Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1153 E. 2022/1294 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1153
KARAR NO: 2022/1294
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2022 tarihli ara kararı
NUMARASI: 2022/13 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; mevcut durumun muhafazası ve davanın etkinliğini sağlamak amacı ile duruşmasız ve tebligatsız olarak … başvuru no, … tescil nolu ” Sonuç ” markasının 3. Kişilere olası devrinin ve devrin sicile kaydının hüküm kesinleşinceye dek önlenmesi için SMK’nın 159. maddesi ve HMK’nın 389. vd. maddeleri gereği, ilgili markanın sicil kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından, 18.01.2022 tarihli 13 numaralı tensip ara kararı uyarınca, dosya kapsamına göre yapılan inceleme neticesinde davalıya ait … tescil numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğünün talep edildiği, söz konusu markanın üçüncü kişilere devri halinde davacının zarara uğrayabileceği, HMK 390/son maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği gerekçesi ile dava konusu … tescil numaralı “…” ibareli marka tescil belgesinin dava sonuçlanıncaya kadar 3.kişilere devrinin önlenmesi yönünde ”ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, 10.000-TL teminat karşılığında davalıya ait … tescil numaralı “…” markasının dava sonuçlanıncaya kadar 3.kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir. Davalı tarafından ihtiyati tedbire 29.04.2022 tarihinde itiraz edilmekle (Davacı tarafın tüm iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğu, bu bağlamda yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı, müvekkilinin dava konusu markayı ciddi ve yoğun şekilde markasal anlamda kullandığı, açılan davanın kötü niyetli olduğu, uygulanan tedbir sebebiyle müvekkilinin ticari itibarının zedelendiği beyan edilerek ihtiyati tedbirin kaldırılması talep edilmiştir.), itiraz incelenmek ve değerlendirilmek üzere 24.05.2022 tarihinde duruşma yapılmış, iş bu duruşma neticesinde (davalıya ait … tescil numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğünün talep edildiği eldeki davada söz konusu markanın üçüncü kişilere devri halinde davada taraf teşkili sağlanmasının zaman alabileceği, davacının haklı olması halinde hakkını elde etmesinin gecikebileceği, davacının bu şekilde zarara uğrayabileceği, HMK 390/son maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği, marka üzerine devir yasağı koyulmuş olmasının davalının ticari itibarına zarar verdiğine dair somut bir delil bulunmadığı gerekçesi ile) davalının ihtiyati tedbir kararına karşı yaptığı itirazın reddine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek durumunda olduğunu ancak davacı tarafın tüm iddialarının ve ileri sürdüğü gerekçelerin haksız ve mesnetsiz olduğunu, yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığını, adına tescilli … numaralı “…” markasının kullanmama sebebiyle iptali istemiyle kötü niyetle davanın açıldığını, kullanımlarının bulunması sebebi ile haksız ve hukuka aykırı talepte bulunulduğunu, anılan tedbir kararının sadece davacının beyanları doğrultusunda verilmiş olduğunu, sundukları delillerin ve beyanların dikkate alınarak tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, davada davacı tarafça müvekkilinin markasını kullanmama sebebiyle hükümsüzlüğü talep edilmekte olduğunu bu kapsamda marka sahibi olarak markanın yoğun ve ciddi kullanımını gösterilen delillerin Mahkemeye ibraz edildiğini, ilgili delillerin incelenmesi ile davacının iddiasının aksine müvekkilin markasını yoğun ve ciddi bir biçimde kullandığını, gelinen aşamada verilen ihtiyati tedbir kararının hükümsüz kalacağı sonucunun ortaya çıktığını, … Ltd. Şti.’nin bilim ve teknolojinin hızla geliştiği bu çağda Sınai ve Fikri mülkiyet haklarının korunması aşamasında; marka, endüstriyel tasarım, Patent ve Faydalı Model tescilleri gibi konularda müşterilerine kaliteli ve güvenli hizmet veren bir firma olduğunu, firmanın müşterilerine yurtiçi ve yurtdışı patent, marka ve endüstriyel tasarım tescilleri konusunda uzman ekibiyle danışmanlık hizmeti verdiğini, Fikri ve Sınai Haklar konusunda son derece hassas bir firmanın, bulunduğu sektörde büyük başarılara imza attığını, müşterilerinin beklentilerini karşılayan hizmetler sunmakla birlikte, kendi adına da marka tescili aldığını, açıklanan tüm sebeplerle, adı geçen firmanın markasını kullandığı, bu kullanımın temel işlevine uygun olarak anılan ürünlerin ve hizmetlerin menşeini garanti edecek şekilde ciddi ve yoğun bir biçimde olduğunun sunulan delillerden görüleceğini, davacı tarafça ileri sürülen iddialar sonucu verilen kararın adı geçen firmanın mağduriyetine sebep olduğunun açıkça anlaşılacağını savunmuş, istinaf taleplerinin kabulü ile ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin ilk derece Mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ayrıntılı olarak açıklandıkları üzere davalı adına TPE nezdinde … başvuru no, … tescilli olan ” … ” markasının işbu davanın açıldığı tarihten geriye doğru en az 5 yıllık kesintisiz bir süre boyunca kullanılmadığını, dava konusu markanın davanın açıldığı gün itibarı ile haksız ve hukuka aykırı bir şekilde davalılar adına TPE nezdindeki tescilini sürdürdüğünü, ilk derece Mahkemesince takdir olunduğu üzere davanın açılmasıyla birlikte, davalıların, dava konusu markayı her an 3. kişilere devretme riskinin bulunduğunu, böyle bir devir karşısında Mahkeme nezdinde açılmış davanın etkinliğinin de ortadan kalkacağını, bu bakımdan gerçekleşmesi muhtemel devir işlemlerinin önüne geçilebilmesi için SMK’nın 26. maddesi ve HMK 389. vd. maddeleri gereği davalı adına … no ile tescilli ” … ” markasının hüküm kesinleşinceye kadar 3. kişilere devrinin önlenmesi ve bu hususun resmi markalar siciline kaydına karar verillmesi yönünde bir ihtiyati tedbir kararının verilmesini öncelikle talep ettiklerini, talepleri gibi ilk derece Mahkemesi tarafından bu talebin kabulüne karar verildiğini, davalının istinaf dilekçesindeki beyanları hiçbir şekilde kabul etmediklerini, 20.05.2022 tarihli beyan dilekçesi ile; davalının bu dava açıldıktan sonra TPE’ye başvurular yaparak “…” ve buna benzer ibareli markalara başvuralar yaptığını ve bunların bir kısmının reddedildiğini bir kısmının da beklemede olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafın buna ilişkin bir itirazı bulunmadığını, davalının iddiasının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, bu sebeple istinaf başvurusunun esasten reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Dava; mevcut durumun muhafazası ile davanın etkinliğini sağlamak amacı ile … başvuru numaralı … tescil numaralı “…” markasının 3. kişilere olası devrinin ve devrin sicile kaydının hüküm kesinleşinceye dek önlenmesi için SMK’nın 159. ve HMK 389 vd. maddeleri uyarınca ilgili markanın sicil kaydına ihtiyati tedbir konulması istemi ile davalı şirket adına 01.01.2020 tarihinden itibaren korunmak üzere kayıtlı “…” markasının SMK gereği 5 yıl süre ile kullanılmadığı iddiası ile hükümsüzlüğüne karar verilmesi istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Uyuşmazlık; marka hükümsüzlüğüne ilişkin istemli davada, davalı adına kayıtlı … markasının 3. kişilere devrinin önlenmesi yönünde verilen ihtiyati tedbire itirazın reddinin hukuka uygun olup olmadığı noktasındadır. Marka hukukundan doğan hak, mülkiyet hakkı olup, mülkiyet hakkı Anayasa ile teminat altına alınmış ise de; bu koruma sınırsız değildir. Mülkiyet hakkı mahkeme kararı ile geçici hukuki koruma türü olan ihtiyati tedbir yolu ile kısıtlanabilir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Ayrıca marka hukukunda tescilli markalar bakımından 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.159’da özel bir düzenleme yer almaktadır. İhtiyati tedbir kararı, talep edildiği tarih itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirilerek verilmesi gereken geçici hukuki koruma türüdür. Bu sebeple yasa koyucu, mutlak ispatı değil yaklaşık ispatın varlığını yeterli görmüştür. Davacı taraf tedbir talep ettiği markanın hükümsüzlüğünü de talep ettiğinden, hükümsüzlük kararının neticeleri ve davada tarafların hak ve menfaat dengeleri nazara alınarak, marka hakkının 3. kişilere devir yönünden kısıtlanması mülkiyet hakkının ihlali mahiyetinde olmadığından, davalı vekilinin tedbir kararının müvekkilinin marka hakkının ihlaline sebebiyet verildiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Eldeki hükümsüzlük davasında, dava konusu olan markanın üçüncü kişilere devredilmek suretiyle taraf teşkilinde sorunlar yaşanmaması ve usul ekonomisi prensipleri gereği tedbir kararı verilmesinin gerek ilk derece mahkemesi kararları, gerekse Dairemizin kararları ile yerleşik uygulama haline geldiği, markaların devrinin önlenmesi tasarruf yetkisine getirilen bir sınırlama ise de, bu yönde tasarrufu gerektiren bir zorunluluğun ya da zararın davalı tarafça ileri sürülmediği anlaşılmakla, talebin haklılığı hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, bu kapsamda, dosya içeriği, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, yargılama gerekmekle birlikte verilen tedbirin niteliği yani sadece tarafları ilgilendiren tedbir olduğu dikkate alınarak davacı vekilinin, davalının markasının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesi talebinde haklı olduğu, ilk derece Mahkemesinin kararı isabetli bulunmuştur. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 24.05.2022 tarih ve 2022/13 Esas Sayılı ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan davalı itirazının reddine dair karara karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29/09/2022