Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1291 E. 2022/1350 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1291
KARAR NO: 2022/1350
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 07/06/2022
NUMARASI: 2022/371 E.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri …’ın eşi ve …’ın babası olan …’ın 22/09/2019 tarihinde hayatını kaybettiğini ve mirasçı olarak müvekkillerinin kaldığını, müvekkillerine kalan 9 adet çek ve 1 adet senedin müteveffa …’ın … Bankası Levent Şubesi’ndeki özel kasasının 22/10/2019 tarihinde açıldığında bulunduğunu, icra dosyasına sunulan takip dayanağı çeklerin davalı … tarafından aval sıfatı ile imzalandığını, çeklerin ön yüzünde diğer davalı ve keşideci … A.Ş.’nin imzasının olduğunu, çeklerin bir kısmının ibraz tarihi geçtikten sonra bulunması, bir kısmının ise ödenmesi gereken veraset ve intikal vergisinin nakden kısa zamanda temin edilemediği için ibraz süreleri geçtiğini, anılan kambiyo evraklarından 1 adet bononun vadesinde …n tarafından, 29/11/2019 ve 20/12/2019 vadeli … ve … seri numaralı toplam 5.000.000,00-₺ bedelli çeklerin yasal süresi içerisinde bankaya ibraz edildiğinde tahsil edildiğini, … ve … seri numaralı çeklerin borçlular aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas ve … esas sayılı dosyalarına davalılar tarafından ödendiğini, anılan kambiyo evrakları dışında kalan çekler için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası kapsamında davalı borçlulara karşı 23/03/2021 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin borçlulara 06/07/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlular tarafından 07/07/2021 tarihinde yapılan haksız itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın iptalini ve alacak bir rehinle teminat altında olmadığından, borçluların borcu kötü niyetle ödememe veya geç ödeme iradesi ve mallarını kaçırma tehlikesi bulunduğundan, davalıların takip tutarı olan 19.155.366,78-₺ alacak için menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının öncelikle teminatsız olarak, aksi halde uygun görülecek teminat karşılığı ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Talebin; dava ile birlikte talep edilen 2004 sayılı İİK 257 vd. maddelerine dayalı ihtiyati hacize ilişkin olduğu, İhtiyati haciz şartlarının düzenlendiği İİK 257 maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yed’inde veya 3. şahısta olan menkul ve gayrimenkul mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir. 1-Borçlunun muayyen ikâmetgahı yoksa; 2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; bu suretle, ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” hükmünün yer aldığı, İİK 258. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz taleplerinde, yaklaşık ispatın yeterli olduğu, Somut olayda uyuşmazlığın, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti noktasında toplandığı ve yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada yaklaşık ispat şartının oluştuğu kabul edilemeyeceğinden davacının ihtiyati haciz talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İİK’nun 257. maddesi uyarınca rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir “para borcunun” alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklar ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceğini, mahkeme dosyasına sunulan dava konusu çeklerden kaynaklanan alacakların vadesi gelmiş alacaklar olup, icra takibine konu edildikleri gibi, alacakların üzerinde rehin teminatı da bulunmadığından, İİK 257.maddede düzenlenen ihtiyati haciz şartlarının gerçekleştiğini, İtirazın iptali davasına konu edilen 5 adet çekin, müvekkillerinin murisi …’a verilen 1 adet bono ve 9 adet çekin devamı niteliğinde olduğunu, dilekçede belirttikleri tahsil edilmiş çekler ile itirazın iptali davasına konu edilen çeklerin seri numaralarının birbirini takip ettiğini, sıralı çeklerin bir kısmının davalılarca borçlu oldukları ikrar edilerek ödenmesine karşın, ödenen çeklerin devamı niteliğindeki çeklere ilişkin takibe itiraz edilmesinin ve davalıların borçlarını inkar etmelerinin abesle iştigal olup, bu husus dava dilekçesinde ayrıntıları ile izah edilmesine rağmen yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, Dava dilekçesinde, tahsil edilen sıralı çeklerin haricen tahsil bildirimi ve müvekkili … hesabına ödendiğini gösterir banka belgeleri ile ispat edildiğini, yazılı delil niteliğindeki belgelerle iddiaları desteklenmiş ve yaklaşık ispat şartı yerine getirildiği halde, yerel mahkeme tarafından yeterli görülmemesinin ihtiyati haciz talebinde kesin ispatın beklenmesi gibi kanuna ve hakkaniyete aykırı bir sonucu doğurduğunu, Yaklaşık ispatta hâkimin, ispat edilmek istenen olayı muhtemel görmesi, iddia edilen olayın doğru olma ihtimalinin, doğru olmama ihtimaline göre ağır basması olduğunu, (Doç. Dr. …) Dava konusu çekler kambiyo vasfını yitirmiş olsa da, adi yazılı senet niteliğinde olduğunu, davalıların icra dosyasında imzaya itiraz etmemeleri sebebiyle, ikrar ettikleri anlamına geldiğinden, yaklaşık ispat şartının sağlandığının kabulü gerektiğini, (19. Hukuk Dairesi 2015/7177 E. 2015/16420 K ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 11/05/2010 günlü, 2009/9127 E, 2010/5844 K sayılı ilamı) açıklanan sebeplerle yerel mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddi kararı usule ve kanuna aykırı olduğunu, ihtiyati hacze yönelik taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; Davalıların keşideci ve aval veren konumunda oldukları, yasal süresinde bankaya ibraz edilmeyen çekler sebebiyle aleyhlerine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına borçlu tarafça yapılan itirazın haksız olduğu ve sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağından bahisle iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili, alacak bir rehinle teminat altına alınmadığından, borçluların borcu kötü niyetle ödememe veya geç ödeme iradesi ve mallarını kaçırma tehlikesi mevcut olduğundan, İİK 257 gereğince ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkindir. Mahkemece; Somut olayda uyuşmazlığın; takip tarihi itibari ile davacının davalı taraftan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacak miktarının tespiti noktasında toplandığı ve yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada yaklaşık ispat şartının oluştuğu kabul edilemeyeceğinden davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Karar aleyhine davacılar vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında; davacılar vekili tarafından davalı borçlular aleyhine … Çağlayan Şubesi’nden 15/11/2019 tarihinde keşide edilmiş, … çek numaralı 2.100.000,00 TL tutarlı, 05/11/2019 tarihinde keşide edilmiş, … çek numaralı 2.100.000,00 TL tutarlı, 15/10/2019 tarihinde keşide edilmiş, … çek numaralı 3.250.000,00 TL tutarlı, 30/09/2019 tarihinde keşide edilmiş, 1010576 çek numaralı 5.400.000,00 TL tutarlı, 30/10/2019 tarihinde keşide edilmiş, … çek numaralı 2.750.000,00 TL tutarlı çeklerin faizi ile birlikte toplam 19.155.366,78 TL alacağın tahsili için genel haciz yolu ile takip başlatıldığı, çeklerde keşidecinin … A.Ş. olduğu ve … emrine keşide edildiği, çekin önyüzünde “AVALİMDİR” ibaresinin ve …’in imzasının, arka yüzünde …’in cirosunun olduğu, bankaya süresinde ibraz edildiğine ilişkin kaşe bulunmadığı, yapılan itiraz ile takibin durduğu tespit edilmiştir. İİK’nun 257. maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz isteyebilir; 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, 2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar yada bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa” düzenlemesi mevcuttur. TTK 780. maddesindeki tanım ve yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca çek; kayıtsız şartsız belirli bir bedelin ödenmesini içeren havale hükmündedir. TTK 795. maddesi uyarınca çek görüldüğünde ödenir. TTK 796. maddesinde belirtilen sürelerde bankaya ibraz edilmesi gerekir. Davacı tarafça; çeklerin ellerinde olmayan sebeplerle süresinde bankaya ibraz edilemediği beyan edildiğinden, ihtiyati haciz tesisi talebinin, yasal ibraz süresi içerisinde bankaya ibraz edilmemiş çeklere dayandığı sabittir. Çekler yasal sürede ibraz edilmediğinden, kambiyo vasfını yitirdiği için, kambiyo hukukuna göre takip yapılamaz ise de; çekler usule uygun düzenlendiğinden ve imzaya itiraz edilmediğinden, alacağın varlığına ilişkin yazılı delil başlangıcı niteliğinde kalır. (Yargıtay 11. HD’nin 13/10/2020 tarihli 2020/2400-4047 esas ve karar) Muayyen (miktarı belirli) bir alacağı olanların ihtiyati haciz talep edebilmesi için, İİK 257. maddesi gereğince istenebilir hale gelmiş bir para borcu olması, rehinle teminat altına alınmamış olması gerekir. Her ne kadar dava ve takip konusu alacağın belirli (muayyen) olduğu tespit edilmiş ve rehinle teminat altına alındığı iddia ve ispat edilmemiş ise de; davalı taraf, çeklerin süresinde ibraz edilmediği için kambiyo vasfını yitirmesinin yanında zaman aşımına uğradığını da iddia etmekte olup, zamanaşımına uğramış borç eksik borç haline geleceğinden, bu hususun tespiti yargılamayı gerektirdiğinden, talep tarihi itibariyle İİK 257. maddesinde belirtilen istenebilir hale gelmiş bir para borcu bulunmadığından HMK 257. maddedeki koşullar gerçekleşmediğinden, davacı vekilinin koşulların bulunduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı vekili, dava ve takip konusu çeklerin, daha önce davalı tarafça itirazsız ödenen çeklerle sıralı çek olduğundan, itirazın kötü niyetli olduğunu, amacın borcu ödemekten kaçınmak olduğunu iddia etmiş ise de iddia edilen hususlar davanın esasına ilişkin olup, tarafların ibraz edeceği deliller toplandıktan sonra yapılacak yargılama ile belirleneceğinden, nihai kararda değerlendirilmesi gereken hususlardan olmakla istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan hususlar gereğince davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2022 tarih ve 2022/371 E. Sayılı kararına karşı talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Talep eden tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 06/10/2022