Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/968 E. 2021/950 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/968
KARAR NO: 2021/950
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2.fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 16/06/2021
NUMARASI: 2021/157 E. 2021/141 K.
DAVANIN KONUSU: Tespit (D.İş)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Talep eden vekili ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle; müvekilleri … A.Ş.’nin Türk Patent nezdinde tescilli ve tanınmış “…” markası başta olmak üzere “…” ibareli birçok markanın sahibi olduğunu, markalarının kök sözcüğü olan “…” ibaresini içeren www…com alan adının da sahibi olduğunu ayrıca, 03/ 09/ 10/ 12/ 16/ 14/ 18/ 20/ 21 / 24 / 25 / 26 / 27 / 28 / 35. sınıflarda, 29/08/2017 tarihli, … sayı ile tescilli “…” sözcük + şekil ve 03 / 09 / 14 / 16 / 18 / 20 / 21 / 22 / 24 / 25 / 26 / 27 / 28 / 35 / 38 / 41. sınıflarda, 13/11/2013 tarihli, … sayı ile tescilli … sözcük+şekil markalarının sahibi olduğunu, … markasının, TPMK’nın … nolu kararı uyarınca tanınmış marka olarak korunmakta olduğunu, müvekkilleri şirketin ticari faaliyetleri sırasında gerçekleştirdiği olağan denetimleri sırasında ilgili internet sitesinin, müvekkilleri şirketin marka tescillerinden doğan hakları ihlal edilerek, karşı yan tarafından izinsiz ve hukuka aykırı olacak biçimde alan adı olarak ve ilgili internet sitesi içeriğinde kullanıldığını, özellikle internet arama motorları üzerinden yapılacak aramalarda müvekkillerinin itibarından ve tanınmışlığından faydalanılması suretiyle hukuka aykırı menfaat temin edilmeye çalışıldığının açık olduğunu, müvekkillerinin tescilli “…” markasının karşı yan tarafından hiçbir hak veya meşru bağlantı olmadan ticari etki yaratacak şekilde http://…com adlı internet sitesi için alan adı olarak kullanmasının marka tescilinden doğan haklara tecavüz oluşturduğunun sabit olduğunu, karşı yanın açıklanan bu şekilde marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerinin aynı zamanda TTK hükümleri uyarınca haksız rekabete de sebebiyet vermekte olduğunu bu nedenlerle HMK 400 vd. maddeleri uyarınca karşı yanın durumdan haberdar olması ile mevcut durumun korunması imkânsız hale gelebileceğinden tebligat yapılmaksızın ve teminatsız olarak; söz konusu internet sitesinin alan adında ve içeriğinde müvekkillerine ait tescilli markaların kullanıldığının, yine söz konusu internet sitesinin hosting şirketlerinin, içerik, yer ve erişim sağlayıcıları ile alan adının kimin adına kayıtlı olduğunun, söz konusu internet sitesi sahibinin kimliğinin ve adresinin uzman bir bilirkişi tarafından tespitini, tespit edilecek içeriklerin http://…com adlı internet sitesinden kaldırılmasını, bu mümkün olamıyorsa anılan internet sitesine erişimin ilgili internet sitesinin tüm domainleri (alt domain – üst domain) engellenmesi yönünde SMK 159, TTK 61 ve HMK 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir uygulanmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; ”Alınan bilirkişi raporunda, içerik yönünden umuma açık yayın yapıldığı gözlenmiş ise de, henüz tasarım aşamasında olunabileceği, içerikte talep eden taraf marka ve logosunun kullanıldığına dair bulguya rastlanılmadığının bildirildiği, bilirkişi raporu ve yaklaşık ispat şartı birlikte değerlendirildiğinde, talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluşmadığı gerekçesiyle tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Talep eden istinaf dilekçesinde; müvekkili şirket’in tescilli “…” markasının karıştırılmaya yol açacak biçimde, karşı yan tarafından hiçbir hak veya meşru bağlantı olmadan ticari etki yaratacak şekilde http://…com internet sitesi için alan adı olarak kullanmasının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğunun 6769 sayılı kanunun 29/3-d maddesi uyarınca sabit olduğunu, İlk derece mahkemesince, internet sitesine ulaşamadığından/talebe konu linkin aktif olmadığı gerekçe gösterilerek erişimin engellenmesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine, eş deyişle müvekkil, Şirket’in Kanun’dan doğan haklarını açıkça ihlal eden somut olaya ilişkin herhangi bir tedbir alınmamasına karar verildiğini, oysa ilgili internet sitesine kullanıcılar tarafından halihazırda erişim sağlanabilmekte olup, yalnızca içerik eklenmediğini, Müvekkili Şirket’in sahibi olduğu www…com internet sitesi ile karıştırılmaya yol açan http://…com internet sitesi arasında ticari bir bağ bulunduğunun düşünülmesi ihtimalinin, müvekkili Şirket’in zarara uğrama ihtimalini ortaya çıkardığını ve bu nedenle ihtiyati tedbir kararı verilmesi için şartların oluştuğunu, …” sözcüğü arama motoruna yazıldığında sitenin varlığı ortaya çıktığına göre, zarar tehlikesi koşulunun da gerçekleşmiş bulunduğunu, bu durumun tüketicide yanılma yaratabileceğini, ticari etki oluşturacağını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin, 03.06.2020 gün ve 2020/383 E. 2020/873 K. sayılı kararının emsal nitelikte olup iddialarını desteklediğini, aynı dairenin 2020/1545 E. 2020/1405 K. sayılı kararının da aynı doğrultuda olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılarak tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, yerel mahkemece verilen ihtiyati tedbirin reddine ilişkin kararın kaldırılması talebidir. 6769 sayılı Kanun’un 159. maddesinde ihtiyati tedbirler düzenlenmekte olup, madde hükmü “(1) Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkiniğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” şeklinde olup, söz konusu ihtiyati tedbir kararı, davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engelleyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması, herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi şeklinde verilebilir. Bu kanunda hüküm bulunmadığı durumda 6100 sayılı HMK hükümleri uygulanır. HMK’nın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları, 390. maddesinde, ihtiyati tedbir talebi, 391. maddesinde ihtiyati tedbir kararının kapsam ve içeriği, 393. maddesinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması, 394. maddesinde ihtiyati tedbir kararına itiraz ve uygulanacak usule yer verilmiştir. HMK’nın 389. maddesine göre ihtiyati tedbirin şartları; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğmasından endişe edilmesi olarak açıklanmıştır. Ayrıca tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceği belirtilmiştir. Yine aynı Yasa’nın 390/3. maddesinde haklılığın yaklaşık olarak ispat edilmesi zorunluluğu koşulu aranmıştır. Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bilirkişi raporunda; içerik yönünden umuma açık yayın yapıldığı gözlenmiş ise de, henüz tasarım aşamasında olunabileceği ve içerikte talep eden taraf marka ve logosunun kullanıldığına dair bulguya rastlanılmadığının bildirilmiş olmasına, dolayısıyla ticari etki yaratacak biçimde bir kullanımın tespit edilememesine ve tedbir talep eden tarafa ait ileri sürülen istinaf sebeplerine göre; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmaması, 6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi gereğince, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, tedbire itiraz eden tarafın istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2.fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/06/2021 tarih ve 2021/157 E. 2021/141 K. numaralı ara kararına karşı talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Talep edenden alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Talep eden tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021