Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1379 E. 2022/1428 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1379
KARAR NO: 2022/1428
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2022
NUMARASI: 2020/736 E. – 2022/365 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleş. Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İİK’nun 89/3.maddesi kapsamında açılan eldeki menfi tespit davasında, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, davalı vekilinin hükmün HMK 305/A maddesi uyarınca” davalının alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ” şeklinde tamamlanmasına karar verilmesini talep ettiği, görülmüştür. İlk Derece Mahkemesince 06.07.2022 tarihli ara karar ile; “Davalının cevap dilekçesinde kötüniyet tazminatına ilişkin herhangi bir talepte bulunmadığı gerekçesiyle bu yöndeki istemin reddine, Davalı yanca HMK’nın 329.maddesi gereğince disiplin para cezası ve akdi vekalet ücreti talebinde bulunulmasına rağmen, bu hususta Mahkemece karar verilmediği gerekçesiyle, şartları oluşmayan talebin reddine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafın 5 yıl boyunca alacağı haksız bir şekilde engellediğini, ancak Mahkemece icra inkâr tazminatı yönünden kabul ya da red yönünde bir hüküm kurulmadığını, tamamlama hükmü talebinde bulunmuş olmalarına rağmen, talebin Mahkemece reddedildiğini, bu kararın hatalı olduğunu, Menfi tespit davasında verilen tedbir ara karar ile icra takibinin durdurulduğunu, alacağına ulaşamamış olmaktan kaynaklı olarak zararın re’sen hüküm altına alınması gerektiğini, İİK’nun 72/4.maddesi hükmünün son derece açık olduğunu, Ayrıca cevap dilekçesinde kötüniyet tazminatı talep ettiklerini, Mahkemece icra inkâr tazminatı yanında bu hususta da bir hüküm kurulmadığını, kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun kötüniyetli olmasının da gerekli olmadığını beyan ederek; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.05.2022 tarih 2020/736 E., 2022/365 K. Sayılı ilamında icra inkar tazminatı yönünden herhangi bir hüküm kurulmadığı iddiasıyla anılı karar kaldırılarak yine davanın tümden reddine ve HMK 305/A maddesi uyarınca başvuru hakkında verilen 06.07.2021 tarihli ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, HMK’nun 329/1. maddesi uyarınca kötüniyetli haksız dava açıldığı iddiasıyla yasal vekalet ücreti kadar ayrıca akdi ücret-i vekaletin de davacı yan üzerine bırakılmasına, ayrıca haksız ve kötüniyetli dava açan davacının HMK’nun 329/2 uyarınca 5.000 TL disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK’nın 89/3 maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. İİK’nın 89/3 maddesinde, haciz ihbarnamelerinin gönderilme usulü, haciz ihbarnamelerine karşı üçüncü şahsın itiraz şekli ve süreleri, itiraz etmeyen veya itiraz süresini kaçıran üçüncü şahsın başvurabileceği hukuki yollar ayrıntılarıyla özel olarak düzenlenmiştir. Maddede süresinde haciz ihbarnamelerine itiraz etmeyen üçüncü şahsın, hak düşürücü süre içinde menfi tespit davası açabileceği hüküm altına alınmıştır. İİK’nın 89/3 maddesi uyarınca borç zimmetinde sayılan üçüncü şahsın, aralarında maddi hukuk anlamında hukuki ilişki bulunmayan alacaklıya karşı açtığı davada İİK’nın 72. maddesine dayanması mümkün değildir. Zira davacı takipte alacaklı veya borçlu değildir. Somut olayda uyuşmazlık, davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi sebebiyle yedinde sayılan borçtan davacının sorumlu olduğuna ilişkin Mahkemece ”davanın reddine” karar verilmesinden sonra, İİK’nun 72.maddesi kapsamında icra inkâr tazminatının karara eklenmesine yönelik talebin reddine dair ek kararın istinaf yoluyla incelenmesi talebinden ibarettir. Üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren İİK 89/3. maddesi uyarınca onbeş günlük süre içerisinde menfi tespit davası açılmaması halinde borcun ödenmesi yasal bir zorunluluk olarak düzenlenmiştir. Davacının borcu ödedikten sonra İİK 89/5. maddesi uyarınca ödemek zorunda kaldığı paranın iadesi istemi ile dava açabilir. Somut olayda, davacının gönderilen haciz ihbarnamelerine itiraz etmediği, İİK’nın 89/3 maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesinin 26.10.2020 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, ancak davacının on beş günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra 11.12.2020 tarihinde eldeki davayı açtığı, davanın yukarıda açıklanan sebeplerle İİK’nun 72.maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu kapsamda kötüniyet tazminatına da hükmolunamayacağı, her ne kadar Mahkemece ”davalının cevap dilekçesinde kötüniyet tazminatı talep etmediği” gerekçesiyle, hükmün tamamlanmasına yönelik talebin reddine dair yanılgılı gerekçeyle değerlendirmelerde bulunulmuş ise de, ek kararın hüküm kısmında bu hususta bir karar verilmediği, ancak davalı vekilince, kötüniyet tazminatı talebi hakkında ”red” kararı verilmiş gibi istinaf başvurusunda bulunulduğu, davalı vekilinin hükmün tamamlanmasına yönelik 24.06.2022 tarihli dilekçesi de dahil olmak üzere, gerek cevap dilekçesinde ve gerekse aşamalarda sunduğu dilekçelerde bu yönde bir talebinin bulunmadığı, HMK’nun 357. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinaf aşamasında dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı ortadadır. Açıklanan nedenlerle, davalının kötüniyet tazminatı talebine ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Davalı vekili, icra inkâr tazminatına hükmedilmemiş olmasının da hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Ancak İİK’nun 67.maddesinde düzenlenen ve itirazın iptali davalarında uygulama alanı bulan icra inkâr tazminatının, somut davada uygulanmasına hukuki imkân bulunmadığı su götürmez bir gerçektir. Davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri bu itibarla yerinde görülmemiş, Mahkemece verilen kararın bu yönüyle isabetli olduğu anlaşılmıştır. Diğer yandan davalı vekili her ne kadar istinaf dilekçesinin sonuç kısmında, HMK’nun 329. maddesi uyarınca kötüniyetli haksız dava açıldığı iddiasıyla yasal vekalet ücreti kadar ayrıca akdi ücret-i vekaletin de davacı yan üzerine bırakılmasına, davacının 5.000 TL disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiş ise de; konuya ilişkin olarak bir istinaf başvurusunun bulunmadığı anlaşılmakla, bu yönde ayrıca bir inceleme yapılmamıştır.Açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/05/2022 tarih ve 2020/736 E., 2022/365 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Davalı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/10/2022