Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/907 E. 2021/966 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/907
KARAR NO: 2021/966
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2021
NUMARASI: 2020/498 E. 2021/379 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı tarafından müvekkille kötü niyetli olarak başlatılmış olan İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas kambiyo takibine konu senetlerin işleme konulması öncesinde taraflarca yapılandırma yapıldığını ve toplam 12.750-TL tutarında bir ödeme yapıldığını, ancak davalının ödenen bedeli mahsup etmeden çek bedellerinin tamamını talep ettiğini, müvekkilinin yapılandırmaya uygun davranmasına rağmen kötü niyetli takip başlatıldığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili bankanın hesaplarında yapılan incelemede davacı borçlunun 7051031 nolu çek için 19.03.2019 tarihinde ödeme 10.000,00 TL ödeme yaptığını ancak işlem açıklamasında firma ismi belirtmediğini, bu sebeple karışıklık olduğunu, bakiye 2.750,00 TL tutar açısından ise borçlunun diğer icra dairelerinden gelen haciz yazılarına binaen bloke sebebiyle tahsilat yapılamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; ”Davaya cevap dilekçesinde davalı vekilince 10.000 TL ödeme yapıldığı kabul edilmiştir. Bu husus ihtilafsızdır. Diğer yandan 2.750,00-TL ödemeyi ise para üstün bloke konulması üzerine alamadıklarını savunmuştur. Diğer yandan davacı, taraflar arasında yapılandırma protokolü bulunduğunu ileri sürmüşse de verilen sürelere rağmen herhangi bir protokol belgesi sunulmuş değildir. Ayrıca söz konusu çeklerin toplam bedeli de 80.000,00-TL’dir. Davacının 12.750,00-TL üzerinden neye göre menfi tespit davası açtığı belli değildir. Takip talebine konu çeklerin bedelleri ile beraber çek tazminatı ve komisyon bedelleri toplamı 84.236,11-TL olduğu gibi eldeki davanın ne için 12.750,00-TL üzerinden açıldığı anlaşılamamıştır. Yerleşmiş Yargıtay kararlarına göre menfi tespit davası kısmi dava olarak açılamaz. Zira, eldeki davada çeklerin bedelleri likit ve belirlenebilirdir. Kaldı ki yine ödeme iddiasında bulunularak takipten sonra menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar söz konusu değildir. Yapılmış olan kısmi ödemeler icra müdürlüğünce infaz aşamasında borçtan mahsup edilecektir. Borçtan düşülmeyerek ödeme olgusu ketmedilerek takibe devam edilmesi halinde İİK’nın 71. maddesi kapsamında takibin ilgili tutar nispetinde iptalinin veyahut talikinin şikayet yoluyla icra mahkemesinden istenebileceği de aşikardır. Dolayısıyla eldeki davada HMK’nın 114/1-h bendi anlamında hukuki yarar bulunmadığından aşağıdaki şekilde davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Huzurdaki davada alacaklı davalının istanbul … icra müdürlüğü … e. dosyasında asıl alacak olarak 38.400 -TL ve 37.970-TL ‘lik 2 adet çeke dayalı olarak kambiyo senedine istinaden takip yaptığını, takip tarihi itibariyle alacaklı davalının müvekkilinden 2 adet çek bedelini bu bedellere mahsuben yapılan 12.750-TL’lik ödemeleri mahsup etmeden icra takibi başlattığını, somut olayda, müvekkili tarafından bu çeklere mahsuben yapılan ve yargılama aşamasında da davalı tarafça kabul edilen 10.000-TL’lik ödeme olduğunu, hal böyle olunca, müvekkilinin icra takibinde yapmış olduğu ödeme kadar borçlu olmadığı yönünde mahkeme nezdinde olumsuz tespit davası (menf tespit davası) açmasında hukuki yararının olduğunu, Mahkemenin aksi yöndeki kararının bu nedenle hukuka aykırı olduğunu, açılan dava yönünden herhangi bir usulü eksiklik bulunmadığını, davanın hukuka uygun olarak açıldığını beyan ederek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, kambiyo senedine dayalı olarak yürütülen icra takibinden önce ödenen miktar yönünden borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi davasıdır. İstanbul … İcra dairesinin … esas sayılı dosyası incelendiğinde, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine 2 adet kambiyo senedine dayalı olarak toplam 84.236,11 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, ancak eldeki davada davacının, icra takibinden önce davalı ile aralarındaki borcu yapılandırdıklarını, bu kapsamda 12.750,00 TL ödemede bulunduğunu, davalının bu ödemeyi mahsup etmeden icra takibi başlattığını ileri sürdüğü, davalının ise, 10.000,00 TL miktarlı ödemeyi kabul ettiği, 2.750,00 TL’lik kısmın ise, davacının başkaca borçları sebebiyle hesapta haczedildiğini, kendilerine bu miktarda ödeme yapılmadığını savunduğu, Mahkemece, yapılandırma protokolünün sunulmadığı, menfi tespit davasının kısmi dava olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddedildiği, davacı tarafça aynı iddialarla istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar Mahkemece davacı vekiline söz konusu yapılandırmaya ilişkin protokolün sunulması için süre verilmiş ve sunulmamış olması olması gerekçeli kararda davacı aleyhine yorumlanmış ise de tarafların aşamalardaki tüm beyanları dikkate alındığında, yapılandırma işleminin konusunun aynı zamanda takibin dayanağını oluşturan senetler olduğu, yapılan ödemenin de aynı borca yönelik olduğu hususlarında taraflar arasında bir anlaşmazlık bulunmadığı, protokolün sunulmamış olmasının sonuca bir etkisinin bulunmadığı, iddia ve savunmaların da bu minvalde değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Diğer yandan yine her ne kadar davacı tarafça 12.750,00 TL ödemede bulunulduğu iddia edilmiş ise de, davacının 10.000,00 TL ödemede bulunduğu davalı kabulünde olmakla birlikte, bakiye 2.750,00 TL’nin davacının başkaca borçları sebebiyle haczedildiğinin ileri sürüldüğü, aksine bir iddiada bulunulmadığı, hesapta haczedilerek bloke edilmiş bir paranın davalı uhdesine geçtiği ve ödeme yerine sayılacağının kabul edilemeyeceği, sonuç olarak icra takibinden önce taraflar arasında gerçekleşen ve takibe konu 2 adet senedin konusunu oluşturduğu yapılandırma nedeniyle davacının davalıya 10.000,00 TL ödemede bulunduğunun gerek tarafların beyanları ve gerekse dosya içeriği ile sabit olduğu, davacının, yalnızca yapmış olduğu ödemenin tamamına ilişkin olarak eldeki menfi tespit davasını ikâme ettiği, belirtilen hususun icra takibinden sonra açılacak bir menfi tespit davası ile her zaman ileri sürülmesinin hukuken mümkün olduğu, menfi tespit isteminin ödeme iddiasına dayandığı ve ödemenin şimdilik belirli bir kısmının ya da fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak koşuluyla yalnızca belirli bir kısmının dava edilmediği, aksine ödemenin tamamının dava edildiği, icra takip miktarının ödemeden fazla olmasının sonucu değiştirmediği, dolayısıyla davacının eldeki menfi tespit davasını açmakta hukuki yararının bulunduğu, zira 10.000,00 TL miktarlı ödemenin de davalının kabulünde olduğu, Mahkemece yapılan aksi yöndeki kabulün isabetsiz olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin kısmen yerinde olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvursunun kısmen kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kısmen kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, 2- 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 21/04/2021 tarih 2020/498 E. 2021/379 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kısmen kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 3- Davanın KISMEN KABULÜNE, 3/a-Davacının, İstanbul … İcra dairesinin … esas sayılı dosyasına konu senetler sebebiyle yapmış olduğu 10.000,00 TL ödeme yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, 3/b- Fazlaya ilişkin talebin reddine, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 217,74 TL’den mahsubuyla bakiye 465,36 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 217,74 TL karar harcı, 54,40 TL başvuru harcı, 44,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 316,64 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre 248,34 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre, 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(3). maddesine göre, 2.750,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 34,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 196,60 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021