Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1045 E. 2022/1243 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1045
KARAR NO: 2022/1243
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2021
NUMARASI: 2020/492 E. – 2021/742 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı arasında şifaen yapılmış sözleşme ile, …’nun tescilli ürünü olan portabal büfe imalatının davalı tarafından yerine getirilmesi konusunda anlaşmaya vardıklarını, polyester imalatı tamamlanmış ürünlerin de eksikliklerin tamamlanmak üzere davalı …’ın atölyesine taşıdıklarını, bu büfelerin tüm eksik malzemelerinin davacı tarafından alındığını, büfelerin tamamlanması için eksik bir malzeme kalmamasına rağmen davalı tarafından bir türlü işe başlanmadığını, dışarıdan işçi getirtilmesinin de davalı tarafça kabul edilmediğini, davacının bu yükü taşıyamaz hale geldiğini, maddi ve manevi kayıplarının olduğunu, ürünlerini alıp ayrılmak istediğinde de davacının davalılara borçlu olduğunun, ürünlerin alınabilmesi için 70.000 TL ödemeleri gerektiğinin söylendiğini, davacının böyle bir maddi imkanlarının olmadığını söylemeleri üzerine, davacıya ürünlerini alması için senet imzalattıklarını, davacının tehdit vari söylemlerle bu senedi teminat amaçlı imzalamak zorunda kaldığını, davalının bu senedi Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası üzerinden takibe koyduğunu öne sürerek, bu dosyadan davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın ticari olmadığını, davalının, davacının, “… Tic.A.Ş’ye” olan borcunu ödediğini ve bu ödeme karşılığında davacıdan, alacağı kanıtlamak için senet aldığını, davacıya bir borcunun olmadığını savunarak davanın reddine ve % 20 tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesince Dairemizin 17/09/2020 tarih 2020/15 Esas 2020/6 Karar sayılı kaldırma ilamından önce; “Takibe konu bononun incelenmesinde, teminat olduğuna dair herhangi bir kayıt bulunmadığı gibi, bononun teminat olarak verildiğinde dair borçlu tarafından herhangi bir delil ibraz edilmediği, takibe konu bononun talil edildiği iddiası bakımından; takibe konu bonoda “nakden” kaydı bulunduğu, davalının cevap dilekçesindeki “Müvekkilin karşı tarafın … San. Ve Tic. A.Ş. ‘ne olan borcunu ödemiştir ve bunun karşılığında alacağını kanıtlamak için senet almıştır.” beyanının takibe konu olan bonodaki “nakden” kaydına aykırı olmadığı (Yarg. 19. H.D. 28/04/2016 T. 2015/16543 E. 2016/7712 K.), bu durumda davalının, takibe konu bononun ihdas sebebini talil ettiğinden bahsedilemeyeceği, ispat yükünün yer değiştirmediği, ispat yükünün davacının üzerinde bulunduğu, alacağın kambiyo senedine dayalı olması ve yine karşı tarafın ticari defterlerine münhasıran dayanılmaması sebebiyle davalının ticari defterlerini ibraz etmemesinin aleyhinde sonuç doğurmayacağı gerekçisi ile davanın reddine” karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Dairemizin 17/09/2020 tarih 2020/15 esas 2020/6 karar sayılı ilamında özetle; Somut olayda davacı, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmış olup davacı tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ve yemin teklifi sonucunda süre verilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesi ile kararın davacı yararına kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince istinaf kararı sonrası yapılan yargılama sonunda; “Davalıya yemin davetiyesi çıkartılmış davalı duruşmaya gelerek “ben … olarak … ve …’ nun … San ve Tic A.Ş.’ ne olan borcunu ödeyerek buna karşılık dava konusu senedi kendilerinin rızası ile aldığıma, … veya … ile aramızda şifahen akdedilmiş ve …’nun tescilli ürünü olan portabal büfenin imalatına dair bir anlaşma veya sözleşme olmadığına, Polyester imalatı tamamlanmış ürünlerin eksiklerinin tamamlanması için atölyeme büfenin taşınmadığına, büfecim adında bir internet sitesi kurarak veya kurdurarak bu site üzerinden satış yapmadığıma, …, … ve ben … olarak bu ürünleri bizden teslim alabilmeleri için 70.000,00 TL. ödemeleri gerektiğini söylemediğimize, kendilerine ödeme tarihi olmayan teminat amaçlı senedi imzalatmadığımıza, davacıların … San ve Tic A.Ş.’ ne olan borçlarını ödemem karşısında kendilerinden senet aldığıma yemin ederim diyerek , yemin etmiştir. Tüm bu sebeplerle; davacılar davasını ispat edemediklerinden, davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde ikame ettikleri 2016/909 Esasına kaydedilen menfi tespit davasının Mahkemenin 16.02.2017 günlü celsesinin 4 numaralı ara kararı uyarınca bilirkişi … tarafından yapılan inceleme sonucunda iddialarını doğrulayan rapora rağmen usule yasaya ve dosya içeriğine aykırı olarak 06.06.2017 gününde reddedildiğini, istinaf sonrası ise sadece yemin delilinin hatırlatılması eksikliği giderilerek tekrar 11.11.2021 gününde reddedildiğini, Mahkemenin gerekçesinde Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 28.04.2016 günlü 2015/16543 E. Ve 2016/7712 K. Sayılı içtihadına dayandığını ancak kararın dava konusu ile alakası bulunmadığını, yine 19. Hukuk Dairesinin 2014/3307 E. 2015/113 K. Sayılı ve 13.01.2015 günlü kararının ise dava konusu olay ile örtüştüğünü “dava konusu senet. “nakden” kaydını taşımakta olup, davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde davalının davacıya 100.000,00 TL borç verdiği, ayrıca komisyonculuk hizmetinden kaynaklanan alacağının bulunduğu, senedin bunlara karşılık düzenlendiğini savunmuştur. Dolayısıyla, davalı 650.000,00 TL’lik kısmı yönünden senedin ihdas sebebini talil etmiş olup, bu miktar bakımından alacağının bulunduğunu ispat yükü davalı tarafa aittir. Mahkemece bu yön gözetilmeden ispat yükünün tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” ve yine 19. Hukuk Dairesinin 2015/14043 E. 2016/8635 K. Sayılı 18.03.2015 günlü kararında(Ek-3) “davalı bu beyanı ile nakden düzenlenen senet metnini talil etmiştir. Bu durumda ispat yükü davalı tarafa geçmiş olup, davalı söz konusu savunmasını yazılı delil ile kanıtlamak zorundadır. ” denmekte olduğunu, ispat yükünün bu kararlara göre davalıda olduğunu, davalı tarafın davacı müvekkillerinden dava dışı şirkete olan borcunu müvekkilleri adına şirkete ödediğini, bunun ispatı içinde müvekkilinden nakden kayıtlı senet aldığını iddia etmekle esasen müvekkiline nakden para vermediğini, beyan ederek ihdas sebebini talil ettiğini bu sebeple davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olması sebebiyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -İstinaf başvuru harcının süresi içerisinde yatırılmadığını, davacı tarafın istinaf başvurusunun usulden reddinin gerektiğini, müvekkili davalının dava konusu senedi ta’lil eden durumunda olmadığını, ispat külfetinin davacı borçluya düştüğünü, davacı vekilinin istinaf itirazlarının reddine ile müvekkil lehine onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; kambiyo senedinden dolayı borçlu olunmadığının saptanması istemine ilişkin olup,uyuşmazlık hem kambiyo hem de ispat hukuku açısından ispat yükünün kimde olduğu, takibe konu bononun davalı tarafça talil edilip edilmediği hususlarında toplanmaktadır. Dava konusu bonoda, ihdas sebebi olarak “nakden” kaydı bulunmaktadır. Bono bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olup, senette bedel kaydının mevcut olması hâlinde ispat yükü kaydın aksini savunan tarafa aittir. Somut olayda ise davacı taraf nakden değil teminat olarak senedin verildiğini, davalı taraf ise 3. kişiye olan borcun ödenmesi sebebiyle senedin verildiğini beyan etmişlerdir. Davalı tarafın beyanının talil niteliğinde olmadığı ancak talil niteliğinde olduğu düşünülse dahi, her iki yanın beyanları karşısında senedin her iki tarafça da talil edildiğinin kabulü gerekceğinden, bu durumda TMK’nın 6. ve HMK’nın 191. maddesi uyarınca ispat yükünün davacı senet borçlusunda olduğu yolundaki genel kuralın yer değiştirmeyeceği ve davacının senedin bedelsiz olduğunu ispatlaması gerektiği kabul edilmelidir. Somut olayda ispat yükünün davalıda olmadığı yer değiştirmediği açık olup, davacı tarafın istinaf istemlerinin yerinde olmadığı, yeminin usulüne uygun olarak yaptırıldığı görülmüştür. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/11/2021 tarih ve 2020/492 E., 2021/742 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2022