Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1044 E. 2022/1290 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1044 Esas
KARAR NO: 2022/1290
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2022
NUMARASI: 2021/76 E. – 2022/235 K.
DAVANIN KONUSU: İİK m.89/3; 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesinin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından dava dışı … A.Ş. aleyhine 08/10/2016 keşide tarihli ve 170.000-TL tutarlı çek ile 15/10/2016 keşide tarihli ve 164.000-TL tutarlı çek bedellerinin tahsili talebi ile İstanbul … Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibini başlatıldığını, icra dosyasına konu borca istinaden müvekkili şirkete birinci haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, taraflarınca işbu haciz ihbarnamesine itiraz edildiğini, ardından gönderilen usul ve yasaya aykırı ikinci haciz ihbarnamesinin İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/985 Esas 2020/1350 Karar sayılı ilamı ile iptaline karar verildiğini ancak bu karara rağmen icra dairesi tarafından hukuka aykırı olarak müvekkili şirkete üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, icra dosyasına konu borca istinaden dava dışı … AŞ’nin müvekkili şirket nezdindeki hak ve alacaklarının borca yeteri kadarına haciz konulmasına karar verildiğini, bu hususa ilişkin birinci haciz ihbarnamesinin 17/09/2020 tarihinde müvekkili şirkete tebliğ edildiğini belirterek müvekkili şirketin dava dışı … A.Ş.’ne ve dolayısıyla davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 23/11/2020 tarihinde 89/3 haciz ihbarnamesinin İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/163 Esas, 2020/1442 Karar sayılı ilamı ile iptal edilmiş olduğunu, menfi tespit davasının açılış tarihinin 24/11/2020 olduğunu, sadece bu sebeple dahi açılmış olunan davanın dava şartı eksikliği sebebiyle usulden reddedilmesi gerektiğini, haksız yere açılan dava sebebiyle lehlerine tazminata hükmedilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı yana tahmil edilmesi gerektiğini, menfi tespit davasının açılması için gereken şartların oluşmadığını, davacının işbu davada hukuki yararı bulunmadığını, icra memurunun sorumluluğunda olan işlemlerin dolayısıyla müvekkilin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, huzurda açılan davanın şartları oluşmaması sebebiyle ve açılmasında davacının hukuki yararının olmaması sebebiyle usulden reddini, aksi halde hukuka aykırı ikame edilen davanın esastan reddini, haksız yere açılan dava sebebiyle %20’den haksız az olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi tarafından, borçlu olunmadığının tespitine konu üçüncü haciz ihbarnamesinin İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/1063 Esas, 2020/1442 Karar sayılı dosyasında verilen iptal kararı sebebiyle davanın konusuz kaldığı, bu sebeple esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği gerekçesi ile HMK’nın 331/1. maddesi uyarınca tarafların haklılık durumuna göre davaya konu üçüncü haciz ihbarnamesinin iptal kararının dava tarihinden sonra kesinleşmiş olması sebebiyle davanın açılmasında davacı tarafın haklı olduğu değerlendirilerek davacı tarafın yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunduğundan bu hususta davacı taraf lehine yargılama ve vekalet ücreti taktirine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece Mahkemesinin vermiş olduğu davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı neticesinde, davacı taraf vekalet ücreti ve yargılama gideri talep ettiğinden davacı taraf lehine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın yargılamaya konu davayı 24.11.2020 tarihinde açtığını, İİK 89/3 haciz ihbarnamesinin iptal edilmediği gerekçesi ile hukuki yararının olduğunu iddia ettiğini ancak İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 23.11.2020 tarihli 2020/163 Esas ve 2020/1442 Karar sayılı ilamı ile İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinde tebliğ edilen 89/3 haciz ihbarnamesinin iptal edilmiş olduğunu, dava açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığını, bu davaya konu olan borçlu olunmadığının tespiti isteminin 89/3 ihbarnamesinin iptal edilmesi sebebiyle konusuz kalmış olduğunu bu sebeple ilk derece Mahkemesi tarafından davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiğini, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde HMK m. 331/1’e göre davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine ve vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğini, bu hususun Yargıtay kararlarında da belirtildiğini, ilk derece Mahkemesinin öncelikle hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine, ayrıca esastan reddine karar vermesi ile aleyhlerine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hükmün kaldırılmasını, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine yükletilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; ilk derece Mahkemesinin kararının hukuka uygun olduğunu, davalının istinaf kanun yolu başvurusunun reddine karar verilmesini, kanun gereği lehlerine takdir olunan vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin yerleşik Yargıtay içtihatları ile de sabit olduğu üzere hukuka uygun olduğunu, davanın ikame edilmesine sebebiyet veren tarafın davalı olduğunu ve haksız olduğunu, müvekkili olan şirketin üçüncü şahıs olarak yer aldığı İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında, müvekkili şirkete gönderilen … haciz ihbarnamesine yönelik yasal süresi içerisinde beyanlarının sunulmasına rağmen, … ve … haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiğini, … ve … haciz ihbarnamelerinin iptali talepli memur muamelesini şikayet yoluna başvurularının sonuçlanmasına dek davacı müvekkil şirket tarafından ilgili şikayetlerin ne zaman sonuçlanacağının bilinememesi hasebiyle müvekkili açısından telafisi güç ve imkansız zararların doğmasını önlemek, hak kaybına mahal vermemek adına huzurdaki İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2021/76 Esas sayılı dava ikame edildiğini, anılan icra dosyasından gönderilen … haciz ihbarnamesinin iptaline ilişkin ikame edilen İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi 2020/985 Esas sayılı dosyada tesis edilen 05.11.2020 tarihli, 2020/1350 Karar sayılı kararla şikayetin kabulüne, … haciz ihbarnamesinin iptaline karar verildiğini, işbu karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna müracaat sonucunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20.HD. 2021/144 E., 2021/331 K. Sayılı kararla istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar verildiğini, aynı şekilde, … haciz ihbarnamesinin iptaline ilişkin ikame edilen İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesi 2020/1063 Esas sayılı dosyada tesis edilen 23.11.2020 tarihli, 2020/1442 Karar sayılı kararla şikayetin kabulüne, … haciz ihbarnamesinin iptaline karar verildiğini, işbu karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna müracaat sonucunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23.HD. 2021/1352 E. 2021/1226 K. Sayılı kararla istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar verildiğini, izah olunan hususlar sebebiyle davanın konusuz kaldığını belirterek huzurdaki davanın açılmasına sebebiyet veren durumun davalı şirket tarafından gönderilen haciz ihbarnamelerinden kaynaklandığını, zira ilk derece Mahkemesinin gerekçesinde de, “…davaya konu üçüncü haciz ihbarnamesinin iptal kararının dava tarihinden sonra kesinleşmiş olması sebebiyle davanın açılmasında davacı tarafın haklı olduğunun anlaşıldığını, davacı tarafın yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunduğundan bu hususta davacı taraf lehine karar vermek gerektiği hususuna yer verildiğini, ” şeklinde bu hususa yer verildiğini, lehlerine takdir edilen vekalet ücreti ve yargılama gideri hususunda hukuka aykırılık bulunmadığını, Resmi Gazetede yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6.maddesi 1.fıkrasında düzenlendiği üzere; anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir sebebiyle ; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, bu tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur.” şeklinde olduğunu, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2018/5743 E. 2019/2966 K. Sayılı 25.06.2019 tarihli kararının da benzer mahiyette olduğunu, ön inceleme aşaması tamamlanan davada davacı lehine takdir edilen vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden hukuka aykırılık bulunmadığını, davalı tarafın istinaf gerekçelerinin haksız ve kötü niyetli olduğunu davalı istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Dava, İİK’nın 89/3. maddesi gereğince davalıya borçlu olunmadığının (menfi) tespiti istemine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri re’sen gözetilmek üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Somut davada davacı, davalı şirketin dava dışı şirket aleyhine alacağının tahsili için icra takibi başlattığını, davacıya İİK’nın 89. maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi gönderildiğini, davacının herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek borçlu olmadığının tespitini talep etmişlerdir. Buna göre uyuşmazlığın yukarıda belirtilen hususlar dahilinde ticari dava niteliğinde olmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Taraf şirketlerin ticaret şirketi tacir olması tek başına iş bu davayı ticari kılmamaktadır. 6100 Sayılı HMK 114/1-c maddesi gereğince, mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin dava şartının HMK nun 115 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında re’ sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, saptanan ve hukuksal durum bu olunca dava konusu talebin temelinin İİK m.89/3’e dayanan menfi tespit istemine dayandırıldığı anlaşılmakla ilk derece Mahkemesinin görevsizliği sebebi ile HMK nun 114/1-c ve 115/1,2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine kanunen karar verilmesi gerektiği tespit edilerek davalının istinaf isteminin kabulü ile ilk derece Mahkemesi kararının re’sen gözetilen sebeple 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)a-3 maddesi gereğince kaldırılarak, dosyanın yeniden görülmesi ve görevsizlik kararı verilmesi için kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2022 tarih, 2021/76 E. 2022/235 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5-Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 29/09/2022