacı müvekkiline ait … markasının yenilikçi özelliği olan çift yüzeyli ve çift işlevli ürünün birebir aynısını üretildiğini, ürünün çıkış rengi olan neon pembe rengi, ürünün şahsına münhasır olan üçgen prizma tasarımının, ürünün koruyucu pelür ambalajı davacı müvekkilinin ürünü ile ayırt edilemeyecek şekilde taklit edildiğini, davacı müvekkilinin ürününe ait sloganlar, fotoğraf çekimleri, reklam tasarımı ve pazarlamaya ilişkin afiş tasarımları dahi birebir aynı olacak şekilde taklit edildiğini, fikri ve sınai haklarına açık ve kesin bir şekilde tecavüz edildiği konusunda kuvvetli delililer sunularak yaklaşık ispat koşulu sağlandığını, istinaf başvurularının kabulüne, Bakırköy 2. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2022/184 E. sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Davacının ihtiyati tedbir talebinin haklılığını ispatlayan hiçbir somut delili bulunmadığını, Davalı müvekkili …’in 20.08.2021 başvuru tarihli … nolu marka başvurusunun Türk Patent ve Marka kurumu nezdinde 29.11.2021 tarihinde yayınlandığını, yapılan inceleme neticesinde herhangi bir itiraza uğramaksızın 09.02.2022 tarihinde ”…” marka ismi ile 3. 5. ve 35. sınıflarda inceleme neticesinde tescile uygun bulunarak markanın tesciline karar verildiğini, Davalının ”…” markasının ise 30.04.2022 tarihinde Türk Patent ve Marka kurumu nezdinde tescil edildiğini, Davalı müvekkilinin marka tescilinde hak sahibi unsuru olarak öncelik hakkına sahip olduğunu, Müvekkilinin tescil ettirdiği ”…” isimli markası ile 2021 yılından itibaren bakım kremleri, insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, anti bakteriyel el losyonları ve 35. Sınıfta yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler hizmetleri için tescil edildiğini, itiraza konu … ise müvekkilin ”Su ile makyajını sil” mottosundan yola çıkılarak hazırlanan temizleme bezi olduğunu, Müvekkilinin markasındaki harfler, sözcükler, resim, logo, grafik ve şekillerin davacının markasına nazaran farklılar arz ettiğini, davacının … markasının üretmiş olduğu ürün üzerinde beyaz renkle … yazmakta iken müvekkilinin markasında … yazdığını, Davacı ile müvekkilinin ürünü arasında benzerlik teşkil eden hiçbir unsur bulunmadığını, müvekkilinin markasının görsel, işitsel, anlamsal bakımdan farklı olduğunu, mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava ve ihtiyati tedbir talebi marka ve tasarım hakkına tecavüzün tespiti ve menine yönelik olup, davacının marka hakkına dayalı olarak tasarım hakkına tecavüz sebepli dava açtığı, davalının da markasının bulunduğu anlaşılmıştır. 10/01/2017 tarihinde 29944 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159/1. maddesinde “Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilir.” düzenlemesi uyarınca tedbir talep edilebilir, mahkemece 159/2. maddesi uyarınca “davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması”, “sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretim veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara yada patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanması”, “herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi ” konusunda tedbir kararı verilebilir. 159/3. maddesinde; “ihtiyati tedbirler ile ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun uygulanacağı” düzenlemesi mevcuttur. 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesi ise; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği”, HMK 390/3. mad. “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü taşımaktadır. Görüldüğü üzere, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Eldeki uyuşmazlığın da bu yasal düzenlemeler çerçevesinde çözülmesi gerekmektedir. Mahkemece, taraflar arasındaki yarar dengesi ve yargılamada yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmemiş olması sebebiyle tedbir talebinin reddine karar verildiği, davacı taraf, delillerinin yaklaşık olarak ispata yeterli oyduğu iddiasında ise de, davacının markasının tescilli olduğu ancak davalının da markasının tescilli olduğu, davacının tasarımının tescilli olduğuna dair dosyada bilgi bulunmadığı, sadece markasının tescilli olduğu, taklit olduğu araştırılması gereken ürünlerde ise davacı markasının değil, davalının kendi markasının kullanıldığı, tasarım hakkına tecavüz edildiği iddiasının ise teknik inceleme ile araştırılması gerektiği, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 56. maddesine göre, “Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur…” düzenlemesinin bulunduğu, 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ancak dosyada yaklaşık ispat ve zararın oluştuğuna dair yeterli delil bulunmadığı, tedbirin yaklaşık ispat gerektirmesi karşılığında eldeki mevcut delillere göre karar verilmesi gerektiği, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte irdelendiğinde, bir sonuca varılması için öncelikle yapılacak esas yargılamada varsa tasarım belgelerinin ve davalının markasına ilişkin kayıtların da incelenmesi ve tasarım hakkına tecavüz yönünden de varsa tasarım belgeleri getirtilerek bilirkişiden rapor alındıktan sonra tekrar tedbir talebinin değerlendirilmesi gerektiği, aleyhine tedbir istenen taraf yönünden de kayıtların incelenmesi ile sonuca ulaşılacağından, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/08/2022 tarih ve 2022/184 E. Sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/10/2022