Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1488 E. 2022/1530 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1488
KARAR NO: 2022/1530
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2022
NUMARASI: 2014/1922 E. – 2022/580 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın, 2011 senesinde beyin kanaması geçirip akabinde felç olan …’a evinde bakmaktayken, fizik tedavi için babasını sağlık kurumuna götürdüğü sırada, kız kardeşi olan davalı …, Kocası … ve iki oğlu ile birlikte fizik tedavinin uygulandığı hastanede …’ı ambulanstan zorla indirip kendi araçlarına bindirmek suretiyle kaçırdıklarını, 2011 senesinden bugüne kadar evlerinde zorla tuttuklarını ve bayramlar da dahil olmak üzere hiçbir kardeşe babalarını göstermediklerini, Bundan sonra felçli ve bakıma muhtaç babasından, babasına ait evi müteahhide verebilmek ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmak için vekaletname aldığını, üzerinde iki katlı ev bulunan arsayı iki ayrı müteahhide verdiğini, ayrıca babasına ait binanın satılmasını sağlamak için bir emlakcı aracılığı ile satışa çıkardığını, Müvekkilinin babasına ait binanın müteahhide verilmesini istemediğini, olay günü davalı …, Kocası … ve iki oğlu ile birlikte anlaşma bahanesi ile davacı …’ın evinde diğer kardeşleri ile toplandıkları sırada, davalı …’ın, kocası …’ın, cebinden çıkardığı senetleri ”çabuk şunları doldur ve imzala” deyip silahını göstererek, ”yoksa olacaklara katlanırsın” dediğini, bu suretle müvekkilini tehdit edip senetleri imzalamaya zorladığını, silah tehdidine rağmen senetleri doldurmayan müvekkiline, yine tehditler savurarak senetleri müvekkilinin kızına doldurttuğunu, silah zoruyla senetleri müvekkiline imzalattığını, Müvekkilinin bu olayla İlgili olarak savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, davalının evinde yapılan aramada suça konu silah ve silah zoruyla imzalatılan senetler ele geçirilmesine tüm tanıkların silah zoru ve tehditle senetlerin imzalatıldığını beyan etmelerine rağmen, suça konu senetlerin Savcılık tarafından davalıya iade edildiğini, davalının da bu senetleri icraya koyduğunu beyan ederek, senetler sebebiyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, senetlerin iptaline, davalının % 20 oranında kötüniyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda, davalının eşi olan sanık …’ın silah zoruyla senet imzalattığına dair soyut beyanından öte cezalandırılmasına elverişli her türlü şüpheden uzak, somut ve inandırıcı deliller bulunmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, Ceza Mahkemesinin maddi olgunun tespitine ilişkin kesinleşmiş kararının Mahkemeyi de bağlayacağı, eldeki davada tanık olarak bildirilen altı tanıktan dört tanığın Ceza Mahkemesinde dinlenmesi sebebiyle ”tanık dinlenilmesine” yönelik ara karardan dönüldüğü gerekçeleriyle davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece delillerin toplanmadığını, tanıklarının dinlenmediğini, korkutma fiilinin maddi bir vakıa olup, senede karşı senetle ispat kuralının istisnasını oluşturduğunu, fiilin, ceza hukuku bakımından suç teşkil etmemesinin, o fiilin özel hukuk anlamında haksız fiil sayılamayacağı ve sorumluluk doğurmayacağı biçiminde değerlendirilemeyeceğini, bu itibarla, kendisinin veya yakın akrabasının tehlikeye maruz kalacağı endişesiyle bir akdi imzalayan tarafın bu durumu ispat etmek için tanık dinlenmesini mahkemeden talep etmesinin yasal hakkı olduğunu, bono lehtarının müvekkilinin kız kardeşi olduğunu, olaya tanık olanların da müvekkilinin ailesi ve diğer kız kardeşleri olduğunu, tanıkları mahkemece dinlenilseydi müvekkilinin kız kardeşine herhangi bir borcunun olmadığının kanıtlanacağını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen dava konusu senetlerin davalının eşi … tarafından silah zoruyla davacıya imzalatıldığı iddiasıyla, davacının bu senetlerden kaynaklı olarak borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır. Mahkemece, zorla senet imzalatılmasına iddiasına ilişkin olarak İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/272 Esas, 2017/4 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen beraat hükmüne ve kararda tespit edilen maddi vakıalara dayanılarak davanın reddine karar verilmiş, yargılama sırasında tanık dinlenilmesine yönelik ara karardan, 26.04.2022 tarihli ara karar ile dönülmesine karar verilmiş, bu karar; davacı vekilinin bildirdiği altı tanığın dört tanesinin ceza davasındaki yargılamada dinlenmiş olması gerekçesine dayandırılmış, davacı vekili de, tanıklarının dinlenilmemiş olmasını bir istinaf gerekçesi yapmıştır.Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (HGK’nun 11.10.1989 gün ve E:1989/11-373, K:472; HGK’nun 27.04.2011 gün ve E:2011/17-50, K:2011/231 sayılı ilamları). Tüm açıklamalar ışığında somut durum değerlendirildiğinde, davaya konu senetlerin davacıya silah zoruyla imzalatıldığına ilişkin olarak görülen ceza davasında ”sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmadığı” gerekçesiyle CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat ine karar verilmiş ve bu hüküm kesinleşmiştir. Ceza Mahkemesi kararı ”…Olay esnasında evde bulunan kişilerin sayıca çok olmalarına ve sanığın silah çıkarmadığını söylemelerine rağmen sanıktan sebep korktuklarıyla veya sebep ona engel olamadıklarıyla ilgili tatmin edici bir açıklama yapmamaları, olayın mağdurun evinde meydana gelmesi ve sanığın eşi …ın da olay esnasında orada olması, sanığın mağdurun babasına ait ikametle ilgili masraf yapmaları sebebiyle alacaklı olması, herhangi bir tehdit unsuru olmamasına rağmen 34 adet senedi mağdur tarafın tanıklar önünde yazıp imzalamış, mağdurun olaydan 5-6 ay sonra şikayette bulunması, evde bulunan tüm tanıkların ise olaydan 9 ay sonra ifade vermeleri gözönüne alındığında mağdur tarafın sanığın alacak iddiasını kabul ettiği, sanığın sadece alacağını almak için mağdurdan senet imzalamasını istediği, mağdurun da imzalayarak verdiği, bu esnada herhangi bir silah gösterme veya tehdit vari hareket içine girmediği anlaşıldığından mağdur lehine beyanda bulunan kişilerin mağdurun akrabası olup olay esnasında mağdurun ikametinde bulunmaları sebebiyle tarafsız tanıklıklarından bahsedilemeyecek olması sebebiyle beyanlarına itibar edilmemek suretiyle sanığın yağma suçunu işlediğine dair mağdurun soyut beyanından öte cezalandırılmasına elverişli her türlü şüpheden uzak, somut ve inandırıcı deliller bulunmadığından beraatine dair karar verilmiştir.” şeklinde olup, tespit edilen maddi vakıaların yalnızca tanık beyanlarına dayandırılmadığı, söz konusu hükmün hukuk hakimini bağlamayacağı düşünülse de, tespit edilen maddi vakıaların bağlayacağı, Ceza dosyası kapsamına ve Ceza Mahkemesinde tespit edilen maddi vakıalara göre, maddi olayın yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılmasının olanaklı bulunmadığı, bu sebeple esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verildiği iddiasının yerinde olmadığı, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/06/2022 tarih ve 2014/1922 E., 2022/580 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/11/2022