Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/127 E. 2022/163 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/127
KARAR NO: 2022/163
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 26.11.2021
NUMARASI: 2021/439 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tedbir talep eden davacı vekili tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … tescil numaralı markanın sahibi olduğunu, davalılarca müvekkilinin tescilli marka ismi aynı tasarım, renk ve yazı fontu ile birebir kullanıldığını, ”http://www…com” isimli internet sitesiyle de müvekkilinin marka adı ve tasarımını aynen kullandıklarını, davalıların marka haklarına açıkça tecavüz ettiklerini, beyan ederek, müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin durdurulması ve bu ürünlerin üretiminde kullanılan araç, gereç, cihaz ve makinelere de el konulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, Mahkemece verilen 23.03.2021 tarihli ara karar ile yaklaşık ispat koşulları oluşmadığından bahisle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Davacı vekilinin talebi üzerine; 20.000,00 TL teminat karşılığında ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, “Davalıların işyeri adreslerinde tespit olunan ve bilirkişi raporunda görsellerine yer verilen “…” ibaresini havi tabelaların indirilmesine, bu ibareyi havi evraka el konularak yed-i emine teslimine, araç, gereç, cihaz ve makinalara el konulması talebinin bu tip materyal hakkında davalılar aleyhine bir tespit bulunmadığı anlaşıldığından bu yöndeki talebin reddine,” karar verilmiştir. Tedbir talebine yapılan itiraz neticesinde ilk derece mahkemesince; “Davalı … vekili 12/10/2021 havale tarihli dilekçesi ile; davacının iddia ettiği gibi bir izinsiz ve habersiz marka kullanımının söz konusu olmadığını, davacının kötü niyetli olarak müvekkillerinin markayı kullanmasından haksızca caydığını, taraflar arasındaki anlaşma gereği müvekkillerinin uzun süre bayilik hizmeti verdiğini ve bu hizmete karşılık müvekkilinin davacıya ödemelerde bulunduğunu, davacı yanın müvekkilinin markayı kullandığından bilgisi ve onayı bulunduğunu, müvekkillerinin hizmet alanının davacının tescilli markasının hizmet alanı dışında kaldığını, müvekkillerinin marka hakkına tecavüz yönünde eylemlerinin bulunmadığını beyan ederek ihtiyati tedbir kararına itiraz ettiklerini belirtmiş, İlk derece Mahkemesince 26.11.2021 tarihli ara karar ile, bilirkişi raporuna atıfta bulunarak itirazın reddine,” karar verilmiş, verilen karar davalılar vekilince istinaf edilmiştir.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının iddia ettiği gibi bir izinsiz ve habersiz marka kullanımının söz konusu olmadığını, davacının tamamen kötü niyetli olarak müvekkillerinin markayı kullanmasından haksızca caydığını, taraflar arasındaki anlaşma gereği müvekkillerinin uzun süre bayilik hizmeti verdiğini ve bu hizmete karşılık davacıya ödemelerde bulunduğunu, ikinci cevap dilekçesinde görseli sunulan cihazın müvekkiline satıldığını, davacı yanın müvekkilinin markayı kullandığından bilgisi ve onayı bulunduğunu, Dosyaya sunulan kira sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere, davacının söz konusu işletmeden haberdar olduğunu, buna rağmen davayı bir yıl sonra ikame ettiğini, Müvekkillerinin hizmet alanının davalının hizmet alanının dışında olduğunu, müvekkillerinin marka hakkına tecavüz yönünde bir eylemlerinin bulunmadığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, somut olayda; tedbir kararına dayanak alınan bilirkişi raporunda, davalıların kullandığı işaretlerin esaslı unsurunun davacı yanın tescilli markasının esas unsuru ile aynı olduğu, davacı markasındaki şekil unsurunun davalılarca kullanılan markalardaki şekil unsurunun birebir aynı olduğu, bu suretle davacının markası ile davalılarca kullanılan işaretin ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu, davacı yanın markasının 37.sınıfa dahil hizmetlerde tescilli olmadığı, davalılarca 37.sınıfa dahil hizmetlerde kullanılan işaretin, davacı yana ait markanın türev markası olduğu izlenimi vereceği, bunların kaynağının aynı işletme olduğu veya hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğu kanısı yaratacağı ve bu durumun iltibas ihtimali yaratacağı yönünde görüş ve değerlendirmelerin yer aldığı, gerek bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmeler, gerek tarafların iddia ve savunmaları ve gerekse toplanan delil durumuna göre, yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmiş olduğu, davalıların sair iddialarının yargılamayı gerektirdiği, ilk derece mahkemesince tedbire itirazın reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, aleyhine tedbir kararı verilen tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin tarih ve 2021/439 E., sayılı kararına karşı davalılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalılardan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalılarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.10/02/2022