Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/126 E. 2022/124 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/126
KARAR NO: 2022/124
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 08/10/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/42 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesi ile; davalı adına … tescil nolu markanın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmesi üzerine, mahkemenin 11.01.2021 tarihli tedbir kararıyla; “Davanın niteliğine göre taraf teşkilinde güçlük yaşanmaması bakımından davacının ihtiyati tedbir talebinin takdiren 20.000,00 TL (YirmiBin TL.) teminat karşılığında davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; Davaya konu 2011/34283 tescil nolu marka davalı adına kayıtlı ise, üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için TPMK sicil kaydına tedbir konulmasına,” şeklinde karar verdiği, davacı tarafın süresinde takdir edilen teminatı yatırarak kararın işleme konulduğu anlaşılmıştır. Davalı vekili 07/10/2021 tarihli duruşma beyanları ile, cevap dilekçelerini tekrar ettiklerini, dava konusu markanın tanınmış marka olduğunu, müvekkili şirket bu markaya ilişkin milyonlarca TL reklam yaptığını, yurt dışında mukim birinin açtığı dava için alınan 20.000,00 TL teminat bedelinin az olduğunu, öncelikle tedbirin kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Davacı vekili 07/10/2021 tarihli duruşma beyanları ile, tedbirin sadece markanın devrine yönelik olduğunu, tedbir kararının yerinde olduğunu, itirazın reddine karar verilmesini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesinin 08.10.2021 tarihli ara kararıyla; “Tedbirin, dava niteliğine göre, taraf teşkilinde güçlük çekilmesinin önlenmesine yönelik olup, davalının markanın kullanımın ve markadan doğan haklarını kullanmasına herhangi bir engel oluşturmadığı ve teminat alındığı anlaşılmakla, tedbire itirazın reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Mahkemece tarafları dinlenmeden ihtiyati tedbir kararı verildiğini, verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2010 yılından bu yana … markasının müvekkili şirketin tanınmış markası olduğunu ve 35. Sınıfta tescil edildiğini, tanınmış bir marka olup, davacının iddia ettiği gibi markayı başkasına devretme ihtimalinin bulunmadığını, verilen tedbir kararının müvekkili şirketin mağduriyetini arttırmakta, ticari itibarına ciddi zarar vermekte olduğunu, Davacının, Müvekkilinin … markasını Türkiye’de ciddi ve etkin bir şekilde kullanmadığı yönünde iddiada bulunuğunu ancak bu iddiasını kanıtlar nitelikte herhangi bir delil sunmadığını, HMK’nın 390. Maddesine göre davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek durumunda olup, kararın HMK 339 vd. Madde hükümlerine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, İhtiyati tedbir kararının müvekkili şirketi, müvekkili şirket çalışanlarını, bayilerini olumsuz yönde etkileyen, etkilemeye devam edecek olan, ciddi maddi ve manevi zarara uğratan bir karar olduğunu, bu nedenle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 10/01/2017 tarih ve 29944 Sayılı Resmi Gazete yayınlanıp aynı gün yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun “İhtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği” başlıklı 159. Maddesinde; “(1) Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. (2) İhtiyati tedbirler özellikle aşağıda belirtilen tedbirleri kapsamalıdır: a) Davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması. b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması. c) Herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi. (3) İhtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır. 6100 Sayılı HMK’nın 389. Maddesinde” (1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 390.maddesinde ise “(1) İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.(2) Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. (3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, davalı adına kayıtlı markanın yargılama süresince üçüncü kişilere devrinin önlenmesi dışındaki tedbirler açısından yaklaşık ispatın bu aşamada gerçekleştiğini kabul etmek ve tedbirlere hükmetmek mümkün olmamakla birlikte, hükümsüzlük davalarında dava konusu olan markaların üçüncü kişilere devredilmek suretiyle taraf teşkilinde sorunlar yaşanmaması ve usul ekonomisi prensipleri gereği tedbir kararı verilmesinin gerek ilk derece mahkemesi kararları, gerekse Dairemizin kararları ile yerleşik uygulama haline geldiği, markaların devrinin önlenmesi tasarruf yetkisine getirilen bir sınırlama ise de, bu yönde tasarrufu gerektiren bir zorunluluğun yada zararın davalı tarafça ileri sürülmediği, davalı tarafa ait markanın tescil kaydı üzerinde üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir koyulmasının davalı tarafın marka kullanımını ve ticari hayatını etkilemeyeceği anlaşılmakla, ihtiyati tedbire itiraz eden vekilin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08.10.2021 tarih ve 2021/42 E. Sayılı ara kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2022