Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1235 E. 2022/1256 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1235 Esas
KARAR NO: 2022/1256
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2022
NUMARASI: 2021/26 E. – 2022/74 K.
DAVANIN KONUSU: Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımlı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile adına çek keşide edilen … arasında cari hesaba dayalı birden çok kere olarak mal alışverişi olduğunu, bu alışverişler sebebiyle… firmasının davaya konu … Bankası Kavacık Şubesi’ne ait keşide yeri İstanbul ve keşidecisi …San. ve Tic.Ltd.Şti. olan 25/09/2019 tarihli, 42.000 TL bedelli çeki davalı … Ltd. Şti. Firmasına ciro edip teslim ettiğini, … firmasının da çeki … firmasına ciro ettiğini, … firmasının çeki keşide tarihinden önce bankaya takasa verdiğini, müvekkil şirketin çeke ilişkin ödemeyi … firmasının hesaplarına yaptığını, davaya konu çek … firması tarafından iade alındıktan sonra … firmasına geri verildiğini, … firmasının da çekte tahrifat yaparak tarihi değiştirerek ve müvekkilin imzasını taklit ederek 3. Kişi olan … adlı kişi ya da firmaya verdiğini, dava konusu çekin bankada takasa verildiğini yeni öğrendiklerini, çekin ödenmemesi halinde bankaki sicillerinin bozulacağını, şirketlerinin dolandırılmaya çalışıldığını beyanla anılı çekin davalıya ya da 3. kişilere ödenmemesi ve icra takibi yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çekin daha önceden takasa konulduğuna ve çekin ödendiğine dair bilgilerinin bulunmadığını, müvekkiline kusur atfedilemeyeceği gibi yargılama giderlerine de mahkum edilemeyeceğini, müvekkil lehine vekalet ücreti talep ettiklerini beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesinin 2020/86 Esas sayılı dosyasında “Davanın, 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesi, Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2. maddesi ile 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine” dair karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf talebi üzerinde dosya istinaf incelemesine gönderilmiş olup, Dairemizin 2020/2546 E. 2020/450 K. sayılı ilamı ile mahkeme kararı kaldırılarak dosya mahkemesine iade edilmiş ve dosya mahkemenin 2021/26 sayılı esasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Mahkememizce icra edilen yargılama sırasında davacı vekili 06/07/2021 tarihli dilekçesi ile; dava konusu çekin müvekkilleri şirketçe iade alındığını, davanın konusuz kaldığını, davanın açıldığı tarihte haksız olan tarafın yargılama giderlerini ödemekle yükümlü olduğunu beyanla, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı yana bırakılmasını talep ettiği görülmüştür. Davacı tarafça dava konusu çekin … şirketinden iade alınmış olması sebebiyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekmiştir. Dava tarihi itibarıyla davacı tarafı menfi tespit davası açmaya zorlayan kötü niyetli bir takibin mevcut olmaması sebebiyle kötü niyet tazminatına hükmedilmesi koşulları gerçekleşmemiştir. Konusuz kalan davada, tarafların karşı taraflardan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin devam ettiği görüldüğünden, HMK’nun 331/1. maddesinin “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” düzenlemesi uyarınca tarafların davanın açıldığı tarih itibarıyla haklılık durumlarının mahkememizce araştırılması gerekmiştir. Dava konusu çekin tetkikinde, keşide tarihi kısmında üzeri çizilmiş bir 25/09/2019 tarihi ile hemen alt kısmında 31/01/2020 tarihi ile paraf imzasının bulunduğu tespit edilmiştir. Çekin davacı şirketin ödemesi üzerine … firması tarafından …şirketine geri verildiği, …şirketinin de çek keşide tarihini değiştirmek suretiyle çeki tahrif ederek diğer davalı …’a verdiği, …’ın çeki bankaya ibrazından sonra …şirketi yetkilisine çeki iade ettiği, …şirketinin de dava devam ederken çeki davacı şirkete verdiği ve davanın bu suretle konusuz kaldığı görülmüştür. Dava tarihi itibarıyla çekin …şirketinin elinde haksız olarak bulunduğu, bu şirketin çeki davacıya iade etmekle davada ileri sürülen çek keşide tarihini tahrif ettiğini kabul ettiği, böylece davacı tarafın bu davalı karşısında dava tarihi itibarıyla haklı olduğu anlaşıldığından bu davalı bakımından davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin gerektiği anlaşılmıştır. Çekin ibrazı hakkında bankaya yazılan müzekkereye çekin ilk olarak 07/02/2020 tarihinde … tarafından ibraz edildiği cevabının verildiği, çekin tahriften önceki keşide tarihi 25/09/2019 tarihine göre bankaya ibraz edilmediği saptanmıştır. Nitekim çek bedelinin, … firmasına davalı …şirketinin talebi üzerine davacı tarafça ödendiği beyan edilmekle, dava dilekçesi ekinde sunulan 25/09/2019 işlem tarihli … Bankası dekontuna göre davacı şirketçe dava dışı … firmasına “… nl. 25/09/2019 keşide tarihli çeke istinaden yapılan ödeme” açıklaması ile haricen 42.000 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. Davacı şirketin bir ticaret şirketi olarak basiretli bir iş adamı gibi hareket etmekle mükellef olduğu, somut olayda davacı şirketin çek henüz bankaya ibraz edilmeden ve çek fiziken teslim alınmadan çek bedelini … firmasına ödediği, çekin bankaya ibrazı keşide tarihinden itibaren 3 gün içinde yapılabileceğinden, her ne kadar çek bedeli çek keşide tarihi itibarıyla ödenmiş ise de, bankaya ibraz edilebileceği son güne kadar cirolanması durumunda meşru hamil değişebileceğinden, çek henüz bankaya ibraz edilmeden ve çeki iade alınmadan yapmış olduğu ödeme sebebiyle davacı şirketin ağır kusurlu olduğu, davalı … çeki teslim aldığında çek henüz ibraz edilmemiş olduğundan, çekin ibraz edilmeden önce davacı tarafça ödendiğini bilebilecek durumda olmadığından, çek keşide tarihini değiştirir paraf imzasının sahte olduğunu çıplak gözle tespit edemeyeceğinden, çeki görünüşte kambiyo hukuku kurallarına uygun ciro silsilesi ile iktisap ettiğinden, davacının dava dışı … firmasına yaptığı ödeme ile dava tarihi itibarıyla davalı …’a olan borcundan kurtulamayacağı, bu davalının iyiniyetli hamil sıfatıyla TTK’nun 646/2. maddesine uygun hareket etmeyen davacı karşısında dava tarihi itibarıyla haklı olduğu anlaşıldığından, davacı bakımından bu davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmese” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Mahkemenin gerekli delilleri toplamadan eksik inceleme yaparak hüküm kurduğunu, davaya konu olan 25.09.2019 tarihli … seri numaralı çeke yapılan tahrifat neticesinde yetkili hamil olan …’ın çeki ibraz ettiği .. bank T.A.S. Elvankent Şubesi’ne çeki ibraz edenin açık kimlik bilgileri ve adresinin tespiti için müzekkere yazılmasının taraflarınca ilk derece mahkemesinden 09.02.2021 tarihinde talep edildiğini, ilgili bankaya müzekkere yazılmadığını, Davaya cevap dilekçesi sunan davalı … ile çeki ibraz eden …’ın farklı kişiler olduğunu, Mahkemenin öncelikle husumet yönünden davalıyı doğru tespit etmesi gerektiğini, ilgili banka şubesine müzekkere yazılmadığı gibi husumet konusunda ortaya çıkan çelişkileri gidermeden hüküm kurulduğunu, kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu, -Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden tarafına vekalet ücreti hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava dosyasına isim benzerliği sebebiyle taraf olan ve vekalet veren … ile bankaya çeki ibraz eden …’ın aynı kişi olmadığını, ilgili bankaya müzekkere yazıldığında husumetin davaya cevap dilekçesi sunan …’a yöneltilmediğinin görüleceğini, bu sebeple; davada davalı sıfatını haiz olmayan cevap dilekçesi sunan … lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bankaya çeki ibraz eden asıl davalı …’ın kendisini vekil ile temsil ettirmediği için lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, ilk derece mahkemesi kararının eksik delillerin toplanması ve akabinde karar verilmesi gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Bir davada, davacı ve davalı sıfatının kime ait olduğu tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler şeklen taraf ise de hakkın sahibi veya kendisine karşı hakkın himayesi istenmesi gereken kişiler olmadıkları belirlenir ise davanın sıfat yokluğundan (husumetten) reddi gerekir. Husumet dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gereken bir husustur. Her ne kadar davacı vekili tarafından sunulan dilekçe ile çekin teslim alındığı ve davanın konusuz kaldığı bildirilmiş ise de dava şartlarının incelenmesi öncelikli olarak ele alınacağından mahkemece öncelikle davalı İsa yönünden husumet araştırması yapması gerekmekte olup, davacı ve davalının her iki tarafında husumet itirazlarının bulunduğu değerlendirilerek, buna yönelik araştırma yapılması ve husumet hususunda hata olduğu sonucuna varılır ise İsa yönünden davanın esas yönünden incelenmesine geçilmeyeceğinden buna yönelik hüküm kurulması gerekmekte olup, çekin bu davalı yönünden iade edilmesi durumunun eldeki davaya etkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan hususlar gereğince mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, öncelikle davalı … yönünden husumet araştırması yapılması, hasıl olacak sonuca göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, husumet itirazı değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/02/2022 tarih, 2021/26 E. 2022/74 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2022