Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1469 E. 2022/1456 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1469 Esas
KARAR NO: 2022/1456
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 30/06/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2020/406 E.
DAVANIN KONUSU: Patent (Patent Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davalı/karşı davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle; Karşı tarafa ait … Nolu ”Kuruluk algılayıcısı içeren bir kurutucu” adlı patentinin hükümsüzlüğünü talep ettiklerini, … A.Ş.’nin müvekkili şirketin müşterilerine uyarı mektupları göndermek sureti ile müşterilerin müvekkilinden ürün satın almalarını önlemeye çalıştığını, müvekkili şirketin patentinin hiç bir şekilde ihlal etmediğini, patentin yenilik ve buluş basamağı taşımadığını, davacının açmış olduğu davanın … sayılı patente tecavüz davası olduğunu, davacı tarafın müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilen kullanımın, onların patentinin alanına girdiği ileri sürdüğünü, oysa müvekkili şirketin kullanımı davacı/karşı davalının kullanımının farklı olduğu gibi söz konusu patentin hükümsüz sayılması gerektiğini, açtıkları hükümsüzlük davasında davalının patenti yenilik unsuru taşımadığından hükümsüz kılınması gerektiğini, davacı/karşı davalı tarafın mahkememiz dosyasından verilen 03/02/2020 tarihli gizlilik kararına itiraz ettiğini, itiraz etmesinin sebebinin de gizlilik kararına uymamasından kaynaklandığını, yurt dışındaki müşterilere müvekkili tarafından gönderilen ürünlerin kendi patentlerini ihlal ettiğini bu konuda açtıkları davayı bildirdiklerini belirten mektuplar gönderdiğini, müşterilere gönderilen uyarı mektuplarının müvekkili şirketi şirketin müşteri karşısındaki itibarını ciddi bir şekilde zedelediğini, müvekkili şirketi taklitçi gibi gösterdiğini, ancak müvekkili şirketin söz konusu kullanımının davacı/karşı davalının patentinden önceki tarihlere dayandığını, haksız bir şekilde gönderilen uyarı mektupları ile ilgili mahkememizce ihtiyati tedbir kararı verilmez ise maddi ve manevi olarak daha büyük zararlara yol açacağını, açtıkları hükümsüzlük davası sonuçlanıncaya ve kesinleşinceye kadar müvekkili şirketin haklarının muhafazası ve etkinliğinin sağlanabilmesi açısından davacı/karşı davalının müvekkili şirketin, gerek … Grubu adına tescilli markalarla yapılmış/yapılan üretimleri ve gerekse marka hakkı sahibi başkası olan (yabancı veya yerli) firmalar için müvekkili şirket tarafından yapılan/yapılacak üretimleri kapsayacak şekilde müvekkilinin ürünlerini üretmesine, satış ve tanıtımına, stoklanmasına, dağıtımına, ithalat ve ihracat işlemlerinde kullanılmasına ve ticari amaçla her türlü işleme konu etmesine, ürünlerin bu ürünler için hazırlanan basılı evrakların toplanmasına, yönelik her türlü fiil ve işlemlerinin tedbiren önlenmesi ile … A.Ş.’nin … sayılı patentten doğan ve SMK’dan kaynaklanan haklarını müvekkili şirkete karşı ve müvekkili şirketin yaptığı yerli ve yabancı şirketlere karşı dava sürecinde kullanılmasının engellenmesine tedbirin karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizin 30/09/2021 tarih ve 2021/969 E., 2021/1010 K. sayılı kararıyla; “Somut uyuşmazlığa gelince; davacı-karşı davalının patentinin ihlaline yönelik davalı-karşı davacı kullanımının bulunup bulunmadığı, patente tecavüz ve haksız rekabetin yasal koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarının yargılama gerektirdiği, yaklaşık ispat koşullarının dosya içerisinde bulunmadığı, davacının patentinin tescilli olması dışında davalının patente tecavüz ettiğine ilişkin hususların teknik inceleme ile anlaşılacak olması sebebiyle davacı için beklemeye alınan tedbir kararı ile davalı lehine verilen tedbir kararının çelişmediği, davalı-karşı davacı yönünden verilen tedbir kararının ise davacının patentine tecavüz teşkil ettiğine ilişkin yeterli delil bulunmaması sebebiyle verilmesinde hukuka aykırı bir durum bulunmadığı, davacının, davalının satışa sunduğu ürünlerin kullanımını durdurabilmesi için kendi patent haklarının ihlalini yaklaşık olarak da olsa ispat etmesi gerektiği, o sürece kadar davalının kullanımının yasal sınırlar içinde kaldığının kabul edilmesi gerektiğinden davalı yönünden verilen tedbir kararında da hukuka aykırılık bulunmadığı, lehine uyuşmazlığın esasını çözecek mahiyette olup tedbir yoluyla değerlendirilemeyeceği, aynı şekilde tedbir kararı verilmediği ve davacı tarafça tedbir konusu patent 3. kişilere devredildiği taktirde taraf teşkilinde sorun yaşanarak yargılamanın uzayacağı, hükmün etkinliği azalacağından Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 Sayılı) 159. maddesinde “verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilecekleri,” ve 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halleri” koşulları gerçekleştiğinden, mahkemece tedbir kararı verilmesinde yasalara ve usule aykırılık olmadığından, istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun 396. maddesine göre durum ve şartların değişmesi halinde ihtiyati tedbirin yeniden talep edilebileceği dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin 23/06/2021 tarihli ara karara karşı yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine” karar verilmiştir.Davacı karşı davalı vekilleri 28/06/2022 tarihli celsede özetle; Rapora ilişkin beyanlarımızı ve aşamalardaki beyanlarımızı tekrar ederiz, karşı tarafın yeniden inceleme taleplerin reddi ile yargılama safahatinde verilen tedbir kararının kaldırılarak talep doğrultusunda tedbir kararının verilmesini talep etmişlerdir.Davalı karşı davacı vekili aynı celsede özetle; Rapora itirazlarını tekrarlamış sunulan teknik mütalaada yer alan mukayeseli ve ayrıntılı inceleme dikkate alınarak sunulan rapordaki tespit ve değerlendirmeler hatalı olduğu gibi patent hukukuna da uygun düşmediğini belirtmiş talepleri doğrultusunda yeni bir heyetten rapor alınmasını talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin 30/06/2022 tarihli ara kararıyla; “Tüm dosya kapsamı yaklaşık ispat şartı dikkate alındığında her ne kadar davacı karşı davalı vekillerince mahkememizce verilen 22/03/2021 tarihli tedbir kararının kaldırılarak talep doğrultusunda tedbire hükmolunması talep edilmiş ise de sunulan rapor içeriği ve teknik mütalaadaki değerlendirmeler göz önünde bulundurulduğunda hali hazırda çekişmenin sürdüğü, verilen tedbirin kaldırılmasını gerektirir bir durum bulunmadığı gibi tamamen teknik inceleme gerektiren hususlardaki itirazlar dikkate alındığında bu aşamada talep doğrultusunda tedbir kararı verilmesi için yaklaşık ispat şartlarının oluşmadığına kanaat getirilmekle -tarafların kanun yolu hakkını gecikmeksizin kullanabilmeleri / işletebilmeleri açısından taleplerin değerlendirilmesi yeni rapor beklenmeksizin dosyanın mevcut durumu ile ele alınmış olup – tedbirin kaldırılması ve yeni tedbir kararı verilmesi talebinin reddine” karar verilmiştir.Davacı karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davalının …, …, …, … kodlu modelleri olmak üzere kuruluk algılayıcısına sahip kurutucu cihazlarının davacının Türk Patent ve Marka Kurumu (“Türk Patent”) nezdinde tescilli … no.lu (…) “Kuruluk algılayıcısı içeren bir kurutucu” adlı patentine tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu hukuka aykırı eylemlerin durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi istemli dava açıldığını, ve …, …, …, … kodlu kuruluk algılayıcısına sahip kurutucu cihazlarının üretiminin, satışının, pazarlamasının, dağıtımının, ithalinin, ihracının, tanıtımının ve her ne şekilde olursa olsun ticarileştirilmesinin durdurulmasına ve dava kesinleşinceye kadar engellenmesine, hali hazırda davalı tarafından üretilmiş, depolanmış, dağıtılmış ve ticari amaçla elde bulundurulan …, …, …, … kodlu kuruluk algılayıcısına sahip kurutucu cihazlarının bulundukları yerlerden zaptedilmesine ve emin bir yerde muhafaza altına alınmasına, …, …, …, … kodlu kuruluk algılayıcısına sahip kurutucu cihazlarının tanıtımı için hazırlanmış basılı materyallerin ve sair tanıtım malzemelerinin toplanarak el konulmasına karar verilmesi tedbir taleplerinin kısmen kabulüne karar verildiğini, ve davacıya ait … sayılı patentten doğan haklarının yargılama sonuçlanıncaya ve kesinleşinceye kadar 3. kişilere devrinin engellenmesine, davacının … sayılı patentten doğan ve SMK’dan kaynaklanan haklarını davalı/karşı davacıya karşı ve davalı/karşı davacının satış yaptığı yerli ve yabancı şirketlere karşı dava sürecinde kullanılmasının engellenmesine karar verildiğini kararın istinaf süreci sonunda kesinleştiğini, -30 Mart 2022 tarihli bilirkişi raporunda, tarafların iddia ve savunmalarını özetledikten sonra isabetli olarak davacıya ait … nolu “Kuruluk algılayıcısı içeren bir kurutucu” başlıklı patentinin hükümsüzlüğü için gerekli şartların oluşmadığına ve davalıya ait ürünlerin müvekkilinin patent hakkına tecavüz teşkil ettiğine kanaat getirildiğini, bilirkişi raporuna istinaden, taraflarınca ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, davacının … sayılı patentten doğan ve SMK’dan kaynaklanan haklarını davalıya karşı ve davalı/karşı davacının satış yaptığı yerli ve yabancı şirketlere karşı dava sürecinde kullanılmasının engellenmesine yönelik 22 Mart 2021 tarihli ihtiyati tedbirin kaldırılmasının talep edildiğini, Mahkemenin 28 Haziran 2022 tarihli celsesinde verdiği karar ve daha sonra 30 Haziran 2022 tarihli ara kararında bu taleplerinin reddedildiğini, mevcut bilirkişi raporu yaklaşık ispat şartını sağlaması ve ihtiyati tedbir kurumunun acele yapısı gözetildiğinde, Sayın Mahkemenin bu kararın kaldırılmasına karar verilerek tedbir kararı verilmesi gerektiğini, patent hakkının süre ile sınırlı olması ve …’in iş hacminin genişliği sebebiyle, uğradığı zararın anbean artması ve piyasa şartları düşünüldüğünde, bir süre sonra maddi olarak bu durumun katlanılamaz hale geleceğini, ancak, müvekkilinin davalının tecavüze konu ürünlere ilişkin ticari faaliyetlerinin tedbiren engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir talebinin taraf dilekçeleri ve delilleri toplandıktan sonra incelenmesine karar verilmişse de, davalı-karşı davacının ihtiyati tedbir talebinin bu aşama beklenmeden kabul edildiğini ve davacıya ait ihtiyati tedbir talepleri ile taban tabana zıt ve davacıya ait tescilli patentten doğan mülkiyet haklarını çok geniş kapsamda (yalnızca … değil, onun “satış yaptığı yerli ve yabancı” tüm firmalara karşı) ve adeta sınırsızca sınırlayan bir ihtiyati tedbir talebi verilerek, mevcut durumda taraf menfaat dengesi korunamadığını ve davalı-karşı davacı … lehine bir pozisyon oluşturulduğunu, Mahkemece atanan 4 kişilik bilirkişi heyetinin davacıya ait patentin hükümsüzlük şartlarının oluşmadığını ve davalıya ait ürünlerin davacıya ait patente tecavüz teşkil ettiğini, yerinde inceleme yapıp ürünler ile birebir temas ettikten sonra ve ürünler ile patenti birebir karşılaştırarak tespit ettiğini, -Davalıya ait ürünlerin davacının patentini tecavüz ve ihlal ettiğine ilişkin iddialar bakımından, patent hakkına tecavüzün bulunduğu yönünde tespitte bulunulduğunu, bilirkişi raporunun yeteri açıklığa ve gerekçelendirmeye sahip, tarafların iddialarını birebir karşılayan, kapsayan ve değerlendiren objektif ve hükme esas olmaya elverişli bir bilirkişi raporu olduğunu, davalı tarafından bu rapora itiraz edilmiş olsa dahi, ihtiyati tedbir verilmesi için yaklaşık ispat koşullarını sağladığını, davalı-karşı davacının sunduğu uzman görüşünü hazırlayan Sayın Dr. …’nun bir makine mühendisi olup, kendisinin aynı zamanda patent hukuku alanında bir uzmanlığı ayrıca bulunmadığını, Mahkemece bilirkişi heyetinin makine mühendisi vasfına haiz bir patent vekili, bir akademisyen makine mühendisi, bir akademisyen elektrik elektronik mühendisi, bir akademisyen endüstri mühendisi bilirkişiye tevdiine karar verdiğini ve taraflarca da bu ara karara itiraz edilmediğini, 30 Mart 2022 tarihli bilirkişi raporunun, tarafların iddialarını teker teker irdelediğini, dava konusu davacıya ait patentin istemleri unsurlarına ayırarak, davalı-karşı davacıya ait ürün ile karşılaştırdığını, iddialarının teknik ve patent hukukunda yerleşik olarak kabul gördüğünü, teorik bilgiler ışığında değerlendirdiğini ve belli çıkarımlarda bulunduğunu, gelinen aşamada, davalı tarafından ticarileştirilen …, …, …, … kodlu modeller başta olmak üzere kuruluk algılayıcısına sahip kurutucu cihazların davacıya ait tescilli … no.lu patentinin bağımsız istemi tarafından korunan tüm unsurları içerdiğini, patent hakkının sınırlı süreli koruma kapsamı da değerlendirildiğinde, bu ürünlere ilişkin faaliyetlerin davalı tarafından yürütülmeye devam etmesinin, bilhassa …’in iş hacmi düşünüldüğünde, davacının telafisi imkânsız zararının katlanarak devam etmesi anlamına geleceğini, ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli şartlar oluşmuş olup, davalı lehine verilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasını, müvekkillerine ait ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini, esas davada ileri sürülen, müvekkiline ait ihtiyati tedbir talebinin tarafların beyanları alındıktan sonra ön inceleme aşamasında değerlendirilmesine karar verilmişken, davalı – karşı davacı yanın talebi, karşı dava bakımından dilekçeler teatisi tamamlanmadan (zira karşı davada henüz ikinci cevap dilekçesi sunulmadan), ihtiyati tedbire dair ek beyanlarına cevap verilmemişken, hiçbir teknik inceleme gerçekleştirilmeden, ön inceleme aşaması dahi beklenmeden, yalnızca davalı – karşı davacının beyanları esas alınarak kabul edilen bu tedbirin, müvekkilinin menfaatini zedeleyen de, ölçüsüzce olan da, kesinleşmiş bir hükümsüzlük kararı bulunmamasına rağmen, müvekkilinin tescilli patentten doğan haklarının kimliği belirsiz (zira müvekkilinin …’in tüm müşterilerinin kim olduğunu bilmesine imkan yoktur, bu kapsamda … ve müşterisi arasındaki hukuki ilişki belirlenmediği gibi, kişiler de belirlenmemiştir) üçüncü kişilere karşı kullanımının engellenmesinin, kanunen öngörülmüş koruma ve tekel süresi sona ermeden, müvekkiline ait patentin fiilen uygulanamaz hale gelmesi ve neredeyse yok hükmünde olmasına neden olacağını, ihtiyati tedbir taleplerinin ve dosyada mevcut ihtiyati tedbir kararın kaldırılmasına ilişkin taleplerinin reddine ilişkin kararının ve dahi dosyada davalı talebi sonucunda tahsis edilen tedbir kararının istinaf incelemesi ile kaldırılmasına, ilk derece mahkemesince davalı lehine verilen 22 Mart 2021 tarihli ihtiyati tedbir kararının teminat şartı aranmaksızın HMK m. 396 kapsamında kaldırılmasını, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) 159. maddesi ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 389 vd maddelerine göre, esas davanın etkinliğini sağlamak amacıyla ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, Müvekkilinin Türk Patent nezdinde tescilli … no.lu (“…”) “Kuruluk algılayıcısı içeren bir kurutucu” adlı patentine tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden, …, …, …, … kodlu kuruluk algılayıcısına sahip kurutucu cihazlarının üretiminin, satışının, pazarlamasının, dağıtımının, ithalinin, ihracının, tanıtımının ve her ne şekilde olursa olsun ticarileştirilmesinin dava kesinleşinceye kadar durdurulmasına ve engellenmesine, hali hazırda davalı tarafın üretilmiş, depolanmış, dağıtılmış ve ticari amaçla elde bulundurulan …, …, …, … kodlu kurutucu cihazların bulundukları yerlerde zaptedilmesine ve emin bir yerde muhafaza altına alınmasına, …, …, …, … kodlu kuruluk algılayıcısına sahip kurutucu cihazlarının tanıtımı için hazırlanmış basılı materyallerin ve sair tanıtım malzemelerinin toplanarak el konulmasına, ilişkin ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı karşı davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Karşı tarafın taleplerini dayandırdığı 30.03.2022 tarihli bilirkişi raporunun vahim hatalarla dolu olduğunu, dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine gönderilmesine karar verildiğini, istinaf talebinde … A.Ş., bilirkişi raporunun yaklaşık ispat şartını sağladığını ileri sürdüğünü oysa bu raporun itibar edilmemesi gereken bir rapor olduğunu, 22.03.2021 tarihli tedbir kararının davanın taraflarının ticaret yapmasına izin vererek, menfaatler dengesini koruduğunu, bu kararın temelinde yatan sebebin, … A.Ş.’nin müvekkili şirketin müşterilerini ayartmaya çalışması olduğunu, bu şekilde davranarak … A.Ş., haklı bir sebebi olmaksızın müvekkili şirketin ticaret yapma hakkını kısıtlamaya çalışmakta ve haksız rekabet fiili işlediğini, tedbir kararı ile müvekkili şirketin, ürünlerini satmaya devam edeceğinin, … A.Ş.’nin, ürünlerini satmaya devam edeceğinin, … A.Ş.,’nin müvekkili şirketin satış yaptığı kişileri ayartmaya çalışmayacağının, onlara … A.Ş.’yi kötülemeyeceğinin hüküm altına alındığını, … A.Ş.’nin ihtiyati tedbir talebinin müvekkili şirketin ticaret yapmasını engellemeye yönelik olduğunu, Mahkeme’nin 28.06.2022 tarihli duruşmada, dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine gönderilmesi yönünde karar verdiğini, ihtiyati tedbir kararının, her iki tarafın da ticaret yapma hakkını göz önünde bulundurarak verilen hukuka uygun bir karar olduğunu, Prof. Dr. …’nun bilimsel görüşü ile anlaşılan 30.03.2022 tarihli bilirkişi raporunun “yaklaşık ispat” şartını yerine getirmediğini, bilirkişi raporu ile bilimsel görüş arasında büyük çelişkilerin bulunduğunu, dosyanın hali hazırda yeni bir bilirkişi heyetine gönderildiğini davacı-karşı davalının istinaf talebinin reddine ve ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, patente tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, hukuka aykırı eylemlerin durdurulması, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve kararın ilanı taleplerine, karşı dava ise davacıya ait patentin hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık, davalı-karşı davacı vekilinin talebi üzerine verilen ihtiyati tedbire davacı-karşı davalı vekilince yapılan itirazın reddi kararına yöneliktir. 6769 Sayılı SMK’nın 159/1. maddesi “bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir”, yine 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” denilerek, ihtiyati tedbir yönünden hukuki yarar ön şartının düzenlendiği görülmüştür. Gerek asıl dava, gerekse karşı dava patentle ilgili olup bu husus teknik bilgiyi gerektirmektedir. Her ne kadar davacı tarafça da ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuş ise de, mahkemece davalı-karşı davacının ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi yoluna gidildiği görülmüş ve istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. Davalı-karşı davacı vekilinin talebi üzerine teminat karşılığında hem uyuşmazlık konusu patentin devrinin önlenmesi bakımından, hem de bu patente bağlı hakların davacı-karşı davalı tarafın kullanmasının önlenmesi bakımından verildiği ve davacı-karşı davalının her iki tedbire de itiraz ettiği anlaşılmıştır. Verilen tedbirlerden devrin önlenmesine ilişkin kısım, karşı davanın patent hükümsüzlüğü davası olması ve davada taraf değişikliğini önlemeye yönelik olduğundan bu husustaki istinaf talepleri yerinde değildir. Davacı-karşı davalının patentten doğan haklarını kullanmasının önlenmesine dair tedbir yönünden ise dairemizce yapılan değerlendirmede; tarafların karşılıklı dava ettiği hususlar teknik bilgiyi gerektirdiğinden ve verilecek tedbir kararlarının gerek yansımaları gerekse tarafların menfaatlerine etkisi bakımından, dosyaya sunulan rapor dikkate alınarak kısmen yaklaşık olarak kanıtlanması sebebiyle tedbirin bu yöndeki devamının ölçüsüz kalacağı, her ne kadar dosya yeni bir heyete gönderilmiş ise de, tedbirin mevcut dosya durumuna göre yeniden değerledirilmesi gerektiği, buna göre verilen son 23/06/2021 tarihli tedbirin, … sayılı patentten doğan ve SMK’dan kaynaklanan haklarını davalı/karşı davacıya karşı ve davalı/karşı davacının satış yaptığı yerli ve yabancı şirketlere karşı dava sürecinde kullanılmasının engellenmesine yönelik hükmünün kaldırılmasına ve teminatın istem halinde iadesine karar verilmesinin mevcut dosya ve taraflar arasındaki ölçülülük ilkesine göre uygun olacağına kanaat getirilmiştir. Davacı vekili her ne kadar müvekkilinin Türk Patent nezdinde tescilli … no.lu (“…”) “Kuruluk algılayıcısı içeren bir kurutucu” adlı patentine tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden, …, …, …, … kodlu kuruluk algılayıcısına sahip kurutucu cihazlarının üretiminin, satışının, pazarlamasının, dağıtımının, ithalinin, ihracının, tanıtımının ve her ne şekilde olursa olsun ticarileştirilmesinin dava kesinleşinceye kadar durdurulmasına ve engellenmesine, hali hazırda davalı tarafın üretilmiş, depolanmış, dağıtılmış ve ticari amaçla elde bulundurulan …, …, …, … kodlu kurutucu cihazların bulundukları yerlerde zaptedilmesine ve emin bir yerde muhafaza altına alınmasına, …, …, …, … kodlu kuruluk algılayıcısına sahip kurutucu cihazlarının tanıtımı için hazırlanmış basılı materyallerin ve sair tanıtım malzemelerinin toplanarak el konulmasına karar verilmesini talep etmiş ise de, verilecek olan tedbirin kapsamı geniş olduğundan, mevcut dosya durumunun bu kapsamdaki tedbir için yeterli olmadığı, mahkemece bu yöndeki kararın usul ve yasaya aykırı olmadığı, bu sebeple davacı karşı davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı karşı davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile,2- İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/406 E. Sayılı dosyasında verilen 30/06/2022 tarihli ihtiyati tedbire itirazın reddine dair kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,3- Davacı karşı davalı vekilinin ihtiyati tedbire itirazının KISMEN KABULÜNE,4- Mahkemenin 22/03/2021 tarihli tedbir kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına buna göre, 4/a- Davacının … sayılı patentten doğan haklarının yargılama sonuçlanıncaya ve kesinleşinceye kadar 3. kişilere devrinin engellenmesine, 4/b- Davacı karşı davalı, davalı karşı davacının diğer tüm tedbir taleplerinin reddine, 5- İhtiyati tedbire ilişkin karar uygulamasının ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,6- 6100 Sayılı HMK’nın 393/1. maddesi gereğince iş bu kararın tebliğinden itibaren 1 hafta içinde tedbirin uygulanması için başvurulması aksi halde tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılacağının ihtarına,7- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı karşı davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,8- İstinaf yargılaması için davacı karşı davalı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 102,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 322,70 TL yargılama giderinin davalı karşı davacı taraftan tahsiliyle davacı karşı davalıya verilmesine,9- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 10- 6100 Sayılı HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca kararın tebliği ve harç tahsil işlemleri ile infazının yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,11- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/10/2022