Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1353 E. 2022/1401 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1353 Esas
KARAR NO: 2022/1401
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2022
NUMARASI: 2022/30 E. – 2022/820 K.
DAVANIN KONUSU: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit İİK 89
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İİK m.89/3’ten kaynaklanan menfi tespit istemi ile davalılara borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından iddia olunan vakıaları inkar ile davanın reddi savunulmuştur. Davalı … şirketi tarafından cevap verilmemiş, 6100 Sayılı HMK m.128 kapsamında münkir kabul edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”… Malkara İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası ile davalı … tarafından diğer davalı … aleyhine takip başlatıldığı, yürütülen takipte icra müdürlüğü tarafından davacı aleyhine … haciz ihbarnamesi çıkartıldığı, tebliğ mazbatasının 30/09/2021 tarihinde tebliğ olduğu, bunun üzerine icra dairesi tarafından davacıya … haciz ihbarnamesi çıkartıldığı ve ihbarnamenin davacıya 02/11/2021 tarihinde tebliğ olduğu, bunun üzerine icra dairesi tarafından … haciz ihbarnamesinin çıkartıldığı, ihbarnamenin davacıya 16/11/2021 tarihinde tebliğ olduğu anlaşılmıştır. … Davacı vekili tarafından, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine ilişkin tebligatların usulsüz olduğu iddia edilmiş ise de, menfi tespit davasına bakan mahkemece incelenmesi gereken tek tebligat dava açma süresinin denetlenmesi bakımından İİK’nın 89/3 maddesine göre gönderilen 3. haciz ihbarnamesinin tebliğine dair tebligattır. ( İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2020/1117 Esas – 2022/209 Karar sayılı ilamı ) … Celp edilen icra dosyasının tetkikinden; … ihbarnamesinin davacının bilinen son adresine çıkartıldığı, posta memurunun adrese gittiği anda davacının evde olmadığı, o sırada davacının oğlu olan …’ın evde olduğu, davacının oğlu …’ın imzadan imtina ettiği, bunun üzerine posta memurunun Tebligat Kanunu’nun 20. Maddesi atfıyla tebligatı 21. Maddeye göre yaptığı, UYAP sistemi üzerinden davacının nüfus kaydında yapılan kontrollerde oğlunun tebliğ tarihinde 16 yaşında olduğu, Tebligat Kanunu’nun madde 22’de anılan şartın bu yönden de sağlandığı anlaşılmakla, icra dairesi tarafından davacıya çıkartılan 89/3 haciz ihbarnamesi tebliğinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiğine kanaat edilmiştir. … Yukarıda anılı İİK 89/3 maddesinde yer bulan düzenlemeye göre, ikinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. .. Düzenlemenin lafzından işbu davanın … ihtarlarını içeren ihbarnamenin tebliğinden itibaren on beş gün hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği anlaşılmaktadır. … Davacı … haciz ihbarnamesini 16/11/2021 tarihinde tebliğ almış olup, davanın 07/01/2022 tarihinde ikame edilmesi sebebiyle hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı anlaşılmış, davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesi uygun görülmüştür. … İİK 89/3’te belirtildiği gibi, “Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur.” Üçüncü kişi, açmış olduğu menfi tespit davasında takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispatla yükümlüdür. … Somut olayda; Davalı …’in, yukarıda yapılan açıklamalara göre pasif husumet ehliyeti bulunmadığı anlaşılmış, bu sebeple davanın usulden reddine …” karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece Mahkemesinde açtıkları davada davalılardan … Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı olan müvekkile İİK … ve devam eden maddeleri uyarınca davalı … Ltd Şti. tarafından Malkara İcra Müdürlüğü’nün … E. dosyasından gönderilen haciz ihbarnameleri ile borçlu olarak gösterilmesi sebebiyle menfi tespit davası açtıklarını, fakat İlk Derece Mahkemesinin 15 günlük hak düşürücü süre içinde dava açılmadığından davanın reddine karar vermiş ve aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini, İlk Derece Mahkemesinin icra dosyasını eksik incelediğinden bu yönde bir karar verdiğini, müvekkilin ortağı olduğu ve başka bir hükmü şahsiyeti bulunan … Tic. Ltd. Şti.’nin borcundan dolayı, İİK 89/1. ve 89/2. Maddesi uyarınca birinci ve ikinci haciz ihbarnameleri vasıtası ile dosyada borçlu hale getirildiğini, Malkara İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından şahsıma 21/2’e göre yapılan 22.09.2021, 27.10.2020, 11.11.2021 tarihli tebligatların iptali ile itirazların sunulması ile henüz İİK 89. Md. Uyarınca henüz üçüncü haciz ihbarnamesi tebliğ edilmeden 12.11.2021 tarihinde menkul ve gayrimenkullerime haciz uygulanması işleminin şikayeten kaldırılması talepli olarak Memur işleminin şikayeti Malkara İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/72 E. Sayılı dosyası ile dava açılmış bulunduğunu, ayrıca, … Tic. Ltd. Şti.’nin Ticari İlişkisi Veya Borcu Dolayısıyla Da Diğer Davalı … Tic. Ltd Şti.’ne de herhangi bir borcu da bulunmadığını, yukarıda belirttikleri üzere, İcra dosyasında borçlu olarak sayılmış olmasının sebebinin usule aykırı tebligatlar ile İİK 89. Maddesinin hatalı uygulanarak, 3. Haciz ihbarnamesine cevap verilmeden işlem yapıldığını, ortada hukuka aykırı bir işlem sebebiyle dosyada borçlu adledilmiş olmaları sebebiyle dava açılması gerektiğini, yapmış oldukları arabuluculuk başvurusu üzerine tarafların uzlaşmamış olup, bu hususun Malkara Arabuluculuk Bürosu’nun … Büro nolu, … Arabuluculuk nolu 27.12.2021 tarihli Arabuluculuk Son tutanağı ile imza altına alınmıştır. İşbu Arabuluculuk tutanağını ekte sunduklarını (Ek: Malkara Arabuluculuk Bürosu’nun … Büro nolu, … Arabuluculuk nolu 27.12.2021 tarihli Arabuluculuk Son tutanağı.), hak düşürücü sürenin bağlı olduğu yasa maddesi ile açtıkları davanın hukuki kuralının tamamen farklı olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesinin usule aykırı olarak davanın reddine karar verdiğini, ayrıca bahse konu davanın açılmasına sebebiyet veren müvekkilinin değil bizzatihi davalı alacaklının olduğunu, borçlu olmadığının tespitini isteyen müvekkilin borçtan kurtulmak için haklı olarak açtığı dava sebebiyle yargılama gideri ve vekalet ücretine mahkum edilmesinin 6100 Sayılı HMK 312/2 kıyasen uygulanması kapsamında mümkün olmadığını, “Davalı, davanın açılmasına kendi hal ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez ( …m.312/2).” , tehiri icra talepli istinaf etmiş oldukları İlk Derece Mahkemesi kararının usule ve hukuka aykırı olduğundan, ortadan kaldırılarak davanın kabulüne veya yeniden yargılama yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, hüküm fıkrasında aleyhlerinde yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edildiğinden 6100 Sayılı HMK 312/2 maddesi uyarınca davanın açılmasına sebebiyet vermediklerinden yerel mahkeme kararının onanacaksa bu kısmın düzeltilerek onanmasına yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Kararın hukuka uygun olduğunu, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Kararın hukuka uygun olduğunu, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini savunmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; 2004 Sayılı İİK’nın 89/3. maddesi gereğince davalı tarafa borçlu olunmadığının (menfi) tespiti istemine ilişkindir. Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4 ve 5 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır. Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun 5. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Dava; İcra ve İflas Kanunun 89/ 3. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup; menfi tespit istemine ilişkindir. İş bu eldeki dava ticari dava değildir. Dava, İİK. nun 89. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. Davacı ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Uyuşmazlık takip hukukundan kaynaklanmakta olup görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yukarıda izah olunan ticari davalardan hiç bir kategoriye de girmediği, davanın ticari dava olmadığı da değerlendirilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca TTK’nun 4. ve 5. maddeleri kapsamında “ticari dava” olarak nitelendirilemeyeceği ve davaya bakmanın Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi kapsamında olduğu anlaşılmıştır. HMK’nun 1. maddesi hükmüne göre; göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, aynı yasanın 114/1-c bendi gereğince dava şartı olan bu husus, HMK nun 115/1. maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinde araştırılır, göreve ilişkin dava şartı noksanlığının sonradan giderilmesi mümkün değildir. Dava konusu talebin temelinin İİK m.89/3’e dayanan menfi tespit istemine dayandırıldığı anlaşılmakla ilk derece Mahkemesinin görevsizliği sebebi ile 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c. ve 115/1-2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine kanunen karar verilmesi gerektiği tespit edilerek davacının istinaf isteminin kabulü ile ilk derece Mahkemesi kararının re’sen gözetilen sebeple 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)a-3 maddesi gereğince kaldırılarak, dosyanın yeniden görülmesi ve görevsizlik kararı verilmesi için kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2022 tarih, 2022/30 Esas- 2022/820 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/10/2022