Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1292 E. 2022/1279 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1292
KARAR NO: 2022/1279
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12.04.2022
NUMARASI: 2022/178 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından dolayı, davaya ve icra takibine konu senet itibarıyla, sahtelik iddiasına dayalı olarak müvekkilinin davalı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine, haksız olarak ödenen 64.678,51 TL’nın davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, HMK 209. maddesine istinaden teminatsız olarak icranın durdurulmasına ve istirdat davasının konusuz kalmaması için, davalı adına kayıtlı taşınır, taşınmaz malları ile araçların trafik kayıtlarına, üçüncü kişilerdeki, bankalardaki hak ve alacakları üzerine teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı vekilinin icra takibinin durdurulması talebinin, icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden İİK. 72/3 maddesi hükmü uyarınca reddine, Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı, davacının senetten sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve davacının senede istinaden yapmış olduğu ödemelerin tespiti yargılamayı gerektirdiğinden ve mevcut deliller itibari ile yaklaşık ispat koşulu bulunmadığından reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine, aslen imzalamadığı ve yazmadığı 50.000 TL bedelli, 03.08.2015 tanzim tarihli, 07.08.2015 vade tarihli senede istinaden, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile başlatılan takipten, mernis adresine yapılan tebligatlardan ve icradan, yurt dışında olması sebebiyle haberdar olamadığını, takibin kesinleştirildiğini, dosya borcu haciz tehdidi altında kısmen ödendiğinden, davalı alacaklının aslen hakkı olmadığı bir alacağı, kötü niyetle ve müvekkilini zarara uğratmak kastıyla kısmen tahsil ettiğini, 1-İcra takibine konu senedin tarihine bakıldığında, 3 yıllık süre geçtiğinden, zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin, alacaklıyı tanımadığını, aralarında hiçbir ticari ilişki olmadığını, takibe dayanak senedin sunulmadığını, senet ortaya çıktığında, senede karşı beyan ve itirazları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili kimseye senet vermediğinden, yapılacak bilirkişi incelemesi ile sahteliğin ortaya çıkacağını, sahte senede dayalı icra takibine istinaden, borcu olmadığı halde müvekkilinin bankadaki 64.678,51 TL’nın icra kanalı ile tahsil edildiğini, Sahtelik iddiası nedeni ile HMK 209. madde hükmüne istinaden icra takibinin teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, “Bu sahtelik davası, icra takibini kendiliğinden durdurur”(HMK. mad.209/I)”B. Kuru /B. Arslan / E. Yılmaz, İcra ve İflas Hukuku, 2011, s.216.) “Borçlunun, alacaklının takip konusu yaptığı senedin sahte olduğunun tespiti için açtığı dava (sahtelik davası; HUMK. m.314) da İİK. m.72 anlamında bir menfi tespit davasıdır. Ancak, sahtelik davasının icra takibine etkisi; İİK. m.72 hükmüne değil HUMK. M.317 hükmüne tabidir. Buna göre sahtelik davasına bakan mahkeme, sahteliği iddia edilen senet hakkında bilirkişi incelemesi yapılmasına ve senedin yazıldığını görenlerin dinlenmesine karar vermiş ise, sahteliği iddia edilen senet, sahtelik davası sonuçlanıncaya kadar hiçbir işleme dayanak yapılamaz (HUMK. m.317, c.2); yani, bu halde, sahteliği iddia edilen senede dayanarak yapılmış (başlamış) olan icra takibi kendiliğinden durur” ( Baki Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası,2003, s.18 vd.) (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.2, 2001, s.2100 vd.) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yapmış olduğu inceleme neticesinde bonoda tahrifat iddiasında bulunulduğundan, HMK m. 290 uyarınca tedbir (icra takibinin durdurulması) kararı verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek İİK’nın 72/III uyarınca tedbir kararı verilmesini hukuka aykırı bulduğunu, (Y.19. HD., 17.5.2012, 3644/8311 (www…com). (Y. 19. HD., 16.10.2012, 11268/15122 (www….com) bu nedenle, mahkemenin sahtelik iddiası nedeni ile resen ve HMK hükümleri gereğince tedbiren icra takibinin durdurulmasına karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde ret kararı vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2-Haksız icra takibinden dolayı, 64.678,51 TL tahsil edildiği ve icra takibi devam ettiğinden, halen haksız ödeme tehdidinin de devam ettiğini, İstanbul BAM … Hukuk Dairesi’nin … K. Sayılı kararında, alacağın varlığı konusunda yaklaşık ispat durumunda ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini belirttiğini, dosyaya, pasaport kayıtları, icra dosyası belgeleri, müvekkilinden tahsil edilen makbuzlar sunulmuş olduğundan ve sahtecilik iddiası ile ilgili suç duyurusunda da bulunulduğundan, alacak yaklaşık olarak ispat edildiğinden, açılan istirdat davasının konusuz kalmaması için, davalı adına kayıtlı taşınır, taşınmaz malları ile adına kayıtlı araçların trafik kayıtlarına, üçüncü kişilerdeki, bankalardaki hak ve alacakları üzerine teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi gerekirken, ret kararı verilmesinin yerinde olmadığını, açıklanan ve re’sen dikkate alınacak tüm nedenlerle; 12.04.2022 tarihli ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; imzasını inkar ettiği 50.000 TL bedelli, 03.08.2015 tanzim tarihli, 07.08.2015 vade tarihli senede istinaden, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden başlatılan ve yurt dışında ikamet etmesi sebebiyle, mernis adresine yapılan tebligatlardan ve icradan haberdar olamadığı için kesinleşen dosya borcunun haciz tehdidi altında kısmen ödendiğinden bahisle, davalıya borçlu olmadığının tespitine, ödenen miktarın istirdadına, sahtelik iddiası nedeni ile HMK 209. Madde uyarınca icra takibinin teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, istirdat talebinin konusuz kalmaması için davalının menkul ve gayrımenkulleri ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz tesisine karar verilmesine ilişkindir. Mahkemece; İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden, icra takibinin durdurulması talebinin, İİK. 72/3 maddesi hükmü uyarınca reddine, Senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı, davacının senetten sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve davacının senede istinaden yapmış olduğu ödemelerin tespiti yargılamayı gerektirdiğinden ve mevcut deliller itibari ile yaklaşık ispat koşulu bulunmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Karar aleyhine davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 1-Davalı … tarafından davalı aleyhine, 07/12/2019 tarihinde İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyası ile; 50.000 TL bedelli, 03/08/2015 tanzim, 07/08/2015 vade tarihli senede dayanılarak işlemiş 28.668,50 TL faizi ile birlikte 78.668,50 TL toplam alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takipsiz bırakılması ile işlemden düşen dosyanın yenilenmesi üzerine … takip numarasını aldığı tespit edilmiştir. 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddesinin 1. ve 2. fıkrası ile 3. fıkrasının ilk cümlesi; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” HMK 209. maddesi; “Adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz” şeklinde düzenlenmiştir. HMK tüm davalara ilişkin tedbir usulünü düzenleyen genel bir yasa olup, İİK ise; takip hukukundan doğan ihtilaflara ilişkin özel bir yasadır. Hukukun genel kuralı uyarınca, ihtilafa ilişkin özel yasa mevcut ise, genel nitelikteki HMK’nın tedbire ilişkin hükümleri uygulanmaz. Tedbir isteyen, İstanbul … İcra Dairesi’nin … (yenilemeden önce …), takip sayılı dosyası ile aleyhine icra takibi başlatıldıktan sonra takibin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasını talep etmiştir. Talep, takip hukukuna ilişkin olduğundan, uygulanması gereken İİK’nun ilgili hükümleridir. HMK 209. maddesinde adi senede ilişkin düzenleme mevcut olup, takip konusu çek kambiyo vasfına sahip olduğu için de 209. maddenin davada uygulanması mümkün değildir (Yargıtay 11.HD’nin 03/02/2014 tarihli 2014/445-1840 E – K sayılı kararı ). Dava, icra katibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğundan, İİK 72/3. maddesindeki özel düzenlemeye göre, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, takip konusu borcun icra dosyasına depo edilmesi ve mahkemece %15’ten az olmamak üzere taktir edilecek teminatın dava dosyasına yatırılması karşılığında sadece icra veznesine yatırılan paranın dava sonuna kadar alacaklıya ödenmemesi için tedbir verilebileceğinden, icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden, ilk derece mahkemesinin tedbir talebinin reddine ilişkin 12/04/2022 tarihli ara kararı yasal düzenlemelere uygun olduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Takip konusu senedin takibin ilk başlatıldığı 07/12/2019 tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı itirazının incelenmesi, davanın esasına ilişkin olup, yargılamayı gerektirdiğinden, İİK 72/3 maddesindeki düzenleme sebebiyle bu aşamada sonuca etkili olmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 2- İhtiyati haciz İİK’nun 257. maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir. 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında maucceliyet kesbeder. Gemi alacaklıları, donatanın yalnız mahdut aynı surette mesul olduğu hallerde, ancak mesuliyete mevzu teşkil eden mal ve haklara ihtiyati haciz koydurabilirler. Donatanın aynı zamanda şahsen mesul olduğu haller bundan müstesnadır. Şu kadar ki, donatanın şahsi mesuliyeti bir miktar ile mahdut ise gemi alacaklıları ancak bu miktar için donatanın diğer mallarını haczettirebilirler. Yük alacaklıları hakkında da yukarıdaki fıkra hükmü kıyas yoluyla tatbik olunur” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeden hareketle, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için; talepte bulunan tarafın alacağının varlığını ve vadesinin geldiğini, vadesi gelmemiş ise 257. maddenin ikinci fıkrasındaki koşulların bulunduğunu kanıtlaması gerekir. Davacı tarafın iddiası; takibe konu senetteki imzanın eli mahsulü olmadığı için borçlu olmadığının tespiti ile ödenen kısım yönünden istirdadına ilişkin olup, alacağın varlığı senetteki imzanın davacının eli mahsulü olmadığının tespitine bağlıdır ve yargılamayı gerektirmektedir. İbraz edilen pasaport örneği, icra dosyası belgeleri, tahsil edilen tutarların makbuzları ve sahtecilik iddiası ile ilgili suç duyurusu, alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli belge niteliğinde olmadığından, talep tarihi itibariyle alacaklının belgelere dayalı, belirli ve vadesi gelmiş bir alacağı söz konusu olmadığı gibi, 257. maddenin ikinci fıkrasındaki koşulların bulunduğu da kanıtlanmadığından, mahkemece ret kararı verilmesinde yasal düzenlemelere ve usule aykırılık bulunmadığından istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan hususlar gereğince davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/04/2022 tarih ve 2022/178 E. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2022