Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1056 E. 2022/1247 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1056 Esas
KARAR NO: 2022/1247
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2022
NUMARASI: 2018/684 E. – 2022/34 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)|İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından davacıya İstanbul … İcra müdürülüğünün …, … ve … E. Sayılı dosyaları ile çeke dayalı olarak icra takipleri başlatıldığı, davacının çeklerin arka yüzünün kendisine imzalatıldığı ancak ortada geçerli bir faktoring sözleşmesi olmaması sebebiyle böyle bir borcunun bulunmadığını iddia ederek menfi tespit talebinin kabulünü talep etmiştir. Davalı asil cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … A.Ş. Firmasının Genel Kredi Sözleşmelerinden doğan alacakları temlik aldığını, Davacı … iddia ettiği üzere yalnızca çekten doğan borcundan dolayı borçlu değil, 31/07/2008 tarihinde imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi’nin müşterek borçlusu, müteselsil kefili olduğunu, Faktoring sözleşmesinin müşterek borçlusu olan …’nun huzurdaki davayı Milas Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/264 E. Sayılı dosyasında görülen Muvazaaya dayalı Tapu İptal ve Tescil Davasını uzatmak amacıyla 10 yıl sonra art niyetli olarak açtığını, davalı … ‘nun, Faktoring şirketinin diğer borçlusu olan … nakliyatın yetkilisi olduğunu, Faktoring şirketine … ve … Nakliyatın borcuna karşı çek ciro edilerek verildiğini, müvekkilinin iyi niyetli yetkili hamil olduğunu, Faktoring sözleşmesinin 13. maddesi gereğince faktoring, alacağın teminatını teşkil etmek üzere hangi tarihte verilmiş olursa olsun bilcümle teminatları asıl borçluya müracaat etmek mecburiyetinde olmaksızın kefilden talep yetkisine sahip olduğunu, Teminat niteliğinde olan ve faktoring işlemiyle ciro edilen çeklerden dolayı …’nun sorumluluğunun sözleşmenin anılan maddesinden de doğduğunu, …’nun Faktoring sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kambiyo senedini ciro yoluyla devralan faktoring şirketi ile ciranta arasında faktoring sözleşmesi dolayısıyla bir ilişki bulunmadığını, …’nun müşterek borçlu olduğundan anılan ilişki mevcut olduğunu, faktoring şirketinin takibe konu çekleri mevzuata uygun olarak iktisap ettiğini, 6102 sayılı TTK’nın 792. Maddesine göre de iyi niyetli olduğunu, …’nun art niyetli olarak borçlu bulunmadığının tespiti istediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Dosya kapsamı ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu takip dayanağı çeklerin, temlik eden faktoring firması ile … Ltd.Şti arasında imzalanan faktoring sözleşmesi uyarında temlik eden şirkete verildiği, çeklerde faktoring sözleşmesini akdeden … Ltd.Şti’den sonra davacının ciro ve imzasının bulunduğu, son ciranta olan davacı ile faktoring şirketi arasında geçerli bir faktoring sözleşmesi bulunmadığı, sahih ve belge ile tevsik olunan nitelikte bir alacağın varlığı söz konusu olmadıkça bu alacağın faktoring şirketi tarafından temlik alınmasının mümkün olmadığı gibi, bu nitelikteki bir alacağın ayrıca kambiyo senedine bağlanmış olmasının ve son cirantanın faktoring sözleşmesini imzalayan şirketin yetkilisi olmasının bu durumu değiştirmeyeceği, temlik eden faktoring şirketi takip dayanağı çeklerde meşru hamil konumunda olmadığından, davacıdan alacaklı olmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin 18/05/2022 tarihli ek kararıyla; “Davalı … vekili tarafından sunulan 26/04/2022 tarihli dilekçe ile istinaf edilmiş olup, istinaf harç ve masraflarının eksik olduğunun tespiti üzerine mahkememizce tanzim olunan 28/04/2022 tarihli eksik harç ve masrafların HMK 344.maddesi uyarınca bir haftalık kesin süre içerisinde tamamlanması, aksi halde istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verileceği ihtarını içerir muhtıranın davalı vekiline 03/05/2022 tarihinde tebliğ edildiği, verilen kesin süre içerisinde harç ve masrafların yatırılmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına” karar verilmiştir. Davalı vekili ek karara yönelik istinaf dilekçesinde özetle; -Mahkemece ek karar ile istinaf kanun yoluna başvurudan vazgeçmiş sayıldıklarına karar verildiğini, söz konusu ek kararın hatalı olup kaldırılması gerektiğini, tebligat üzerine yazılan ve hâkimin sicil numarası, imzası ve mahkeme mührünü taşımayan açıklamalar, yasanın aradığı yönteme uygun kabul edilemeyeceği gibi, hâkim tarafından verildiğinin kabulüne de olanak olmadığını, Mahkemece harç tamamlamaya ilişkin beyanın tebligat zarfına derç edildiğini, oysa bu geçerli bir bildirim olmadığını, muhtıra vasfını haiz olmadığını, bu sebeple kesin süre içerisinde harcın tamamlanmadığı yönünde kararın hatalı olduğunu, ek karar hatalı olup kaldırılmasını, usule uygun istinaf başvurularının incelenmesini talep etmiştir. Davalı vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde özetle; -Gerekçeli kararda davacı ve davalı vekili beyanlarının ters yazıldığını, gerekçeli karara itimat edilmemesi gerektiğini, -İlk derece mahkemesinin kararını somut ve açık olarak, detaylıca gerekçelendirmediğini, Davacının dilekçesinde sadece künyesini belirttiği, içeriğinin ne olduğu anlaşılamayan iki adet Yargıtay Kararının açıklamasız olarak hükme esas alındığını, kararın eksik, şekli ve görünüşte gerekçe ile adil yargılanma haklarını zedelediğini, -Davacı … ‘nun dava dışı … ŞTİ’nin sadece çalışanı olmadığını, münferit imza ile yönetmeye haiz müdürü olduğunu, Yerel Mahkemenin gerekçesinde belirttiğinin aksine Faktöring şirketi takip dayanağı çeklerin hamili olup “Finansal Kiralalma, Faktöring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 22/2. maddesi uyarınca müvekkilinin, ciro edenin çeki bir ticari ilişkiye dayalı olarak aldığını tevsik eden belgelere dayalı olarak çeki devraldığını, -Dava konusu kambiyo senetlerinin faturalı alacaklar için tanzim edildiğini, … şirketinin işlemi tamamen ilgili dönemde yürürlükte bulunan mevzuata uygun şekilde gerçekleştirdiğini, dosyada davacının imzasını taşıyan alacak bildirim formunda, alacağı dayanağı ticari ilişkiyi gösterir fatura bilgilerinin açıkça yazıldığını, alacak bildirim formunda davacı … ”nun, faktoring işlemine konu alacağın gerçek bir ticari ilişkiden kaynaklandığını, satılan malın alıcısına teslim edildiğini beyan etmekte, faturaların muhasebe kayıtlarına alınmasını talep etmekte olduğunu, bu belgenin bizzat davacı tarafından imzalanmış olduğunu, aynı davacının bu kez alacağın fatura ve sair belgeler ile tevsik edilmediğini iddia ederek tamamen çelişkili davranma yasağına aykırı hareket ettiğini, -Alacak bildirim formunun, faktoring işlemine konu alacağın bir mal veya hizmet satışından doğduğunu tevsik eden fatura benzeri bir belge niteliğini haiz olduğunu, bildirim formunda bahsi geçen bu faturaların üzerinde; “iş bu faturadan doğa alacağın tamamını … A.Ş. ile yapılan Genel Faktoring Sözleşmesi gereğince doğmuş ve doğacak her türlü borçlarımız karşılığında Borçlar Kanunun 162. ve temlikle ilgili müteakip maddelerine uygun ve gayrş kabil-i rücu olarak adı geçen şirkete temlik edilmiş olduğunu teyit eder….” şeklinde bir metin yazıldığını ve davacı tarafından da imzalandığını, ayrıca yine dosyada davacı … ‘nun imzasını taşıyan 31/07/2008 tarihli 313 referans sayılı evrak incelendiğinde fatura borçlusu firmaların keşidecisi olduğu çeklerin, düzenlenen çek tevdi bordrosu ile faktoring şirketine verildiğini, -Para kendi hesabına yatırılmadığından borçlu olmadığını iddia eden kötü niyetli davacının, kendi imzasını taşıyan 31/07/2008 tarihli 314 referans numaralı talimat ile paranın yatırılmasını istediği hesap numarasını bildirdiğini ve yine ekte bulunan dekontta para davacının bildirmiş olduğu ve yine davacının yetkilisi olduğu … şirketinin hesabına yatırıldığını, müvekkilinin alacağını temlik almış olduğu … A.Ş.’nin ilgili dönemde yürürlükte olan mevzuata ve 2006 tarihli Finansal Kiralama, Faktoring Ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş Ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğe tamamen uygun davrandığını, dava konusu alacağın fatura ve benzeri belgeler ile tevsik edildiğini, davacının da bu alacağın ticari bir alım-satımdan doğduğunu bizzat beyan ettiğini ve ilgili faturaları bildirdiğini ve ibraz ettiğini, -Davacı … ‘nun yalnızca çek sebebi ile borçlu olmadığını, aynı zamanda 31/07/2008 tarihinde imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi’nin müşterek borçlusu, müteselsil kefili de olduğunu, faktoring sözleşmesinin 13. maddesi gereğince faktoring şirketinin, alacağın teminatını teşkil etmek üzere hangi tarihte verilmiş olursa olsun bilcümle teminatları asıl borçluya müracaat etmek mecburiyetinde olmaksızın kefilden talep yetkisine sahip olduğunu, ayrıca 6102 sayılı TTK’nın 792. Maddesi gereği faktöring şirketinin takibe konu çekleri mevzuata uygun olarak iktisap ettiğini, çeki ciro yoluyla devralan faktöring şirketi ile ciranta arasında faktöring sözleşmesi dolayısıyla bir ilişki bulunduğunu, …’nun dava dışı … Ltd Şti’nin sadece çalışanı olmayıp münferit imza ile yönetmeye haiz müdürü olması ve … şirketinde yapılan işlemlerin bizzat kendisi tarafından verilen talimatlar ile gerçekleştirilmesinin yanında müşterek borçlu sıfatına sahip olduğundan da anılan ilişki mevcut olduğunu, -Sözleşme ve alacak bildirim formunun “aradaki ticari ilişkiyi tevsik eden belge” niteliğinde olduğunu, -Yerel Mahkemenin hükme dayanak aldığı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 22/2. maddesine göre dava konusu alacağın faturalara bağlı olduğunu, Fatura, alacak bildirim formu ve ilk derece mahkemesine ibraz edilen deliller ile alacağın bir mal veya hizmet satışından doğmuş olduğunu ve bilirkişi raporlarında da bu hususun tespit edildiğini, dava konusu alacağın bağlandığı kambiyo senedinde müvekkilden önceki son cirantanın faktoring sözleşmesinin tarafı olan … Nakliyet firmasını tek yetkili temsilcisi olan davacı … olmasının bu gerçeği değiştirmediğini, -İlk derece mahkemesinin hükme esas aldığı Yargıtay 11. HD’nin 2016/5454 E. 2017/3919 tarihli kararına konu olayda davacı tarafça çekin yedinde iken çalındığının iddia olunduğunu, fatura borçlusu ile faktoring sözleşmesinin müşteri tarafı olan … Ltd. Şti’nin ilişkisinin kuşkulu görüldüğü yönünde görüş bildirildiğini, çekteki ciro imzasının saht olduğunu, somut olayda ise müvekkilinin alacağının tevsik edici belgeler ve bilirkişi raporları ile ispat edildiğini ve davacı … nun bizzat imzaladığı yazılı deliller ile sabit olduğunu, -Kadıköy …. Noterliği … y.no ile tasdikli imza sirkülerine göre … ..Şti’nin müdürü olarak şirket ortaklarından …’nun münferit imza ile 25 yıl için şirket müdürü atandığı, Dosyada mübrez belgelerden … A.Ş. İle dava dışı … LTD ŞTİ. Arasında imzalanan 31.7.2008 tarihli Faktoring sözleşmesini davacı müşterek borçlu/müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu, Faktoring şirketi tarafından takibe konu edilen 3 adet çekte de davacının ciranta olduğu, 3 adet toplam 37.850,00 TL tutarlı çekin faktoring sözleşmesi gereği faktoring işlemine tabi tutularak, faktoring bedeli ve yasal kesintiler dışında kalan bedelin tamamının 31/07/2008 tarihinde …’nun talebi ile …’nun yetkilisi olduğu … Nakliyat Firmasına ödendiği’ Davacı hakkında icra takipleri yapılması Faktoring Sözleşmesinin 13. ve 14. Maddelerine dayanmakta olduğu, Dava dışı … LTD ŞTİ.’nin yahut davacının Faktoring şirketine karşı borçlu olduğunun bilirkişi raporları ile tespit edildiğini, tüm sebeplerle istinaf taleplerinin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Muhtıranın usulüne uygun olması için aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/19-286 Esas – 2010/330 Karar sayılı kararında bir muhtıranın geçerli olması için gereken özellikler belirtilmiştir. Ayrıca 6100 Sayılı HMK’nın 344. maddede; İstinaf harç ve giderlerinin eksik ödendiğinin anlaşılması halinde muhtıra gönderilerek kararı veren mahkeme tarafından bir haftalık kesin süre içinde harç ve giderin tamamlanması, aksi halde istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılacağı hususu istinaf edene yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkemece istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilir. Bu kararın da istinaf edilmesi halinde 346. maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyasen uygulanır. Mahkemece “istinaf harç ve giderlerinin tamamlanması için bir haftalık kesin süre” verilmesi ve ayrıca yazılı olarak “aksi halde istinaf kanun yoluna başvurmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususunun” bildirilmesi gerekmektedir.Bu sebeple muhtırada Mahkeme Hakim veya Mahkeme Başkanı’nın sicili ve imzası bulunmalıdır. Muhtıra Hakim veya Mahkeme Başkanı tarafından imzalanmadan verilmişse, dolayısıyla da Hakim tarafından usulünce düzenlenmiş muhtıra yoksa geçerli bir bildirimin yapıldığından söz etmeye de olanak yoktur.Mahkeme Yazı İşleri Müdürü’nün veya Kalem personelinin istinaf harcı veya giderinin tamamlanması için istinaf edene süre vermesi veya tebligat zarfı üzerine ihtar/uyarı şeklinde yazılan ve Hâkim imzası taşımayan muhtıra usule aykırıdır, Mahkeme Yazı İşleri Müdürü’nün veya Kalem personelinin vermiş olduğu süre ya da tebligat zarfı üzerine ihtar/uyarı şeklinde yazılan ve Hâkim imzası taşımayan muhtıra üzerine istinaf harcını veya giderini ödememiş olan taraf, istinaf talebinden vazgeçmiş sayılamaz. Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, muhtırada yapılması gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmeli; bu açıdan ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı ve yatırılma merci ve süresi, bunun yapılmamasının sonuçları net biçimde açıklanmalıdır. Örneğin, “dosyaya yatırılması” şeklindeki ifade tarafın yanılmasına neden olabileceğinden, bu ifadeyi taşıyan muhtıra geçersiz olacaktır. Yatırma yerinin tereddüte yol açmayacak şekilde mahkeme veznesi olarak gösterilmesi gerekir. Bu yönü ile muhtıranın geçerli şartları taşımaktan uzak olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca her ne kadar süreden reddedilmiş ise de, usulüne uygun bir muhtıra olmadığından süre başlamayacağından, muhtıranın bu şekilde usulüne uygun olmadığının tespiti karşısında mahkemece “istinaf kanun yoluna başvurma talebinin, yapılmamış sayılmasına” şeklinde verilen ek karara karşı istinaf başvurusunun kabulüne ve ek kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir. Davalının esasa yönelik istinaf başvurusunun incelenmesine gelince; Dosya kapsamı itibariyle, gerekçeli kararda davacı ve davalı dilekçeleri özetlenirken, birleştirilip, tefrikine karar verilen dosyadaki istemlerinin kopyalanarak gerekçeli karara alındığı, davacı ve davalı delikçelerinin bu sebeple hatalı olarak gerekçede yer aldığı, ancak gerekçe kısmının düzenleme itibariyle hatalı olmaması sebebiyle eleştiri mahiyetinde değerlendirilmesi gerektiği görülmüştür. Dava konusu çek, davalı Faktoring şirketinden temlik alan … tarafından icra takibine konulmuştur. Bu durumda anılan davalının çeki takibe koymakta yetkili hamil olup olmadığının öncelikle incelenmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta dava dışı faktoring şirketi ile dava dışı … şirketi arasında 31.07.2008 tarihli faktoring sözleşmesi imzalanmış olup, sözleşmede davacının müşterek ve müteselsil kefil olarak yer aldığı sözleşme tarihi itibariyle, 2006 tarihli “Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik” in 22/2. maddesine göre inceleme yapılması gerektiği, buna göre “… şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile bir mal veya hizmet satışından doğmuş ve doğacak fatura veye benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamayanlar veya tahsilini üstlenemezler.” bu hüküm “düzenleyici amir bir hüküm” olarak kabul edilmektedir (Yargıtay HGK 03.11.2010 T. 2010/19-448 E, 2010/557 K. sayılı Kararı). Hal böyle olunca dava konusu çekin davalı faktoring şirketine anılan yönetmelik hükmüne uygun biçimde temlik edilip edilmediğinin tespiti, uyuşmazlığın çözümlenmesi yönünden önem taşımaktadır. Dava konusu çekin davacı tarafından dava dışı … A.Ş.’ye ciro edildiği çek arkasındaki ciro silsilesinin tetkikinden anlaşılmaktadır. Davacı ile dava dışı Factoring şirketi arasında factoring sözleşmesi olmamakla beraber, davacının sözleşmede müşterek ve müteselsil olarak kefil imzasının bulunduğu ve dava dışı şirketin yetkili temsilcisi olduğu, bir önceki ciranta … Şti. ile davalı Factoring şirketi arasında factoring sözleşmesi imzalandığı görülmüştür. … factoring sözleşmesinin tarafı olan … Ltd. Şti. tarafından değil, Factoring sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzalayan … tarafından ciro yoluyla davalı Factoring şirketine devredilmiştir. Factoring sözleşmesine konu alacağın dayanağı olan faturalar ise … Şti. ve … Şti. tarafından düzenlenmiştir. Davalının bu sözleşmeden doğan borçtan müşterek borçlu müteselsil kefil olarak sorumlu olduğu, dava dışı şirketin ve davacının, davalıya borçlu oldukları, söz konusu bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetlemeye elverişli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu göz önüne alınarak rapor doğrultusunda davacının davasının reddinin gerektiği, davacı ile önceki ciranta arasında bir mal veya hizmet satışı olduğunun kabulünün gerektiği, Mahkemece, davalı factoring şirketinin dava konusu çeki anılan yönetmelik hükümlerine uygun olarak temlik aldığından faktoring sözleşmesinde davacı müşterek ve müteselsil kefil olduğu için ve yetkili temsilci olduğu için çekten sorumlu olduğu kabul edilmesi gerekirken takibe yetkili olmadığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş olup, yukarıda açıklanan hususlar gereğince davalı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulü ile kararın kaldırılmasına, kaldırma sebebi yönünden yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince yeniden karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile,2- İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/01/2022 tarih, 2018/684 E., 2022/34 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacının davasının reddine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,3- Davacının davalı aleyhine açtığı işbu DAVANIN REDDİNE,4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcının peşin alınan 646,39 TL’den mahsubu ile fazla alınan 565,69 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına,4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 13/(1). maddesine göre 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yatırılan 441,40 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 79,30 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 520,70 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,5/c- İstinaf yargılama aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,5/d- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2022