Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1112 E. 2022/1683 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1112 Esas
KARAR NO: 2022/1683 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2022
NUMARASI: 2021/1030 Esas – 2022/200 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkili aleyhine 18/10/2021 tanzim ve 28/10/2021 vade tarihli, 30.000 TL bedelli bonoya dayanılarak Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü … sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığını, davacının takibe konu bono nedeniyle davalı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, takip dayanağı senedin davacı müvekkilinden zorla alındığını, ayrıca ticaret odası kayıtları ve müvekkilinin işe giriş çıkış bildirgelerinden de anlaşılacağı üzere davacı müvekkilinin davalı şirketin eski çalışanı olduğunu, son işten çıktığı yerin ise davalı şirketin yetkilisinin eşinin kardeşinin iş yeri olduğunu, davalı şirketin ve dava dışı kişilerin müvekkilinin SGK giriş çıkışlarını kendi aralarında değiştirmiş olduklarını, takibe konu edilen senet düzenlenme tarihi olan 18/10/2021 tarihinde müvekkilinden zorla alındığını, bu durumun müvekkilinin 19/10/2021 tarihinde Firuzköy Polis Merkezi’nde yapmış olduğu şikayeti ile aynı tarihte almış olduğu darp raporu incelendiğinde anlaşılacağını, taraflar arasında işçi ve işveren ilişkisi dışında her hangi bir ticari ilişki bulunmadığını, davaya konu senedin taraflar arasındaki işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanmadığı için davanın asliye ticaret mahkemesinde açıldığını belirterek, karar kesinleşinceye kadar icra takibine konu senedin ödenmesini engeller mahiyette ve icra takibinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davanın kabulü ile davacının davalı şirkete karşı belirtilen icra takip dosyasından ve bu dosyaya dayanak olarak gösterilen senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini, davalı tarafın kötüniyetli icra takibi sebebi ile alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı taraf, dosyaya cevap dilekçesi sunmamış ancak davalı vekili duruşmadaki beyanında, davacının müvekkilinden aldığı borcun karşılığında davaya konu senedin düzenlendiğini belirtmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dava konusu uyuşmazlık ve bundan kaynaklı borcun bulunup bulunmadığının tartışılması gerektiği, asıl hukuki uyuşmazlığın işçi işveren ilişkisi çerçevesinde senedin verildiği bu kapsamdaki senedin davacıdan zorla alındığı iddiasıyla borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, temel ilişkinin görevli mahkemeyi belirlediği, davacı ile davalılar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğu, davaya konu senedin de bu ilişkiye istinaden düzenlendiği, hal böyle olunca, davayı görmeye iş mahkemelerinin görevli kabul edilerek mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine ve kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe ilişkin olduğu, bilindiği gibi taraflardan birinin tacir ve dava konusunun kıymetli evrak olması durumunda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olması gerektiğinden, mahkemece verilen görevsizlik kararının isabetli olmadığı belirtilerek kararın kaldırılmasına karar verilmesin istemiştir. Dava, bonoya dayalı olarak başlatılmış kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibinden sonra 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut olayda, davacı kendi aleyhine girişilen icra takibine dayanak teşkil eden bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Dava dosyası incelendiğinde, davalı şirketin davacı aleyhine 18/10/2021 tanzim ve 28/10/2021 vade tarihli, 30.000 TL bedelli bonoya dayanılarak 05/11/2021 tarihinde Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, takibe konu bonoda 30.000 TL bedelin nakden ahzolunduğu; dava dilekçesinin ekindeki işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerinden davacının “… Mah. … Sok. No:../ İstanbul” adresindeki işkolu kodu … “Başka yerde sınıflandırılmamış diğer ulaşım ekipmanlarının bakım ve onarımı (at arabaları ve dört tekerlekli yük arabalarının bakım ve onarımı dâhil)” olan davalı şirkette 25/07/2015 tarihinde işe giriş, 08/11/2019 tarihinde ise işten ayrılış işleminin yapıldığı, sonrasında davacının 02/02/2021’de “… Mah. … Cad. Avcılar/ İstanbul” adresindeki işkolu kodu 45.20 “Motorlu kara taşıtlarının bakım ve onarımı” olan dava dışı … isimli kişinin işyerinde işe giriş ve 10/10/2021’de işten ayrılış işleminin yapıldığı; davacının 19/10/2021 tarihinde Polis Merkezindeki ifadesinde, sekiz yıldır … Mahallesi … Sok. No:…’te faaliyet gösteren davalı şirkette çalıştığı, 18/10/2021 günü patronu dava dışı ….nın kendisini odasına çağırarak “hiç bir hak istemediği” yazılı olan evrakları ve 30.000 TL tutarında on gün vadeli senedi imzalattığını, kendisinin imzalamak istememesi üzerine şahsın kendisini darp ettiğini, bu esnada içeride dava dışı Sinan’ın eşinin ve boya işleri yapan … isimli şahsın da bulunduğunu, olaydan sonra hastaneye giderek darp raporu aldığını, olayın olduğu odada kamera kayıt sisteminin bulunmadığını, olay nedeniyle dava dışı Sinan’dan şikayetçi olduğunu belirttiği; davacının hastaneden aldığı 19/10/2021 tarihli genel adli muayene raporundaki bulgunun “basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte” olduğunun görüldüğü tespit edilmiştir. İstinaf incelemesinde uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında mı yoksa TTK kapsamında mı değerlendirileceği ve bu bağlamda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi mi yoksa iş mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun “Görev” başlıklı m.5/1-a’da iş mahkemelerinin 4857 sayılı İş Kanununa veya 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlere bakacağı kabul edilmiştir. Öte yandan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.4/1-a’da da bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı; m.5’te ticari davalara asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı ve m.776 ile devamı maddelerinde bono düzenlenmiştir. Taraflarca dava dosyasına sunulan bilgi ve belgeler, davacı tarafın iddiaları ve davaya konu bononun düzenlendiği sırada taraflar arasında işçi-işveren ilişkisinin bulunup bulunmadığı, bu sebeple verilip verilmediği hususunun özel mahkeme niteliğindeki iş mahkemesi tarafından değerlendirilmesinin yapılması, işçi-işveren ilişkisi kapsamında verilen bonodan dolayı borçlu olup olmadığı hususunun ispatının iş hukukuna özgü kurallarla yapılması, iş hukukuna göre ispat hususunun Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre daha geniş olması ve bu hususun tarafların lehine olmasından dolayı somut olayda bononun salt TTK’da düzenlendiğinden bahisle asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğundan bahsedilemeyeceğinden ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın m.353/1-b/1 gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/02/2022 tarihli ve 2021/1030 Esas, 2022/200 Karar Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/12/2022