Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/134 E. 2022/399 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/134
KARAR NO: 2022/399
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 09/11/2021
NUMARASI: 2021/175 E. – 2021/236 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin, Marmara Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümü mezunu olup, halihazırda Erzincan Çağlayan Çok Programlı Anadolu Lisesinde İngilizce Öğretmenliği mesleğiyle iştigal ettiğini, 25.06.2017 tarihinde ana akım medya organlarının da dahil olduğu birçok ulusal ve yerel ölçekte yayın yapan medya kuruluşlarında servis edilen bir haberde, lise son sınıf öğrencisi olan … isimli bir öğrencinin LYS’den çok yüksek puan almasına rağmen tercih etmediği bir üniversiteye yerleştiğini, internet IP adreslerine ilişkin yapılan tespit sonucunda tercihlerinin arkadaşı olan … tarafından ÖSYM web sayfasından değiştirildiği yönünde haberler yer aldığını, 25.12.2017 tarihinde aynı haberler ekseriyetle aynı yayın organlarında yeniden gündeme gelmiş ve bu sefer de arkadaşının şifresini izinsiz kullanarak tercihlerini değiştiren söz konusu … isimli şahsın, 2 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldığının ifade olunduğunu, müvekkilinin söz konusu haberlere konu olan olayla hiçbir ilişkisi olmadığı gibi, bahsi geçen … isimli şahısla da isim benzerliği dışında hiçbir bağlantısının bulunmadığını, müvekkilinin 25 yaşında bir öğretmen olup, haberlerde bahsi geçen kimselerin ise lise son sınıf öğrencisi olduğunun ifade edildiğini, müvekkili fotoğrafının olayla hiçbir alakası yokken milyonlarca kişiye yazılı ve görsel medya yoluyla “hırsız” gibi sıfatlar kullanılmak suretiyle bir suçlunun fotoğrafı olarak arz edildiğini, söz konusu haberin internet ortamına yüklendiğinden itibaren milyonlarca kişiye ulaştığını, müvekkilinin öğretmenlik itibarı derinden zedelenmiş, çevresindeki kimselerce parmakla gösterilerek dedikodusu yapılır hale geldiğini, haber lise öğrencilerine ilişkin olduğundan, tüm öğrencilerinin dikkatini çektiğini ve bilhassa öğrencilerin ve velilerin haberi görmesi sebebiyle müvekkilinin saygınlığına zarar ve itibarına büyük zararlar verdiğini iddia ederek, 5.000,00 TL manevi tazminatın, haksız fiil tarihi olan 25/06/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin halkın haber alma hakkından ve yasalardan kaynaklanan haber verme görevini yerine getirirken hiçbir şekilde davacıya hedef almadığını, herhangi bir karalama ve kişilik hakların zarara uğratma kastı ile hareket etmediğini, dava konusu haber metni ve fotoğrafın sadece müvekkilinin imtiyaz sahibi olduğu internet sitesinde değil, haber metninde yer alan fotoğrafın davacı yana ait olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu haber veya yazının kaynağının www…com.tr adresli internet sitesi olduğunu, bahse konu haber metni ve fotoğrafın dijital ve basılı birçok mecrada yayınlamak suretiyle aleniyet kazandığını, dava konusu haber/yazı her yönüyle gerçek olup, haber verme hakkı sınırları içerisinde hukuka uygun olarak hazırlandığını, davacı yanın fotoğrafının kötü niyetle ve haksız kazanç elde etme amacıyla yayınlandığına yönelik iddialarının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacının müvekkili aleyhine açılan huzurdaki davada haksız kazanç elde etme amacı güttüğünü savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Dava, davacıya ait fotoğrafın davalı tarafça davacının ilgili olmadığı suç teşkil eden olay nedeniyle yayınlanması nedeniyle manevi tazminata ilişkindir. Taraf delilleri toplanarak, tarafların sosyal ve ekonomik durumları araştırılmıştır. İbraz edilen davacının fotoğrafına göre, davalı tarafça dava konusu haberde yayınlanan fotoğrafın davacıya ait olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamı delillere göre; davacı ile herhangi bir ilgisi bulunmadığı halde izni alınmadan davalı şirketin sahibi olduğu internet sitesi üzerinden yayınlandığı, davacının ilgisi olmadığı bir suçla ilişkilendirildiği anlaşılmıştır. Davalının bu eyleminin FSEK 86. maddesi uyarınca davacının fotoğrafı üzerindeki tasarrufta bulunma hakkını ve TMK’nın 24. maddesi anlamında kişisel haklarını ihlal ettiği ve böylece TBK’nın 58. maddesi anlamında manevi tazminata sebep olduğu sabittir. Bu itibarla tarafların ekonomik durumu, olayın gelişim tarzı, haksız eylemin niteliği ve manevi tazminatın amacı gözetilerek, davacının davasının kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Dava Konusu Haber/Yazının Kaynağı www…com.tr Adresli İnternet Sitesi Olup; Bahse Konu Haber Metni ve Fotoğraf Dijital/Basılı Birçok Mecrada Yayınlanmak Suretiyle Aleniyet Kazandığını, 2- Davaya konu edilen haber/yazının, tamamen www…com.tr kaynaklı bir haber olup; dava konusu haber metninin altında “Kaynak: …/…” ibaresine yer verilmek suretiyle haberin kaynağının açıkça belirtildiğini, bahse konu haber/yazı ve fotoğrafın, müvekkili şirket tarafından herhangi bir yorum ve ekleme katılmadan www…com.tr adresli internet sitesinde servis edildiği şekliyle alınarak kamuoyunun bilgisine sunulduğunu, 3- https://www…com.tr/… linkinde yer alan haber metni ve fotoğraf kaynak gösterilmek suretiyle alınarak yayınlandıktan sonra ilgili linkte fotoğrafın kaldırılmış olduğu görülmüşse de, bahse konu haber yayınlandığında aynı fotoğrafın mevcut olduğunu, dolayısıyla, kaynak göstermek suretiyle güvenilir kaynak olarak değerlendirilebilecek başka bir haber ajansından alınan haber metni ve fotoğrafın herhangi bir ekleme yapılmaksızın ve kişisel bir kanaate yer verilmeksizin yayınlanması neticesinde müvekkili şirketin sorumluluğundan bahsedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, 4- Dava konusu haber/yazının her yönüyle gerçek olup; haber verme hakkı sınırları içerisinde hukuka uygun olarak yayınlandığını, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca, basının, günlük olayları gerçeğe yakın biçimde, yalnız ve günlük haber alma ihtiyacının izin verdiği oranda ciddiyetle kontrol ederek kamuoyunu aydınlatma yükümü altında olduğunu, Yargıtay içtihatlarına göre bir gazeteci ilk bakışta kendisine doğru gibi gelen bir haberi yazıya alarak kamuoyuna sunabilme hakkına sahip olduğunu, gazeteciden beklenenin, haberin “görünür gerçekliğe” uygunluğunu olduğu, gazetecinin bir savcı gibi araştırma yapması ve somut gerçeği ortaya çıkarmasının beklenemeyeceğini, “Gerçeklik” unsurunun haberin, olayın, vuku buluş biçimine uygunluk şeklinde anlaşılması gerektiğini, 5- Keza Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 9 Aralık 2002 tarih, E.2002/9344, K.2002/13808 sayılı kararında aynen; “…Basın, somut gerçeği değil, o anda belirlenen ve var olan ve orta düzeydeki kişilerce de yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları yayınlamalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan, gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır…” dendiğini, yine, Karahasan, Tazminat Hukuku, İstanbul 1989, sayfa 687’de; “…Eğer haber gerçeğe uygunsa, kişilik hakları ihlal edilse bile burada manevi tazminata yer yoktur… Haber yada eleştiri objektif oldukça doğru vakıalara dayandıkça, şeref ve haysiyeti rencide etse bile, sorumluluk söz konusu edilemez…” denildiğini, bu bağlamda, dava konusu fotoğraf sebebiyle müvekkilinin sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığını, 6- 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 86. maddesinin huzurda görülmekte olan işbu davaya mesnet oluşturmaktan uzak olduğunu ilgili madde hükmü incelendiğinde, kanun koyucu tarafından madde kapsamının “resim ve portreler” ile sınırlı tutulduğu, madde metnine açıkça “resim ve portre” ifadesinin kullanılması, fotoğrafların ilgili madde kapsamında değerlendirilemeyeceğini ortaya koyduğunu, kaldı ki; davacının, huzurdaki davayı “sehven fotoğrafının yayınlanması üzerine mesleki ve sosyal anlamda sıkıntı yaşadığı” iddiası ve işbu iddia doğrultusunda manevi tazminat talebi ile ikame etmiş olduğundan 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 86. maddesi kapsamında ve söz konusu maddenin ihlali anlamına gelecek şekilde yayınlanmış bir resim veya portreden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenlerle, istinaf başvurusunun kabulü ile Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/175 E. 2021/236 K. ve 09.11.2021 tarihli sayılı ilamının kaldırılmasına, davacı tarafından ikame edilmiş haksız ve mesnetsiz işbu davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacıya ait fotoğrafın davalı tarafça davacının ilgili olmadığı suç teşkil eden olay sebebiyle yayınlanması sebebiyle manevi tazminata ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin Marmara Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümü mezunu olup, halihazırda Erzincan Çağlayan Çok Programlı Anadolu Lisesinde İngilizce Öğretmenliği yaptığını, 25.06.2017 tarihinde ana akım medya organlarının da dahil olduğu birçok ulusal ve yerel ölçekte yayın yapan medya kuruluşlarında servis edilen bir haberde, lise son sınıf öğrencisi olan … isimli bir öğrencinin LYS’den çok yüksek puan almasına rağmen tercih etmediği bir üniversiteye yerleştiğini, internet IP adreslerine ilişkin yapılan tespit sonucunda tercihlerinin arkadaşı olan … tarafından ÖSYM web sayfasından değiştirildiği yönünde haberler yer aldığını, 25.12.2017 tarihinde aynı haberlerin, ekseriyetle aynı yayın organlarında yeniden gündeme geldiğini ve bu sefer de arkadaşının şifresini izinsiz kullanarak tercihlerini değiştiren söz konusu … isimli şahsın, 2 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldığının ifade olunduğunu, müvekkilinin söz konusu haberlere konu olan olayla hiçbir ilişkisi olmadığı gibi, bahsi geçen … isimli şahısla da isim benzerliği dışında hiçbir bağlantısının bulunmadığını, müvekkilinin 25 yaşında bir öğretmen olup, haberlerde bahsi geçen kimselerin ise lise son sınıf öğrencisi olduğunun ifade edildiğini, müvekkili fotoğrafının olayla hiçbir alakası yokken milyonlarca kişiye yazılı ve görsel medya yoluyla “hırsız” gibi sıfatlar kullanılmak suretiyle bir suçlunun fotoğrafı olarak arz edildiğini, söz konusu haberin internet ortamına yüklendiğinden itibaren milyonlarca kişiye ulaştığını, müvekkilinin öğretmenlik itibarının derinden zedelendiğini, çevresindeki kimselerce parmakla gösterilerek dedikodusu yapılır hale geldiğini, haber lise öğrencilerine ilişkin olduğundan, tüm öğrencilerinin dikkatini çektiğini ve bilhassa öğrencilerin ve velilerin haberi görmesi sebebiyle müvekkilinin saygınlığına zarar ve itibarına büyük zararlar verdiğini iddia ederek, 5.000,00 TL manevi tazminatın, haksız fiil tarihi olan 25/06/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı vekili, müvekkilinin halkın haber alma hakkından ve yasalardan kaynaklanan haber verme görevini yerine getirirken hiçbir şekilde davacıya hedef almadığını, herhangi bir karalama ve kişilik hakların zarara uğratma kastı ile hareket etmediğini, haber metninde yer alan fotoğrafın davacı yana ait olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, dava konusu haber veya yazının kaynağının www…com.tr adresli internet sitesi olduğunu, bahse konu haber metni ve fotoğrafın dijital ve basılı birçok mecrada yayınlamak suretiyle aleniyet kazandığını, dava konusu haber/yazı her yönüyle gerçek olup, haber verme hakkı sınırları içerisinde hukuka uygun olarak hazırlandığını, davacı yanın fotoğrafının kötü niyetle ve haksız kazanç elde etme amacıyla yayınlandığına yönelik iddialarının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacının müvekkili aleyhine açılan huzurdaki davada haksız kazanç elde etme amacı güttüğünü savunarak, davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili iş bu kararı yukarıdaki sebeplerle istinaf etmiştir. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 86. maddesi şu şekilde düzenlenmektedir; “Eser mahiyetinde olmasalar bile, resim ve portreler tasvir edilenin, tasvir edilen ölmüşse 19. maddenin birinci fıkrasında sayılanların muvafakati olmadan tasvir edilenin ölümünden 10 yıl geçmedikçe, teşhir veya diğer suretlerle umuma arzedilemez. Birinci fıkradaki muvafakatin alınması Memleketin siyasi ve içtimai hayatında rol oynayan kimselerin resimleri; Tasvir edilen kimselerin iştirak ettiği geçit resmi veya resmi tören yahut genel toplantıları gösteren resimler; Günlük hadiselere müteallik resimlerle radyo ve filim haberleri; için şart değildir.” Somut olayda, lise son sınıf öğrencisi olan … isimli bir öğrencinin LYS’den çok yüksek puan almasına rağmen tercih etmediği bir üniversiteye yerleştiği, davacının olayla hiçbir ilişkisi olmadığı, bahsi geçen … isimli şahısla da isim benzerliği dışında hiçbir bağlantısının bulunmadığı halde, internet IP adreslerine ilişkin yapılan araştırma sonucunda tercihlerinin arkadaşı olan … tarafından ÖSYM web sayfasından değiştirildiği yönünde haberler yer aldığı, 25.12.2017 tarihinde aynı haberlerin yeniden gündeme geldiği, bu sefer de arkadaşının şifresini izinsiz kullanarak tercihlerini değiştiren söz konusu … isimli şahsın, 2 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldığının ifade olunduğu, davacının 25 yaşında bir öğretmen olup, haberlerde bahsi geçen kimselerin ise lise son sınıf öğrencisi olduğunun ifade edilirken, davacının fotoğrafının, olayla hiçbir alakası yokken milyonlarca kişiye yazılı ve görsel medya yoluyla “hırsız” gibi sıfatlar kullanılmak suretiyle bir suçlunun fotoğrafı olarak sunulduğu, söz konusu haberin internet ortamına yüklendiğinden itibaren milyonlarca kişiye ulaştığı, davalı tarafça dava konusu haberde yayınlanan ve davacıya ait fotoğrafın, söz konusu haberin davacı ile herhangi bir ilgisi bulunmadığı halde, izni alınmadan ve gerekli araştırma yapılmadan davalı şirketin sahibi olduğu internet sitesi üzerinden yayınlandığı, bu suretle davacının ilgisi olmadığı bir suçla ilişkilendirildiği, davalının bu eyleminin FSEK 86. maddesi uyarınca davacının fotoğrafı üzerindeki tasarrufta bulunma hakkını ve TMK’nın 24. maddesi anlamında kişisel haklarını ihlal ettiği ve böylece TBK’nın 58. maddesi anlamında manevi tazminata sebep olduğu sabittir, bu sebebiyle de TBK’nın 58. maddesi anlamında manevi tazminata sebep olduğu sabittir. Davalı vekili, her ne kadar, istinaf başvurusunda, dava konusu haber/yazının her yönüyle gerçek olup haber verme hakkı sınırları içerisinde hukuka uygun olarak yayınlandığını, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca, basının, günlük olayları gerçeğe yakın biçimde, yalnız ve günlük haber alma ihtiyacının izin verdiği oranda ciddiyetle kontrol ederek kamuoyunu aydınlatma yükümü altında olduğunu, Yargıtay içtihatlarına göre bir gazeteci ilk bakışta kendisine doğru gibi gelen bir haberi yazıya alarak kamuoyuna sunabilme hakkına sahip olduğunu, gazeteciden beklenenin, haberin “görünür gerçekliğe” uygunluğunu olduğu, gazetecinin bir savcı gibi araştırma yapması ve somut gerçeği ortaya çıkarmasının beklenemeyeceğini, “Gerçeklik” unsurunun haberin, olayın, vuku buluş biçimine uygunluk şeklinde anlaşılması gerektiğini, itiraz olarak ileri sürmüşse haber konusu olayın öznesinin, olayın önemli unsurlarından bir olup, olay öznesinin doğru olmaması halinde haberin gerçekliğininde önemli ölçüde zayıflayacağı, somut olayda haber konusu fiil gerçek olsa bile , failin haberde gösterilen kişi olmadığı, burada dava konusu haberin her yönüyle gerçek olduğundan, hatta gerçeğe yakın olduğundan da bahsedilemeyeceği, başka kaynaktan aktarılsa bile geniş kitlelere ulaşma gücü olan davalının haberin doğruluğunu, gerçeğe yakınlığını araştırma sorumluluğununu ortadan kaldırmayacağı, tam tersine sorumluluğunu daha çok artıracağı, davalın bu olayda haber konusu olayı gerçekleştiren kişi olarak olayla hiç bir yönden ilgisi bulunmayan davacının fotoğrafını yayımlayarak sunmasında özen sorumluluğunu yerine getirmediği ve kusurlu davrandığı kanaatine varıldığından istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Sonuç olarak, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine kesin olarak karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/11/2021 tarih ve 2021/175 E., 2021/236 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 341,55 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 87,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 254,25 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/03/2022