Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1227 E. 2022/1240 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1227
KARAR NO: 2022/1240
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2020
NUMARASI: 2015/732 E. – 2020/538 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin davacıya karşı İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip başlattığını, müvekkili firmanın böyle bir borcunun olmadığı gibi takibe konu çekteki imzanın da müvekkiline ait olmadığını, takibe konu çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2014/566 E. Sayılı dosyası ile imzaya itiraz davası açtıklarını, çek karnesinin çalındığını, İstanbul 17 İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/882 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda imzanın müvekkile ait olmadığının görüldüğünü, davacının maddi ve manevi zarara uğradığını beyan ederek, açıklanan sebeblerle menfi tespit davasının kabulüne, müvekkilinin çekten ve icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığından takibe konu çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığından bahisle müvekkili aleyhine İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2014/566 E. Sayılı dosyası ile imzaya itiraz davası açtığını, İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 16.06.2015 tarih 2014/566 Esas, 2015/615 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğini, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun açmış olduğu iş bu davanın reddi gerektiğini beyan ederek, davacının tedbir talebinin reddine, usul ve yasaya aykırı açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 24.04.2018 tarihli raporuna itibar edilerek, dava konusu çek üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, çek sebebiyle davacı borçlunun davalı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine,” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin gerekçeli kararında dayanılan” Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi 24.04.2018 tarihli raporunun yanlış çek üzerinde inceleme yapılarak hazırlandığını, nitekim yerel mahkemede 23.01.2019 tarihli duruşmasında” ATK raporunun yanlış çek üzerinden inceleme yapılarak oluşturulduğu görüldü.” şeklinde belirtmesine rağmen bu raporu hükme esas almasının kabul edilemez olduğunu,Yine yerel mahkemenin gerekçeli kararında “Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi 27.08.2020 tarihli raporunu” da hükme esas aldığı görülmüşse de, 27.08.2020 tarihli raporda eksik inceleme içermekte olup 27.08.2020 tarihli rapora yapılan itirazlar mahkeme tarafından dikkate alınmadan eksik inceleme sonucu hatalı karar oluşturulduğunu, emsal teşkil eden Yargıtay kararlarında; farklı kurumlardan alınan imza inceleme raporlarında birbirinden farklı sonuçlu raporlar çıkabildiğinin görüldüğünü, dolayısı ile davaya konu çekteki imzanın davacı …’in elinin ürünü olup olmadığının tespitinde tek bir kurumda yaptırılan incelemenin kesin sonuç vermeyeceğini, imzanın davacı …’in elinin ürünü olup olmadığını kesin bir şekilde tespit edilemeyeceğini, Hükme esas alınan 27.08.2020 tarihli Bilirkişi raporunun inceleme konusu kısmında “… Avcılar şubesine ait, … çek nolu, 10.03.2014 keşide tarihli, 11.000 TL. Bedelli çek” şeklinde belirtildiğini ve Mukayese Belgeler Kısmında, … ait mukayese/yazı imzalarını içerir belgelerin sıralandığını, ancak bilirkişi raporunda inceleme konusu çekin aslının mı fotokopisinin mi incelendiği yine mukayese belgelerin aslı mı fotokopilerinin mi incelendiğine ilişkin herhangi bir bilgiye yer verilmediğini, fotokopi belgeler üzerinden yapılan incelemenin gerçeğe ulaşmaya yardımcı olması ve net sonuçlar vermesinin beklenemeyeceğini, bu hali ile de bilirkişi raporunun hükme esas teşkil etmeyeceğini, Davacının açmış olduğu imzaya itiraz davası (İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 16.06.2015 tarih 2014/566 E., 2015/615 K. Sayılı kararı) reddedildiğinden dolayı takip konusu çekin imzası ikrar edilmiş belge niteliği kazandığını beyan ederek, yerel mahkeme kararının eksik ve hatalı inceleme içerdiği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır. Davacı, dava konusu … Avcılar Şubesine ait keşidecisi davacı … Ltd.Şti. olan İstanbul 10.03.2014 keşide yer ve tarihli … nolu 11.000,00 TL bedelli çekteki imzanın davacı şirket temsilcisine ait olmadığını iddia etmiş, davalı iddiları inkâr etmiş, Mahkemece yapılan yargılama neticesinde bilirkişi raporuna itibar edilerek, davanın kabulüne karar verilmiş, karar yukarıda belirtilen sebeblerle davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dosyaya sunulan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 24.04.2018 tarihli raporu, dava konusu olmayan bir çek üzerinden düzenlenmiş ise de, Mahkemece daha sonra dosyaya sunulan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 27.08.2020 tarihli raporunun hükme esas alındığı, dolayısıyla davalı vekilinin ilk rapora yönelik istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekili her ne kadar istinaf başvurusunda, davacının açmış olduğu imzaya itiraz davasının (İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 16.06.2015 tarih 2014/566 E., 2015/615 K. Sayılı kararı) reddedilmesi sebebiyle takip konusu çekin, imzası ikrar edilmiş belge niteliği kazandığını iddia ederek, yerel mahkeme kararının eksik ve hatalı inceleme içerdiğini ileri sürmüş ise de, icra hukuk mahkemesince verilen kararların kesin hüküm teşkil etmediği ve genel mahkemeler bakımından bağlayıcı olmadığı, bu sebeble dava sonucunda verilen karara bağlı olarak takip konusu çekin, imzası ikrar edilmiş belge niteliği kazandığının iddia edilemeyeceği anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvuru sebebi de yerinde görülmemiştir.Diğer yandan, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 27.08.2020 tarihli raporunda incelenen çek aslının, 17. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/566 esas sayılı yazısı ile celbedildiğinin anlaşıldığı, aynı şekilde mukayeseye esas belgelerden olan ve davacı şirket temsilcisinin ıslak imza örneğini içeren tarihsiz imza kartonu aslının da bilirkişi raporunda incelendiğini, ancak dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde; söz konusu bilirkişi raporunda, fotokopi olduğu yönünde bir tespit yapılmayan mukayeseye esas belgelerin asıllarına rastlanmadığı, bu sebeble hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 27.08.2020 tarihli raporunun belge asılları üzerinden mi, fotokopi üzerinden mi düzenlendiği anlaşılamamıştır.Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi verilerine göre, fotokopi belgelerde çekim koşullarına bağlı olarak bazı unsurların kayba uğrayabileceği gibi bu tür belgelerin sair usullerle elde edilebilme olasılığının bulunduğu, ayrıca belgeye imza, yazı ya da artefakt gibi harici unsurlar eklenebileceğinden fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılması sakıncalı olduğu, genel olarak belge asılları üzerinde inceleme yapıldığı, ancak belge aslının bulunamaması ve bulunmadığının Mahkemelerce yazılacak müzekkerede belirtilerek fotokopi belge üzerinde inceleme yapılması isteminin açıkça belirtilmesi ve söz konusu fotokopi belgenin orijinal belgeden çekilmiş fotokopi olduğunun kabulü hâlinde istem doğrultusunda, fotokopi belge üzerinde mevcut koşullar altında inceleme yapılarak sonuç bildirir rapor sunulabileceği bilinmektedir. Ancak fotokopi belgeler üzerinde yapılacak inceleme, imzada sahteciliğe yönelik iddianın varlığı bakımından tek başına hükme esas oluşturamaz. Bu kapsamda gerek duyulduğu takdirde fotokopi belgeler üzerinde yapılacak olan imza incelemesiyle elde edilen sonucun, diğer araştırmalar sonucu elde edilen bilgilerle birlikte değerlendirilmesi gerekir.Açıklanan sebeblerle Mahkemece; hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 27.08.2020 tarihli raporunda incelenen inceleme konusu belge ile mukayeseye esas belgelerin asılları temin edilmesi, edilememesi halinde varsa çekin keşide tarihine yakın noterler, bankalar, muhtarlıklar, belediyeler, seçim kurulları, tapu ve vergi daireleri, nüfus müdürlükleri, evlendirme daireleri, dernekler ve vakıflar gibi çeşitli kurum ve kuruluşlardan davacı şirket temsilcisinin ıslak imzalı evrak asılları temin edilerek dosyanın tekrardan imza incelemesine yönelik olarak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi, belge asıllarının temin edilememesi halinde, bu durum belirtilerek rapor düzenlenmesinin istenmesi, buna göre düzenlenecek raporun ise, tek başına hükme esas alınamayacağı gözetilmek suretiyle, yapılacak olan diğer araştırmalar sonucu elde edilen bilgilerle birlikte sonucun değerlendirilmesi, tüm bilgiler çerçevesinde yapılacak değerlendirme sonrasında hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesidir.Dolayısıyla, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/10/2020 tarih, 2015/732 E. 2020/538 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 751,41 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/09/2022