Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/948 E. 2021/1058 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/948
KARAR NO: 2021/1058
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2017
NUMARASI: 2014/711 E. 2017/746 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı-birleşen davalı vekili dava dilekçesinde; Davacı şirket ile davalı şirket arasında 02/01/2012 tarihli mal alım sözleşmesinin düzenlendiğini, bu sözleşmeye göre davalı şirketin davacı şirkete … Otel’inin aydınlatma ürünleri ve avizelerin satın alınması ve aydınlatmalar ile avizelerin otel aydınlatılması ve dekorasyonunun tamamlanmasının anlaşma konusu olduğunu, davacı şirketin sözleşme gereği aydınlatma üniteleri ile avizeleri temin ederek montajını yaptığını ve kullanıma başlanıldığını, ancak bir süre sonra aydınlatma üniteleri ve avizelerde sorunlar yaşanıldığını ve ürün hataları ve ayıpları olduğunun anlaşıldığını, bunun üzerine davalı şirket haberdar edildiğini, davalı şirketin elemanlarını göndermek suretiyle aydınlatma ünitelerindeki kusurları giderdiği ancak satın alınan ürünler arasında en önemlisi olan fuayede büyük led ışıklı avizenin led ışıklarındaki sönme sorununun giderilemediğini, tüm uyarılara rağmen davalı şirketin bu sorunu gidermek için herhangi bir çaba sarfetmediğini, bu nedenle haricen yapılan araştırma ve tespitte davacı şirketin kalitesiz malzeme ve ledler kullanıldığının anlaşıldığını, bunun üzerine davacı şirkete 05/02/2013 tarihinde ihtarname gönderildiğini, tebligata rağmen kusurun giderilmediğini, bu nedenle müteahhitnın ayıptan sorumluluğu kapsamında 6098 sayılı TBK 219.maddesi hükmüne göre sözleşmeden dönülmesine karar verilmesi talebiyle dava açmak mecburiyetinde kaldıklarını, bu arada sözleşmeden dönmenin sonuçları çerçevesinde ayıplı ürünler için ödenmiş olan satış bedeli 118.000,00 TL bedelin faizi ile beraber ödenmesine, ayıplı avizelerin takılması, çıkarılması, sonuçsuz onarımları sırasında kurulan iskele nedeniyle davacı şirketin uğradığı tüm maddi ve manevi zararların ve diğer hususların davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-birleşen davacı vekili cevap dilekçesinde; Taraflar arasındaki yapılan sözleşme gereğince otelin aydınlatma üniteleri ile avizelerinin temin ve montajının kullanıma hazır bir şekilde gerçekleştirildiğini ve tesliminin yapıldığını, davacı şirkete teslim edilen ürünlerin kullanıldığını ve bu iş kapsamında davacı şirketin 9.838,00 Euro borcu kaldığını, sözlü ve yazılı isteme rağmen borcun ödenmemesi üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyadan icra takibi yapıldığını, davacı şirketin takibe itirazı üzerine İstanbul 50.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2013/209 esas sayılı dosya ile itirazın iptali davasının açıldığını, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, avizelerin ledlerine yönelik kusurlardan dolayı avizelerin iade edilerek sözleşmeden dönülmek istenmesinin kötü niyetli olduğunu, davacı şirket tarafından yapılan tespitin tek taraflı bir tespit olduğunu ve gerçekleri yansıtmadığını, tespit bilirkişisinin düzenlediği raporun yeterli olmadığını ve gerçekleri yansıtmadığını, ledlerin belirli bir kullanım ömrünün olduğunu, kullanım ömrününü bitmesi veya zaman içinde patlamasının mümkün olduğunu, sadece ampullerin değiştirilmesi ile avizelerin normal kullanılır hale getirilmesinin mümkün olduğunu, bu nedenle ve yargıtay kararlarına göre avizelerin iadesinin de iyiniyet ve dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığını, hakkaniyet gereği bedel indirimi seçeneğinin mahkemece değerlendirilmesine karar verilebileceğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davalı-birleşen davacı dava dilekçesinde; Davacı şirketin davalıya 484.987,00 Euro bedelli aydınlatma malzemelerini satıp teslim ettiğini, davalının 475.149 Euro ödeme yaptığını, bakiye 9.838 Euro alacağı kaldığını, bakiye alacağının ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Bursa …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek takibe itirazın iptali ile takibin devamına, itirazında haksız olan borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davacı-birleşen davalı cevap dilekçesinde; Dava konusu takibin İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında derdest olduğunu, davacı tarafından yapılan led aydınlatma sisteminde işin tesliminden sonra bazı sorunlar yaşandığını, davacı şirketin bildirilen sorumlardan bazılarını giderdiği ancak fuayede büyük led ışıklı avizenin led ışıklarındaki sönme sorununun çözülemediğini, tüm uyarılara rağmen sorunu gidermek için davacı şirketin herhangi birşey yapmadığını, bunun üzerine Bursa 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/12 esas sayılı dosyasında tespit yaptırıldığını, tespit raporunda avizelerde kullanılan ledlerin olması gereken kalitede olmadıkları yönünde rapor tanzim edildiğini, bu nedenle davacı şirket hakkında ayıplı mal nedeniyle sözleşmeden dönme ve ayıplı avize bedellerinin iadesi talebiyle Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/711 esas sayılı dosyasının açıldığını, bu nedenle davalı şirketin davacı şirkete borcu bulunmadığını, hatta davalının, davacı şirketten alacaklı olduğunu, iş bu davada davacı yanın haklı çıkması halinde takas defilerinin kabulü ile davacı şirket aleyhinde açılmış olan alacak davası ile dosyanın birleştirilmesine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “Asıl dava yönünden, taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince davalı-birleşen davacıya satılan avize ve aydınlatma malzemelerinin ayıplı olduğu, hakkaniyet gereği sözleşmeden dönme yerine onarımın istenilmesinin uygun olduğu, onarım bedeli içerisinde yer alan iskele kurma yükümlülüğünün davalı-birleşen davacıya ait olduğu, bedelin 27.800,00 TL olarak kabul edildiği, bu nedenle asıl davanın davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği, Birleşen dava yönünden ise; davalı-birleşen davacı tarafından davacı-birleşen davalıya satılan ürün bedelinden ödenmeyen bakiye 9.838,00 Euro’nun ödendiğine ilişkin dosyaya yansıyan bir delil olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, bedel için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptaline, icra inkâr tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı-birleşen davalı vekili, asıl ve birleşen dava yönünden verdiği istinaf dilekçesinde; Asıl dava yönünden, onarım bedeline dayanak alınan 06.03.2017 tarihli raporda ölçme ve değerlendirme yapılmadan yalnızca karşı tarafın verileri üzerinden değerlendirmede bulunulduğunu, hükmedilen rakamın hakkaniyete aykırı olduğunu, 3 adet avizeye toplam 119.895,84 Euro ödeme yapıldığını, bu fiyatın dekoratif özellikler dışında avizelerin aydınlatma işlevi için de belirlendiğini, Mahkemece bu avizelerin sadece dekoratif bir objeymiş gibi değerlendirildiğini beyan ederek kararın bu yönden kaldırılarak kabulüne, Birleşen dava yönünden ise; davacı-birleşen davalının talep ettiği bedeli ödediklerini, bu durumun tespiti açısından taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmelerine rağmen bu talebin Mahkemece dikkate alınmadığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Davalı-birleşen davacı vekili, yalnızca asıl davada verilen karar yönünden sunduğu istinaf dilekçesinde; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın servis ve bakım hizmetlerine ilişkin olduğunu, ampullerin patlamasının ayıp olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığını, Sözleşmenin 7. maddesine göre, her türlü arıza, bakım ve servisin garanti süresi boyunca satıcıya ait olduğunu, aksine düşüncede, garanti sorumluluğunun bir anlamının kalmayacağını, dosyaya sundukları mütaalanın iddia ve savunmalarını doğruladığını, buna göre, iskele kurma yükümlülüğünü davacı-birleşen davalı yerine getirmediğinden daha sonraki edimin ifasının da istenemeyemeyeceği gerekçesiyle asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasındaki 02.01.2012 tarihli sözleşmenin, davalı-birleşen davacı şirketin, davacı-birleşen davalı şirkete ait Otel’in aydınlatma ürünleri ve avizelerinin imali, satın alınması ile kurulumunu üstlenmesini içeren eser sözleşmesi olduğu, sözleşme uyarınca avize ve aydınlatma ürünlerinin davalı-birleşen davacı tarafından teslim edilerek kurulumunun tamamlandığı, ancak bir süre sonra aydınlatma üniteleri ve avizelerde ışığın sönmesi, azalması gibi sorunlar yaşanılması üzerine taraflar arasında elektronik ortamda, sorunların giderilmesi amacıyla yazışmalar yapıldığı, ayıbın varlığı ve onarımın gerçekleştirilmesi için iskele kurma gerekliliği üzerine, bu yükümlülüğün hangi tarafa ait olduğu konularında uyuşmazlıklar yaşandığı, nihayetinde, eldeki asıl davada davacı-birleşen davalının, TBK’nun 475.maddesi kapsamında sözleşmeden dönme hakkını kullanıp seçimlik olarak ödediği bedelin iadesini talep ettiği, birleşen davada davalı-birleşen davacının, satılan ürünlerden kalan bakiye bedelin ödenmesine yönelik yürüttüğü icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklardan birisi, sözleşmeye konu ürünlerin ayıplı olup olmadığı hususudur. Dosyaya rapor sunan üç ayrı bilirkişi heyetinin de ortak kanaatine göre, sözleşme konusu ürünlerde gizli ayıp olduğu tespit edilmiştir. Raporların bu yönüyle teknik ve bilimsel olarak yeterli olduğu aynı zamanda denetime elverişli olduğu, tarafların iddia, savunma ve itirazlarını karşılar mahiyette olduğu, bu haliyle teknik açıklamalara girilmeden gizli ayıbın varlığının kabulü gerektiği, aksi yöndeki davalı-birleşen davacı vekilinin istinaf sebebinin yerinde olmadığı görülmüştür. Onarım yapılması amacıyla iskele kurma yükümlülüğüne ilişkin davalı-birleşen davacı vekilinin istinaf sebeplerine gelince; her ne kadar bu hususta sözleşmede bir hüküm bulunmasa da, taraflar arasındaki sözleşmenin 14.7, 14.11, 14.12.maddeleri ile taraflarca imzalanan fiyat teklifinde belirtilen, montaj için iskele ve ekipman desteğinin satıcı tarafından sağlanacağına ilişkin düzenleme, 3 yıllık garanti sorumluluğunun devam ediyor olması, ayıbın gizli ayıp olması, piyasa teamülleri ve destekleyici tanık beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, onarıma ilişkin iskele kurma yükümlülüğünün davalı-birleşen davacıya ait olması gerektiği sonucuna varılmış, davalı-birleşen davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin de yerinde olmadığı görülmüştür. Açıklanan sebeplerle, davalı-birleşen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. İskele kurma masrafları ile ilgili davacı-birleşen davalının, bedelin azlığı yönünden istinaf sebebi incelendiğinde; tarafların iddia ve savunmalarına, yapılan tespitlere, piyasa teamüllerine göre, 06.03.2017 tarihli bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaların hakkaniyete uygun olduğu, buna göre, led ampul temini için 8.800,00 TL, işçilik giderleri için 9.000,00 TL ve, iskele kurulum bedeli olarak 10.000,00 TL olmak üzere 27.800,00 TL bedelin ödenmesinden davalı-birleşen davacının sorumlu tutulmasının uygun olduğu kanaatine varılmakla asıl dava yönünden davacı-birleşen davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. Birleşen dava yönünden davacı-birleşen davalının ileri sürdüğü ödeme define ilişkin istinaf sebebi incelendiğinde; davacı-birleşen davalı vekilinin, birleşen dava dosyasına sunduğu cevap dilekçesinde, sözleşmeden kaynaklanan gerekli ödemelerin yapıldığını, karşı tarafa bir borçlarının bulunmadığını beyan ettiği, asıl dava dosyasının 11.11.2015 tarihli celsesinde ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi talep edildiği, istinaf başvurusunda ise ödeme definin tekrarlandığı, ancak Mahkemece, dava konusu avizelerin bakiye bedeli yönünden davacı-birleşen davalının diğer tarafa borçlu olup olmadığı hususunda herhangi bir araştırmaya girilmeksizin ve tarafların dayandıkları deliller toplanmaksızın ödemeye ilişkin delil sunulmadığı gerekçesiyle birleşen davanın kabulüne karar verilmiş olup, bu durumun HMK’nun 353/1-a/6. maddesine aykırılık teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf sebebinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak, taraf vekillerinin asıl davada verilen karara yönelik istinaf başvurularına ilişkin olarak; dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Ancak, davacı-birleşen davalı vekilinin birleşen dava dosyasında verilen karara yönelik istinaf başvurusuna ilişkin olarak; ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin usûl ve yasaya aykırı olması, ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/6. maddesi gereğince davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/06/2017 tarih ve 2014/711 E. 2017/746 K. sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı-birleşen davalı tarafından peşin olarak yatırılan 474,75 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı-birleşen davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.07/10/2021