Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1106
KARAR NO: 2022/1249
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/227 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile başlatılan usulsüz takipte müvekkiline ait araç üzerine “Yakalama şerhi” konulduğu için aracın trafik ekiplerince yakalandığını ve yeddiemine çekilmiş bulunduğundan ötürü icra dosyası borcunun taraflarınca yatırılıp araçlarını teslim almak zorunda bırakıldıkları için, taraflarınca İcra Müdürlüğü hesabına yatıracakları ödemenin davalı/alacaklı tarafa ödenmemesi için; teminatsız olarak ya da Mahkemenizce takdir olunacak teminat karşılığında “ihtiyati tedbir” konulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 29/03/2022 tarihli ara kararıyla; “Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu senedin davacı vekilinin dilekçesindeki anlatımlar da nazara alınarak senet altındaki imzanın davacıya ait olduğu, lehtar kısmına davalının ismi yazılarak açığa imza atıldığı, mevcut delil durumu itibariyle senette tahrifat yapıldığı yada bedelsiz olduğuna yönelik bu vakıaları destekleyecek somut hiçbir delil bulunmadığı anlaşılmakla yaklaşık ispat koşulları bulunmadığından İİK 72/3 maddesi hükmü uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili 30/03/2022 tarihli dilekçesinde özetle; 29/03/2022 tarihli tensip zaptının 21 nolu ara kararı ile taraflarınca talep edilen ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verildiğini, ihtiyati tedbir isteminin reddi sebebiyle müvekkili tarafından icra dosyasına 161.000,00 TL dosya borcunu yatırmak zorunda kalacaklarını, hayatının hiçbir döneminde çalışmamış olan ve üzerine kayıtlı hiçbir mal varlığı bulunmayan davalı eski eşten bu paranın artık istirdadının mümkün olmayacağını, bu sebeple ara karardan rücu edilerek teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin 04/04/2022 tarihli ara kararıyla; “Davacı vekili tarafından dava dilekçesiyle birlikte ihtiyati tedbir isteminde bulunulduğundan Mahkememizce tensip zaptının 21 nolu ara kararı uyarınca ihtiyati tedbir isteminin incelendiği ve reddine karar verildiği, ayrıca her türlü mahkeme kararının gerekçeli olması zorunluluğu kapsamında Mahkememizce ihtiyati tedbir isteminin 29/03/2022 tarihli gerekçeli ara karar ile ihtiyati tedbir talebinin red sebeplerinin de gerekçeli olarak gösterildiği, bu kapsamda kuşkusuz davacının veya vekilinin Mahkememizce verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvurma hakkının bulunduğu, nitekim gerekçeli ara kararın kanun yolu kısmında bu durumun açıkça süre ve başvurulacak merci şeklinde gösterildiği anlaşılmakla; davacının vekilinin rücu talebinin açıklanan sebeplerle reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -İhtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin gerekçenin yerinde olmadığını, dava konusu belgenin imzalandığı tarih itibariyle TBK. hükümlerine göre zaman aşımına uğradığını, lehtar kısmında müvekkilinin el yazısı ile yazdığı “…” yazısı bulunduğunu ancak bir şekilde bertakrip ele geçirilen bedelsiz boş belgenin lehtarının adının yanına başka bir kalemle sıkıştırıp “…” soyadı eklemesinin yapılmak sureti ile sahtecilik yapıldığını, bu ekleme yapılmamış olsa idi davalı alacaklı-eski eşin bu senedi icraya koyamayacağını bildiğini, 12 yıl evvel kullandığı Özsavaş soyadı nedeni ile zaten bu belgenin en erken 13 yıl önce düzenlendiğinin anlaşılacağını ve tedavül kabiliyeti olamayacağını, zamanaşımı itirazını aşmak için boş ve bedelsiz bir belgeye yeniden yasal soyadını eklendiğini ve bu kapsamda soruşturmanın yürütüldüğünü, usulsüz tebligat neticesinde kesinleştirilen Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takibine, Gaziosmanpaşa 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/63 E. Sayılı dava dosyası ile taraflarınca gecikmiş itiraz da bulunulduğunu ve G.O.P. 1. İcra Hukuk Mahkemesince 2021/63 E. Sayılı dosya ile takibe yönelik itirazlarının”tebligatın geçerli olduğu” gerekçesi ile haksız ve dayanaksız ve gerekli incelemeler yapılmadan 2 celsede reddedildiğini, İcra Hukuk Mahkemesinin bu kararının taraflarınca istinaf edildiğini, -Müvekkilinin aracının icradan yakalama şerhi konulmak sureti ile trafikçe bağlandığını, müvekkilinin bu durumda İcra Müdürlüğüne 161.000,00 TL güncel dosya kapak hesabını yatırmak sureti ile aracını ancak teslim alabileceğini, bu durumda ise, hayatının hiç bir döneminde çalışmamış olan ve üzerine kayıtlı hiç bir malvarlığı bulunmayan davalı / eski eşe İcra Müdürlüğünce teslim edilecek olan bu paranın istirdadının asla mümkün olamayacağını, telafisi imkansız boyutta bir zararla karşı karşıya kalacağını, kararın gözden geçirilerek, taraf menfaatlerinin korunması ve dengelenmesi ile hukukî dinlenilme hakkının sağlanması amacıyla taraflarınca mahkeme veznesine depo edilecek teminat karşılığında “Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yatırılacak paranın dava sonuna kadar alacaklı tarafa ödenmemesi” yönünde İhtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, icra takibinin durdurulmasına yönelik tedbir talebinin reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf yoluyla incelenmesi talebinden ibarettir. 2004 Sayılı İİK’nın 72. madde menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir ile ilgili özel düzenleme olup davanın takipten önce veya sonra açılması, verilecek tedbirin şekli yönünden değişikliğe yol açmaktadır. 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddenin 3. Fıkrasında “….İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Maddenin düzenleniş biçimi nazara alındığında, düzenlemeyle borçluya alacaklının gecikmeden doğan zararlarını karşılamak üzere teminat yatırarak, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödememesini isteme hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla İİK’nın 72. maddesi menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir ile ilgili özel düzenleme olduğuna göre, bu durumda mahkemenin yine tedbir koşulları yönünden değerlendirme yaparak HMK’nun 389.maddesi kapsamında yaklaşık ispat koşulları çerçevesinde karar vermesi gerekmektedir. 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, yukarıda içeriği açıklanan deliller dikkate alındığında, somut olayda; senedin sahte olduğu, senet sebebiyle karşı tarafa borçlu bulunulmadığı, senedin dolandırıcılık neticesinde oluşturulduğuna yönelik iddiaların yargılamaya muhtaç olduğu, gelinen aşama ve sunulan deliller itibariyle yaklaşık ispat olgusunun somut olayda gerçekleşmediği, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, davacı vekilince ileri sürülen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2022 tarih ve 2022/227 E. Sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2022