Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1214 E. 2022/1299 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1214
KARAR NO: 2022/1299
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2018
NUMARASI: 2014/253 E. – 2018/169 K.
DAVANIN KONUSU: Faydalı Modelin Hükümsüz Kılınmasından Kaynaklanan
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; yargılama süresince davalılar adına tescilli faydalı modelin devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı vermesini, müvekkiline ait “…” isimli buluşun tescili için 25.11.2013 tarihinde TPE’ye … no ile patent başvurusu yapıldığını, davalının ise davacının başvurusu ile birebir aynı buluş için 13.12.2013 tarihinde TPE’ye faydalı model başvurusu yaptığını, faydalı modelin davalılar adına 21.08.2014 tarihinde tescil olduğunu, TPE nezdinde davalılar … ve … adına … no ile tescilli olan, “…” adlı faydalı model üzerinde davalıların hak sahibi olmadığını, buluşun müvekkiline ait olduğunu, davalıların aynı buluş için faydalı model başvurusunun davacının patent başvuru tarihinden 18 gün sonra yapıldığını, 551 sayılı KHK m. 6 gereğince TPE’ye yapılan başvuruların tarih, saat ve dakika itibariyle kesinleştiğini, Yönetmeliğin 5 inci maddesinin birinci fikrasının (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen unsurların Enstitüye veya onun yetkili kıldığı makama verildiği tarih, saat ve dakika itibarıyla kesinleşir hükmünün mevcut olduğunu, davacının patent başvurusunun davalıların faydalı model başvurusundan 18 gün önce olması sebebi ile Kanun gereğince davacının patent başvurusunun 23.11.2003 tarihinde kesinleştiğini, buluş üzerinde davacının hak sahipliğinin kabul edildiğini, aynı buluş için davalıların 13.12.2013 tarihli faydalı model başvurusunun müvekkilince öğrenilemediği için itiraz edilemediğini ve tescil edildiğini, buluşun gerçek hak sahibinin davacı olduğunu, davacı şirket adına başvurulan patentin buluşçusunun “…” olduğunu, …’nun 30 yıllık kalıpçı torna freze ustası olduğunu, yılların tecrübesi ile geliştirdiği çelik kapılarda kullanılan emniyet kelepçesi ürünün mukavemet yönünden geliştirdiğini, yenilik özelliği taşıyan bu buluş için davacı şirket adına 25.11.2013 tarihinde patent başvurusu yapıldığını, davalıların davacıya ait buluş için faydalı model belgesine başvurmalarının kötü niyetli olduğunu, kötü niyetli tescilin hükümsüzlük sebebi olduğunu, davalıların aynı piyasada benzer ürün satışları gerçekleştirdiğini, davalı …’nun davacı şirketi tanıdığını, … Şirketi ortağı iken de davacı şirketten emtia aldığını, davacı şirketin çelik kapı kilit piyasasında tanınan, güvenilen ve tercih edilen bir şirket olduğunu, … Hırdavat, … Hırdavat, … Hırdavat, … Hırdavat, … Hırdavat, …, … Kolları şirketlerinin bu müşterilerden bir kısmını oluşturduğunu, davalının davacının satış hacmindeki cazibe sebebiyle patent gasbını gerçekleştirdiğini, nitekim davalılardan …’nun 09 Ekim 2014 tarihinde davacı şirkete gönderdiği cevabi ihtarnamesinde açıkça bu durumu ikrar ettiğini, davalıların faydalı model başvuruları ile davacının patent başvurusunun aynı olduğunu, yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edileceği üzere, davacının buluşu ile davalıların tescil aldıkları faydalı modelin aynı olduğunu, davalı ihtarnamesinde, bir yanlışlık yapıldığını, 13.12.2013 tarihi TPE’ye başvuru tarihinin, davacı şirketin başvuru tarihi değil, davalıların hükümsüzlüğü talep edilen faydalı model başvuruları olduğunu, ihtarnamede kullanılan dil sebebiyle, hatalı anlatımlar içeren ihtarname metninden net anlaşılamamakla birlikte, 13.12.2013 tarihinde davacıdan 18 gün sonra TPE ‘ye faydalı model için başvuranın davalılar olduğunu, 551 sayılı KHK’nın tescili değil gerçek hak sahipliğini korumakta olduğunu, davalının faydalı model belgesini davacıdan daha önce almış olmasının bir hak sahipliği yaratmadığını, kaldı ki davacının başvurusunun davalılardan daha önce olduğunu, faydalı model başvuruları, patent başvurularına nazaran daha geç sonuca bağlandığı için davalının faydalı model belgesini daha önce almış bulunduğunu, bu sebeple faydalı model hak sahipliği vermediğini, davalılar adına tescilli faydalı model ve davacı adına patent başvurusu yapılmış evrakın Türk Patent Enstitüsü’nden getirtilerek, başvuruların aynı olduğunun tespit edilmesini ve davalılar, davacıdan 18 gün sonra Faydalı Model başvurusu yaptıklarından dolayı, davalılar adına tescilli faydalı model belgesinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini beyanla; neticeten davacı, davalılar adına TPE nezdinde tescilli, “…” isimli, … tescil numaralı faydalı modelin hükümsüz kılınmasını ve sicilden terkinini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, patent başvurusu yapılan ürünle müvekkilleri adına faydalı model belgesi tescil edilen ürünün birbirinin aynı olmadığını, dosyaya sunulan ekli inceleme raporunda bahsedildiği üzere, her iki ürünün birbirinden birçok noktada farklı özellikler taşıdığını, dolayısıyla davacının buluş sahibi olduğu yönündeki iddiası asılsız olduğunu, müvekkillerine ait … tescil numaralı faydalı modele konu ürün ile davacı tarafın patent başvurusuna konu … numaralı ürünün TPE dokümanlarında, buluşun temel amacı ve teknik özellikleri hususundaki açıklamaların birbirinden tamamen farklı olduğunu, her iki ünün karşılaştırılmalı incelemesinde görüleceği üzere, davacı tarafın ürünü perçinli ve montaj esaslı bir sitem üzerine kurulmuş olduğunu, müvekkilleri adına faydalı model tescili yapılan ürünün ise perçinsiz mekanik bağlantı sistemi ile çalıştığını, müvekkillerine ait ürünü davacının ürününden ayırt eden en önemli özelliğin perçin ve pimi ortadan kaldıran biyel kullanımı olduğunu, bu açıdan müvekkillerine ait ürünün diğerinin çalışma sistemi ve kullanılan parçalar bakımından yenilik sağlamakta olup, farklı bir buluş olarak değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkillerinin davacı şirketten emtia aldığı yönündeki iddia değerlendirildiğinde söz konusu ticaretin yaklaşık 4 yıl önce gerçekleştiğini, o tarihte davacı tarafından satışı yapılan ürünün, patent başvurusu yapılan davaya konu üründen tamamen farklı olduğunu, ayrıca davacının patent başvurusu yaptığı ürün ile halihazırda üretilip satışını yapmakta olduğu ürünün de aynı olmadığını, davacının piyasada tutulmayan ve tercih edilmeyen bir ürün için başvuruda bulunduğunu, müvekkilleri tarafından buluşu yapılan ve piyasada tutulan ürünün satışlarının engellenmesi için kötü niyetli olarak huzurdaki davanın ikame edildiği, müvekkillerinin davacının ürününü kopyalama ihtimalinin söz konusu olmadığını, ayrıca müvekkillerinin faydalı model başvurusunun 21.01.2014 tarihinde yayınlandığını, davacı tarafın müvekkilleri ile aynı iş kolunda faaliyet göstermekle olmasına rağmen, yayından haberdar olmamasının kabul edilemez olduğunu, başvurunun yayınlanmasına rağmen 555 sayılı KHK gereği tanman 3 aylık süre içerisinde davacının hiçbir itirazda bulunmadığının açık olduğunu, buna rağmen1 yıl sonra iş bu davanın ikame edilmesinin davacının kötü niyetli olduğuna kanıt olduğunu, davacı tarafından müvekkillerine gönderilen ihtarnameye cevaben gönderilen 09.10.2014 tarihli ihtarnamede kopyalama hatası yapıldığı ve metinde anlam bütünlüğünün bozulduğu davacı tarafından beyan edilmişse de ihtarnamenin doğrusunun 14.10.2014 tarihinde yeniden gönderildiğini, davacının iddialarının aksine müvekkillerince ürünlerin aynı olduğu yönünde hiçbir kabul söz konusu olmadığını, ihtarmame metninde görüleceği üzere her iki ürünün birbirinden farklı olduğunu, davacının patent hakkına tecavüz niteliği taşıyan bir durum olmadığını, noter tarafından yapılan maddi hatayı davacının iktar olarak yorumlamasının ise kötü niyetli bir davranış olduğunu, taraflarınca kabulün mümkün olmadığını, davacı tarafından başvurusu yapılan ürünle müvekkillerinin adına tescili yapılmış olan ürünün bir çok açıdan birbirinden farklı olduğunu, davacının haklarına tecavüz eden bir durum söz konusu olmadığını, her iki ürün arasındaki farkların ve müvekkillerine ait ürünün ayırt edici özelliklerinin yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda bir kez daha ortaya konulacağını beyanla; davanın reddini ve tedbirin kaldırılmasını savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi; ”…mutlak yenilik koşulu denetimine uygun şekilde tarifleme ve resimleme yöntemi ile alınan raporlar gereğince, … sayılı faydalı model belgesi ile … sayılı patent belgesinin tarif name, istemler ve resimler açısından karşılaştırılması sonucunda buluşlara ait mekanizma elemanlarında ve montajlarında anonim çözümleri aşan, ayrıntılarda eşdeğer olmayacak farklılıklar bulunduğu, davaya konu faydalı model belgesinin hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile sübut bulmayan davanın reddine” karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamında bulunan yazılı ve sözlü beyanları tekrar ile, buluşun gerçek sahibinin davacı müvekkili olduğunu, bu konuda dava dosyasına sunulan uzman görüşü değerlendirilmeden ve çelişkiler giderilmeden rapor verilmesinin ve hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davalının açıkça buluşun aynı olduğunu ikrar ettiğini, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davaya konu ürünün bilirkişi raporlarında yeni olarak değerlendirilmediğini, ayrıntılarda farklı olarak değerlendirildiğini, hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı değerlendirmesinin hatalı olduğunu, hükümsüzlük talebi sebeplerinden birinin davalı tescilinin “yeni” olmadığı yönünde olduğunu, bilirkişi raporunda faydalı modelin yeni olduğunun söylenmediğini, ayrıntılarda farklılığın yenilik olmadığını, ilk alınan bilirkişi raporu ve uzman görüşü karşılaştırıldığında ve değerlendirme yapıldığında faydalı model belgesinin yenilik özelliği taşımadığının açıkça ortaya koyulduğunu, modellerin kıyaslandığında aynı arz ettiğini, rapora itirazlarının değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu, davacının başvurusunun özü itibariyle … nolu faydalı model dosyası kapsamında yer alan istemlerdeki tüm parçalardan oluşacak şekilde bir bütün olarak “…” ni koruduğu düşünüldüğünde faydalı model belgesinin yenilik kriterini taşımadığının açık olduğunu, bu bilgiler ışığında bilirkişi raporunda müvekkilinin ilk defa bularak geliştirdiği kilit sistemine ölçüsel, şekilsel ve yapısal olmayan değişiklikler eklemiş olan davalının sonraki tarihli faydalı model başvurusuna “yeni” değerlendirmesi yapılmamış olduğunu ve ayrıntılarda farklılıklar olduğu değerlendirilmesinin yapıldığını, hükümsüzlüğünü talep ettikleri faydalı model korumasında olan ürünün bütün olarak müvekkillinin patent konusu üründen farklı olmadığını, salt parçaların üzerinde kaynak ve montaj açısından farklılar yapılarak değiştirilmeye çalışıldığını, fakat özü itibariyle ürünün … nolu faydalı model dosyası kapsamında yer alan istemlerdeki tüm parçalardan oluşacak şekilde bir bütün olarak “…” ni koruduğu düşünüldüğünde faydalı model belgesinin yenilik kriterini taşımadığını, davalının tescilinin kötü niyetli olduğu yolundaki itirazların değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu, kötü niyetin mevzuata göre tek başına hükümsüzlük sebebi olduğunu, bilirkişi raporunda bu hususun değerlendirilmediğini, kötü niyetin takdirinin mahkemeye ait olduğunu, davacının başvurusundaki tüm yenilikler için yeni olduğu gerekçesi ile alelacele, tek bir istem ile 4 unsurun korunmasının talep edilmesinin davalının kötü niyetli olduğunu kanıtladığını, nitekim, müvekkilinin patent başvurusunun hemen ardından alelacele başvurusu yapılarak koruma alınan faydalı modelin tamamen itinasız şekilde istem detaylarına dikkat edilmeksizin tanzim edildiğini, sadece tek bir isim ile başvurusu yapılan dosyada 4 adet unsur için koruma talep edildiğini, oysa faydalı modelin korumasını oluşturan bu unsurların açıklamasının yapılmadığını ve detaylarına da değinilmediğini, davalı ait faydalı model tescil sürecinde Türk Patent Enstitüsü veya herhangi bir araştırma otoritesi tarafından araştırma ve inceleme unsurları olmadığından başvurusu yapılan her bir dosyanın şekli açıdan incelenmekte ve yayınlanarak tescil edilmekte olduğunu, yayın aşamasında itiraz edilse bile herhangi bir savunma yapılmaksızın dahi belgenin verilmesinin talep edilebildiğini, daha önce davacı tarafından yapılmış patent başvurusuna yer alan tüm unsurların bir bütün olarak faydalı model ile korunmasının hukuka aykırı olduğunu, başvurusu yapılmış bir ürün için yapılması gereken yeni bulunmuş bir iyileştirme varsa, bu iyileştirme için ve sadece o bölümü için faydalı model koruması talep edilmesi gerektiğini aksi halde patent başvurusunda bulunulan teknolojik yenilikler için ondan daha önce tescil edileceği aşikar olan faydalı modeli korumanın başvuranın kötü niyetini koruyucu nitelikte olacağını, aynı zamanda patent iddiası ile gerçek yenilik yapılmasının da önünü kesmek anlamına geleceğini, bu durumun hukuka, kanunlara ve insan haklarına aykırı olacağını, davalının faydalı modeline yeni demenin tüm gerçeklerin inkarı anlamına geleceğini, sebeple raporun kabulünün mümkün olmadığını, davacı ve davalıya ait ürünlerin muadil ürünler olduğunu, sektör bilirkişinin bu konuda görüş beyan etmediğini, eksik incelemeye dayanan bilirkişi raporuna itibar ile hüküm kurulduğunu, patent ve faydalı model için istemlerinde yer alan unsurların işlevlerinin karşılaştırılmış olması gerektiğini, bilirkişi raporunda işlev karşılaştırılması yapılmadığını, aynı işlevi sağlayan buluşların yenilik özelliği taşımadığını beyanla; İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkeme’sinin 2014/253 E. ve 2018/169 K. sayılı ve 19.04.2018 tarihli kararının kaldırılarak davalı adına tescilli … nolu faydalı modelin hükümsüz kılınmasını talep etmiştir. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Davacı tarafından “…” isimli buluşun tescili için 25.11.2013 tarihinde TPE’ye … no ile patent başvurusunun yapıldığı; akabinde davacının başvurusu ile birebir aynı olduğunu iddia ettiği davalıların buluşu için 13.12.2013 tarihinde TPE’ye faydalı model başvurusu yaptığı, TPE nezdinde davalılar … ve … adına … no ve “…” ismi ile faydalı modelin davalılar adına 21.08.2014 tarihinde tescil olduğu ancak TPE nezdinde davalılar … ve … adına … no ile tescilli olan “…” adlı faydalı model üzerinde davalıların hak sahibi olmadığı, buluşun davacıya ait olduğunu iddiası ile açılan dava; davalılar adına TPE nezdinde tescilli … tescil numaralı faydalı modelin hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri re’sen gözetilmek üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Çekişme; TPE nezdinde davalılar … ve … adına … tescil numaralı “…” isimli faydalı modelin başvuru tarihi olan 13.12.2013 tarihinden önce de tekniği bilinen durum kapsamında olup olmadığı, davacının faydalı modeli ile aynı olup olmadığı, dolayısıyla yeni olup olmadığı hususunda davalılar adına tescilli faydalı model belgesinin hükümsüzlüğünün ve sicilden terkininin mümkün olup olmadığı noktasındadır. Dava tarihi itibarı ile uygulanan mülga 551 Sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkındaki KHK uyarınca; faydalı model başvurusunun kabul edilebilmesi için ortada teknik ilerleme anlamında yenilik (küçük buluş) olması koşulu bulunmaktadır. Öte yandan bir buluş faydalı model belgesi verilerek korunmuş ise, faydalı modelin yeni olmadığını ispat yükü bu iddiayı ileri süren tarafa (davacıya) aittir. Mülga mezkur KHK’nın 156. maddesi uyarınca, faydalı model belgesi başvurusuna konu olan buluş başvuru tarihinden önce, Türkiye içinde veya dünyada herkesin ulaşabileceği şekilde yazılı olarak veya bir başka yolla açıklanmış veya yöresel veya ülke çapında kullanılmış ise, yeni değildir. Yenilik incelemesinde, faydalı modele konu ürün itibariyle teknik ilerleme sağlanıp sağlanmadığına bakılmalıdır. Yenilik incelemesi yapılırken, patentlere özgü buluş basamağı incelemesi yapılamaz. Bir başka anlatımla, buluş incelemesinde söz konusu olan problem/ çözüm yöntemleri ile, tekniğinde uzman kişinin kendisinin genel bilgisine göre böyle bir buluşu gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğine bakılamaz. Yargıtay 11. HD’nin yerleşik kararlarında ifade edildiği (emsal 17.04.2019 tarih-2017/1949 Esas- 2019/3122 Karar sayılı kararı) üzere; faydalı model ile korunan, küçük ve faydalı buluş niteliğindeki yeniliklerdir. Şayet küçük buluş ile, herhangi bir üründe hayatı kolaylaştıran hız veya ucuzluk sağlayan her hangi bir teknik ilerleme bulunmakta ve daha önce o ürünle ilgili daha önce böyle bir kullanım şekli bulunmamakta ise, o üründe sağlanan teknik ilerleme faydalı model belgesi verilerek korunabilecektir. KHK’nın 165/1-b maddesinde yer alan “ Faydalı model belgesi konusu buluşun, buluş konusunun ilgili olduğu teknik alandaki bir uzmanın onu uygulamaya koyabilmesini mümkün kılacak yeterlikte, açık ve tam olarak tanımlanmadığı ispat edilmişse,” şeklindeki düzenleme ile faydalı model başvuru belgesinde, başvuru belgesini inceleyen uzmanın ileri sürülen teknik soruna başvuruya konu küçük buluşla getirilen çözümün makul olduğuna ikna olmasını sağlayacak açıklıkta olması gerekmektedir. Dosya kapsamına sunulu uzman görüşü ile bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, çelişkilerin giderildiği, iddia ile savunmanın karşılandığı ve toplanan deliller kapsamında özel ve teknik değerlendirme yapıldığı, mesleki hukuki bilgi kapsamında gerekçeli kararda belirtildiği üzere değerlendirme ile denetim yapıldığı anlaşılmakla; … sayılı faydalı model belgesi ile … sayılı patent belgesinin tarif name, istemler ve resimler açısından karşılaştırılması sonucunda buluşlara ait mekanizma elemanlarında ve montajlarında anonim çözümleri aşan, ayrıntılarda eş değer olmayacak farklılıklar bulunmakta olduğu, davaya konu faydalı model belgesinin hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davada ispat yükü kendisine düşen davacıya ait buluş ile davalıya ait buluş teknik anlamda incelendiğinde; dava konusu faydalı modelin 551 sayılı KHK’nın 156. maddesi hükmü uyarınca başvuru tarihi öncesinde ticari olarak kullanılmadığından yeni teknikler içerdiği ve davacının buluşundan farklılıklar içermekle yeni olduğu, bu sebeple hükümsüz kılınmasının mümkün olmadığı, başvuru tarihinden önce kullanıldığını ispat yükü kendisine düşen davacının davasını ispatlayamadığına dair ilk derece Mahkemesinin kararı isabetli bulunmuştur. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları bilgi, belge ve delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre ilk derece Mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, yapılan inceleme sonucunda ilk derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19.04.2018 tarih ve 2014/253 Esas, 2018/169 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz başvurusunda bulunma kanun yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 29/09/2022