Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1130 E. 2022/1302 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1130
KARAR NO: 2022/1302
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/03/2022
NUMARASI: 2021/334 E. – 2022/292 K.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesinin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takibe konu çekte müvekkili şirket kaşesinin sahte olduğunu, üzerindeki imzaların şirket yetkilisine ait olmadığını iddia ile, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibin durdurulmasına, takibin iptaline, davalının % 20 oranında tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini; neticeten davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin davacı şirketin yetkilisi olarak … tarafından imzalandığını, TTSG uyarınca 26/12/2019 tarihinden itibaren ve bu tarih de dahil olmak üzere davacı şirketi temsil edecek kişinin … olduğunu, taraflarınca TTSG’nin internet sitesinde yapılan incelemede, şirketi temsile yetkili kişinin … olduğuna dair bir tescilin halihazırda söz konusu olmadığını, bu nedenle HMK. mad. 53 ve 54 gereği şirketi temsile yetkili kişi tarafından açılmayan davanın usulden reddinin yasal bir zorunluluk olduğunu, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 26/12/2019 tarihli bir satış sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin, satış sözleşmesinde kararlaştırılan sipariş kalemlerini peyderpey hazırlayarak davacı şirkete teslim ettiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için davacı şirketin, müvekkili ile akdi ilişki içinde olunmadığı farz edilse bile elektronik ortamda kendisine tebliğ edilen faturalara herhangi bir itirazda bulunmamasının basiretli bir tacir davranışı olmadığını, davacı şirketin icra takibine konu çekte ciranta olduğunu belirtmekte fayda olduğunu, yani kendi cirosundan önce başka bir cirantanın varlığının söz konusu olduğunu, müvekkili şirketin, satış sözleşmesi yaptığı bir şirketin cirosuyla ilgili olarak kuşkuya düşmesi veya inceleme yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yani davacı şirketin iddialarına göre davanın kabul edilmesinin hukuken mümkün olmadığını beyanla öncelikle dava şartı olan arabulculuk yoluna başvuru ve tarafların usulüne uygun bir şekilde arabuluculuk görüşmesine davet yöntemi izlenmediği için davanın usulde reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle %20’den az olmamak üzere müvekkili şirket lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine, davanın reddine karar verilmesi halinde ise davalı tarafın arabuluculuk görüşmesine katılmamasında bir kusuru olmadığı ve kusurun arabulucudan kaynaklanmış olması nedeniyle davalı lehine arabuluculuk masraf ve yargılama giderlerine hükmedilmemesine karar verilmesini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takibe konu çekte müvekkili şirket kaşesinin sahte olduğunu, üzerindeki imzaların şirket yetkilisine ait olmadığını iddia ile, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibin durdurulmasına, takibin iptaline, davalının % 20 oranında tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini; neticeten davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; fiili ve hukuki irtibat bulunduğundan HMK md. 166/gereği davaların birleştirilmesine, dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvuru ve tarafların usulüne uygun bir şekilde arabuluculuk görüşmesine davet yöntemi izlenmediği için davanın usulden reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle %20’den az olmamak üzere müvekkili şirket lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
BAKIRKÖY 2. ATM’nin 2021/335 ESAS- 2021/658 KARAR sayılı 02.07.2021 tarihli kararı ile BAKIRKÖY 2. ATM’nin 2021/334 ESAS sayılı dava dosyasına birleştirme kararı vermiş, her iki dava bu esas (2021/334 E.) üzerinden yürütülmüştür. İlk Derece Mahkemesi tarafından; 17/09/2021 tarihli celsede davalı vekilinin duruşmaya katıldığı, davacı vekilinin ise gelmediği ve mazeret de bildirmediği, davalı vekilinin ise davacı tarafından takip edilmeyen davayı kendilerinin de takip etmek istemediğini belirttiği, HMK’nın 150. maddesi gereğince davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, HMK’nın 320/4. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabi davalarda işlemden kaldırılmasına karar verilen dosyanın yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin düzenlendiği, 17/09/2021 tarihli celsede dosyanın işlemden kaldırılması karşısında talep üzerine yenilenmesinden sonra 25/03/2022 tarihli celsede dosyanın yeniden takipsiz bırakıldığı gerekçesi ile ikinci kez takipsiz bırakılan asıl ve birleşen davanın HMK’nın 320/4. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Asıl ve Birleşen Dava Davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece Mahkemesinin kararının usule, yasaya ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini, 17.09.2021 tarihli duruşma akabinde talep üzerine dosyanın yenilenmesi akabinde belirlenen yeni duruşma gününün tebliğine ilişkin ve dosyada yapılan tüm tebliğlerin usulsüz olduğunu, zira hükmi şahıslara tebliği düzenleyen TK’nın 12.maddesinin “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır.” hükmünü haiz olup dosyada yapılan tüm tebligatların ise TK’nın 12.maddesi uygulanmaksızın doğrudan TK 35.maddeye göre tebliğ edildiğini, bu şekilde yapılan tüm tebligatların usulsüz olduğunu, usulsüz tebliğ ile yeni duruşma gün ve saatinin bildirildiğinden bahsedilemeyeceğinden, davanın takipsiz bırakılmasının da söz konusu olamayacağını beyanla işin esasına girilmek üzere kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Asıl ve Birleşen Dava Davalısı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacının istinaf taleplerinin yerinde olmadığını, davacının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yer alan adresine yapılmış olan tebligatların daha sonrasında da herhangi bir adres değişikliği bildirimde bulunulmamasından dolayı aynı adrese Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre usülüne uygun olarak yapılmaya devam edildiğini, Tebligat Kanunu madde 12″ Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılacağını, bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.” ve aynı kanunun 35.maddesi ” Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecbur olduğunu, bu takdirde bundan sonraki tebliğlerin bildirilen yeni adrese yapılacağını,” hükümlerini haiz olmakla tebliğlerde herhangi bir aykırılığın bulunmadığını beyanla asıl ve birleşen dava davacısının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi savunulmuştur. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Asıl dava; Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takibe konu senette kaşe ve imza sahteliği nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının (menfi) tespiti istemine ilişkindir. Birleşen dava; Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takibe konu senette kaşe ve imza sahteliği nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının (menfi) tespiti istemine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri re’sen gözetilmek üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Tebligat Kanunu m.12 ‘ye göre; hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir, aynı Kanunun 35. maddesine göre; kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır, adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır, bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır. Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır. Eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, asıl ve birleşen dava davacısına yapılan tüm tebligatların ticaret sicil kaydında bulunan resmi adresine yapıldığı tespit edilmiştir. Tebliğin usulsüz olduğuna dair asıl ve birleşen dava davacısının istinafı bu yönden yerinde görülmemiştir. Asıl ve birleşen dava tarihleri 12.04.2021 olup 7251 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 22.07.2020 tarihinden itibaren TTK’nın basit yargılama usulüne tabi olduğunu belirttiği hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinde 500.000-TL’ye kadar basit yargılama usulü uygulanacaktır hükmü karşısında somut davada basit yargılama usulü benimsenmiştir. HMK m. 150 ” (1) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. (2) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez. (3) Duruşma gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hâllerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır. (4) Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır. (5) İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. (6) İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır. (7) Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır.” hükmünü haiz olup, aynı Kanunun 320/4. maddesine göre ”Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.” hükmü düzenlenmiştir. Mezkur yasal düzenlemeler karşısında, basit usule tabi yargılamada, asıl ve birleşen dava davacısına yapılan tebligatlar da usule uygun olmakla; ilk derece Mahkemesinin 17/09/2021 tarihli celsesine asıl ve birleşen dava davacısının katılmadığı/ mazeret bildirmediği, davalı vekilinin ise katılarak davacı tarafından takip edilmeyen davayı kendilerinin de takip edilmeyeceğinin bildirildiği değerlendirilerek HMK’nın 150. maddesi gereğince davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmesi yerinde olmuştur. Yine HMK’nın 320/4 maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabi davalarda işlemden kaldırılmasına karar verilen dosyanın yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği düzenlendiğinden, ilk derece Mahkemesinin 17/09/2021 tarihli celsede işlemden kaldırılan dosyanın talep üzerine yenilenmesinden sonra 25/03/2022 tarihli celsede dosyanın yeniden asıl ve birleşen dava davacısı tarafından takipsiz bırakıldığının tespiti ile asıl ve birleşen davanın ikinci kez takipsiz bırakılması sebebiyle ayrı ayrı açılmamış sayılmasına dair karar verilmesi isabetlidir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, asıl ve birleşen dava davacısının istinaf nedenleri yerinde görülmemiş, yapılan inceleme sonucunda ilk derece Mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla asıl ve birleşen dava davacısının istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi kanat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/03/2022 tarih ve 2021/334 E., 2022/292 K.sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29/09/2022