Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1046 E. 2022/1244 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1046
KARAR NO: 2022/1244
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2022
NUMARASI: 2022/91 D.İş. – 2022/90 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati haciz isteyen vekili mahkemeye verdiği dilekçesinde özetle; Borçlu … tarafından müvekkili lehinde verilen 20/10/2020 düzenleme tarihli, 20/11/2020 vade tarihli, 382.000,00 TL bedelli senedin süresi içinde ödenmediğini, müvekkilinin yapmış olduğu araştırmalarda borçlunun adreslerini terk edip, mal kaçırma girişiminde bulunduğunu ve elindeki gayrimenkulleri satışa çıkardığını öğrendiklerini, açıklanan sebeplerle ve rehinle de teminat altına alınmamış olan alacakları için İİK’nın 257. maddesi’nin aradığı şartların gerçekleştiğini, bu sebeple ihtiyati haciz isteme zorunluluğunun doğduğunu, teminat talebi halinde müvekkili tarafından teminat mektubunun kasaya sunulacağını, 382.000,00 TL’lik alacaklarının karşılığında borçlunun taşınır ve taşınmaz malları, araçlar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. İlk derece mahkemesinin 26/04/2022 tarihli D.İş kararında özetle; “İstemin niteliğine göre, duruşma yapılmasına gerek görülmeksizin dilekçeye ekli olarak sunulan yukarıda nitelikleri belirtilen evraklar ve tüm dosya kapsamı itibariyle ihtiyati haciz için aranan İİK’nın 257. maddesindeki yasal şartların ve yukarıda yer alan Yüksek Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin içtihadında söz edilen yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğine kanaat getirilmiş, yukarıdaki açıklamalar ile birlikte talebin kabulüne” karar verilmiştir.İhtiyati hacze itiraz eden karşı taraf … vekili tarafından dosyaya sunulan 06/05/2022 tarihli dilekçede özetle; Mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz kararına istinaden müvekkili aleyhine Tekirdağ İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası üzerinden haciz işlemleri yapıldığını, müvekkilinin taşınmazına ve banka hesaplarına haciz konulduğunu, müvekkilinin zor duruma düşürüldüğünü, bahsi geçen karardan ve konulan hacizlerden müvekkilinin bugün itibariyle haberdar olduğunu, mağduriyetinin artmaması açısından verilen karara itiraz etme gereği doğduğunu, müvekkili dinlenmeden, ihtiyati hacze ilişkin duruşma açılmadan doğrudan dosya üzerinden inceleme ile ihtiyati haciz kararı verilmesinin usul kuralları ve somut olay dikkate alındığında isabetli olmadığını, ayrıca verilen kararın gerek mevzuat hükümlerine gerekse de dayanak kambiyo senedi incelendiğinde isabetli olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin adresinin Karşıyaka İzmir olduğunu, alacaklı olduğunu iddia eden kişinin adresinin de … olduğunu, Tekirdağ ile herhangi bir bağlantısı olmadığını, bonoda yer alan yazıların müvekkiline ait olmadığını, bonoda her ne kadar Tekirdağ ifadesine yer verilmiş ise de herhangi bir açık adresi de ifade etmediğini, usulen yazıldığının ve eklendiğinin sabit olduğunu, ihtiyati haciz talebinin ve icra takibinin Tekirdağ Mahkemeleri ve İcra Müdürlüğünü nezdinde yapılmasının isabetli olmadığını ve tamamen kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin ikamet adresi olan Karşıyaka İzmir Asliye Ticaret mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olduğunun kabulü gerektiğini, bono incelendiğinde vade tarihi üzerinden yaklaşık 1,5 sene geçtiğini, ancak alacaklı olduğunu iddia eden tarafça bu zamana kadar herhangi bir icra takibi yapılmadığını, protesto çekilmediğini, bu husus tek başına dikkate alındığında müvekkilinin mal kaçırma ve gizleme gayretinden bahsedilemeyeceğini, herhangi bir hileli davranışının söz konusu olmadığını, müvekkilinin alacaklı olduğunu iddia eden kişi ile herhangi bir hukuki ve ticari ilişki içerisinde bulunmadığı gibi bu nitelikte bir borcu da bulunmadığını beyan ederek ihtiyati haciz talebinin kabulüne ilişkin karara itirazlarını sunduklarını, tekrar inceleme ve değerlendirme yapılarak haksız ve usule aykırı şeklide verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. İlk derece mahkemesinin 17/05/2022 tarihli ek kararıyla özetle; “Karşı taraf vekilinin dosyaya sunmuş olduğu itiraz dilekçesi kapsamında mahkememizin ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını gerektirecek delillerin bulunmadığı anlaşıldığından mahkememizin 26/04/2022 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını gerektirir karşı tarafın itirazları yerinde görülmediğinden ve mahkememizin 26/04/2022 tarihli ihtiyati haciz kararının gerekçesi yerinde olduğu anlaşıldığından karşı tarafın ihtiyati haciz kararının kaldırılması talebinin reddine” karar verilmiştir. Karşı taraf davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -İhtiyati haciz kararı verilmesi şartlarını düzenleyen İİK 257. Maddesinde aranan şartların müvekkili için olmadığını, müvekkilinin ikametgahının belli olduğunu, bankalar nezdinde mevduatı ve tapu da kayıtlı evi olduğunu, ikametgahının sabit olduğunu ve kaçmadığı gibi bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde de bulunmadığını, ihtiyati haciz kararının uygulandığı Tekirdağ İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı icra dosyası ile sabit olduğunu, -İhtiyati hacze dayanak teşkil eden kambiyo senedinin müvekkili tarafından düzenlenmediğini, itiraz ve savcılık şikayetleri olduğunu, senedin sahte olarak düzenlenerek takibe konulduğu hususunda taraflarınca TCK 204 ve TCK 210 Resmi Belgede Sahtecilik suçuna ilişkin olarak 11.05.2022 tarihli şikayet dilekçesi ile suç duyurusunda bulunulduğunu, Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2022/6805 numaralı dosyası ile soruşturmanın devam ettiğini, -İhtiyati haciz kararının yetkili mahkeme tarafından verilmediğini, tarafların ikamet adresleri dikkate alındığında yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkili …’nin adresinin ‘‘Karşıyaka-İzmir’’ olarak yer aldığını, alacaklı olduğunu iddia eden kişinin adresinin de ‘‘Turhal- Tokat’’ olarak ödeme emrinde yer aldığını, her iki tarafın da Süleymanpaşa-Tekirdağ adresi ile herhangi bir ilgisi ve bağlantısı bulunmadığını, -Bonoda yer alan yazıların müvekkiline ait olmadığını, müvekkili tarafından düzenlenmediğini, her ne kadar Tekirdağ ifadesine yer verilmiş ise de, herhangi bir açık adresi de ifade etmediğini ve sonradan yazıldığının ve eklendiğinin sabit olduğunu, her iki muhatabın da herhangi bir adres irtibatının olmadığını bu durumda ihtiyati haciz talebinin ve icra takibinin Tekirdağ Mahkemeleri ve İcra Müdürlüğü nezdinde yapılması isabetli olmadığını, kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin ikamet adresi olan ‘‘Karşıyaka-İzmir’’ Mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olduğunun kabulü gerektiğini, Mahkeme tarafından yukarıda yer verilen hususlar dikkate alınarak yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, -Karara dayanak bononun düzenleme ve vade tarihine bakıldığında ihtiyati haciz kararı verilmesini gerektirecek nitelikte bir alacak olmadığını, ihtiyati haciz talebine dayanak müvekkili tarafından düzenlenmeyen bono incelendiğinde, bononun düzenleme tarihinin 20.10.2020, vade tarihinin ise 20.11.2020 olduğunu, vade tarihi üzerinden yaklaşık 1,5 sene geçtiğini, ancak alacaklı olduğunu iddia eden tarafça bu zamana kadar herhangi bir icra takibi yapılmadığını, bonoya istinaden herhangi bir protesto çekilmediğini, ödeme yapılması hususunda bir bildirimin mevcut olmadığını, İİK 257. maddesinde belirtilen şartların mevcut olmadığını, müvekkillerinin ikamet adresinin belli olduğunu ve herhangi bir şekilde mallarını gizleme gayreti içerisinde olmadığını, yapılan icra takibinde müvekkilinin mernis adresinin açıkça yer aldığını, ikametinin belli olduğunu ve istendiği zaman ulaşılabileceğini, müvekkilinin Tekirdağ’da bir taşınmazı mevcut olup, bu taşınmaz üzerine haciz konulduğunu, -Müvekkili ile alacaklı olduğunu iddia eden kişinin herhangi bir hukuki ve ticari ilişki içerisinde bulunmadığını, bu nitelikte bir borcu da bulunmadığını, senedin ne şekilde düzenlendiği ve talep konusu yapıldığını da müvekkilinin bilmediğini, -20.10.2020 düzenleme tarihli bir senet metninde, 2009 yılında yürürlükten kalkan “Yeni Türk Lirası “ ibaresinin olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, takip dayanağı senedin düzenlenme tarihi, imza ya da yazıların yazılış tarihlerinin de uzmanlarca incelendiğinde bu durumun anlaşılacağını, Turhal Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/3574 sayılı dosyası ile yapılan soruşturma da, … adlı kişi ile … arasında hiçbir şekilde alacak borç ilişkisi olmadığı, para alışverişi olmadığı, …’ ın 19.11.2009 tarihli beyanı ile sabit olduğunu, bono lehdarı hakkında suçlamalar da dikkate alındığında taraflarınca belirtilen hususlara itibar edilmesi gerektiğini, -Teminatın iadesine muvafakat etmediklerini, kararının kaldırılmasını ve yeniden karar verilerek ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İhtiyati haciz talep eden vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Senede konu para alacağının mevcut olduğunu, alacağın rehinle temin edilmemiş olduğunu, karşı taraf olan borçluya ulaşmaya çalıştıklarını ancak ulaşamadıklarından icra takibinin de mernis adresine çıkartılan tebligat yoluyla yapıldığını, protesto çekmek gibi yasal bir zorunluluk olmadığını, müvekkilinin adresinin Turhal olduğunu, fakat senet incelendiğinde Tekirdağ Mahkemelerinin yetkili kılındığını, ihtiyati haczi seçimlik olarak birden fazla yerde açma hakların olduğundan senette yetkili kılınan yer olan Tekirdağ’da talep ettiklerini, imzanın borçluya ait olduğunu, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Uyuşma senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde yetkiye ve borca itirazına ilişkindir. 2004 Sayılı İİK’nın 265/1. maddesi gereğince borçlu, kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haciz kararına karşı; ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı, huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. İhtiyati hacizde hangi mahkemenin yetkili olduğunun İcra ve İflâs Kanunu’nun 258. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 50. maddesi uyarınca belirlenmesi gerekir. İİK’nın 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, HMK’nın 447/2. maddesi atfıyla aynı Kanun’un yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. Buna göre, bonoya dayalı takip, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK. 6. md.), bonoda öngörülen ödeme yerinde (6102 Sayılı TTK’nın 777/3 maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, ödeme yeri olarak tanzim yeri ve aynı zamanda düzenleyenin yerleşim yeri kabul edilir) ve ayrıca İİK’nun 50/1. maddesi uyarınca bononun tanzim edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabilir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir. Somut olayda; seçimlik hakkı bulunan takip alacaklısının takip dayanağı senette tanzim borçlunun ikametgahı ile ödeme yerinin Tekirdağ olarak belirlenmesi sebebiyle takibin ve ihtiyati haciz isteminin Tekirdağ’da yapılmasında herhangi bir isabetsizlik yoktur. 2004 Sayılı İİK’nın 257/1. maddesine göre “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” İİK’nın 265. madde de ihtiyati hacze itiraz sebepleri sınırlı olarak sayılmış olup bunun dışında bir sebeple ihtiyati hacze itiraz edilmesine mümkün değildir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı da, borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebilir. Vadesi gelmiş senetler yönünden, İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. (Yargıtay 19 HD’nin 12/12/2019 Tarih,2019/2300 E-2019/5531 K). Somut uyuşmazlıkta, senedin vadesinin gelmiş olması sebebiyle diğer hususların aranmadığı, kaçma şüphesinin bulunmasının gerekmediği, sahtecilik hakkındaki soruşturmaya ilişkin hususların yargılama gerektirdiği, henüz sonuçlanmadığı, ihtiyati haciz kararı için ticari ilişkinin kanıtlanmasının gerekmediği, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla karşı taraf davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/04/2022 tarih ve 2022/91 D.İş, 2022/90 K. sayılı kararına karşı, karşı taraf davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı karşı taraf davalı peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davalı istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2022