Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1239 E. 2022/1297 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1239
KARAR NO: 2022/1297
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2022
NUMARASI: 2022/153 Esas
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesinin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; davalı adına … sayı ile tescilli … marka tescilinin kapsadığı tüm mallar için hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, marka tescil belgesinin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesi talep etmiştir. İlk derece Mahkemesince; 23.06.2022 tarihinde, davacının 5.000-TL teminatı nakden veya muteber bir bankanın kesin ve süresiz teminat mektubu olarak, kararın tebliğ tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde ibraz edilmesi halinde ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; davalı adına kayıtlı olduğu bildirilen … sayılı marka tescil belgeleri davalı adına kayıtlı ise 3. şahıslara devrinin önlenmesi açısından TPMK sicil kaydına tedbir konulmasına, teminat yatırıldığı takdirde kararın uygulanabilmesi için bir örneğinin TPMK’ya gönderilmesine ve taraflara tebliğine, HMK’nın 393/1. maddesi gereğince, 1 hafta içerisinde ihtiyati tedbirin uygulanması talep edilmediği takdirde ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılmasına karar verilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalarındaki yazılı ve sözlü beyanlarında özetle; davacının iddialarının somut gerçeklere ve hukuka açıkça aykırı olduğunu beyanla İHTİYATİ TEDBİRİN KABULÜNE İLİŞKİN 23.06.2022 tarihli ARA KARARA KARŞI TEDBİR VE TEMİNAT AÇISINDAN İTİRAZ EDİLEREK, müvekkili şirketin … markasının TPMK nezdinde … tescil numarası ile 27/04/2022 tarihinde tescil edildiğini, bir marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğunun tespiti için kötü niyetin başlangıçtan itibaren var olması gerektiğini, itiraz sahibinin afaki beyanları uyarınca müvekkilinin kötü niyetli olduğunun tespitinin mümkün olmadığını, davacının herhangi bir hakkına tecavüz olmadığı gibi davacıya zarar verecek hiçbir iş ve eylemin müvekkili tarafından gerçekleşmediğini ayrıca davanın esasını çözer mahiyette tedbir kararı verilemeyeceğini, ihtiyati tedbir kararı verilmesi şartlarının oluşmadığını, müvekkili şirketin mülkiyet hakkına açıkça aykırı olan ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiğini ayrıca mahkeme tarafından belirlenen teminat miktarına da itirazları olduğunu, belirlenen 5.000-TL teminatın çok düşük ve sembolik kaldığını, öncelikle tedbir kararının kaldırılmasını aksi halde söz konusu tedbir kararı ile müvekkili şirketin telafisi imkansız zararlara uğramısı muhtemel olduğundan teminat bedelinin hak ve nesafet kuralları gereğince en az 1.000.000-TL’ye yükseltilmesine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; hükümsüzlüğü talep edilen endüstriyel tasarımların davanın devamı sırasında üçüncü kişilere devredilmesi durumunda taraf teşkili sağlanması hususunda zorluk çıkabileceği, verilecek kararın infazında sıkıntı yaşanmaması gereği hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaştırmaması amacıyla tedbire hükmedildiği gerekçesi ile tedbire ilişkin itirazın reddine ve yine somut uyuşmazlık bakımından verilen tedbir kararının davalının endüstriyel tasarımlarının kullanım hakkını kısıtlamadığı, devrin önlenmesine yönelik tedbirin davalının ticari faaliyetlerini engeller mahiyette olmadığı, bu itibarla belirlenen teminatın tedbirin kapsamı ile uyumlu olduğu gerekçesi ile teminatın miktarına yapılan itirazın reddine karar verilmiştir. İstinaf yoluna başvuran davalı vekili özetle; müvekkilinin sağlık sektöründe biyoteknolojiyle ilgili araştırma ve deneysel geliştirme faaliyetlerinde bulunmak üzere kurulmuş bir şirket olduğunu, şirketin kuruluşundan bu yana faaliyet gösterdiği alanlara büyük yatırımlar yapmış olup, yatırımlarına da devam ettiğini, açılan davanın kötü niyetle açılmış olduğunu, hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde bir dava olduğunu, davanın reddinin gerekmesinin yanı sıra verilen ihtiyati tedbir kararının da usule ve yasal düzenlemelere aykırı olduğunu, istinaf taleplerinin kabulü ile itirazları doğrultusunda ilk derece Mahkemesinin itirazın reddine dair kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını ve söz konusu tedbir kararı ile müvekkili şirketin telafisi imkansız zararlara uğraması muhtemel olduğundan bahisle teminat bedelinin hak ve nesafet kuralları gereğince en az 1.000.000-TL’ye yükseltilmesini talep etmiştir.İstinafa cevap dilekçesinde davacı vekili özetle; ilk derece Mahkemesinin kararının yerinde olduğundan bahisle marka hükümsüzlüğü davasına uygun olacak şekilde karar verilerek tedbir alındığını, davalının istinaf taleplerinin usulden ve esastan reddine ve ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesini savunmuştur. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Dava; mevcut durumun muhafazası ile davanın etkinliğini sağlamak amacı ile … tescil numarası ile davalı adına kayıtlı … markasının 3. kişilere olası devrinin ve devrin sicile kaydının hüküm kesinleşinceye dek önlenmesi için SMK’nın 159. ve HMK 389 vd. maddeleri uyarınca ilgili markanın sicil kaydına ihtiyati tedbir konulması istemi ile marka hükümsüzlüğüne karar verilmesi istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Uyuşmazlık; marka hükümsüzlüğüne ilişkin istemli davada, davalı adına kayıtlı … markasının 3. kişilere devrinin önlenmesi yönünde verilen ihtiyati tedbire ve teminat miktarına itirazın reddinin hukuka uygun olup olmadığı noktasındadır. Marka hukukundan doğan hak, mülkiyet hakkı olup, mülkiyet hakkı Anayasa ile teminat altına alınmış ise de; bu koruma sınırsız değildir. Mülkiyet hakkı mahkeme kararı ile geçici hukuki koruma türü olan ihtiyati tedbir yolu ile kısıtlanabilir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Ayrıca marka hukukunda tescilli markalar bakımından 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.159’da özel bir düzenleme yer almaktadır. İhtiyati tedbir kararı, talep edildiği tarih itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirilerek verilmesi gereken geçici hukuki koruma türüdür. Bu sebeple yasa koyucu, mutlak ispatı değil yaklaşık ispatın varlığını yeterli görmüştür. Davacı taraf tedbir talep ettiği markanın hükümsüzlüğünü de talep ettiğinden, hükümsüzlük kararının neticeleri ve davada tarafların hak ve menfaat dengeleri nazara alınarak, marka hakkının 3. kişilere devir yönünden kısıtlanması mülkiyet hakkının ihlali mahiyetinde olmadığından, davalı vekilinin tedbir kararının müvekkilinin marka hakkının ihlaline sebebiyet verildiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Eldeki hükümsüzlük davasında, dava konusu olan markanın üçüncü kişilere devredilmek suretiyle taraf teşkilinde sorunlar yaşanmaması ve usul ekonomisi prensipleri gereği tedbir kararı verilmesinin gerek ilk derece mahkemesi kararları, gerekse Dairemizin kararları ile yerleşik uygulama haline geldiği, markaların devrinin önlenmesi tasarruf yetkisine getirilen bir sınırlama ise de, bu yönde tasarrufu gerektiren bir zorunluluğun ya da zararın davalı tarafça ileri sürülmediği anlaşılmakla, talebin haklılığı hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, bu kapsamda, dosya içeriği, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, yargılama gerekmekle birlikte verilen tedbirin niteliği yani sadece tarafları ilgilendiren tedbir olduğu dikkate alınarak davacı vekilinin, davalının markasının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesi talebinde haklı olduğu değerlendirilmekle ilk derece Mahkemesinin kararı isabetli bulunmuştur. İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı taktirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlanan kimsenin teminat göstermesi gerekmez. Mahkemece taktir edilen teminat tedbir talep eden tarafın haksız çıkması ihtimaline binaen karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararları karşılayacak miktardır. Teminat miktarı, ihtiyati tedbir talebinin ne derece ekonomik özgürlüğü sınırladığı, tarafların ekonomik gücü gibi her bir somut olaya özgü özellikler değerlendirilerek hâkim tarafından belirlenmelidir. İlk derece Mahkemesi tarafından, davacının haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık 5.000-TL teminat göstermesi karşısında ihtiyati tedbire hükmedilmiş olmakla; ilk derece Mahkemesi tarafından belirlenen teminatın miktarı açısından davalı vekilinin istinafı değerlendirildiğinde; verilen tedbir kararıyla aleyhine tedbir verilenin esasen marka üzerindeki devre ilişkin hakları kısıtlanmış olduğundan bu sebeple uğraması muhtemel zararların karşılanması amacıyla uygun bir teminata karar verildiği, tedbir kararını değerlendiren mahkeme tarafından her iki tarafın menfaatlerinin gözetildiği, henüz dosya kapsamı incelendiğinde teminatın daha fazla alınmasını gerektiren dosyaya sunulu bilgi, belge ve delil bulunmadığı belirlenmiştir. Mahkemece; 6769 sayılı Kanun’un 159. Maddesi uyarınca hükmün etkinliğini temin etmek için ihtiyati tedbir istenebileceği, hüküm bulunmayan hallerde 6100 Sayılı HMK’nın hükümlerinin uygulanacağı ve 6100 HMK’nın 389.maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelecek bir değişiklik sebebiyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebileceği, geçici hukuki korumalarda karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle, yaklaşık ispatın yeterli görüldüğü, tüm dosya kapsamı ve yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluştuğuna kanaat getirilmekle tescilli markanın 3. kişilere devrinin önlenmesine karar verilmesi isabetli bulunmuştur. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19.07.2022 tarih ve 2022/153 Esas sayılı ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan davalı itirazının reddine dair karara karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.29/09/2022