Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1376 E. 2022/1374 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1376
KARAR NO: 2022/1374
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/05/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/250 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket aleyhine davalı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünden … Esas sayılı icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirkete ödeme emri tebliğ edilmişse de itiraz süresinin kaçırıldığını ve borçlu olmadığı halde hakkında başlatılan takibin kesinleştiğini, müvekkili şirketin gerçekte böyle bir borcunun bulunmadığını ve ödemek zorunda olmadığı bir bedel sebebiyle borçlandırıldığını haksız suretle senet tanzim ettirildiğini, öncelikle teminat mukabili olarak tedbiren İstanbul …İcra Müdürlüğü’nden … Esas sayılı icra takibinin durdurularak müvekkili için telafisi güç zararların doğmaması adına ivedilikle ihtiyati tedbire karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 05/05/2022 tarihli ara kararıyla; “İhtiyati tedbir isteyen davacının ihtiyati tedbir talep edebileceği İİK’nın 72/3. maddesinde düzenlenmiş olup, dosyaya senet fotokopileri ve bir kısım fatura örneklerinin sunulduğu, dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği ve ihtiyati tedbir isteyen vekilinin iddialarının yargılamayı gerektiği anlaşıldığından davacı vekilinin tedbir isteminin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine kambiyo senetlerine mahsus icra yoluyla takip başlatıldığını ve itiraz süresi kaçırılması sebebiyle icra takibinden sonra menfi tespit davası açarak tedbir talep edildiğini, davalı tarafın davacı şirket adresine fiili haciz için sürekli surette gelerek baskı uyguladığını, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemese de, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceğini, tedbir taleplerinin bu kural üzerinden değerlendirilmesini, davacı şirket açısından telafisi güç zararların daha fazla doğmaması adına dava sonuna kadar icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini, açıklanan sebeplerle ara karara karşı yasal süresi içinde itiraz ederek istinaf incelemesi neticesinde işbu kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın iddiasını HMK’nın 309. maddesine göre yaklaşık olarak ispatlayamamış olduğunu, davacıya hacze gelinip muhafaza işlemi uygulanmış olması ihtiyati tedbir kararı verilmesine gerekçe olamayacağını, ayrıca her halükarda alacağın %15’inden az olmamak üzere teminat yatırıldığı taktirde ihtiyati tedbir kararı verilerek takibin durdurulabileceği iddiasının da İİK’nın 72/3.’e göre de açıkça aykırı olduğunu, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında, alacağın %15’inin teminat olarak yatırılması suretiyle takibin durdurulması mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün olmadığını, istinaf başvurusunun reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise, huzurdaki menfi tespit davası icra takibinden sonra açıldığından takibi durduracak mahiyetteki ihtiyati tedbir kararının, İİK’nın 72/3. gereği alacağın %115 oranındaki miktarın depo edilmesi şartına bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan takipte borçlu olunmadığına dair menfi tespite ilişkin olup; davada davacı tarafından borçlu olmadığı hukuksal sebebiyle dayanılmıştır. İlk derece Mahkemesi tarafından, davacının, takibin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebi reddedilmiş olmakla, davacı tarafından kararın kaldırılması ve yeniden hüküm kurularak takibin durdurulması Mahkeme aksi kanaatte ise icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkin istinafı bulunmaktadır. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389. ve devamı maddelerinde belirtilmiştir. Menfi tespit davasının icra takibine etkisi ise İİK 72. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. İİK 72. maddesi özel nitelikli hüküm olup, özel nitelikli hükmün öncelikle uygulanması gerekecektir. Bu sebeple icra takibinden sonra açılan işbu menfi tespit davasında tedbir istemi İİK 72/3. maddesi çerçevesinde değerlendirilmelidir. 2004 Sayılı İİK’nın 72/3. uyarınca, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında özel düzenleme gereğince, ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, Mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir, ihtiyati tedbirin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında talebin kabulüne veya reddine karar vermede taktir Hakimindir. Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğundan, İİK 72/3. maddesindeki özel düzenlemeye göre, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında tedbir istenmesi halinde icra takibinin durdurulması kararı verilemeyeceğinden, ilk derece Mahkemesinin takibin durdurulmasına ilişkin tedbir talebinin reddine dair ara kararı yasal düzenlemeye uygun bulunmuştur. İhtiyati tedbire ilişkin 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesindeki genel düzenlemeye göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir yine aynı kanunun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbirin diğer şartları, ”tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklindedir. Yargıtay uygulamasında, yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında Hakim, iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu sebepledir ki ihtiyati tedbire karar verilirken, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır ancak ihtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; Davacı tarafın dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmemiş davacı tarafça teminat karşılığı ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesinin de mahkemeden istenilmediği, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen talebin istinaf sebebi olarak ileri sürülemeyeceği için, yargılamanın bu safhasında ilk derece Mahkemesi tarafından ihtiyati tedbirin kabulüne karar verilemeyeceği değerlendirilmiş, yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/05/2022 tarih ve 2022/250 E. sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 06/10/2022