Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1028 E. 2022/1114 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1028
KARAR NO: 2022/1114
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİH: 03/02/2022 (Ara karar)
NUMARAS: 2021/589 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 06/10/2010 tarihinde kurulduğunu, bu tarihten itibaren marka başvurusu yaptıkları … esas unsurlu markalar ve bu markaların içerdiği ürünler için yurt genelinde, çok geniş kitlelere ulaşılan görsel ve işitsel medyada reklam ve tanıtım programları hazırladığını, tanınmış marka haline geldiğini, … ve … esas unsurlu seri markalarının neredeyse mevcut tüm online satış platformlarında satışa arz edildiğini, … markasının 21.sınıftaki emtialar için Madrid Protokolü uyarınca WIPO nezdinde yapılmış olan …, … nolu uluslararası tescil başvuru numarası ile tescil edildiğini, … markalı ürünlerini sadece Türkiye içinde değil, geniş bir coğrafyaya ihraç ettiğini, her geçen yıl ihracat miktarı ile hem yaygınlığı hem de tanınmışlığının arttığını, müvekkili şirketin www…com.tr alan adını ilk olarak 03/01/2011 tarihinde adına tahsis ettirerek kullandığını, sosyal medya platformları ve ağlarını da aktif olarak kullanıp, tanıtım ve pazarlama yaptığını, tüketicilerin marketlerde, temizlik malzemeleri ve mutfak yardımcıları vb.ürünler ve ambalajlarında mor renk gördüğünde, doğrudan bu ürünün … markalı ürün olacağı düşüncesi ve marka hafızasına sahip olduklarını, müşterilerinden gelen şikayet ve ihbarlar ile pazarlama departmanlarının araştırmaları sonucunda davalı … Anonim Şirketi’nin kendisine ait https://www…com.tr alan adlı web sitesinde, online satış platformlarında ve marketlerde … markasını taşıyan, fakat müvekkili şirketin tanınmış markası … ve … esas unsurlu markalı ürünleri ile dolayısıyla müvekkili şirketle özdeşleşen mor rengi ürün ve ambalajlarında, web sitesi içeriğinde baskın olarak kullanıldığının tespit edildiğini, daha önce müvekkili şirkette Bölge Müdürü olarak çalışan …’nun davalı şirkette Bölge Müdürü, müvekkili şirkette Müşteri Yöneticisi olarak çalışan …’ın ise şirket ortağı ve müşteri yöneticisi olarak davalı şirket bünyesinde çalışmakta olduğunun tespit edildiğini, yaptıkları araştırmaya göre davalının … markasını 28/10/2019 tarihinden itibaren … no ile 16 ve 21.sınıftaki emtialarda tescil ettirdiğinin tespit edildiğini, davalının söz konusu markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığını, özellikle müvekkilinin tescilli ve tanınmış markası ile aynı sınıflarda yer alan mallarda ve ambalajları ve bunların tanıtımında müvekkili şirket ve markası açısından ayırt edilemeyecek kadar benzer/aynı olan renk ve kompozisyonları kullanarak müvekkili şirketin tescilli markasından doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden haksız eylemlerde bulunduğunun tespit edildiğini, davalının müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, her ne kadar davalı şirket ürün ve ambalajlar üzerinde kullandığı kelime unsuru farklı da olsa; yine de son hecesindeki … ve … kelime unsurlarının son hecesindeki … baskın unsuru, bunun yanı sıra, ürün ve ambalajlar üzerinde, web sitesi içeriğinde tercih edilmiş olan renk ve kompozisyon, tarafların marka ve ürünlerini birbirlerine yaklaştırdığını, davalının, web sitesinde, sosyal medya hesaplarında, online satış sitelerinde müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden kullanımlarının tespitine, site içerisinde yer alan 2020 yılı online ürün kataloğunun içeriğinin tespitine ve erişimin ihtiyati tedbir kararı verilerek durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 03/02/2022 tarihli tedbir kararı ve 10/02/2022 tarihli ek karar ile “40.000,00 TL teminat karşılığında “Bilirkişi raporu ile tespit edilen davalıya ait www…com.tr alan adlı web sitesine, https://www.instagram.com/… ve “…” Facebook sosyal medya hesaplarına Türkiye’den erişimin tedbiren engellenmesine,” karar verildiği, davalı vekilinin ihtiyati tedbir ve teminat kararına karşı itirazının duruşmalı olarak yapılan değerlendirilmesi sonucunda ihtiyati tedbirin kaldırılması veya karşı teminatla kaldırılması taleplerinin ayrı ayrı reddine, davacının yatırması gereken teminat miktarının arttırılmasına karar verildiği görülmüştür. Mahkemece verilen kararın gerekçesinde, bilirkişi raporuna vurgu yapılarak, yaklaşık ispat koşullarının gerçekleştiği değerlendirmesinde,” bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava neticesinde ulaşılmak istenilen amaca ihtiyati tedbir kararı ile ulaşıldığının yerel mahkemece kabul edildiğini, ölçülülük ilkesine riayet edilmediğini, tarafların menfaatlerinin eşit olarak gözetilmediğini, Mahkemece tesis edilen ihtiyati tedbir kararının müvekkili şirketin iktisaden mahvına sebebiyet verecek nitelikte olduğunu, Müvekkili şirketin 35 yılı aşkın bir süredir ticari faaliyetini sürdüren alanında tanınan ve güven oluşturmuş bir şirket olduğunu, dosyada mezkur bilirkişi raporunda müvekkili şirket markası altında üretilen sadece bir kısım ürünlerin iltibas teşkil edebileceği yönünde görüş bildirilmiş olmasına rağmen, müvekkili şirket markasının tamamına erişimin engellendiğini, Takdir edilen teminat miktarının oldukça düşük olduğunu, davacıların tedbir taleplerinde haksız çıkmaları halinde doğacak zararın dosyada mevcut teminat ile karşılanabilmesinin mümkün olmadığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, aksi halde teminat miktarının arttırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men ve ref’ine yönelik davada, Mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde verilen tedbir kararına yönelik ”itirazın reddine” ilişkin kararın istinaf yoluyla incelenmesi talebidir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, somut olayda dosyaya yansıyan mevcut delil durumu, bilirkişi raporu içeriği dikkate alındığında yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmiş olduğu, ilk derece mahkemesince tedbire itirazın reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, arttırılan teminat miktarının dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmış olmakla, davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi ‘nin tarih ve 2021/589 E. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı vekili tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2022