Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1248 E. 2022/1235 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1248
KARAR NO: 2022/1235
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 04/07/2022
NUMARASI: 2022/62 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talebinde bulunan davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının, müvekkili şirket adına tescilli ”…” ibaresini yeni açtığı restauranlarda kullanmaya devam ettiğini, davalının en son Yeniköy’de açtığı … isimli restaurantın giriş kapısında ve sosyal medya platformlarının tamamında … ibaresini kullandığını, bu hususta davalının Beşiktaş …Noterliğinin 24.05.2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar edildiğini ancak davalının bu markayı sosyal medya hesabı ve restaurant giriş ve görsellerinde kullanmaya devam ettiğini, davalının … (…) şeklinde kullanımlarının açıkça müvekkili şirket adına tescilli … numaralı “…” markasına tecavüz ettiğini beyan ederek, davalı tarafından kullanılan ”….com” isimli internet adresinin kullanılmasının tedbiren yasaklanmasını, davalı tarafından Yeniköy, … Cd. no:…, … Sarıyer/İstanbul adresinde … isimli işyerinde ‘…” ibaresinin kullanılmasının tedbiren yasaklanmasına, instagram ve diğer sosyal medya hesabında … ibareli görsellerinin kullanılmasının tedbiren yasaklanmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi uyarınca somut olayda, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir. İhtiyati tedbir talebinde bulunan davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının, davacı adına kayıtlı dava konusu markayı, kendi açtığı iş yerinde önüne sadece @ işareti koymak suretiyle ”…” olarak tüm görsellerinde ve sosyal medya hesaplarında kullanmasının açıkça marka hakkına tecavüz içerdiğini, davalının bu marka üzerinde bir hak iddiası olmayıp davacı şirketin eski ortağı olduğunu, şirket hisselerinin bedeli karşılığında rekabet etmeme ve gizlilik sözleşmesi imzaladığını, daha sonra markanın tanınırlığından yararlanmak üzere yeni açmış olduğu iş yerinde yaygın olarak ”…” ibaresini yaygın olarak kullanmaya başladığını, tanınmış bir markanın önüne @ işareti konulmasının ,onu farklı bir marka haline getirmediğini, davalının ihtarname ile uyarılmış olmasına rağmen halen eylemine devam ettiğini, davalının en son Yeniköy’de açtığı … isimli restaurantın giriş kapısında ve sosyal medya flatformlarının tamamında ”…” ibaresini yaygın olarak kullandığını beyan ederek, Mahkemece verilen ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, marka hakkına tecavüz edildiği iddiasıyla karşı taraf kullanımlarının tedbiren durdurulması ve önlenmesine karar verilmesi talebidir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebepiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu ortadadır. Davacı; Müvekkili şirket adına tescilli ”…” ibareli markanın, davalı yanca yeni açılan restauranlarda ve sosyal medya hesaplarında kullanıldığını, ayrıca markayı içeren internet alan adının da kullanmak suretiyle markaya tecavüzde bulunulduğunu iddia etmiştir.Karşı taraf ise; davalının davacı şirketten bağımsız, onun tescillerinden önce başlayıp devam eden markasal kullanımlarının bulunduğunu, … markasını yaratan, ihdas ve istimal edenin davalı olduğunu iddia etmiştir. Karşı tarafca gerçek hak sahipliği iddiasında bulunulduğuna göre, eldeki delil durumu itibariyle, marka hakkına tecavüz ve gerçek hak sahipliği iddialarını yaklaşık ispat ölçüsünde ispatı gereklidir. Ancak mevcut delil durumuna göre, gerçek hak sahipliği iddiasının Mahkemece henüz araştırılmadığı, dava konusu markayı taraflardan hangisinin, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullandığının tespit edilemediği, hak sahipliğinin söz konusu olup olmadığının mahkemece incelenip tartışılması gerektiği, davalı kullanımlarının marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediği, davalı kullanımının üstün hak sahipliğine dayanıp dayanmadığı hususlarının yargılamayı gerektirdiği, gelinen aşamada, yaklaşık ispat ölçüsü çerçevesinde, tedbir için gerekli koşulların henüz oluşmadığı, dolayısıyla İlk Derece Mahkemesince tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen ara kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, tedbir talebinde bulunan tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/07/2022 tarih ve 2022/62 E., sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/09/2022