Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/971 E. 2021/1162 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/971
KARAR NO: 2021/1162
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/230 E.
DAVANIN KONUSU: Patent (Patent Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı-karşı davalı … A.Ş vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili … Anonim Şirketi’nin, ana faaliyet alanının ev yaşamına yönelik dayanıklı tüketim malları, komponentleri ve tüketici elektroniği ürünleri üretimi, pazarlama ve satış sonrası hizmetlerinin oluşturduğunu, … no.lu (…) “kapak içeren bir yıkayıcı/kurutucu” adlı buluşun müvekkili adına tescilli olduğunu, davalı tarafından ticarileştirilen …, …, …, …, … kodlu yıkayıcı ve kurutucu cihazların, müvekkili adına tescilli … no.lu (…) patentin bağımsız isteminde yer alan tüm unsurları içerdiğini ve patent hukuku anlamında tecavüz teşkil ettiğinden, bu faaliyetlerin SMK’nu ile yasaklandığını, davalının, müvekkilinin katlandığı Ar-Ge emek, yatırım ve harcamaları olmaksızın, müvekkilinin yarattığı ve koruma altına aldığı buluşu kullanmasının ve haksız ekonomik fayda sağlamasının, haksız rekabet yarattığını, davalının fiillerinin tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ve bu hukuka aykırı eylemlerin durdurulması, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, tedbir kararı verilerek tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden, …, …, …, …, … kodlu kapak içeren yıkayıcı ve kurutucu cihazların üretiminin, satışının, pazarlamasının, dağıtımının, ithalinin, ihracının, tanıtımının ve her ne şekilde olursa olsun ticarileştirilmesinin dava kesinleşinceye kadar durdurulmasına ve engellenmesine, davalı tarafından üretilmiş, depolanmış, dağıtılmış ve ticari amaçla elde bulundurulan yıkayıcı ve kurutucu cihazların bulundukları yerlerden zaptedilemesine ve emin bir yerde muhafaza altına alınması, yıkayıcı ve kurutucu cihazların tanıtımı için hazırlanmış basılı materyallerin ve sair tanıtım malzemelerinin toplanarak el konulmasını talep etmiştir. Davalı-Karşı davacı … A.Ş vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkili … Grubunun üretim, Ar-Ge ve inovasyon yetkinlikleri ile öne çıkan ve elektronik, beyaz eşya, dijital ve mobil ürünler alanlarında faaliyet gösteren, küresel bir şirketler grubu olduğunu, Türkiye’nin en çok bilinen markaları arasında yer aldığını, davacının patentinin ihlal edilmesi için, davacının patentinin en az bir bağımsız isteminde yer alan unsurların tamamının müvekkil şirketin karşılaştırılan ürününde bulunması gerektiğini, müvekkili …’nın ürünü ile davacı-karşı davalının ürünü aynı olduğunu, ancak davacı ürününün patent koruması 30/12/2009 tarihi olup, müvekkili şirketin ürününün, 2008 yılında piyasaya sürülmesi sebebiyle daha eski tarihli bir ürün olduğundan kullanımı tecavüz teşkil etmediği gibi, davacı-karşı davalının patentinin hükümsüzlük sebebini de oluşturduğunu, davacının patentinin yenilik ve buluş basamağı kriterlerini taşımadığından, Davacı- Karşı davalı tarafın, bütünüyle haksız ve mesnetsiz davasının reddine; 1- Öncelikle dava konusu olan … sayılı patentin üçüncü kişilere devir ve temliki ile lisans verilmesinin önlenmesi için duruşma gününden önce ve davacı-karşı davalıya tebligat yapılması beklenmeksizin üzerinde ihtiyati tedbir uygulanarak bu hususun Türk Patent ve Marka Kurumuna bildirilmesine, 2- Davacı-karşı davalı taraf adına tescilli dava konusu … sayılı patentin tescilinden doğan hakkına dayalı olarak, müvekkili şirketin, gerek … adına tescilli markalarla yapılmış/yapılan üretimleri ve gerekse marka hakkı sahibi başkası olan (yabancı veya yerli) firmalar için müvekkili şirket tarafından yapılan/yapılacak üretimleri kapsayacak şekilde, müvekkili tarafından üretimi, satışı, tanıtımı, stoklanması ve dağıtımı yapılan, ithalat ve ihracat işlemlerinde kullanılan ve her türlü ticari işleme konu edilen ürünlerine ve bu ürünler için hazırlanan basılı evraklarının toplanmasına yönelik kullanılmasının önlenmesi için ihtiyati tedbir uygulanmasını, 3-Davacı-karşı davalı adına tescilli dava konusu … sayılı patentinin hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, kararın, masraflar karşı tarafa ait olmak üzere tirajı en yüksek üç gazetenin fiziki nüshaların ve internet sayfalarında ilan edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, 31/03/2021 tarihli ara kararı ile; ”Davanın … sayılı patente tecavüz davası olduğunu, davalı-karşı davacı vekilinin müvekkili şirketin kullanımı ile davacı/karşı davalının kullanımının farklı olduğu gibi söz konusu patentin yenilik unsuru taşımadığından hükümsüz kılınması gerektiğini, davacı/karşı davalı tarafın yurt dışındaki müşterilere müvekkili tarafından gönderilen ürünlerin kendi patentlerini ihlal ettiğini bu konuda açtıkları davayı bildirdiklerini belirten mektuplar gönderdiğini, müşterilere gönderilen uyarı mektuplarının müvekkili şirketin müşterileri karşısındaki itibarını ciddi bir şekilde zedelediğini, müvekkili şirketin kullanımının davacı/karşı davalının patentinden önceki tarihlere dayandığını, mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmez ise maddi ve manevi olarak daha büyük zararlara yol açacağını, açtıkları hükümsüzlük davası sonuçlanıncaya ve kesinleşinceye kadar müvekkili şirketin haklarının muhafazası ve etkinliğinin sağlanabilmesi açısında davacı/karşı davalının müvekkili şirketin, gerek … adına tescilli markalarla yapılmış/yapılan üretimleri ve gerekse marka hakkı sahibi başkası olan ( yabancı veya yerli ) firmalar için müvekkili şirket tarafından yapılan/yapılacak üretimleri kapsayacak şekilde müvekkilinin ürünlerini üretmesine, satış ve tanıtımına, stoklanmasına, dağıtımına, ithalat ve ihracat işlemlerinde kullanılmasına ve ticari amaçla her türlü işleme konu etmesine, ürünlerin bu ürünler için hazırlanan basılı evrakların toplanmasına, yönelik her türlü fiil ve işlemlerinin tedbiren önlenmesi ile … A.Ş.’nin … sayılı patentten doğan ve SMK’dan kaynaklanan haklarını müvekkili şirkete karşı ve müvekkili şirketin yaptığı yerli ve yabancı şirketlere karşı dava sürecinde kullanılmasının engellenmesine tedbiren karar verilmesini talep ettiği, 6769 sayılı Kanun’un 159. Maddesi uyarınca hükmün etkinliğini temin etmek için ihtiyati tedbir istenebileceği ve HMK 389.maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelecek bir değişiklik nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebileceği, geçici hukuki korumalarda bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine, tüm delillerin incelenmesine yeterli bir zamanın olmaması gibi sebeplerle, yaklaşık ispatın yeterli görüldüğü, tüm dosya kapsamı yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluştuğuna kanaat getirilmekle davacının tedbir talebinin kabulüne’ karar verilmiştir. Mahkemece; 22/06/2021 tarihli ara kararıyla;” Tüm dosya kapsamı yukarıda izah edilen mevzuat kapsamında bir bütün olarak değerlendirildiğinde, teminatın taraf menfaatleri arasında denge unsuru oluşturacağı kanaatine varılarak mevcut durumun muhafazası ve davanın etkinliğinin sağlanması bakımından davacı-karşı davalının itirazının kısmen kabulü ile, verilen 31.03.2021 tarihli ihtiyati tedbir kararına ilişkin olarak 6100 sayılı HMK’nın 394/4 mad. Ve 395/2. maddeleri uyarınca takdir olunan 250.000,00 TL nakdi teminat bedelinin 250.000,00 TL daha arttırılarak 500.000,00 TL olarak belirlenmesine, bu hususta davalı-karşı davacı vekiline 1 hafta kesin süre verilmesine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; 1-İşbu ihtiyati tedbir kararı verilirken, kanunun bulunmasını öngördüğü şartlar göz ardı edilerek karar verildiğini, davalı-karşı davacı yanın, tecavüzü reddetmediğini, yalnızca önceki kullanımdan doğan haklara sahip olduğunu iddia ettiğini, dosya üzerinde henüz hiçbir teknik inceleme yapılmadığından, yaklaşık ispatın varlığından söz edilmeyeceğini, tedbir kararında ne şekilde yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğinin açıklanmadığını, (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 20 Şubat 2020 tarihli 2020/208 E. 2020/392 K. No.lu kararı) 6100 Sayılı HMK’nun 401. maddesinin açık hükmüne göre “Dava açıldıktan sonra yapılan her türlü delil tespiti talebi hakkında sadece davanın görülmekte olduğu mahkeme yetkili ve görevlidir.” şeklindeki açık hükmüne rağmen, dava derdestken, davalı-karşı davacı taraf patent tecavüzü davasında savunmalarından birini oluşturan öncelik hakkı iddiasını desteklemek üzere, esas davaya bakan ve delilleri incelemek ile de yetkili olan mahkeme yerine, yetkisiz olan İzmir Sulh Hukuk Mahkemeleri nezdinde talepte bulunduğunu, davanın görüldüğü mahkeme dışında herhangi bir mahkemeden delil tespitine ilişkin karar alınması halinde alınan kararın hiçbir şekilde hukuki geçerliliği bulunmadığını, (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 2014/22426 E., 2017/2523 K., 11.5.2017) uyuşmazlığın teknik yapısı gözetilerek, hiçbir teknik değerlendirilme ve araştırma yapılmadan, karşı davacının iddiasını yaklaşık olarak ispat ettiğinin kabulünün fiilen ve hukuken mümkün olmadığından, itirazın reddine yönelik karar hatalı olup, kararın kaldırılması gerektiğini, 2-İhtiyati tedbire ilişkin verilen karar, tarafların menfaat dengesini gözetmediği gibi, yargısal temel haklardan olan “adil yargılanma hakkına” ihlal teşkil etmekte ve “ölçülülük ilkesine” aykırılık içerdiğini, ihtiyati tedbirin sınırları çizilemediği için, usulüne uygun üstelik sınırlı süreli olarak tescil ve tesis edilmiş bir patent hakkı (üstelik tescil edilmiş olması müvekkilimizin hak sahipliğini gösterirken), pratikte kullanılamaz hale getirdiğini, Devlet tarafından yetkilendirilmiş bir makam tarafından kullanımına müsaade edilmiş bir hakkın tedbir yolu ile sınırlandırılmasının doğru ve yerinde olmadığının Yargıtay uygulamasında da sabit olduğunu (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 04.04.2012 tarihli 2012/3614 E. 2012/5297 K.) 3-HMK m. 391/2’ye göre, mahkeme de tedbir kararında tereddüde yer vermeyecek şekilde, neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiğini açıklamak zorunda olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından itirazları üzerine kaldırılmayan ihtiyati tedbirde, müvekkilinin tescilli ve anayasal düzlemde korunan mülkiyet hakkının davalı-karşı davacı yan ile nasıl bir ilişki içerisindeki hangi yerli ve yabancı firmalara karşı ileri süremeyeceği tereddüte yer bırakmayacak açıklıkta olmadığından, kararın uygulanmasını da imkânsız hale getirmekte ve yukarıda atıf yapılan usul hukuku hükümlerine de aykırı olduğunu, 4)Davalı yan tarafından ihtiyati tedbire ilişkin beyan ekinde sunulan yazışmaların ihtiyati tedbir için dayanak oluşturmasının mümkün olmadığını, müvekkilince tescilli mülkiyet hakkına vaki tecavüzlerin durdurulması için doğrudan dava açmak yerine, önce uyuşmazlığın dava dışı hallinin mümkün olup olmadığının tespiti için iyi niyetle gönderilen mektuplar sebebiyle, müvekkilinin cezalandırılamayacağını, müvekkilinin mektuplarda kullandığı ibarenin: “Yukarıdakiler ışığında ve değerlendirmelerimize göre, yukarıda listelenen modellerin tarafımıza ait patenti ihlal ettiğine inanıyoruz. Bu sebeple, söz konusu ihlalin durdurulmasını ve [●] tarihine kadar bu konuya dostane bir çözüm için tarafımızla iletişime geçmenizi talep ederiz.” (Tercüme tarafımızca yapılmış olup, tarihler mektuplarda farklılık gösterdiğinden, tarih kısmı boş bırakılmıştır) olduğunu, yalnız bu yazışmalar sebebiyle, davalı-karşı davacının nezdinde bir zarar doğması riski bulunduğunun kabulü ile ihtiyati tedbir verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkiline ait patent Avrupa Patent Ofisi nezdinde tescil edilmiş ve bazı ülkelerde de valide edilerek, o ülkelerde yerel bir patent gibi, ayrı bir korumaya sahip olduğunu ve ilgili ülkelerde, ilgili yerel patentlere dayanarak, kanundan doğan tüm hak arama özgürlüğünü kullanma yetkisi kapamında mektupların gönderildiğini, 5)Öncelikle açıklanan sebepler ile, itirazın kabulüne ve tedbirin kaldırılmasına, bu talebin uygun bulunmaması halinde, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, HMK m. 392’ye göre, ihtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olduğundan, teminat miktarı, ihtiyati tedbir talebinin ne derece ekonomik özgürlük sınırladığı, tarafların ekonomik gücü gibi her bir somut olaya özgü özellikler değerlendirilerek hâkim tarafından belirlenmesi gerektiğinden, itiraza konu ihtiyati tedbir kararında ise, model sınırlaması olmaksızın, üstelik sadece davalı-karşı davacı …’in değil, …’in satış yaptığı yerli ve yabancı şirketlere karşı müvekkilinin tescilli mülkiyet hakkının kullanılması engellendiğinden, bu üretim kapasitesi ile, dava sonunda tecavüzün mevcut olduğuna ilişkin bir karar verildiğinde müvekkilinin uğrayabileceği zararın 500.000,00 TL’nin kat kat üzerinde olacağından, teminatın davalı-karşı davacının ekonomik gücü ve davadaki kendi beyanları ve müvekkilin patentinin değeri ve koruma süresi gözetilerek, 10.000.000 TL’den az olmamak üzere arttırılması gerektiğini, 6)Müvekkiline ait patentten doğan haklarının yargılama sonuçlanıncaya ve kesinleşinceye kadar 3. kişilere devrinin engellenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı vermişse de, bu karar için de gerekli tedbir şartlarının oluşmadığını, HMK’da davanın açılmasından sonra, dava konusu üçüncü bir kişiye devredildiğinde, davacının isterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam edeceği veya isterse davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürebileceğini, kanunun bu açık düzenlemesi karşısında, verilen ihtiyati tedbir kararının, dava sonucunda verilecek kararın etkinliğinin sağlanmasında herhangi bir etkisinin olmadığını, müvekkilin davaya konu patentini devretse dahi, davacı davasına devam ederek patentin (gerekli şartların da bulunması halinde) hükümsüzlüğü sağlanabileceğini, uyuşmazlık bakımından, ihtiyati tedbirin verilmesi şartlarını oluşturan bir hakkın elde edilmesinin zorlaşması veya imkânsız hale gelmesi durumu yahut gecikme sebebiyle ciddi bir zarar doğması ihtimali, ihtiyati tedbiri talep eden tarafça yaklaşık olarak ispat edilememiş olup, ihtiyati tedbirin verilmesinin aslen nihai kararın uygulanabilirliğine bir etkisi bulunmadığını, Bu sebeple, söz konusu tedbire ilişkin itirazlarının reddine ilişkin kararın kaldırılarak, öncelikle ihtiyati tedbirlerin tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; Müvekkili adına adına “kapak içeren bir yıkayıcı/kurutucu” adlı … no.lu (…) ile tescilli buluşun, davalı tarafından ticarileştirilen …, …, …, …, … kodlu yıkayıcı ve kurutucu cihazlarda kullanmasının patent hukuku anlamında tecavüz teşkil ettiğinden bahisle tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ile tecavüzün durdurulması, önlenmesi ve tedbiren ürünlerin ticarileştirilmesi, satılması …. toplatılmasına ilişkindir. Karşı davacı tarafın talebi; davacı-karşı davalının ürünü ile tecavüz edildiği iddia edildiği belirtilen ürünlerin aynı olmasına rağmen, davacı ürününün patent korumasının 30/12/2009 tarihli, kendi ürününün, 2008 yılında piyasaya sürülmesi sebebiyle daha eski tarihli bir ürün olduğundan kullanımı tecavüz teşkil etmediği gibi, davacı-karşı davalının patentinin hükümsüzlük sebebini oluşturduğu, davacının patentinin yenilik ve buluş basamağı kriterlerini taşımadığından, Davacı- Karşı davanın reddine; hükümsüzlük taleplerinin kabulüne ve tedbir yolu ile dava konusu patentin 3.kişilere devrinin önlenmesine, patentin müvekkiline karşı ileri sürülmesinin önlenmesine ilişkindir. Mahkemece; Davacı-karşı davalının tedbir talebinin taraf delilleri toplandıktan sonra ön inceleme oturumunda değerlendirilmesine, davalı-karşı davacının tedbir talebinin; 1-6100 sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159.maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebinin takdiren 250.000,00 TL nakdi teminat veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı şartıyla kısmen kabulü ile, a)Asıl dava ve karşı dava konusu davacı/karşı davalıya ait … sayılı patentten doğan haklarının yargılama sonuçlanıncaya ve kesinleşinceye kadar davacı/karşı davalı tarafça 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesine, teminat yatırıldığında bu hususta yazı yazılmasına, b)Davacı/Karşı Davalı … A.Ş.’nin … sayılı patentten doğan ve SMK’dan kaynaklanan haklarını Davalı/Karşı Davacı … A.Ş. ‘ye karşı ve davalı/karşı davacının satış yaptığı yerli ve yabancı şirketlere karşı dava sürecinde kullanılmasının engellenmesine, bu hususta davacı/karşı davalı şirkete ihtaratlı tebligat gönderilmesine, c)Davalı/Karşı Davacı vekilinin fazlaya ilişkin tedbir taleplerinin reddine, karar verilmiş olup, davacı-karşı davalının itirazı üzerine; “teminatın taraf menfaatleri arasında denge unsuru oluşturacağı kanaatine varılarak mevcut durumun muhafazası ve davanın etkinliğinin sağlanması bakımından davacı-karşı davalının itirazının kısmen kabulü teminatın 500.000,00 TL’na çıkarılmasına, diğer itirazların reddine” karar verilmiştir. 1-Davacı-Karşı davalı tarafın ilk istinaf sebebi; davalı-karşı davacı yanın, tecavüzü reddetmediği, yalnızca önceki kullanımdan doğan haklara sahip olduğunu iddia ettiğini, dosya üzerinde henüz hiçbir teknik inceleme gerçekleştirilmediğinden, yaklaşık ispatın varlığından söz edilmeyeceğini, tedbir kararında ne şekilde yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğinin açıklanmadığını, HMK’nun 401. maddesinin açık hükmüne karşı, dava derdest iken davanın görüldüğü dava dışında yaptırılan tespite dayanılarak karar verilemeyeceği, teknik bilirkişi raporu alınmadan yaklaşık ispatın varlığının kabul edilemeyeceğine ilişkindir.Davalı-Karşı davacı taraf cevap ve karşı dava dilekçesinde, “davalı tarafa ait … sayılı patentin korumasının 30/12/2009 tarihi olup, müvekkili şirketin ürününün, 2008 yılında piyasaya sürülmesi sebebiyle daha eski tarihli olduğundan kullanımı tecavüz teşkil etmediği gibi, davacı-karşı davalının patentinin hükümsüzlük sebebini de oluşturduğunu,” iddia etmek suretiyle tecavüzü reddettiği gibi, müvekkilinin kullanımının eski tarihli olduğunu beyan ederek hükümsüzlük iddiasında bulunduğundan, tecavüzün reddedilmediğine ilişkin beyanın doğru olmadığı, dosyada mahkemece alınmış bilirkişi raporu mevcut değil ise de, patentin 3.kişilere devrinin önlenmesine ve patentin talep edilen ürünler yönünden ileri sürülmesinin önlenmesine ilişkin tedbir talebi yönünden, bilirkişi raporu alınmasının zorunlu olmadığı, HMK 401. maddesi uyarınca dava açıldıktan sonra her türlü delil tespitinin davanın görüldüğü mahkemede yapılması zorunlu ve tespit davanın görüldüğü mahkemece yapılmamış ise de; mahkemece tedbir kararında tespit raporundaki bulgulara dayanılmadığından Davacı-Karşı davalı tarafın istinaf sebebinin reddi gerektiği, 2- … sayılı patent halen Davacı-Karşı Davalı adına tescillidir. 6769 Sayılı Kanun’un 89/1.maddesine göre patent korumasının kapsamı, istemlerle belirlenir. Üçüncü kişilere karşı sicile kayıt tarihinden itibaren ileri sürülebilir. Önceki kullanımdan doğan hakların kullanılmasını düzenleyen 87/1. Maddesinde: “Başvuru tarihinde veya bu tarihten önce buluşu iyi niyetli olarak ülke içinde kullanmakta olan ve kullanım için ciddi ve gerçek tedbirler almış kişilere karşı , patent konusu buluşu aynı şekilde kullanmaya devam etmelerini veya alınmış tedbirlere uygun olarak kullanmaya başlamalarını patent başvurusu veya patent sahibinin önleme hakkı yoktur. 87/2.maddesi; Birinci fıkrada sözü edilen kişilerce satışa sunulmuş olan ürünlerle ilgili fiiller, patentin sağladığı hakkın kapsamı dışındadır.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Davalı taraf davacı tarafa ait … sayılı patent ile kendi ürünlerinin aynı olduğunu ve davacı-karşı davalı taraftan daha önce 2008 yılından itibaren kullandıklarını ileri sürerek belgelerini sunduğundan, mahkemece tüm dosya kapsamı değerlendirilerek karar verildiği belirtildiğinden, 6769 SK’nun 87/1 ve 2.maddesi nazara alındığında mahkemece verilen tedbir kararında menfaat dengesinin gözetilmediği, adil yargılanma hakkına ve ölçülülük ilkesine aykırı olduğuna ve devletin yetkilendirdiği makam tarafından verilen bir hakkın sınırlandırıldığına ilişkin istinaf sebebinin reddi gerektiği, 3-Mahkemece ihtiyati tedbir kararında; … A.Ş.’nin … sayılı patentin 3. kişilere devrinin önlenmesi ve patentten doğan ve SMK’dan kaynaklanan haklarını Davalı/Karşı Davacı … A.Ş.’ne karşı ve davalı/karşı davacının satış yaptığı yerli ve yabancı şirketlere karşı dava sürecinde kullanılmasının engellenmesine karar verilmiştir. Mahkemece kararda; “patentten doğan ve SMK’dan kaynaklanan haklarını Davalı/Karşı Davacı … A.Ş.’ne karşı ve davalı/karşı davacının satış yaptığı yerli ve yabancı şirketlere karşı” kullanılmasının engellenmesine karar verildiği açıkça belirtildiğinden, ilk derece mahkemesi tarafından itirazları üzerine kaldırılmayan ihtiyati tedbirde, tescilli ve anayasal düzlemde korunan mülkiyet hakkının davalı-karşı davacı yan ile nasıl bir ilişki içerisindeki hangi yerli ve yabancı firmalara karşı ileri süremeyeceği tereddüte yer bırakmayacak açıklıkta olmadığına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı, 4-Davacı-Karşı Davalı vekili müvekkilinin Avrupa Patent Ofisi’nde kayıtlı olan hakkına dayanarak Davalı-Karşı Davacı tarafın ticari ilişki içinde olduğu şirketlere gönderdiği mektuplarda kullandığı ibarenin: “Yukarıdakiler ışığında ve değerlendirmelerimize göre, yukarıda listelenen modellerin tarafımıza ait patenti ihlal ettiğine inanıyoruz. Bu sebeple, söz konusu ihlalin durdurulmasını ve [●] tarihine kadar bu konuya dostane bir çözüm için tarafımızla iletişime geçmenizi talep ederiz.” şeklinde olduğunu beyan ve ikrar etmiştir. Davalı- Karşı Davacı tarafça ticari ilişki içinde olan şirketlerin yukarıya metni alınan mektubu aldığında Davalı- Karşı Davacı tarafın Patent yasasına aykırı davrandığını, ürünlerin toplatılabileceğini düşünerek, ürünleri almaktan vazgeçeceği ve ticari irtibarı sarsılacağından, ekonomik olarak zarar göreceğinden, davacı-karşı davalının ihtiyati tedbire ilişkin beyan ekinde sunulan yazışmaların ihtiyati tedbir için dayanak oluşturulan, tescilli mülkiyet hakkına vaki tecavüzlerin durdurulması için doğrudan dava açmak yerine, önce uyuşmazlığın dava dışı hallinin mümkün olup olmadığının tespiti için iyi niyetle gönderilen mektuplar sebebiyle, davalı-karşı davacının zararının doğma riski bulunduğunun kabulü ile ihtiyati tedbir verilmesinin hukuka aykırı olduğu yönündeki istinaf sebebinin de reddi gerektiği, 5-Diğer istinaf sebebi taktir edilen teminatın arttırılmasına ilişkindir. Mahkemece itiraz üzerine tedbir kararı ile taktir edilen 250.000,00 TL teminat 500.000,00 TL’na arttırılmıştır. HMK 392.maddesinde”İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı taktirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlanan kimsenin teminat göstermesi gerekmez.” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece taktir edilen teminat tedbir talep eden tarafın haksız çıkması ihtimaline binaen “karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlar” ı karşılayacak miktardır. 6-Mahkemece; 6769 sayılı Kanun’un 159. Maddesi uyarınca hükmün etkinliğini temin etmek için ihtiyati tedbir istenebileceği, hüküm bulunmayan hallerde 6100 Sayılı HMK’nın hükümlerinin uygulanacağı ve 6100 HMK’nın 389.maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelecek bir değişiklik nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebileceği, geçici hukuki korumalarda karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle, yaklaşık ispatın yeterli görüldüğü, tüm dosya kapsamı ve yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluştuğuna kanaat getirilmekle … A.Ş.’nin … sayılı patentin 3. kişilere devrinin önlenmesine karar verilmiştir. Davacı taraf aleyhine hükümsüzlük davası açılmış olup, devir yasağına ilişkin tedbir kararı verilmediği taktirde, hakkın başkası mümkün olacağından, dosyada taraf teşkili ve hüküm verildikten sonra kesinleştirilerek sicilden terkini için geçecek süreler uzayacağından, Davalı-Karşı Davacı taraf zarara uğrayacağından, 6100 Sayılı HMK’nın davanın açılmasından sonra, dava konusu üçüncü bir kişiye devredildiğinde, davacının isterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam edeceği veya isterse davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürebileceği, kanunun bu açık düzenlemesi karşısında, verilen ihtiyati tedbir kararının, dava sonucunda verilecek kararın etkinliğinin sağlanmasında herhangi bir etkisinin olmadığı, uyuşmazlık bakımından, ihtiyati tedbirin verilmesi şartlarını oluşturan bir hakkın elde edilmesinin zorlaşması veya imkânsız hale gelmesi durumu yahut gecikme sebebiyle ciddi bir zarar doğması ihtimalinin yaklaşık olarak ispat edilemediğinden, ihtiyati tedbirin verilmesinin aslen nihai kararın uygulanabilirliğine bir etkisi bulunmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin tarih ve 2021/230 E. sayılı kararına karşı talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Talep eden tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/10/2021