Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/13 E. 2022/88 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/13
KARAR NO: 2022/88
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2021
NUMARASI: 2021/511 E.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından 17/08/2021 tarihinde sunulmuş olan dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafın sözleşme hükümlerine uymamasından dolayı, sözleşmenin fesh edilmiş olduğunu, davalı ile müvekkilleri arasında sürekli borç ilişkisini sona erdirdiğini ve davalının haksız zilyet durumuna düştüğünü, davalı tarafın kiralama konusu gayrimenkullerinin rızası ile taraflarına iade edilmediğini, finansal kiralama sözleşmesinden doğan alacağına ilişkin yegane teminatı olan iş bu davaya konu taşınmazların ortaya çıkabilecek zararlara karşı korunması gerektiğini, işbu sözünü ettiğimiz sebeplerle Finansal Kiralama Sözleşmesi’ne konu mülkiyeti müvekkilinin şirkete ait taşınmazların yedi emin sıfatıyla taraflarına teslimine ve gayrimenkullerin kaydı üzerindeki Finansal Kiralama Şerhinin kaldırılması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi, malların taraflarına aynen iade edilmesini talep etmişlerdir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sayın Mahkeme’nin ara kararında Kanun’da yer alan m.31/3 hükmü ile HMK m.389 hükümlerinin birlikte değerlendirmesinden bahisle ihtiyati tedbir kararının kabulüne karar verildiğini, dava değerinin takdiren %20’si oranında nakdi ya da kesin ve süresiz banka teminat mektubu şeklinde teminatın dosyaya sunulmasına hükmedildiği sebebiyle işbu ihtiyati tedbirin yalnızca HMK’nın m.389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir hükümlerine dayandığını, finansal kiralama sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda uygulanmak üzere Kanun’un 31/3. Maddesinin kiracı ve kiralayan arasında finansal kiralama sözleşmesi ile ilgili ihtilaflarda, mahkemece finansal kiralama konusu malın ihtiyati tedbir kararı alınarak kiralayana veya üçüncü bir kişiye bırakılması durumunda kiralayanın mahkemeye malın rayiç değeri kadar teminat yatırmak suretiyle mal üzerinde tasarruf edebilir olduğunu, sözleşmenin feshinin haksız olduğuna karar verilmesi hâlinde kiralayanın, kiracının zararını tazminle yükümlü olduğu hükmüne amir olup malın rayiç değeri kadar teminat yatırılmasına hükmedilmediğinden davacı tarafın mal üzerinde tasarruf edebilmesi mümkün olmadığını, hükmedilen ihtiyati tedbirin dayanağı HMK hükümleri ise de işbu hükümler uyarınca ihtiyati tedbir şartları oluşmadığını, HMK’nın 389. maddesi gereğince, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da ii. tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya iii. gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde; davacı tarafın HMK m.390 gereğince davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi kaydıyla uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebildiğini, huzurdaki davaya konu taşınmazların kaydı üzerinde finansal kiralama şerhinin bulunduğunu ve mülkiyet hakkının halen davacı tarafta olduğu göz önüne alındığında davacı taraf nezdinde ciddi bir zararın doğması, taşınmazların iadesinin zorlaşması veya imkansız hale gelmesinin mümkün olmadığının, taşınmazların mülkiyetinin üçüncü kişilere devri mümkün olmadığından müvekkilleri nezdinde telafisi güç zararlara neden olabilecek işbu haksız ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, taraflar arasındaki Finansal Kiralama Sözleşmesi’nin “Yetkili Mahkeme” başlıklı 53. maddesinin “Kiralayan, kiracı ve kefiller, işbu sözleşmeden doğacak her türlü uyuşmazlığın hal merciinin İstanbul Merkez (Çağlayan) Ticaret Mahkemeleri ve İcra Daireleri (Çağlayan) olduğunu kabul ve taahhüt ederler.” hükmü gereğince tarafların, İstanbul Merkez (Çağlayan) Ticaret Mahkemelerini HMK m.17’ye uygun surette yetkili kılındığını, yetki yönünden de tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Somut olayda, mahkememizce taraflar arasında düzenlenen finansal kiralama sözleşmesinin kapsamı, hesap kat ihtarnamesi ile kiracıya malın teslimi ve kiracının temerrüde düştüğüne dair deliller ve tüm dosya kapsamı itibariyle sözleşmeye konu gayrimenkulün teslimi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve Finansal Kiralama Kanunu 31/3.maddesi gereğince malda tasarruf etmelerine izin verilmesini istemiş olması nedeniyle de sözleşme konusu malların dava konusu olduğu ve yaklaşık ispat şartlarının oluştuğu anlaşılmakla; taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesindeki bedel ve düzenlenen proforma faturadaki bedellerin toplamı olan 2.960.000,00 TL üzerinden eksik harcın ve teminat bedelinin tamamlanması gerektiği görülmekle davalının teminata yönelik itirazı kabul edilmiş ve davacı vekiline eksik harç ve teminatı tamamlamak üzere süre verilmiştir. Davalı taraf sözleşme kapsamındaki yetkiye ilişkin düzenlemeler sebebiyle mahkememizin yetkisine itiraz etmiş ise de davaya konu taşınmazların İstanbul/Ümraniye’de bulunması ve mahkememizin yargı yetkisi sınırları içerisinde bulunduğundan ve aynı doğrultudaki İstanbul BAM 16. HD.’nin 2021/1719 E., 2021/1765 K. Sayılı kararı doğrultusunda davalı vekilinin yetkiye yönelik itiraz sebeplerinin yerinde olmadığı ve mahkememizce verilen ihtiyati tedbirin usul ve yasaya uygun olduğu kanaatiyle sair itirazların reddine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Yerel Mahkeme’nin vermiş olduğu 25.11.2021 tarihli ara kararda “Mahkememizin 2021/511 E. Sayılı dosyasında verilen 02/09/2021 tarihli ihtiyati tedbir kararına yönelik davalı vekili vekilince yapılan teminata yönelik itirazın kabulü ile; davacı vekiline taraflar arasındaki Finansal Kiralama Sözleşmesinde kiralama konusu olan taşınmazların sözleşmesel değerinin toplamı olan 2.960.000 TL üzerinden eksik harcı tamamlamak ve sözleşme değeri olan 2.960.000 TL’nin % 20’si oranında eksik teminatı yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde eksik harç tamamlanmadığında dosyanın işlemden kaldırılacağının, eksik teminat tamamlanmadığında ise tedbirin kaldırılacağının ihtarına (ihtarat yapıldı), tedbire yönelik diğer itirazların ise ayrı ayrı reddıne, …” hükmedildiğini, Yerel Mahkeme’nin ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazlarının reddine dair kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2- Huzurdaki dava konusu uyuşmazlıkta kesin yetki hali bulunmadığından, davalı müvekkil ile davacı taraf arasında akdedilen yetki sözleşmesinin geçerli ve yerel mahkeme’nin yetkisiz olduğunun izahtan vareste olduğunu, 3- Finansal kiralama sözleşmelerine ilişkin özel hükümlerin düzenlendiği 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’nun (“Kanun”) 18. maddesi gereğince, finansal kiralama sözleşmesi “kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü bir kişiden veya bizzat kiracıdan satın aldığı veya başka suretle temin ettiği veya daha önce mülkiyetine geçirmiş bulunduğu bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere kira bedeli karşılığında, kiracıya bırakmasını öngören sözleşmedir.” ifadeleri ile tanımlandığını, mevzubahis tanımdan tespit edilebileceği üzere, finansal kiralama, taşınmazların mülkiyetini elinde bulundurmaya devam eden davacı tarafın zilyetliğini taraflar arasında akdedilen Sözleşme ile davalı müvekkiline bırakmasıyla gerçekleştirildiğini, dolayısıyla, finansal kiralamaya konu taşınmazların aynen iadesi ile finansal kiralama şerhinin kaldırılması talepli huzurdaki davanın finansal kiralamaya konu taşınmazlar üzerinde herhangi bir ayni hakka ilişkin olmadığı veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek nitelikte olmadığı sarih olduğundan HMK m.12 uyarınca kesin yetki hali mevcut olmayıp taraflar arasında yetki sözleşmesi yapılmasına engel hiçbir hal bulunmadığını,bu nedenle, kesin yetki hali mevcut olmamasına rağmen huzurdaki dava konusu taşınmazların Ümraniye’de bulunmasından ötürü Yerel Mahkeme’nin yargı yetkisi sınırları içerisinde yer aldığına ilişkin Yerel Mahkeme’nin değerlendirmesinin hukuka aykırı olduğunu, 4- Davalı müvekkili ile davacı taraf arasında mün’akit Finansal Kiralama Sözleşmesi’nin “Yetkili Mahkeme” başlıklı 53. maddesinin “Kiralayan, kiracı ve kefiller, işbu sözleşmeden doğacak her türlü uyuşmazlığın hal merciinin İstanbul Merkez (Çağlayan) Ticaret Mahkemeleri ve İcra Daireleri (Çağlayan) olduğunu kabul ve taahhüt ederler.” hükmü gereğince taraflar, İstanbul Merkez (Çağlayan) Ticaret Mahkemelerini HMK m.17’ye uygun surette yetkili kıldıklarını, her iki tarafın tacir olduğu ve kesin yetki halinin bulunmadığı gözetildiğinde, Sözleşme hükmü şeklinde düzenlenen taraflar arasındaki bu yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, 5- Bu doğrultuda, HMK’nın 394. maddesi “(1) Karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir. … (2) … ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir. (…)” hükmüne amir olduğundan ihtiyati tedbir kararının şartlarına ve teminata itirazlarının yanı sıra, mahkemenin yetkisine de itiraz etme gerekliliğinin hasıl olduğunu, huzurdaki davanın derdest bulunduğu İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin işbu dava bakımından yetkili olmaması sebebiyle mahkemenin yetkisine itirazla, Yerel Mahkeme’nin yetkisizliğine karar verilmesini talep ettiklerini, 6-Yerel Mahkemece 02.09.2021 tarihli ara kararda Kanun’da yer alan m.31/3 hükmü ile HMK m.389 hükümlerinin birlikte değerlendirmesinden bahisle ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş olsa da gerek anılan ara kararda gerekse de 25.12.2021 tarihli ara kararda %20 oranında teminat yatırılmasına hükmedildiğinden işbu ihtiyati tedbirin yalnızca HMK’nın m.389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir hükümlerine dayandığı, nitekim, finansal kiralama sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda uygulanmak üzere Kanun’un 31/3. maddesi “Kiracı ve kiralayan arasında finansal kiralama sözleşmesi ile ilgili ihtilaflarda, mahkemece finansal kiralama konusu malın ihtiyati tedbir kararı alınarak kiralayana veya üçüncü bir kişiye bırakılması durumunda kiralayan, mahkemeye malın rayiç değeri kadar teminat yatırmak suretiyle mal üzerinde tasarruf edebilir. Şu kadar ki; sözleşmenin feshinin haksız olduğuna karar verilmesi hâlinde kiralayan, kiracının zararını tazminle yükümlüdür.” hükmüne amir olup Yerel Mahkeme tarafından malın rayiç değeri kadar teminat yatırılmasına hükmedilmediğinden davacı tarafın mal üzerinde tasarruf edebilmesinin mümkün olmayacağını, 7-Yerel Mahkemece hükmedilen ihtiyati tedbirin dayanağının, HMK hükümlerinin ise, işbu hükümler uyarınca ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını, HMK’nın 389. maddesi gereğince, i. mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da ii. tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya iii. gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde; davacı tarafın HMK m.390 gereğince davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi kaydıyla uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebildiğini, ancak, Yerel Mahkemece verilen ara kararın gerekçe kısmında yalnızca anılan HMK hükmü belirtilerek dosya kapsamı itibariyle yaklaşık ispat şartlarının oluştuğu değerlendirilmesi yapılmış olup söz konusu gerekçe hangi nedenlerden ötürü ihtiyati tedbir kararına itirazlarının reddedildiğini açıklamaktan uzak olduğunu, oysaki, huzurdaki davaya konu taşınmazların kaydı üzerinde finansal kiralama şerhinin bulunduğu ve mülkiyet hakkının halen davacı tarafta olduğu göz önüne alındığında davacı taraf nezdinde ciddi bir zararın doğmasının, taşınmazların iadesinin zorlaşması veya imkansız hale gelmesinin mümkün olmadığını, taşınmazların mülkiyetinin üçüncü kişilere devri mümkün olmadığından müvekkili nezdinde telafisi güç zararlara neden olabilecek işbu haksız ihtiyati tedbir kararına itirazlarının kabulü ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını ve bu kapsamda gayrimenkullere davalıdır şerhi düşülmesini talep ettiklerini, 7- İhtiyati tedbir kararının haksız ve hukuka aykırı olduğuna dair itirazlarının yanı sıra davalı müvekkilinin aleyhine uygulanabilecek bir ihtiyati tedbir kararının davalı müvekkili şirketin ticari itibarına geriye dönülemez ve telafisi çok güç olacak şekilde zarar vereceğinden, ihtiyati tedbir kararının doğurabileceği olumsuzlukların önüne kesin bir şekilde geçmek amacıyla Yerel Mahkeme’nin ara kararı doğrultusunda tamamlatılacak dava değerine göre hesaplanacak teminat tutarını davalı müvekkilinin mahkemeye derhal depo etmeye de hazır olduğunu ve bu kapsamda ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazının kabulü ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını belirterek, yukarıda arz ve izah edilen ve Mahkemece re’sen gözetilecek nedenlerle, tüm itiraz ve talep hakları ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, Yerel Mahkeme’nin ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazlarımızın kabulü ile yerel mahkeme’nin ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine dair 25.11.2021 tarihli hukuka aykırı ara kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, finansal kiralama sözleşmesinin feshinden kaynaklanan sözleşmeye konu malın iadesi talebine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince malın iadesi dair verilen ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddi kararının kaldırılması talep edilmektedir. Davacı vekili, davalı tarafın sözleşme hükümlerine uymamasından dolayı, sözleşmenin fesh edilmiş olduğunu, davalı ile müvekkilleri arasında sürekli borç ilişkisini sona erdirdiğini ve davalının haksız zilyet durumuna düştüğünü, davalı tarafın kiralama konusu gayrimenkullerinin rızası ile taraflarına iade edilmediğini, finansal kiralama sözleşmesinden doğan alacağına ilişkin yegane teminatı olan iş bu davaya konu taşınmazların ortaya çıkabilecek zararlara karşı korunması gerektiğini, bu nedenle Finansal Kiralama Sözleşmesi’ne konu mülkiyeti müvekkilinin şirkete ait taşınmazların yedi emin sıfatıyla taraflarına teslimine ve gayrimenkullerin kaydı üzerindeki Finansal Kiralama Şerhinin kaldırılması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi, malların taraflarına aynen iade edilmesini talep etmiş, Mahkemece ihtiyati tedbirin kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine karar verilmiş, davalı vekili iş bu itirazın reddine dair karar yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbir, 6100 sayılı HMK’da 389 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nın 389.maddesinde;”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır” hükmü düzenlenmekle ihtiyati tedbir açıklanmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 390.maddesinde;”İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. (2)Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. (3)Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde ihtiyati tedbirin şartları, 3.fıkrada ihtiyati tedbir talep eden tarafın, “davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda” olduğu hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 12. maddesinde taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoymaya ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunun düzenlendiği, 6361 Sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun hükümlerine dayalı olarak açılan bu davada, davacının ileri sürdüğü gayrimenkulün tamamının aynen teslimine ve gayrimenkulün beyanlar hanesine düşülen sözleşme şerhinin tapudan terkinine ilişkin talebinin ayni hakkın kullanılması niteliğinde olduğu, bu taleplerin gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerektiğinden davalı vekilinin yetki itirazı yerinde görülmemiştir.Taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesinin 10.4.b maddesinde; davalının sözleşmenin feshi halinde kiralananı üç gün içinde tam ve sağlam olarak geri vereceğini kabul ettiği, sözleşmenin 52/d maddesinde ise ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz için teminat yatırma zorunluluğunun bulunmadığının kararlaştırıldığı, yine dava dilekçesine ekli belgelerden finansal kiralamaya konu malın aleyhine tedbir istenen tarafa teslimine ilişkin belge sunulduğu, ayrıca ihtiyati tedbir isteyen tarafından gönderilen Beyoğlu …Noterliğinin 22.03.2021 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamenin 25.03.3021 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede 60 günlük sürenin verildiği, talep tarihi itibariyle 60 günlük ve ayrıca verilen 3 günlük sürenin de dolmuş olduğu görülmüştür. 6361 Sayılı … Ve … Şirketleri Kanunu’nun 33/1 maddesi uyarınca sözleşmenin kiralayan tarafından feshi halinde kiracının malı iade ile yükümlü olduğu hüküm altına alınmıştır. HMK’nun 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için talep edenin iddialarını yaklaşık olarak ispatlaması gerekir. somut olaya bakıldığında, sözleşme, ihtarname ve yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında ihtiyati tedbir isteyenin iddialarını yaklaşık olarak ispatladığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin kabulünün dosya kapsamına uygun olduğu, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerin olmadığı anlaşıldığından 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/11/2021 tarih ve 2021/511 E. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 118,60 TL harçtan mahsubu ile bakiye 37,90 TL harcın talep halinde davalıya iadesine 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/01/2022