Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1295 E. 2022/1360 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1295
KARAR NO: 2022/1360
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 04/07/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/145 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; Mevcut durumu korunması ve davanın etkinliğini sağlamak amacıyla davalılardan … A.Ş adına tescilli … numaralı “…”, … numaralı “…” ve … numaralı “…” ibareli markaların karar kesinleşinceye kadar 3.kişilere devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin 14/06/2022 tarihli ara kararıyla; “Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin KABULÜNE, İleride muhtemel zarar ve ziyanlara karşılık olmak üzere tedbir talep eden tarafça takdiren 30.000,00 TL nakdi teminat yatırılması veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibraz edilmesi halinde, davalı … A.Ş adına tescilli … numaralı “…”, … numaralı “…” ve … numaralı “…” ibareli markaların davalı adına tescilli ise dava sonuçlanıncaya kadar 3.kişilere devrinin önlenmesi için İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA,” karar verilmiştir. İhtiyati tedbir talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; Davalılar tarafından haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kullanılan, müvekkil şirketin tescilli tanınmış markasına tecavüz niteliğinde olan, “…” marka, işletme adı ve unvanlarının kullanıldığı tüm araç ve gereçlere el konulmasına, “…” marka, logo ve unvanına tek başına veya başka unsurlarla yer verilen tabela, etiket, broşür ve her türlü belge ve doküman ile sair dijital, görsel, işitsel ve yazılı reklam-tanıtım materyallerinin sosyal medya ve genel olarak internet üzerinde kullanımının durdurulmasına, davalılara ait veya davalı tarafından kontrol edilen http:/www…com.tr adlı web sitesine erişimin durdurulmasına, içinde “…” ibaresi, unvanı, işletme adı, logosu ve markası geçen tüm içeriklerin/yönlendirici kodların/anahtar sözcüklerin kaldırılmasına, bunların toplatılıp, muhafaza altına alınması hususlarını kapsar şekilde, HMK.md.390/2 uyarınca davalıya tebligat yapılmaksızın (karşı taraf dinlenilmeksizin) ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 04/07/2022 tarihli ara kararıyla; “Davacı adına tescilli markalardan en eski tarihli olanın 30/07/2010 başvuru tarihli, … tescil numaralı “…” markası olduğu, 19. sınıfta tescil edildiği, davalının en eski markasının 12/02/2020 başvuru tarihli, … tescil numaralı “…” markası olduğu, 02 ve 37. sınıflarda tescilli olduğu, incelenen internet sitesinde davalının markasının genellikle boya ürünleriyle ilgili kullanıldığı, davacı ile davalının markalarının farklı sınıflarda tescilli olduğu, davacının davasına dayanak yaptığı markaların hiç birisinin davalının markalarının tescilli oldukları 02. ve 37. Sınıflarda tescilli olmadıkları, davacının markasının tanınmış marka olup olmadığının yargılama sonucunda tespit edilebileceği, davalının markasının da tescilli olduğu, marka kullanımının tescile dayandığı, HMK’nın 390/son maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, internet üzerindeki marka kullanımlarının davalının markasının tescili kapsamında kaldığı, ayrıca erişimin engellenmesine karar verilmesi talep edilen https://www…com.tr alan adlı internet sitesinin davalıdan ayrı bir tüzel kişiliği olan … İNŞ. A.Ş.’ne ait olduğu, davada taraf olmayan kişi hakkında ihtiyati tedbir kararı da verilemeyeceği anlaşılmakla, ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Ara karar gereği tanzim edilen 04.07.2022 tarihli Bilirkişi Heyeti Raporunda, davalı kullanımlarının tespitinin yapıldığını, dış cephe ve iç cephe boya uygulamaları bölümünde “‘… ” ibaresine yer verildiğini, markalar karşılaştırıldığında esas unsurlarının benzer olduğu fakat tescilli oldukları sınıf ve iş kolunun farklı olduğunun, markalar tüketici nezdinde, görüldüğünde benzer olarak algılanabileceği fakat farklı sınıflarda tescille kullanıldığı görüş ve kanaatine varıldığının belirtildiğini ancak Mahkemenin hukuka ve dosya kapsamına aykırı gerekçeler ile ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verdiğini, … markasına yapılan milyonlarca liralık yatırıma, markanın itibarının ve tanınmışlığının bu denli yüksek olmasına, inşaat sektöründe son derece tanınmış bir marka olmasına, dava konusu kullanımların da inşaat sektöründe olduğunun açık olmasına rağmen; davalıların … VE … markalarını inşaat sektöründe kullanmalarında Yerel Mahkemenin hiçbir abes görmediğini, -Bilirkişi raporundaki “karışıklığa neden olacak derecede benzer markaların kullanılıp kullanılmadığına dair” kısmın son derece yetersiz olduğunu, Yerel Mahkeme’nin vardığı sonucun da kesin bir şekilde kabul edilemeyecek derecede haksız olduğunu, müvekkili şirket markasının inşaat sektöründeki tanınmışlığının hiç dikkate alınmadığını, müvekkili şirket markalarının ve dava konusu markaların inşaat sektöründe kullanıldığının tamamen göz ardı edildiğini, sınıflar arasındaki ilişkinin ve benzerliğin hatalı değerlendirildiğini, bilişim bilirkişisi tarafından yapılan tespitlerin son derece yerinde ve somut taleplerini teyit eder nitelikte olduğunu, bilişim bilirkişisinin dava konusu kullanımları net ve detaylı bir şekilde raporladığını, -Sundukları somut delillerin, davalılar tarafından gerçekleştirilen kullanımların Müvekkil Şirketin tanınmış “…” tanınmış markasına açıkça tecavüz teşkil etmiş olduğunu kanıtladığını, davalıların tecavüz konusu eylemlerine halen devam ettiğini, Müvekkili Şirketi ağır surette zarara uğrattıklarını, -Markalar arasında benzerlik değil, ayniyet olduğunu, dava konusu kullanımların tamamının inşaat sektörü içinde olduğunu, farklı iş kolu olduğu tespitinin tamamen hatalı olduğunu, ortada sadece karıştırılma ihtimali değil, bariz bir haksız rekabet ve müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemlerin söz konusu olduğunu, -Müvekkil şirkete ait “…” tescilli markasının inşaat ve inşaat yapı malzemeleri sektöründe muazzam bır tanınmışlığa sahip olduğunu, müvekkili şirketin … markalı ürünlerinin aynı zamanda sektörde, “…” olarak tanınmakta ve anılmakta olduğunu, raporda bu hususta hiçbir irdeleme ve incelemeye yer verilmediğini, müvekkili şirketin … ihareli markasının turuncu tonlarındaki kullanımıyla birlikte son derece tanınmış olduğunu -Davalılar tarafından “…” ve “…” şeklindeki yine turuncu renkle gerçekleştirilen kullanımların, müvekkili şirketin tanınmış marka haklarına açıkça tecavüz ettiğini, haksız rekabet yarattığı kanıtlanmış olmasına rağmen, tedbir taleplerinin son derece haksız bir şekilde reddedildiğini, davalı şirketlerin markasal kullanımlarının inşaat sektöründe oldukları dikkate alındığında, dava konusu kullanımların aynı zamanda kötü niyetli ve dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğunun sabit olduğunu, -Bilirkişi raporunda davalıların internet sitesi üzerinde yapılan incelemede inşaat hizmetleri ve boya ürünlerinde “…” ibaresi ile birlikte ürün etiketlerinde “…” ibaresinin de kullanmış olduklarının tespit edildiğini, -Yerel mahkeme tespitinin aksine internet sitesi alan adı sahibi olan … A.ş. de davalı olduğunu, sayın mahkemece erişimin engellemesine karar verilmesi talep edilen “http://www…com.tr” alan adlı intemet sitesinin davalıdan ayrı bir tüzel kişiliği olan … A.ş.’ne ait olduğuna yönelik hüküm kurulmuş olsa da eldeki davada iki davalının yer aldığını, davaya taraf olması ve davalı sıfatına haiz olmasına rağmen dava dışı şirket olarak atfedilen şirketin de davalı olduğunu, -Müvekkil şirketin … ibareleri markalarının tescil edildiği ürün ve hizmet alt sınıflarında boya ve inşaat hizmetlerinin de yer aldığını, müvekkili şirket’e ait … markasının inşaat malzemeleri ve boyalarla ilgili sınıflarda da tescilli olduğunu, müvekkili şirket’in “…” ibareli markalarının tamamen inşaat hizmetleri ve malzemeleri sınıflarıyla ilişkili olduğunu, ilişkili olma değerlendirilmesinin tamamen göz ardı edildiğini, yargıtay’ın da birçok kararında markalar arasındaki benzerliğin değerlendirilmesinde sınıflandırmanın tek başına bağlayıcı olmadığının belirtildiğini, -Dosyaya sunulan bilirkişi raporunu hazırlayan heyet teşkilinde inşaat sektörü alanında Uzman sektör bilirkişisinin yer almadığını, boya ve inşaat malzemeleri sektöründe kullanılan dava konusu … unsurlu markalar ile inşaat dış cephe sektöründe son derece tanınmış … markası arasında işletmesel bağlantı kurulabilmesinin çok muhtemel olduğunu, davalılara ait, boya ve inşaat malzemeleri sınıflarında başvuru konusu edilen “…” markasının başvurusunun boya ve inşaat malzemeleri sınıflarında (02 ve 37) reddedildiğini, “Dış cephe kaplaması” ürünü ile “boya” ürünü neredeyse aynı, birbiri yerine ikame edilme ihtimali çok yüksek olan, dağıtım kanalları aynı olan, tüketicilerin aynı raflarda yan yana görebileceği, aynı işletme tarafından üretilebilen ürünler olup mal ve hizmetler arasındaki benzerliğin üst düzeyde olduğunu, -Dava konusu olayda, markaya tecavüz ve haksız rekabet şartlarının tamamının gerçekleştiğini, SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca, tanınmış markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi, sulandırılması ve tanınmışlığından haksız yararlanma eylemi de nispi red sebebi olması yanında, aynı zamanda marka hakkına tecavüz oluşturduğunu ve bu eylemin de SMK.md.7/2-c maddesinde düzenlendiğini, davalılar tarafından “…” ibaresinin başta boya ve inşaat hizmetleri sektöründe kullanılmasının, “…” unsurunun ticaret unvanı yapılmasının, Müvekkili Şirketin tanınmış markasından haksız yarar sağlanmasına, markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesine ve itibarına zarar verilmesine neden olduğunu, dava konusu kullanımların aynı zamanda Müvekkili Şirketin tanınmış markasının sulanmasına neden olan haksız kullanımlar olduğunu, -Müvekkili Şirketin … markalı ürünlerinin aynı zamanda sektörde “…” olarak tanındığını, davalı kullanımının da turuncu rengi ön plana çıkarılmak suretiyl kullanıldığını, davalılar tarafından gerçekleştirilen kullanımların müvekkili şirketin turuncu rengiyle özdeşleşmiş ibareli tanınmış markası ile iltibas yaratarak taklit etmek suretiyle müvekkili şirketin marka haklarına tecavüz etmekte olduğunu ve haksız rekabetten bulunduğunun 6102 sayılı TTK ve 6769 sayılı SMK uyarınca tespitine, İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin, 2022/145 E. Sayılı dosyasından verilen, 04.07.2022 tarihli kararının istinaf incelemesi yapılmak suretiyle kaldırılmasına, İhtiyati Tedbire ilişkin tüm taleplerinin kabulü ile Davalılarca kullanılan http:/www…com.tr ibareli alan adlı intemet sitesinin kapatılmasına, mümkün değil ise erişimin engellenmesine, davalılar tarafından haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kullanılan, müvekkili şirketin tescilli tanınmış markasına tecavüz niteliğinde olan, “…” marka, işletme adı ve unvanlarının kullanıldığı tüm araç ve gereçlere el konulması; “…” marka, logo ve unvanına tek başına veya başka unsurlarla yer verilen tabela, etiket, broşür ve her türlü belge ve doküman ile sair dijtal, görsel, işitsel ve yazılı reklam-tanıtım materyallerinin sosyal medya ve genel olarak internet üzerinde kullanımının durdurulması; davalılara ait veya davalı tarafça tarafından kontrol edilen http:/www…com.tr adlı web sitesine erişimin durdurulması; içinde “…” ibaresi, unvanı, işletme adı, logosu ve markası geçen tüm içeriklerin/yönlendirici kodların/anahtar sözcüklerin kaldırılması; bunların toplatılıp, muhafaza altına alınması hususlarını kapsar şekilde, HMK.md.390/2 uyarınca davalıya tebligat yapılmaksızın (karşı taraf dinlenilmeksizin) ihtiyati tedbir kararı verilmesine, Mevcut durumun korunması ve davanın etkinliğini sağlamak amacıyla davalılardan … A.Ş. adına tescili … numaralı “…” ibareli markanın, … numaralı “…” ibareli markanın, … numaralı “…” ibareli markaların nihai kararın kesinleşmesine kadar marka üzerinde lisans verilmesinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, … markasını davalı tarafından kullanımlarının marka hakları kapsamında kalıp kalmadığı, tarafların markalarına dair vaki tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine karar verilmesi istemli dava olup, tedbir istemi de aynı hususlara ilişkindir. 10/01/2017 tarih ve 29944 Sayılı Resmi Gazete yayınlanıp aynı gün yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “İhtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği” başlıklı 159. maddesinde; “(1) Bu Kanun uyarınca; dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. (2) İhtiyati tedbirler özellikle aşağıda belirtilen tedbirleri kapsamalıdır: a) Davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması. b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması. c) Herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi. (3) İhtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/1/2011 tarihli ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır. 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. Maddesinde ise, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, yukarıda içeriği açıklanan deliller dikkate alındığında, somut olayda, davacı markasının yanında davalı markasının da bulunduğu, her iki tarafın tescilli markasının bulunması sebebiyle, taraf kullanımlarının tescilli marka sınıfı içinde kullanılıp kullanılmadığının değerlendirilmesinin yapılması gerektiği, davacı marka tescil tarihinin davalı markalarından daha önce olduğu ancak sınıflarının farklı olduğu, bu olgular karşısında ve her iki tarafın dosyaya sunduğu deliller karşısında davalı kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediğinin direk davanın esasına ilişkin bir husus olup, yargılamayla çözüleceği, tanınmış marka iddiasının da dosyadaki mevcut deliller ile değerlendirilmesinin yapılmasının mümkün olmadığı, dosyada tanınmış marka iddiasına yönelik bilirkişi raporunun yeterli olmadığı, mevcut deliller çerçevesinde, ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli yaklaşık ispat şartlarının oluştuğunun bu aşamada söylenemeyeceği, kaldı ki ileride değişen koşullara göre alınabilecek bilirkişi raporu ve yaklaşık ispat şartlarının varlığının tespiti halinde mahkemece her zaman tedbir kararı verilebileceği, bu aşamada 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/07/2022 tarih ve 2022/145 E. sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 06/10/2022