Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/150 E. 2022/256 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/150
KARAR NO: 2022/256
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 05/11/2021 ve 07/12/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/256 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 957 yılında İstanbul’da bir aile şirketi olarak kurulduğunu, kuruluşundan sonra şekerleme, meşrubat sanayi ve ilaç sektörüne cihaz, hammadde ve ambalaj temin ettiğini, yurt dışındaki pek çok firmanın Türkiye temsilciliğini üstlendiğini, müvekkilinin “…” ibareli birçok marka ve tasarımı TPMK nezdinde tescil ettirdiğini, Türkiye’deki ilk ıslak mendil üretici unvanını kazandığını, davalı şirketin müvekkilinin izin ve icazetini almaksızın müvekkiline ait ürünlerin birebir aynılarını veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlerinin imalatını yaptığını, ticaretini yaptığını, davalının taklit ürünlerde müvekkilinin ürünlerine ait olan barkod numaralarını dahi taklit ettiğini, bu taklit ürünlerin piyasada çeşitli firmalara dağıtımının gerçekleştirildiğini, davalının bu eylemlerinin müvekkilinin tescilli markasından doğan haklarına zarar verdiğini iddia ederek, müvekkili şirket adına “…” ibareli ve esas unsurlu marka ile , “…” ıslak bebe havluları başlıklı tasarıma konu ürünlerin birebir aynısı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerinin kullanılmasını, davalı tarafa ait ürün , katalog, broşür, tanıtım materyali, etiket, ambalaj, ürün kalıbı, tabela ve benzeri tüm ticari mahsullere davalı adresinde, fabrikalarında, mağazalarında, gümrük noktalarında ihtiyati tedbir yoluyla el konulmasını ve toplanmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 05.11.2021 tarihli ara kararıyla; “Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin 50.000,00 TL(ElliBinTL) nakdi veya muteber bir bankanın kesin ve süresiz teminat mektubu teminat ile kabulüne, Karşı tarafın, davacı adına olan “…” ibareli marka ile , “…” ıslak bebe havluları başlıklı tasarıma konu ürünlerin birebir aynılarını veya ayrıt edilemeyecek derecede benzerleri ile, “…” ibareli marka ve “…” ıslak bebe havluları başlıklı tasarıma ait ürünler, katalog, broşür, tanıtım materyali, etiket, ambalaj, ürün kalıbı, tabela ve benzeri tüm ticari mahsullere davalının adresi Ortaköy … Mahallesi … Bulvarı, No:… Silivri/İSTANBUL adresinde, davalı fabrikalarında, mağazalarında, gümrük noktalarında söz konusu ürünlere TEDBİREN EL KONULARAK YED-İ EMİNE TESLİMİNE” şeklinde karar verilmiştir. Davalı vekili 18/11/2021 havale tarihli ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen 05/11/2021 tarihli ihtiyati tedbir kararına istinaden, davacı tarafça, 11.11.2021 tarihinde, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ve Silivri İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyası üzerinden müvekkili şirketin adresi olan Ortaköy … Mahallesi … Bulvarı, No:… Silivri/İstanbul adresine gelindiğini, icra müdürü ve bilirkişinin de hazır bulunduğu haciz sırasında, davacı tarafla yapılan arabuluculuk görüşmesi sebebiyle husumet yaşanması ihtimaline binaen müvekkilce örnek olarak bulunan 7 adet ürün dışında müvekkiline ait fabrikada dava konusu markaya ya da benzeri bir markaya ait ürün, ambalaj, tasarım vs. tespit edilemediğini, bu hali ile davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların aksine, müvekkili tarafından dava konusu markaya ilişkin olarak hiçbir surette üretim yapılmadığının açıkça ortaya çıktığını, davacı tarafça yapılan tedbir taleplerinin haksız olduğunu, ihtiyati tedbir kararı geçici hukuki koruma olup, uyuşmazlığın esasını çözer nitelikte ve diğer tarafın haklarını, ticari hayatını zedeler şekilde verilemeyeceğini, geniş ihracat hacmine sahip ve özellikle ıslak mendil ihracatında Türkiye’nin en önde gelen şirketlerinden olan müvekkil şirkete uygulanan ihtiyati tedbir, gümrüklerde ihracat işlemlerine engel olmakta ve müvekkil şirket bakımından telafisi mümkün olmayan zararlara sebep olduğunu, bu sebeplerle mahkemece verilen 05/11/2021 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 07.12.2021 tarihli ara kararıyla; “SMK’nun 159 ile HMK 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir koşullarının ve davanın haklılığı bakımından yaklaşık ispatın gerçekleştiği, hak ve menfaat dengesi gözetilerek yeterli teminatın alındığı anlaşılmakla itirazın reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -SMK’ya göre tedbir kararı verilebilmesi için; davacı tarafından sınai mülkiyet haklarına tecavüzün gerçekleşmekte ya da gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığının ispat edilmesi gerektiğini, ancak müvekkili şirketin davalı şirketin haklarına yönelik herhangi bir tecavüzü bulunmadığı şüphesiz olmakla, davacı da dava dilekçesinde tedbir kararı verilmesini gerektirecek şekilde ihlal iddialarını yaklaşık olarak dahi ispat edemediğini, -Yerel Mahkemece yazılan gerekçeli kararda, ihtiyati tedbir kararının hangi delillere dayanarak ve hangi gerekçelerle verildiği marka hakkının ihlaline ilişkin ciddi ve etkin bir çalışmanın yapılıp yapılmadığı belirtilmemiştir. tedbire itirazın reddine ilişkin gerekçe olarak sadece marka patent kurumu kayıtları gösterilmesi hukuka aykırıdır. salt davacının gerçek dışı beyanlarına itibar edilerek haklılığın yaklaşık olarak ispat edildiğinin ve marka hakkına tecavüz edileceğine dair ciddi ve etkin çalışmaların yapıldığına dair neye göre kanaat getirdiğini belirlemenin mümkün olmadığını, -Müvekkili şirket hiçbir surette davacının sınai mülkiyet haklarını ihlal etmediğini, müvekkil ile … firması arasında imzalanan 01.05.2019 tarihli fason üretim sözleşmesine göre müvekkilinin … firmasının kendisine ilettiği marka, ambalaj ve tasarımlar doğrultusunda ıslak mendil üretimi yaptığını, davacının dava dilekçesinde ve delillerinde yer aldığı üzere … mah. … cd. no:… Kocasinan/Kayseri Adresi ile müvekkili şirketin hiçbir ilgisi bulunmadığını, el konulan ürünlerde üretici firma olarak müvekkili şirketin adının dahi yazmadığını, ürünler üzerinde davacının 25 senelik bayisi olan … firmasının adının yazdığını, el konulan ürünlerin … tarafından üretilen ya da ürettirilen ürünlerden olduğunu, el konulan ürünlerin müvekkili şirketten alındığı yolunda … gıda yetkilisinin suçtan kurtulmaya yönelik beyanı dışında delil, belge, dayanak bulunmadığını, yerel mahkemece ilgili ceza dosyasının celbi ile gerek arama yapılan adres ile müvekkilinin ilgili olmadığı, gerekse de bilirkişi raporu ile yapılan tespitlerle müvekkili şirketin ilgisi olmadığının açıkça görüleceğini, -Yerel mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı neticesinde müvekkilinin fabrikasında yapılan aramada ve müvekkilinin gümrük müdürlüğünde durdurulan tırında yapılan aramada müvekkilince üretim ve satış yapılmadığının açıkça ortaya çıktığını, -Muratbey Gümrük Müdürlüğünce, 16.11.2021 günü akşamı, müvekkiline ait ihracat ürünlerinin gümrükte durdurulduğunu, karar gereğini ifa etmek adına tüm tır ve tüm kolilerin tek tek açılarak müvekkilinin ihracat işleminin geciktirildiğini, müvekkilinin zarara uğradığını, tedbir ara kararının müvekkili şirketin ihracat işlem ve operasyonlarının tümüyle sekteye uğramasına sebebiyet verdiğini, müvekkil şirketin gümrük müdürlüğünde ihraç edeceği her ürünün, her tırın ya da konteynerin bu şekilde incelemeye tabi tutulmasının müvekkil şirketin zararlarını her geçen gün arttıracağını, verilen teminat tutarının düşük olduğunu usule, oluşa ve yasaya uygun olmayan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, Mahkemece 05/11/2021 tarihli ara karar ile verilen 07/12/2021 tarihli ”tedbire itirazın reddi” kararının istinaf incelemesinden ibarettir. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. Maddesinde ise, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca 6100 Sayılı HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, davalı tarafça üretimin dava dışı … şirketi için fason olarak yapıldığı, aynı zamanda … gıda yetkilisi beyanlarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğuna dair savunmada bulunulmuş ise de, ticari defter ve kayıtların incelenmesi halinde sonuca ulaşılabilecek olduğundan, delillerin aksinin ispatının yargılama gerektirmesi sebebiyle tarafların iddia ve savunmalarıyla mevcut delil durumuna göre somut olayda yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmiş olduğu yönündeki ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, verilen teminatın yeterli olduğu anlaşılmış olmakla, aleyhine tedbir kararı verilen tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/11/2021 ile 07/12/2021 tarihleri ve 2021/256 E. Sayılı tedbire itirazın reddi kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2022