Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/118 E. 2023/103 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/118
KARAR NO: 2023/103
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 21/10/2021
NUMARASI: 2019/14 E. – 2021/217 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2004 yılından beri piyasada faaliyet göstermekte olan bir şirket olduğunu, kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetlerinde tanınmış bir marka haline geldiğini, müvekkilinin “…” ibareli markalarının hak sahibi olduğunu ve söz konusu markaları TPMK nezdinde tescilli sahibi olduğunu, tüketiciler nezdinde maruf hale getirmek amacıyla ciddi bir çaba harcadığını, davalı şirket ticari hayatına 2014 yılında … Anonim Şirketi olarak başlamış olduğunu, davalının TPMK nezdinde … tescil numaralı ile “…” ibareli markayı kendi adına tescil ettirdiğini, şirket ticaret unvanının 2017 yılında … Anonim Şirketi olarak değiştirildiğini, bu kullanımın da haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin tescilli bulunduğu mal ve hizmet sınıfı ile davalı şirkete ait markaların bulunduğu mal ve hizmet sınıfının aynı olduğunu bu hususun iltibas ihtimalini kuvvetlendirdiğini belirterek, davalı adına kayıtlı olan … tescil numaralı ile “…” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinin talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının marka hakkı ve sınırları ile müvekkilinin marka hakkı ve sınırlarının farklı olduğunu, davacı şirketin markalarının 39. Sınıfla kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri bakımından tescilli olmadığını, müvekkiline ait hükümsüzlüğü talep edilen markaların, davacı markalarına tecavüz etmediğini, Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/289 Esas sayılı numaralı dosyasına ibraz edilen bilirkişi raporu ile kanıtlandığını, müvekkilinin iddia edildiği gibi kötü niyetli olmadığını, müvekkilinin “…” isminin seçmesinin nedeninin şirket ortağı ve yöneticisinin oğlunun adının … olmasından dolayı olduğunu, davacının markaların karıştırılma ihtimali iddialarının gerçek olmadığını, müvekkilinin markasında “…” ve “…” ibarelinin bulunduğunu, davacı markaları ile müvekkilinin markalarının aynı emtialarda tescilli olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin birleşen 2019/18 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin “…” ibareli markaların hak sahibi olduğunu ve söz konusu markaları tüketiciler nezdinde maruf hale getirdiğini, davalının da müvekkil ile aynı sektörde “…” ibaresini kötü niyetli olarak tescil ettirmiş olduğunu iddia ederek, davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep etmiştir. Mahkemenin birleşen 2019/18 Esas sayılı dosyasında davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının hiçbir markasının, müvekkiline ait marka emtialarında tescilli olmadığını ve davacının tescilli markalarında işbu dava yönünden korunmaya değer bir menfaati bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin birleşen 2019/20 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin “…” ibareli markaların hak sahibi olduğunu ve söz konusu markaları tüketiciler nezdinde maruf hale getirdiğini, davalının da müvekkil ile aynı sektörde “…” ibaresini kötü niyetli olarak tescil ettirmiş olduğunu iddia ederek, davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep etmiştir. Mahkemenin birleşen 2019/20 Esas sayılı dosyasında davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının hiçbir markasının, müvekkiline ait marka emtialarında tescilli olmadığını ve davacının tescilli markalarında işbu dava yönünden korunmaya değer bir menfaati bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Asıl ve birleşen davaların kabulüne,” karar verilmiştir. Davacı vekili İlk Derece Mahkemesi’ne sunmuş olduğu 20/01/2023 tarihli feragat dilekçesinde; taraflar arasında yapılan sulh sözleşmesi nedeniyle davadan feragat ettiklerini bildirmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dosyanın istinaf incelemesi sırasında, davacı vekili, Bakırköy 1.Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi aracılığıyla Dairemize sunduğu 20/01/2023 tarihli dilekçesiyle, davadan feragat ettiğini, tarafların birbirinden vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinin bulunmadığını beyan etmiş, sertifika denetiminde EHSH sertifikasının güvenilir, imzanın doğru olduğu, vekaletnamesinin incelemesinde, davadan feragate yetkili olduğu tespit edilmiştir. Davalı vekili, Bakırköy 1.Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi aracılığıyla Dairemize sunduğu 23/01/2023 tarihli dilekçesinde, tarafların arasında anlaşma sağladıklarını, davacı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan etmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 307. maddesinde; “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. HMK 309. maddesinde; Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat ve kabul, kayıtsız şartsız olmalıdır. HMK’nın 310. maddesinde; Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.” düzenlemeleri mevcuttur. Davacı vekili, karar istinaf incelemesinde olduğu sırada 20/01/2023 tarihli dilekçesi ile davadan feragat etmiş olup, vekaletnamesinin incelemesinde, feragate yetkili olduğu, e-imza sertifikasının güvenilir ve imzanın doğru olduğu tespit edildiğinden, Bakırköy 1.Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/10/2021 tarih ve 2019/14 E., 2021/217 Karar Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılarak, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç olmadığından, davanın feragat sebebi ile reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin, davadan feragat edilmesi sebebiyle İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA, 2- Davacı vekili karar kesinleşmeden davadan feragat ettiğini bildirdiğinden Bakırköy 1.Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/10/2021 tarih ve 2019/14 E., 2021/217 Karar Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın, 6100 Sayılı HMK’nın 307. maddesi gereğince feragat sebebiyle REDDİNE, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince 179,90 TL maktu karar harcının peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan gider ve delil avansının istek halinde ve hüküm kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, 4/c- Davalı taraf talep etmediğinden yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4/d- Davalı taraf talep etmediğinden davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi davadan feragat sebebiyle incelenmediğinden davalı tarafça yatırılan istinaf karar ve ilam harcı ile istinaf yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan yargılama giderinin talebi olmadığından üzerinde bırakılmasına, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından ve talep olmadığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 09/02/2023