Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1077 E. 2022/1434 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1077
KARAR NO: 2022/1434
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 09/12/2021
NUMARASI: 2021/298 E. – 2021/417 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin mağazacılık alanında … markası üzerinde tekel hakkına sahip olduğunu, müvekkili şirket dışında hiç kimsenin … markasını mağaza ismi olarak kullanma hakkına haiz olmadığını, ancak … Avm’de … … Tic. Ltd. Şti tarafından … markasının mağaza ismi olarak tabelasında kullanıldığının tespit edildiğini, davalının müvekkilinden izin almaksızın … markasını mağaza ismi olarak kullandığını, … markasının mağazacılık alanında kullanım hakkının TPMK tarafından münhasıran müvekkili şirkete verildiğini, müvekkili markasının mağazacılık alanında tescilli olduğunu ve … markasının sahibi olduğunu, söz konusu markanın birçok mal ve hizmette; … nolu 16, 24, 35/1, 38 ve 41.sınıfta, … nolu 20, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 35/2 ve 37.sınıflarda tescil edilmiş olmakla beraber mağazacılık hizmetindeki kullanımın da müvekkili şirket adına tescil edildiğini, müvekkilinin … markasını yıllardan beri mağazacılık hizmetleri için, marka hakkının kendisine verilen yetki çerçevesinde kullandığını, müvekkili şirketin 35.08 (yeni 35.05) sınıfındaki tescillerinin kapsamının bütün mal ve hizmetleri kapsadığını, müvekkili şirketin Türkiye çapında binlerce mağazasının bulunduğunu ve bunlardan yaklaşık 665 mağazasının … tabelasını taşıdığını, internet üzerinde satış yaptığı www…..com.tr alan adlı sanal mağazası bulunduğunu, markanın alındığı tarih itibariyle, bütün mal ve hizmetleri sanal mağazasına koyma hakkına sahip olduğunu, davalının herhangi bir … ibareli marka tescili olmadığı gibi, kendisi ile bağlantısı olduğu düşünülen dava dışı … Mutfak şirketinin … şeklindeki marka tescillerinin çoğunlukla 8 ve 21.sınıflarda olduğunu, bu firmanın da mağazacılık alanında hiçbir tescilinin bulunmadığını, … markasının mağazacılık alanında kullanılması hususunda müvekkili şirketten başka hiç kimseye kanun tarafından verilen bir hakkın bulunmadığını, dava dışı … Ltd. Şti tarafından … markasının 35.sınıfta tescil edilmesi için yapılan başvuruların TPMK tarafından herhangi bir itiraz olmaksızın resen reddedildiğini, davalının mağaza tabelasında kullandığı markanın, müvekkili şirketin markası ile neredeyse birebir aynı, iltibas yaratacak kadar benzer bir marka olduğunu, davalının kullandığı markanın müvekkili markasına tecavüz eder nitelikte olduğunu, davalının kötü niyetli bir şekilde Google Adwords kullanarak internet sayfası yönlendirmesi yaptığını, bu doğrultuda İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/146 D.iş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırılarak rapor alındığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, … markasının 35.sınıftaki kullanımının bütün mal ve hizmetler bakımından müvekkili şirkete ait olduğu, davalının mağazada kullandığı … ibaresinin ve logosunun müvekkili şirketin 35.sınıftaki markası ile ayniyet gösterdiği ve müvekkili şirketin 35.sınıftaki tescillerini ihlal ettiği, davalının mağazada kullandığı … ibaresinin müvekkili şirketin tanınmış … markası ile aynı olduğu gözönünde bulundurularak davalıların markaya tecavüzlerinin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasında birçok davanın bulunduğunu, bu davaların çoğunda davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin reddedildiğini, açılan yeni bir davada ihtiyati tedbir talebinin yenilenmesinin iyiniyetli bir yaklaşım olmadığını, tedbir kararı verilebilmesi için talep eden tarafın kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu, diğer mahkeme kararları doğrultusunda müvekkilinin 35/05.sınıfta tescilli olmasa dahi gerek fiziki gerekse sanal mağazacılık faaliyetinde bulunabileceğini, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin dava dışı diğer müvekkili … San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin grup şirketi olduğunu, müvekkili tarafından satış mağazalarında … markalı ürün dışında herhangi bir marka altında ürün satılmadığını, davacı ile dava dışı müvekkili … Tic. Ltd. Şti arasında 2010 yılından beri devam eden uyuşmazlık bulunduğunu, uyuşmazlığın temelinde davacı tarafın ev tekstili sektöründe tescil ettirdiği ve kullandığı … markasını züccaciye sektöründe de kullanmak istemesinin bulunduğunu, … ibaresinin züccaciye sektöründe müvekkili adına uzun yıllardır tescilli olup kullanıldığını, davacının müvekkili markaları sebebiyle markayı tescil ettirip kullanamayacağından müvekkili aleyhine haksız ve hukuka aykırı davalar açtığını, müvekkilinin … ibareli marka başvurularına itiraz ettiğini, kendisinin müvekkilinin tescilli olduğu sınıflarda marka başvurularında bulunduğunu, davacı tarafından davalı olarak gösterilen müvekkilinin dava dışı diğer müvekkili adına tescilli … ibareli markayı muvafakati ile yasal olarak kullandığını, müvekkilinin kullanımının yasal olmadığı iddialarının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin marka kullanımının 07, 07, 11 ve 21.sınıfta tescilli markalarına dayalı olarak yaptığı satış işlemi olduğunu, davacının 35.05 sınıfta tescilli markalarına tecavüz oluşturmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizin 01.07.2021 tarih, 2021/719 Esas, 2021/770 Karar sayılı kararından önce ilk derece mahkemesince; İlk Derece Mahkemesince; ”…Davacı vekili 17/12/02020 tarihli celsedeki beyanlarında özetle; “..bizim daha önce açmış olduğumuz davalar yine aynı iddialara dayalı olup davalı tarafın farklı yetki alanları içinde yer alan alışveriş merkezlerindeki kullanımlarına ilişkindir, yargılamalar sürmektedir, Bakırköy yetki alanı içinde kalan Avm’deki kullanımlar yönünden Bakırköy mahkemelerinde yine Anadolu’nun değişik yerlerindeki davalı kullanımları yönünden ilgili yer mahkemesinde mevcut davadaki davalının mağazacılık sınıfı olan 35.sınıfta kullanımının bulunmadığı iddiasına dayalı olarak markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi yönünden davalarımızı açtık, davaya açmakta hukuki yararımız vardır, açılan davalar farklı yetki alanlarındaki tecavüzlere dayalı olarak açıldığı için derdestlik söz konusu değildir” şeklinde bayanda bulunmuş olup, davalı vekili aynı celsedeki bayanlarında özetle; “…daha önceden verilmiş olan mahkeme kararları ve devam etmekte olan davalara ilişkin raporları dosyaya sunduk, davanın reddini talep ediyoruz ” şeklinde beyanda bulunmuştur. HMK 114/1- ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması. dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gereken bir husustur. Yukarıda izah edildiği üzere taraflar arasında aynı içerik ve taleplerde davalar açılmış olup bu davaların bir kısmının karara bağlandığı (Ankara 1. FSHHM’nin 2018/138 karar 2019/460 karar sayılı 05/11/2019 tarihli kararı -kesinleşmemiş) bir kısmında ise yargılamanın sürdüğü hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı verilen karar ve alınan raporların dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır. Yine 6769 sayılı SMK’nın ” Görevli ve yetkili mahkeme” başlıklı Madde 156- …(3) Sınai mülkiyet hakkı sahibi tarafından, üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının yerleşim yeri veya hukuka aykırı fiilin gerçekleştiği yahut bu fiilin etkilerinin görüldüğü yer mahkemesidir…” hükmüne amirdir. Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı taraf “…” markasının 35.sınıftaki kullanımının bütün mal ve hizmetler bakımından müvekkili şirkete ait olduğu, davalının mağazada kullandığı … ibaresinin ve logosunun müvekkili şirketin 35.sınıftaki markası ile ayniyet gösterdiği ve müvekkili şirketin 35.sınıftaki tescillerini ihlal ettiği, davalının mağazada kullandığı … ibaresinin müvekkili şirketin tanınmış … markası ile aynı olduğundan bahisle markaya tecavüzün tespitine, önlenmesine, durdurulması talebiyle iş bu davayı açmış ise de esasen izah olunduğu ve tarafların da kabulünde olduğu üzere aynı marka tescillerine ve benzer kullanımlara ilişkin daha önceden farklı avm kullanımlarına ilişkin açılmış davaların bulunduğu, davacının markaya tecavüz iddiasına dayalı daha önceden açmış olduğu davaların mevcut talepleri de kapsadığı zira marka tescilinin ülkesellik ilkesi gereği ülke sınırları içerisinde tam koruma sağlayacağı, kabul veya red durumunda bu kararın kesinleşmesi halinde açılan diğer davalar yönünden kesin hüküm dava şartına takılacağı yine açılan davalardaki davalıya yönelik önleme kararının tek bir avm ya da kullanım yönünden değil tüm kullanımlarının önlenmesine yönelik olacağı, zira birden fazla tecavüz durumunda izahı yapılan SMK 156/3 gereği yetkinin belirlenmesi açısından marka tescil sahibine yasa seçimlik hak tanımış ise de her bir ihlal yönünden dava açılmasının derdestlik dava şartına takılacağı anlaşılmakla açılan bu dava yönünden dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, (bir an için yeni tecavüz halinde tekrardan davanın açılabileceği kabul olunsa bile davacının mevcut davadaki kullanımın diğer davalar sonrası olduğuna ilişkin bir delili dosyaya sunmadığı, bu sunulsa dahi tecavüz iddialarının tamamının aynı davalı tarafından gerçekleştiği dikkate alındığında önceki davalarda alınacak bir tedbir ile davalı kullanımlarının önlenmesi talep edilebilecekken her bir kullanım yönünden ayrı bir dava açılmasında hukuki yararın bulunmadığının kabulünün gerektiği) aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur” şeklinde karar verilmiştir. Bu karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiş, Dairemizin 01.07.2021 tarih, 2021/719 Esas, 2021/770 Karar sayılı kararı ile; Mahkemece davanın derdestlik sebebiyle reddine karar verilmiş ise de; markaya tecavüz fiilinin aynı zamanda bir haksız fiil teşkil ettiği, dolayısıyla haksız fiil gerçekleştiği sürece, ihlal sayısınca davacı markasının korunmasında davacının hukuki yararının bulunduğu, mevcut delillere göre, ihlalin gerçekleştiği yerlerde açılmış olan davaların farklı vakıalara dayandığı, eldeki davanın … Avm’de açılan mağazadan dolayı markaya tecavüz iddiasına dayandığı, gerekçeli kararda zikredilen ve kesinleştiği belirtilen Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 05.11.2019 tarih 2018/138 esas, 2019/460 karar sayılı dosyasında verilen kararın, Ankara ilindeki bir Avm’de açılan mağazadan kaynaklı markaya tecavüz iddiasına dayandığı, kararın kesinleşmiş olması sebebiyle derdestlik değerlendirmesine konu olamayacağı hususu bir yana, eldeki dava ile farklı maddi vakıalara dayandığı, açıklanan sebeplerle derdestlik şartının somut davada gerçekleşmediği, Mahkemece davanın usûlden reddine yönelik kararda bir isabet bulunmadığı, ancak birlikte görülmesinde hukuki yarar olması halinde, davaların birleştirilerek görülmesi hususunda takdirin Mahkemeye ait olduğu, bu haliyle dosyanın esasına girilerek yargılama sonucunda varılacak kanaate göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu gerekçesiyle kaldırılmıştır. İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde 2021/298 Esas, 2021/417 Karar sayılı karar ile; benzer davada aldırılan bilirkişi raporuna itibar edildiği, buna göre, davalının … ibareli kullanımlarının sadece dava dışı grup şirketin tescilli markalarının satışına ilişkin olduğu ve 35/5. sınıftaki mağazacılık hizmeti olarak nitelenemeyeceği, davalı kullanımlarının dava dışı grup şirketinin tescil kapsamındaki malların aynı marka altında satışa sunulması olması sebebiyle perakendecilik hizmeti olarak değerlendirilemeyeceği, bundan dolayı da salt işaret benzerliğinden hareketle davalı kullanımları ile davacının dayanak yaptığı markaları arasında birbiri ile ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davacı ile davalı kullanımlarının dayanağını oluşturan dava dışı grup şirketin uzun yıllardır birlikte var oldukları ve dava dışı grup şirketin davalı kullanımlarına dayanak oluşturan tescilli markalarının davacının dayanak markalarından önceki tarihli olmaları da dikkate alındığında artık davacı markaları bakımından hak ihlalinden söz edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ürün markasının mağazacılık markası olmadığını, ürün markası tescilinin aynı isimle mağaza açma hakkı vermeyeceğini, mağaza ismi kullanımının 35. sınıftaki satış hizmetinin kullanımına delalet ettiğini, ürün markası alan bir kişinin ürünü satmak amacıyla mağaza açabilmesi için, bu mağaza isminin daha önceden başkası tarafından tescil edilmiş veya kullanılmamış olması gerektiğini, davalı markalarının 35.sınıfta tescilli olmadığını, davalı kullanımının tescil dışı kullanım olduğunu, davalının mağazacılık alanında tescilli markası bulunmadığını, Mahkemece markalar arasındaki iltibasın incelenmediğini, oysa bu hususta emsal Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları bulunduğunu, davacı markasının tanınmış marka olup olmadığı hususunun da kararda irdelenmediğini, dava dışı … Mutfak şirketinin, anılan markaları yalnızca züccaciye ürünlerinde kullanabileceğini, marka ile mağaza açamayacağını, Davacı markasının 35.sınıfta tescilli olduğunu ve hükümsüz kılınmadığı sürece tekel hakkına sahip olduğunu, markanın bu sınıfta züccaciye ürünlerinin perakende satışı için tescil edildiğini, mal sınıfındaki tescilin mağazacılık sınıfında müktesep hak vermediğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve durdurulması taleplidir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının kendi adına tescilli ”…+şekil” ibareli markayı mağaza ismi olarak tabelasında kullanmaktan ibaret eyleminin, davacının ”…” ibareli tescilli markasından doğan hakka tecavüz teşkil edip etmediği, davalı kullanımının markanın tescilli olduğu sınıf dışında gerçekleşip gerçekleşmediği noktalarında toplanmaktadır. Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; davacı adına kayıtlı … tescil nolu “…” ibareli markanın 16, 24, 27, 35, 38 ve 41.sınıf emtialarında, 12/05/2005 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “…” ibareli markanın 20, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 35 ve 37.sınıf emtialarında 03/07/2013 tarihinde tescil edildiği, Davalı adına kayıtlı … başvuru nolu “… ” ibareli markaya ilişkin 35.sınıf emtialarında 24/11/2014 tarihinde başvuruda bulunduğu, … başvuru nolu “… ” ibareli markaya ilişkin 35.sınıf emtialarında 24/11/2014 tarihinde başvuruda bulunduğu, … başvuru nolu “…” ibareli markaya ilişkin 35.sınıf emtialarında 02/11/2011 tarihinde başvuruda bulunulduğu, … tescil nolu “… ” ibareli markanın 07, 08, 11 ve 21.sınıf emtialarında 26/12/2017 tarihinde tescil edildiği, … tescil nolu “… ” ibareli markanın 07, 08, 11 ve 21.sınıf emtialarında 12/10/2016 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır. Bunlar Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek halleridir. Yine 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 7 inci maddesine göre; marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, a)Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b)Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu sebeple betik tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, c)Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması fiillerinin önlenmesini talep etme hakkı bulunmaktadır. Somut olayda, tarafların uzun yıllardır ticaret alanında faaliyet gösterdiği, birbirlerinin markalarından haberdar olmamalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalının bir kısım markaları yönünden davacı markalarından önceki tarihlerde tescil başvurusu yapıldığı, davacı yanca davalı kullanımına ilişkin olarak dosyaya sunulan ve davalı yanca da inkâr edilmeyen görseller incelendiğinde; davalı adına … tescil nolu marka ile … tescil nolu markanın … AVM içerisinde açılan mağazada tabelada kullanıldığı, söz konusu kullanımın tescile uygun olduğu, davalının, adına tescilli ürün markasını tescile uygun olarak işyeri tabelasında kullanmış olmasının iyiniyetli kullanım olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu kullanımın tescil sınıfının dışına çıkan bir kullanım olarak kabul edilemeyeceği cihetle, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/12/2021 tarih ve 2021/298 E., 2021/417 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/10/2022