Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/938 E. 2021/959 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/938
KARAR NO: 2021/959
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 16/01/2020
NUMARASI: 2019/260 E. 2020/20 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleş. Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin davalı tarafından seslendirme hizmeti verilen birçok yapımda seslendirme oyuncusu olarak çalıştığını, müvekkilinin seslendirme oyuncusu olarak üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, müvekkilinin rol aldığı yapımlarda emeğinin ve çalışmasının karşılığı olan ücretlerin bir kısmının ödendiğini ancak kalan bakiyenin kendisine ödenmediğini, kendisine ödeme yapılmamasına rağmen tüm bu yapımların yayınlandığını, ödemelerin yapılması için davalı yana ihtar çekildiğini ancak ödemenin yapılmadığını, bunun üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, davalının borca haksız olarak itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dava konusu talebin 5846 sayılı yasadan kaynaklanmayıp, davacının seslendirme hizmeti sunmasından kaynaklanan alacağının ödenmemesi üzerine başlatılan ilamsız takibe davalı yanca itiraz edilmesi nedeniyle açıldığı, davacı ile davalı arasında seslendirme hizmeti verilen yapımlarda seslendirme yapması amacıyla bir anlaşmaya varıldığı, bu hizmet kapsamında davacının edimini yerini getirdiği, davalının ise ödeme yapmamasından kaynaklı olarak davalı aleyhine takip yapıldığı, davalının seslendirme hizmeti verdiği, bu eylemin bir fikri çaba oluşturmayıp, taraflar arasında hizmet ilişkisinden kaynaklandığı, öte yandan icra dosyası celp edilip incelendiğinde de takip talebindeki takip dayanağının ücret alacağı olarak belirtildiği, dolayısıyla taraflar arasındaki uyuşmazlığının özünün bir fikri hak ihlali yada dizinin manevi yada mali haklarından kaynaklanan bir ihlal tecüvüz vb. bir talep olmayıp, tamamen ödenmediği iddia edilen hizmet bedelinin tahsiline ilişkin olduğu, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, davaya hizmet sözleşmesi olarak Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılması gerektiği gerekçeleriyle görevsizlik” kararı verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (“Kanun”) 76. maddesinde: “Bu Kanunun düzenlediği hukukî ilişkilerden doğan davalarda, dava konusunun miktarına ve Kanunda gösterilen cezaya bakılmaksızın, görevli mahkeme Adalet Bakanlığı tarafından kurulacak ihtisas mahkemeleridir.” düzenlemesinin yer aldığını, Kanun’un amacını düzenleyen 1. maddesinin ise “Bu Kanunun amacı, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir. ” şeklinde olduğu, Bu kapsamda, uzun yıllardır seslendirme oyuncusu olarak görev yapan ve birçok yapımda rol alan davacının, fikir ve sanat eserlerini icra eden veya yorumlayan bir kişi olarak, Kanun’un ilk maddesinde belirtilen icracı sanatçı niteliğini haiz olduğunu, nitekim seslendirme oyuncusunun, seslendirme yapacağı metne ses rengi ve ses tonuyla tonlama ve vurgu gibi yöntemleri kullanarak metni özgün biçimde yorumlama, anlatma ve söyleme icrasını yürüttüğünü, söz konusu eylemlerin fikri bir çabanın ürünü olduğunu, Hal böyle olmasına ve Kanun’un 76. maddesinde düzenlediği hukukî ilişkilerden doğan davalarda görevli mahkemelerin ihtisas mahkemeleri olduğuna dair düzenleme bulunmasına rağmen, İlk Derece Mahkemesinin usul ve yasaya aykırı bir biçimde “seslendirme eyleminin fikri bir çaba oluşturmadığı” gerekçesiyle, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin görevsizliğine karar verdiğini, Ancak Mahkemenin gerekçesinin aksine, seslendirme sanatçılığının da fikri bir çaba ile icra edildiğini, nitekim, Mesleki Yeterlilik Kurumu (“MYK”) tarafından 26.12.2013 tarihli 28863 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete ile yayımlanan Ulusal Meslek Standartlarına Dair Tebliğ’e göre seslendirme oyuncusunun “müzikli/müziksiz orijinal (yabancı) film ve dizi, yerli sinema ve dizi, radyo, belgesel animasyon, müzikal, reklam ve diğer ticari projelerde projeye göre değişen işveren kurum/kuruluşlar bünyesinde, yönetmenin yönlendirmelerine göre seslendirme ekipleri ile eşgüdüm içinde mesleğini icra ettiğinin” ifade edildiğini Buna göre, seslendirme oyuncularının, (sayılanlarla sınırlı olmamak üzere) seslendirme için hazırlık yaparak, seslendireceği metni çözümleyerek, özelliğine ve türüne göre içerik, dil ve ifade biçimini değerlendirip; seslendirme açısından es yeri, tonlama, vurgu gibi ihtiyaçları belirleyerek, prova yaparak, sözleri metinde yazılı olmayan sahnelerde de gerekirse doğaçlama konuşarak, sesle canlandırma yaptığını, seslendirdikleri dilde eserin tekrar oluşmasına katkıda bulunduğunu, dolayısıyla seslendirme oyuncularının sesleri ile eseri yorumladıklarını, yorumları ile de esere yaratıcılıklarını kattıklarını, Davacının da, davalı … Ltd. Şti. (“…”) tarafından seslendirme hizmeti verilen (sayılanlarla sınırlı olmamak üzere) …cklist (… karakteri), … (… karakteri), …, …, …, … adlı yapımlarda ve daha birçok yapımda seslendirme oyuncusu olarak çalıştığını; bu kapsamda söz konusu eserleri yorumlayarak eserlere yaratıcılığını kattığını, neticede davacının seslendirme oyuncusu olarak üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini ve sayılan yapımlarda sesi ile canlandırma yaparak rol aldığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/19152 E. 2015/4561 K. Sayılı 01.04.2015 tarihli kararının emsal nitelikte olduğunu, Dolayısı ile ses sanatçılığının/seslendirme oyunculuğunun hem yukarıdaki açıklamalar hem de Yargıtay kararı ışığında fikri bir çaba oluşturduğu ve FSEK kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin açık olduğunu, bu nedenle, usul ve yasaya aykırı görevsizlik kararının kaldırılması gerektiğini, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasının ihtisas mahkemesi olan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince görülmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi’nin görevsizlik kararının usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davalı … Ltd. Şti. tarafından seslendirme hizmeti verilen birçok yapımda seslendirme oyuncusu olarak çalıştığını, ancak hakettiği ücretlerin bir kısmının ödenmediğini beyan etmiş, davalı davaya vermemiş, Mahkemece, davanın hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin olduğu ve bu davalara Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, kararın yukarıda belirtilen nedenlerle davacı tarafça istinaf edildiği anlaşılmaktadır. Dava, davacının seslendirme oyuncusu olarak davalıya vermiş olduğu hizmetten kaynaklanan alacak sebebiyle yürütülen icra takibine vaki itirazın iptali davası olup, alacağın sözleşmeye dayalı olması ve davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olması sebebiyle Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/01/2020 tarih ve 2019/260 E. 2020/20 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-g. maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021