Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1359 E. 2022/1724 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1359
KARAR NO: 2022/1724
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2022
NUMARASI: 2020/309 E. – 2022/733 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin oto yedek parça işi yaptığını, müvekkilinin şirketinin diğer ortağı olan …’in davalı bankaya borçlu olduğunu, müvekkilinin ortağı olduğu …. Şirketine İzmir … İcra Müdürlüğünün … talimat sayılı icra dosyasından icra memurlarının gelerek şirket ortağı …’in davalı bankaya şahsi kredi borcu karşılığında şirketin mallarına haciz konulduğunu, haczin usulsüz olduğunu, şirket ortağının şahsi borcu sebebiyle şirketin mallarına haciz konulamayacağını, müvekkilinin haciz tehdidi altında yeddiemin olarak teslim almak zorunda kaldığını, müvekkilinin istihkak davasını yasal sürede açtığını davanın derdest olduğunu, alacaklı vekilleri ile görüşüldüğünü müvekkilinin 117.400,00 TL miktarlı senedi haciz baskısı ile imzalamak zorunda kaldığını, müvekkilinin icra kefili olmadığını, kefalet harcı yatırmadığını, haciz esnasında davalı banka avukatı tarafından düzenlenen senedin yasal olmadığını, müvekkilinin davalı bankadan kredi kullanmadığını borçlu olamayacağını, bu sebeplerle müvekkilinin bankaya borçlu olmadığının mahkemece karara bağlanmasını, davanın kabulünü, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, davalı taraf vekiline müvekkilinin eşi tarafından gönderlen 5.000,00 TL’nin istirdatını, davaya konu 117.400,00 TL miktarlı senedin iptalini, dava konusu senedin ödenmemesine yönelik tedbir kararının verilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı …’in müvekkili bankaya kredi borcunun bulunduğunu alacağın tahsili amacı ile aleyhine icra takibi başlattıklarını kişinin iş yerine gelen icra memurları ile davacı arasında anlaşıldığını bu sebeple malların yediemin olarak davacıya bırakıldığını, bu anlaşma neticesinde davacıdan senet alındığını, davacının bonoyu vadesinde ödememesi üzerine aleyhine icra takibi başlattıklarını davacının kötü niyetle huzurdaki davayı açtığını, davanın reddinin gerektiğini, davacı ile borcun ödenmesine ilişkin protokol imzalandığını, bu protokole göre borcu şahsen üstlendiğini, davacının haciz baskısı ile imzaladığını iddia ettiği bononun haciz tarihinde imzalanmadığını davacı talebi ile anlaşma tarihi olan haciz tarihinden 1 gün sonra olduğunu, davanın ve tedbir talebinin reddini, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Davalı bankanın borçlusu dava dışı …’den olan alacağı için icra takibi başlatıldığını, takip dolayısı ile davacının ve dava dışı …’in ortak oldukları … Ltd Şti’nin adresinde haciz işlemi uygulandığı bu esnada davacının istihkak iddiasında bulunduğu ancak sonrasında dava dilekçesinde kabulünde de olduğu üzere davaya konu senedi düzenleyip davalıya verdiği ve eşinin hesabından 5.000,00 TL ödeme yaptığı anlaşılmıştır. Davacı tacir olup basiretli bir tacir gibi davranmak zorundadır. İcra takibi neticesinde haciz yapılıp malların muhafaza altına alınması tek başına bir tehdit olmayıp kanunun alacaklı tarafa tanıdığı hak ve yetkilerdir davalı alacaklının bu hakkını kullanması davacının iddia ettiği şekilde psikolojik bir baskı veya tehdit unsuru taşımamaktadır kaldı ki basiretli bir tacir olan davacının kendi iradesi ile düzenlediği senedin geçersizliğinin haciz tehdidi altında imzalandığı iddiasını ileri sürmesi TTK md 12ve md 18/2 hükümleri uyarınca dikkate alınamayacaktır. Bu sebeple davacının menfi tespit ve 06/03/2020 tanzim tarihli, 117.400,00 TL bedelli senedin iptali taleplerinin hukuki dayanağı olmadığından reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı her ne kadar davalıya 5.000,00 TL bedelin kendisi adına ödendiği iddiası ile istirdat talebinde bulunmuş ise de bu bedelin davalının eşi …’nin hesabından gönderildiği yine dava dilekçesinde belirtilmek sureti ile davacının kabulündedir. Bu hali ile bu talep bakımından davacının taraf sıfatı olmadığından bu talebininde reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil …, İzmir’de oto yedek parçaları satan … Tic. Ltd Şti’ nin ortağı olduğunu, Şirketin diğer ortağı ise … AŞ.’ye şahsi olarak borçlu … olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulü ile uyuşmazlık konusu miktar hakkında menfi tespitte bulunulmasını talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı vekilinin İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığıyla sunduğu 17/11/2022 tarihli dilekçesinde davadan ve istinaf kanun yolundan feragat ettiklerini, ilk derece mahkemesinin kararının kesinleşmesini talep ettiği görülmüştür. Davacı vekilinin 17/11/2022 tarihli dilekçesinde davadan mı, istinaftan mı feragat ettiği tam anlaşılamamış olup aradaki çelişkinin giderilmesi adına açıklayıcı dilekçe sunulması, sunulmadığı takdirde istinaftan feragat ettiği ve bu yönde işlem yapılacağına dair e-tebligat çıkartıldığı, 28/11/2022 tarihinde davacı vekiline tebliğ olunduğu görüldü. Davalı vekilinin 21/11/2022 tarihli dilekçesinde, davacı vekilinin feragatine karşı taleplerinin olmadığını beyan etmiştir.Davacı vekili 06/12/2022 tarihinde sunduğu feragat dilekçesinde istinaf isteminden feragat ettiklerini, Mahkemenin 29/07/2022 tarihli gerekçeli kararın kesinleştirilmesini, Davacı taraf olarak dosyaya yatırmış olan 17.610,00 teminat, kullanılmayan gider avansı ve fazladan ödenen 1.924,20 TL harcın taraflarına iade edilmesi gerektiğini beyanla gerekli işlemlerin yapılmasını talep etmiştir.İstinaf başvuru hakkından feragati düzenleyen 6100 Sayılı HMK’nın 349/2. maddesi uyarınca; başvuru yapıldıktan sonra feragat edilir ve dosya Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmiş ve henüz karar bağlanmamış ise, başvurunun feragat sebebiyle reddolunacağı hüküm altına alınmıştır. Davacı vekili tarafından 06/12/2022 tarihli dilekçe istinaf başvurusundan feragat edildiğinden, vekaletnamesinin incelenmesinden kanun yollarından feragat etmeye yetkili ve e-imzasının güvenli olduğu görüldüğünden, 6100 Sayılı HMK’nın 349/2. maddesi gereğince davacı tarafın istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf aşamasında istinaftan feragat etmesi sebebiyle istinaf dilekçesinin 6100 Sayılı HMK’nın 349/2. maddesi gereğince REDDİNE,2- Peşin alınan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf talebinde bulunan davacı tarafa iadesine,3- İstinaf talebinde bulunan davacı tarafça yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,4- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar yararına vekâlet ücreti tayinine yer olmadığına, 6100 Sayılı HMK’nın 349/2 maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-a. maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/12/2022