Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1503 E. 2022/1511 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1503
KARAR NO: 2022/1511
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/08/2022
NUMARASI: 2022/562 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine alacaklı olduğunu beyan eden davalı … vekili aracılığı ile, 30.05.2022 tarihinde Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvuruda bulunularak müvekkilinin imzası taklit edilerek, sahte olarak düzenlendiği iddia olunan 55.000-USD bedelli bonodan kaynaklanan alacağın 6.000-USD’ye denk gelen 98.160-TL lik kısmı için müvekkili aleyhine ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, bu talebin kabul edilerek 31.05.2022 tarih ve 2022/109 D.İş. sayılı kararı ile ihtiyati haciz kararı verildiğini, alınan bu ihtiyati haciz kararının Çerkezköy İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile tatbik edilerek müvekkilinin banka hesapları, araçları ve gayrimenkulü üzerinde haciz ve yakalama şerhi konulduğunu, taraflarınca Çerkezköy İcra Mahkemesi’nin 2022/154 Esas sayılı dosyası ile teminat mukabilinde ihtiyati haczin kaldırılması kararının alındığını, 98.140-TL teminat mukabilinde ihtiyati haczin kaldırıldığını, ancak davalının ihtiyati haciz kararına dayanarak bu defa 55.000-USD’nin tamamı üzerinden takip talebinde bulunduğunu, müvekkili aleyhine icra dairesince ödeme emri düzenlendiğini, taraflarına gönderildiğini, senetteki imza ve yazıların kesinlikle müvekkiline ait olmadığından bahisle imzaya açıkça itiraz ederek Çerkezköy İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2022/155 Esas sayılı dosyası ile imzaya itiraz davasını açtığını, davanın derdest olduğunu, ciranta olarak ismi geçen … ve … isimli şahıslar için bir işlem yapılmadğını ve ihtiyati hacizden feragat edildiğini, devreden cirantanın bilgilerine sahip olunmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının iyi niyetli olmadığını, davaya konu olan senet hakkında resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçları sebebiyle Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcılığına ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın 2022/7558 soruşturma numaralı dosya ile devam ettiğini, İİK m.72/3 gereği %15 teminat mukabilinde icra veznesine yatacak paranın tedbiren dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasına karar verilmesini, bu talepleri kabul edilirse daha önce icra dosyasına teminat olarak yatırdıkları 98.140-TL’nin de göz önüne alınarak ve teminat olarak kabul edilerek hesaplanmasını, takibin iptalini, davalının kötü niyetli olduğundan bahisle takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddia ettiği vakıaları inkar ile, senedin sahte olmadığını, senedin şekil şartlarını taşıdığını, müvekkilinin iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, diğer borçlularla ilgili feragatte haklarının saklı tutulduğunu, senedin mücerret olduğunu, ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, keşideci ile diğer cirantalar arasındaki hukuki veya ticari ilişkiyi bilmesinin mümkün olmadığını, davacının sorumluluktan kurtulmaya çalıştığını, Çerkezköy İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2022/155 Esas sayılı dosyasında davacı vekilinin geçici olarak tedbiren icra dosyasının durdurulması talepli dilekçesi ve dosya bütünüyle incelendiğinde; davacıdan alınan imza örnekleri ve davacı vekili tarafından dosyaya sunulan imza asıllarındaki imzaları karşılaştırıldığında şekil benzerliklerinin mevcut olduğu ve tüm dosya incelendiğinde; davacının imzaya itirazına yönelik somut bir delil veya emare sunulmadığı, iddiaların soyut olduğu, imzanın borçluya ait olup olmadığının yapılacak olan bilirkişi incelemesi sonucunda belli olacağı değerlendirilerek davacının şu aşamada haklılığını yaklaşık olarak ispatlayamadığından ihtiyati tedbir olarak icranın geçici olarak durdurulması talebinin reddine karar verildiğini, davacıya ait Çerkezköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ve 03.06.2022 tarihli avukatlık vekaletnamesinde yer alan yazı ve imza ile kıyaslandığında çıplak gözle dahi bonodaki yazı ve imza ile vekaletnamede yer alan yazı ve imzanın aynı olduğunun görüleceğini, dolayısıyla tedbir kararının verilmesi halinde alacağın tahsilinin imkansız hale geleceğini ve bu durumun müvekkili açısından telafisi imkansız zarara sebep olacağını, dava mahiyeti gereği tanıkla ispat edilebilir nitelikte olmadığından davacının tanık dinletme talebine muvafakat etmediklerini beyanla davanın ve tedbir talebinin reddini, davacının kötü niyetli olduğundan bahisle alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminata ve alacağın % 10 ‘ndan aşağı olmamak kaydıyla para cezasına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını savunmuştur. İlk derece Mahkemesi 17.06.2022 tarihli ara karar ile; ” … Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin 137.138,48 TL teminat yatırıldığı takdirde veya 137.138,48 TL değerinde kesin ve süresiz teminat mektubu sunulduğu takdirde Çerkezköy İcra Dairesi’nin … İcra sayılı dosyasında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi şeklinde davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne” karar vermiştir. Davacı vekili tarafından 05.07.2022 tarihinde, 17.06.2022 tarihli ara karara itiraz edilerek sahtelik iddiası sebebiyle takibin durması ve icranın geriye bırakılması talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 10.08.2022 tarihli ara kararı ile; ”… Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 05/07/2022 havale tarihli dilekçesi ile dava konusu bono, muhatap olarak … adına düzenlendiğini, ciranta olarak da … ve davalı … tarafından imzalanarak takibe konulduğunu, müvekkilinin ne davalıyı ne de bono da muhatap ve ciranta olarak ismi geçen şahısları kesinlikle tanımadığını, şahıslarla herhangi bir ticari ilişkisi de bulunmadığını, dava konusu bononun sahte olduğunu ve imzanın müvekkili tarafından atılmadığını, ancak müvekkilinin kullandığı imzası çok iyi bir şekilde kopyalandığını ve taklit edildiğini, sahtelik sebebiyle açılan menfi tespit davaları borca itiraz niteliği taşısa da hukuki niteliği biraz daha farklı olduğunu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi takibin ancak sahtelik davasına bakan mahkemenin vereceği ihtiyati tedbir kararıyla duracağını belirttiğini ve böylece, sahtelik iddiasına dayanan davayı İİK.m.72 anlamında bir menfi tespit davası olarak kabul ettiğini, halbuki İİK.m.72 hükmünde sadece ibra, takas, feragat, alacaklı borçlu birleşmesi gibi sebeplerle borcun olmadığının tespiti için açılan menfi tespit davası düzenlendiğini, sahtelik iddiasına dayanan menfi tespit davası ise, HMK.m.209 hükmünde düzenlendiğini, hukuk mahkemesinde açılan sahtelik davasının o senede dayanarak başlatılan icra takiplerini de durdurması olduğunu, sahtelik iddiasıyla genel mahkemede açılan dava İİK.m.72 anlamında bir menfi tespit davası olmadığını, HMK 209.madde kapsamında mahkemenizce icranın geri bırakılması yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. … Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 05/07/2022 havale tarihli dilekçesi ile ihtiyati tedbir kararına itiraz ettiği anlaşılmıştır. Bu kapsamda mahkememizce itirazın değerlendirilmesi amacıyla murafaa duruşması açılmasına karar verilerek taraflara murafaa duruşma gün ve saatini bildirir tensip tutanağının usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmıştır. … 6100 Sayılı HMK’nın 209. maddesinde de imza inkarına konu senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağı belirtilmiştir. Uyuşmazlık, takip başladıktan sonra 6100 Sayılı HMK’nın 209. maddesi uyarınca tedbiren takibin durdurulmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. … 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra ve İflas Kanunu’nda bir hüküm olmayan hallerde, ancak İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması (zorunlu dava arkadaşlığı) hallerinde uygulanabilir. Bu ilkeler ışığında HMK’nın 209/1. maddesinin ilamsız icra takiplerine etkisi değerlendirilmelidir. Bu maddeye göre “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.” Bu maddenin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İcra ve İflas Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır. … Yukarıda açıklanan ilke ve kurallar ışığında, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, 6100 Sayılı HMK’nın 209. maddesi gereğince takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, ”genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur.” görüşüne yer verilmiştir. Yargıtay 12. HD’nin 20.04.2015 tarih 2015/1965 E., 2015/1028 K. sayılı kararı da bu yöndedir. Dairemizce Yargıtay 12. H.D’nin görüşüne iştirak edilmiştir. Zira İİK’nın 72/3. maddesinde özel ve açık bir düzenleme var iken ve HMK’ya açık atıf yapılmamışken HMK’nın 209. maddesindeki genel düzenlemenin uygulanması mümkün değildir. Aksinin kabulü kötü niyetli imza inkarlarına yol açacağı açıktır. Buna göre, İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca menfi tespit davasında takip başladıktan sonra ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, davacı tarafça teminat karşılığı ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi de istenilmediği için davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. … Mahkememizin 17/06/2022 tarihli ara kararı ile takip tarihinin dava tarihinden önce olduğu anlaşıldığından İcra ve İflas Kanunu’nun 72/3. maddesi uyarınca “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” açık hükmü gereğince davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile 137.138,48 TL teminat yatırıldığı takdirde veya 137.138,48 TL değerinde kesin ve süresiz teminat mektubu sunulduğu takdirde Çerkezköy İcra Dairesi’nin … İcra sayılı dosyasında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesine karar verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde davacı aleyhinde alacaklı olduğunu beyan eden … vekili aracılığı ile 30.05.2022 tarihinde Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesine başvuruda bulunarak davacının imzası taklit edilerek sahte olarak düzenlenmiş olan 55.000 USD bedelli bonodan kaynaklanan alacağın 6.000 USD’ye denk gelen 98.160,00 TL’lik kısmı için davacı aleyhine ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu ve bu talep kabul edilerek 31.05.2022 tarih ve … Değişik İş sayılı kararı ile ihtiyati haciz kararı verildiğini, alınan bu ihtiyati haciz kararı Çerkezköy İcra dairesi … İcra sayılı dosyası ile tatbik edilerek davacının banka hesapları, araçları ve gayrimenkulü haciz ve yakalama şerhi konulduğu, Çerkezköy İcra Mahkemesinin 2022/154 Esas sayılı dosyası ile teminat mukabilinde ihtiyati haczin kaldırılması kararı alınarak 98.140,00 TL teminat mukabilinde ihtiyati haciz kaldırıldığını, alacaklının bu ihtiyati haciz kararına dayanarak bu defa 55.000 USD’nin tamamı üzerinden takip talebinde bulunduğunu, senetteki imza ve yazıların davacıya olmadığını, imzaya açıkça itiraz ederek Çerkezköy İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/155 Esas sayılı dosyası ile imzaya itiraz davası açıldığını ve derdest olduğunu, haciz işlemlerinin dava sonuna kadar geçici olarak durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. … Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedindeki imzaya itiraz İcra ve İflas Kanunu’nun 170/1. maddesi gereğince satıştan başka icra takip muamelelerini durduramayacağı, sahtelik sebebiyle açılan menfi tespit davalarında Cumhuriyet savcılığına aynı sebeple yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan davanın da kendiliğinden icra takibini durduramayacağı, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 209. maddesi gereğince takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, yine dava konusu uyuşmazlıkta takibin durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesini gerektirecek senedin sahte olduğunu ispatlar nitelikte bilirkişi raporunun bulunmadığı, İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince takipten sonra açılan menfi tespit davasında takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği sabit olduğundan, davacı vekilinin ihtiyati tedbire yapmış olduğu itiraz ile mahkemece icranın geri bırakılması yönünde tedbir kararı verilmesi talebinin reddine …” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/562 Esas 10/08/2022 tarihli ara kararının usule ve hukuka aykırı olduğundan bahisle istinaf incelemesi ile kaldırılmasını, sahtelik iddiasının imza inkarı dışında bir sebebe dayanması durumunda İİK’da özel bir düzenleme bulunmadığından 6100 sayılı HMK’nın 209. maddesinin uygulanması gerekeceğini bu madde gereğince icra takibinin olduğu yerde duracağını, bunun için sahtelik iddiasının ileri sürüldüğü mahkemece ayrıca tedbir kararı verilmesi gerekmediğini, borçlu tarafından icra dairesine başvurulması halinde icra müdürlüğünce anılan madde uyarınca sahtelik davası sonuna kadar icra takibinin durdurulması gerekeceğini, icra müdürünün kararının taraflarca İİK.nun 16/2.maddesi uyarınca süresiz şikayet konusu yapılabileceğini, hakim tarafından 6100 sayılı HMK’nın 209/1. Maddesinin re’sen nazara alınacağını, mahkemece sahtelik iddiasının imza inkarı dışındaki bir sebebe dayandığının belirlenmesi halinde takip hukukunun özelliği ve acele karar verilmesi gerekliliğinin bir sonucu olarak, sahtelik davası bekletici mesele yapılmadan, sahtelik davasında karar verilinceye kadar icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini, şartları oluşmasına rağmen HMK’nın 209 maddesinin takip hukukunda uygulanmaması halinde borçlunun ancak İİK.’nun 72/3. maddesi gereğince icra kasasına yüklü miktarda para yatırarak icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceğini, bu uygulamanın da 2011 yılında yürürlüğe giren yasanın borçluya tanıdığı hakları ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağını, davalının almış olduğu ihtiyati haciz kararının Çerkezköy İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile tatbik edilerek müvekkilinin banka hesapları, araçları ve gayrimenkulüne haciz ve yakalama şerhi konulduğunu, Çerkezköy İcra Mahkemesi’nin 2022/154 Esas sayılı dosyası ile teminat mukabilinde ihtiyati haczin kaldırılması kararı alınarak 98.140-TL teminat mukabilinde ihtiyati haczin kaldırıldığını, senetteki imza ve yazıların kesinlikle müvekkiline ait olmadığını, imzaya açıkça itiraz ederek Çerkezköy İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2022/155 Esas sayılı dosyası ile imzaya itiraz davası açıldığını ve derdest olduğunu, müvekkilinin kesinlikle böyle bir senet imzalamadığını, alacaklı ve ciranta olarak ismi geçen şahısları kesinlikle tanımadığını, zaten dosyada sadece müvekkili için ihtiyati haciz kararı alındığını, ciranta olarak ismi geçen … ve … isimli şahıslar için bir işlem yapılmadığını ve ihtiyati hacizden feragat edildiğini, davalının iyi niyetli olduğundan bahsedilemeyeceğini, davaya konu olan senet hakkında resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçları sebebiyle Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcılığına taraflarınca ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, 2022/7558 numaralı soruşturma dosyasının bulunduğunu, müvekkilinin ticari hayatının ve mal varlığının zarar görmemesi ve telafisi imkansız zararların oluşmaması için tedbir kararı verilmesi gerektiğini, mahkemece yapılacak araştırma ve alınacak bilirkişi raporu sonucunda haklı olduklarının ortaya çıkacağını, bu süreçte müvekkilinin daha fazla mağdur olmaması ve haciz tehdidi altında kalmaması için HMK m.209 gereğince icra takibinin dava süresince durdurulmasına karar verilmesini, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İstinafa konu talep, İİK m.72/3’den kaynaklanan icra takibi sonrası açılan menfi tespit davasında, davacının imza inkarı ve sahtecilik iddiası karşısında icra takibinin durmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; takibe konu senedin sahte düzenlendiği iddiasının takibe etkisi açısından takip sonrası açılan menfi tespit davasında takibin durdurulması kararı verilip verilemeyeceği, değerlendirmenin İİK’nın 72. maddesi hükümlerine göre mi yoksa 6100 sayılı HMK’nun 209. maddesi hükümlerine göre mi çözümlenmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır. İcra ve iflas hukuku, icra ve iflas takiplerinin usul hukuku niteliğindedir. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötü niyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflas takibinden, tahsile kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra ve İflas Kanunu’nda bir hüküm olmayan hallerde ancak İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması (zorunlu dava arkadaşlığı) hallerinde uygulanabilir. Bu ilkeler ışığında HMK’nun 209/1. maddesinin ilamsız icra takiplerine etkisi değerlendirilmelidir. Bu maddeye göre “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.”. Bu maddenin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İcra ve İflas Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır. Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz İİK’nun 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı sebebine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK’nın 209. maddesi uygulanamaz. İmza itirazı, İİK’nun 170/1. maddesi uyarınca satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz. Ancak icra mahkemesi itirazla ilgili kararına kadar takibin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir (İİK. M. 170/2). Borçlunun imzaya itiraz dışındaki diğer sebeplerden dolayı ödeme emrine itirazı borca itiraz niteliğindedir. Borçlu, borca itirazını ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirerek icra mahkemesinden itirazının kabul edilmesine karar verilmesini isteyebilir (İİK m. 168/5; m. 169). Borcun mevcut olmadığı, ödendiği, ertelendiği, zaman aşımına uğradığı, takas, faiz oranına itiraz, yetki itirazı, takibin mükerrer olduğu gibi itirazlar borca itiraz niteliğindedir ( Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, İkinci Baskı, 2013, sayfa 783). Borçlunun borcu olmadığına ilişkin itirazı, takip konusu kambiyo senedinin karşılıksız olduğu, hatır senedi olduğu, anlaşmaya aykırı doldurulduğu, kambiyo senedinde tahrifat yapıldığı, borçlunun senedin düzenlendiği tarihte ayırt etme gücüne sahip olmadığı, mirası reddetmiş olduğu, mirasın hükmen reddedildiği gibi sebeplere dayanabilir( Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, İkinci Baskı, 2013, sayfa 787-789). Borçlu aynı anda hem imzaya hem de borca itiraz edebilir. Borçlunun imza inkarı dışında, takibe konu senetteki yazının sahteliğini ileri sürmesi, borcu itiraz niteliğinde olup, bu konu da yukarıda belirtildiği gibi İİK’nun 169/a maddesinde düzenlenmiş olması sebebiyle yazıda sahtelik iddiası, başka bir anlatımla borçlunun borçlanma iradesi dışında başka amaçla atmış olduğu imzanın bulunduğu bir varaka üzerinden kesilerek imzalı boş bir kağıt elde edildiği, mevcut boşluğa da maktu senet metni eklenerek kambiyo senedi haline getirildiği iddiasıyla görülmekte olan uyuşmazlıkla ilgili olarak HMK’nun 209. maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. İİK m.72 ”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. .. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. … İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. … ” hükmünü haizdir. Borçlunun sahtelik sebebine dayalı olarak açtığı menfi tespit, İİK’nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup anılan maddedeki usule göre mahkemeden ihtiyati tedbir kararı ile takip başlatılmadan evvel muhtemel icra takibi durdurulması talep edilebilir ancak takip sonrası takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği emredici kanun kuralıdır. Sahtelik sebebiyle açılan menfi tespit davası gibi, Cumhuriyet Savcılığına aynı sebeplerle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz. Somut olayda; davacının senedin sahte olarak düzenlendiğine ve imzanın sahte olarak kendisinden başka kişi tarafından atıldığına yönelik icra mahkemesinde imzaya itiraz davasının bulunduğu, savcılıkta soruşturma bulunduğunun sabit olduğu iddiaları açık emredici kanun hükmü gereği icra takibinin durdurulmasına yönelik tedbir kararı verilmesini mümkün kılmaz. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandığı belgelere, delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, ilk derece Mahkemesinin 10.08.2022 tarihli ara kararına karşı davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, yargılamanın bu safhasında mevcut duruma göre ilk derece Mahkemesi tarafından isabetli değerlendirme yapıldığı tespit edilmiş, yapılan inceleme sonucunda ilk derece Mahkemesinin ara kararlarında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/08/2022 tarih ve 2022/562 Esas sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/10/2022