Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/100 E. 2022/155 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/100
KARAR NO: 2022/155
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/09/2021
NUMARASI: 2021/563 E. 2021/748 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2014 yılından 22/09/2020 tarihine kadar davalıya ait …Tic Ltd Şti’nde çalıştığını, iş yerinde hırsızlık yaptığı iddiası ile işten çıkartıldığını ve olası işçilik alacağı davasında kendisini garantiye almak için müvekkilini depoya kilitlemek suretiyle bir kısım evraklara ve bonoya imza attırdığını, bu hususta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/141597 Soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile müvekkili hakkında icra takibi yaptığını, müvekilinin hırsızlık olayına karışmadığı gibi davalıya borcu da bulunmadığını, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davalının %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Eksik harcın tamamlatılmasını, takip konusu senette bedelin nakden olduğunun belirtildiğini, davacının, şirket ortaklarından …’ın 20 yıllık, davalının 14 yıllık arkadaşı olduğunu, aralarındaki arkadaşlık ilişkisi nedeniyle borç para verdiğini, zorla senet imzalatılmadığını, soruşturma dosyasında takipsizlik kararı verildiğini, davacının bu davayı Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/298 Esas sayılı dosyasında yürütülen tasarrufun iptali davasını geciktirmek için açtığını, imzalanan senedin açık bir borç ikrarı olduğunu, davanın reddini, davacıdan %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı tahslini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Uyuşmazlığın, davalının yetkilisi olduğu şirkette işçi olarak çalışmakta iken davacı işçiye muhtemel işçilik alacaklarının teminatı kapsamında alınan senet yönünden davacının borçlu olmadığının tespiti isteminden kaynaklandığı, 6102 sayılı TTK’nun 4 ve 5. maddelerinde tarif edilen ticari davalardan sayılmadığı, mutlak ticari davalardan olmadığı, dosya içeriğinin incelenmesinde davacının işçi, davalının … Tic Ltd Şti ortaklarından olmakla işveren konumunda bulunduğu, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1’inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4’üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün iş yerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağının belirtildiği, senedin teminat senedi olduğu iddiası işçi ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle doğan bir uyuşmazlık olduğu, uyuşmazlığın çözümünde iş mahkemeleri görevli olacağından davanın görev şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Senedin işçi ile işveren arasında düzenlenen senetlerden olmadığını, senet üzerinde yazıldığı üzere nakden verilen paranın ödenmesine yönelik olduğundan, iş mahkemesinin görevli olmadığını, dava, … ile davacı arasında yürüyen bir dava olmadığından, iş davası sayılamayacağını, davacının herhangi bir SGK kaydı incelemesi yapılmadan, doğrudan davacı beyanları ile hüküm verildiğini, İş mahkemelerinde arabuluculuk şartı yerine getirilmeden dava açılamayacağını, ticari arabuluculuğa başvurularak dava açılmış ise de, ticari arabuluculuğa başvurulmuş olmasının iş davaları için gereken arabuluculuk şartını ortadan kaldırmayacağından, mahkemenin görevsizlik kararı yerine, arabuluculuk şartı nedeni ile davanın reddine karar vermesi gerektiğinden, kabule göre de mahkeme kararının hatalı olduğunu, açıklanan ve resen takdir edilecek sebeplerle, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; 2014 yılından 22/09/2020 tarihine kadar çalıştığı … Ticaret Limited Şirketi’nden hırsızlık iddiası ile işten çıkarıldığı sırada, tarafından açılacak herhangi bir işçilik alacağı davasında kendisini garantiye almak için davalı tarafça depoya kilitlenmek suretiyle bono ve içeriğini bilmediği bir kısım evraklara imza attırıldığından, hırsızlık olayı ile ilgisi olmadığından, imzalatılan bono dayanak gösterilerek başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …E sayılı takip dosyasından dolayı davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece, davanın, davalı işveren tarafından işçi alacaklarına ilişkin almış olduğu teminat senedinden borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu, senedin teminat senedi olduğu iddiası işçi ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle doğan bir uyuşmazlık olduğu, uyuşmazlığın çözümünde iş mahkemeleri görevli olacağından davanın görev şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiş olup karar yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. İş Mahkemelerinin görev alanını belirleyen 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Yasası’nın 1. maddesinde; ” İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle ( o kanunu değiştiren 2. maddenin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş aktinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.” düzenlemesi mevcuttur. Yasal düzenleme uyarınca bir davanın iş mahkemesinde görülebilmesi için, davanın iş akdinden veya iş kanunundan doğması, taraflarının işçi ve işveren veya işveren vekili olması gerekir. Yargıtay 7 HD’nin 30/04/2015 tarihli 2015/4788-7757 esas ve karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; tüzel kişiler, soyut birer varlık olduklarından iradesini oluşturacak ve oluşan iradeyi açıklayacak organları vardır. Limited şirketin icra işlerini yapmak ve ortaklığı temsil etmek üzere ortaklığa müdür veya müdürler atanabilir. Limited ortaklık sözleşmesinde ortaklığın idare ve temsili ayrıntılı biçimde gösterilebilir. Sözleşmede aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıya ortaklık işlerini idare ve temsile yetkilidir. Bu durumda limited şirketin ortak müdürleri organ olmaları nedeniyle yönetim hakkı, emir ve talimat yetkisini kullanabilir. Şirketi doğrudan doğruya işveren olarak temsil ederler. Dosyada bulunan … Ticaret Limited Şirketi’nin İstanbul Ticaret Odası kaydından, davalı …’ün şirket ortağı olup, diğer ortak … ile birlikte müştereken şirketi temsile yetkili olduğu tespit edildiğinden, yukarıda yapılan açıklama doğrultusunda işveren temsilcisi sıfatını haizdir. Davacının, …’ün ortağı ve temsilcisi olduğu …Tic. Ltd. Şti’nde işçi olarak çalıştığı tarafların kabulünde olduğundan, davanın işçi ile işveren vekili arasında olduğu sübuta ermiştir. Dosya içerisinde mevcut İstanbul C. Başsavcılığı’nın 2020/141597 soruşturma numaralı kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararında “müştekinin (…) şikayetinde, tezgahtar olarak çalıştığı işyerinde para çaldığı iddiası ile işten çıkarıldığını ve borca karşılık iki adet senet imzalatılmak istendiğini…22/09/2020 günü işyerinde bulunduğu sırada zorla senet imzalatıldığını, senetleri kendisinin doldurduğunu beyan ettiği” tespiti yapılmış olup, bu hali ile dava konusu senetlerin işyerine verilen zarara karşılık imzalatıldığının iddia edildiği tespit edilmiştir. Talep bu hali ile işçinin hizmet akdi ile çalıştığı sırada işverene veya işyerine verdiği zarar sebebiyle zorla imzalatıldığı iddia edilen senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti niteliğinde olup iddia yönünden uygulanması gereken yasal mevzuat 4857 Sayılı İş Yasası’nın 25/II-e bendi olup, 5521 Sayılı Yasa’nın 1. maddesi gereğince davaya bakma görevi özel yetkili iş mahkemelerine ait olduğundan, mahkemece görevsizlik dava şartı eksikliği sebebiyle davanın reddine karar verilmesinde mevcut yasa ve usule aykırılık olmadığından, istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/09/2021 tarih ve 2021/563 E. 2021/748 K. sayılı kararına karşı Davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2022