Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/899 E. 2021/863 K. 02.08.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2021/899
KARAR NO : 2021/863
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2021/49 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 02/08/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilleri aleyhine İstanbul Anadolu (…) İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya ile Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile takip başlatıldığını, bononun keşidecisisinin müvekkili Şirket … olup, kefil olarak diğer müvekkiline imza attırıldığını, bonoda nakden ibaresinin yer aldığını, davalı tarafın bu bono karşılığında borç verdiğini ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirkete bu yönüyle bir para aktarımı söz konusu olmadığından, davalı tarafa borcu bulunmadığını,Davalı tarafın suç teşkil eden eylemler ile sağlığı yerinde olmayan müvekkilinden, boş senedi alıp işleme koyduğunu, bu konuda şikayet haklarını saklı tuttuklarını, Müvekkilinin 27.04.2017 tarihinde kendi adına kayıtlı olan İstanbul İli; … İçesi; … Mah. … pafta … Ada … Parsel ‘de kayıtlı taşınmazı, davalının oğlu … 400.000,-TL bedelle ipotek ederek karşılığında 25.000,-€ Euro elden borç aldığını, verilen ipoteğin halen davalının oğlu … adına tapuda kayıtlı olduğunu, borç aldıktan sonraki günlerde beyin damarlarında pıhtı atması sonrası uzunca bir müddet yoğun bakımda tedavi görüp, zaman zaman olayları değerlendirmede zorluklar yaşamaya başladığını ve halen devam ettiğini, sunulan sağlık raporundan anlaşılacağı üzere müvekkilinin %65 özürlü hale geldiğini, bu nedenlerle iş ve işlemlerini tek başına yapabilecek kudrette olmadığını,Müvekkilinin rahatsızlanması üzerine, davalının, oğlu tarafından müvekkiline verilen borç ile ilgili hayatını kaybetmesi halinde alacağını alamama korkusu içinde kaldığını ve oğlunun alacağı için psikolojik baskı kurarak kendisine teminat senedi vermesini istediğini, dostluğa binaen davalı tarafından düzenlenerek önüne konulan ve ”borç kadar doldurulduğunu düşündüğü” bir evraka imza attığını, müvekkilinin toplam 25.000,-Euro parayı, davalının oğlunun hesap numarası olmadığı için aradaki dostluğa binaen ipotekle aldığı borca karşılık olarak davalı’ya ve davalının gösterdiği … Ltd firmasına ödediğini, Müvekkilinin hastalığından faydalanılarak kendisine imzalatılan 100.000,- €uro senedin varlığından icra takibine başlanıldığında haberdar olduğunu, davalının oğlundan borç olarak alınan 25.000,- €’nun tamamı ödendiğinden, takibin devamı halinde telafisi güç zararlar doğacağından öncelikle İstanbul Anadolu (…) İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin tedbiren durdurulmasına, müvekkilimin davalı tarafa borcu olmadığının tespitine, takibe konu edilen senedin ve takibin iptaline, karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Mahkemede açılan dava ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanunu 5/A maddesi uyarınca arabulucuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2019/3048 K. 2020/1093 T. 10.2.2020)Davacı tarafın iddiasının Borçlar Kanunu’nun 30. ve devam maddelerinde tanımlanan “İrade Bozuklukları” kapsamında olup, Madde 39’da -“Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır” düzenlemesi bulunduğunu, yasal sürede ileri sürülmediğini, 05.01.2018 tanzim tarihinden 3 yıldan fazla süre geçtikten sonra ileri sürülmüş olması sebebiyle, dayanaktan yoksun ve dinlenemez olduğunu,Dava dilekçesi ekinde sunulan özel hastane raporlarının hiçbirisinde hastanın bilincinin, şuurunun kapalı olduğuna dair bir ibare bulunmadığından, bu yöndeki iddianın tamamen bilimsel temelden, hukuki mantıktan uzak, kötü niyetli olduğundan, usulden ve esastan reddi gerektiğini, Dava dilekçesinde belirtildiğinin aksine, bonoda yer alan nakden ibaresinin, müvekkiline herhangi bir ispat külfeti yüklemediğini, kambiyo hukukunda sebepten mücerretlik ilkesi uyarınca bonunun anlaşmaya aykırı doldurulduğunu, borcun ödendiği veya sair yöndeki itirazların ancak yazılı delille iddia eden tarafından ispatı gerektiğini, Davalı …’in, şirketini oğlu dava dışı …’ya ve diğer kardeşlere devrettiğini, bu nedenle 2017’de verilen ilk 100.000,00 Euro’luk borç için, ilerleyen yaşı da göz önüne alınarak, takip ve tahsil işlemleri nazara alınarak ipoteğin oğlu Aljoscha adına alındığını, 2018 tarihli bonoya konu 2.100.000,00 Euro’luk borç verilirken o esnada Türkiye’de bulunduğundan, teminatı olan senedi kendi adına aldığını,Davacının, borcu ödemediğini bildiği halde, dava açarak haksız tahsile yeltendiğini,Davacı …’ın, şirketinin borç ve risk durumuna göre hisseleri devredip geri aldığı şirket çalışanı olan … isimli şahıstan 30.10.2018’de hisseleri tekrar kendi üzerine devralırken zuhur etmeyen rahatsızlığını, müvekkiline karşı ileri sürmesinin kötü niyetli olduğunu, Davacı tarafın, davalının oğlu adına verilen ipotekle temin edilmiş ve yaklaşık 1 sene evvel yine elden alınmış aynı miktardaki bir başka borçtan ötürü yapmış olduğu ödemeleri dava konusu bonodan sadır borcun ifası olarak göstermeye çalıştığını,Davacı …’a müvekkili … tarafından 2 kez ayrı ayrı 100.000,00 Euro elden borç verildiğini, bunlardan 2017 tarihli ilki karşılığında vekil edenin oğlu adına ipotek alındığını, daha sonraki tarihli olan dava konusu borç için davalı adına kambiyo senedi alındığını, ilk borcun TL karşılığı olarak tesis edilen ipoteğin bugün bakiye alacağın yarısını ancak karşıladığını,Müvekkili …, …’tan 200.000,00 Euro alacaklı olup; ilk verilen 2017 tarihli 100.000,00 Euro’luk ilk borca yönelik, dava dilekçesinde de belirtilen 22.000,00 Euro’luk kısmi ödemeler yapıldığını, bakiye 78.000,00 Euro kaldığını, 2018’de verilen ikinci 100.000,00 euro için ise; davacı …’ın, 3 senedir ödemediği borcundan ötürü, müvekkili …’yi hukuksuzlukla itham ettiğini, izahına çalışılan ve resen de gözetilecek nedenlerle davanın öncelikle dava şartı yokluğundan, ayrıca dayandığı vakıaların hiçbiri yazılı delile dayanmadığından esastan reddini ve İİK 72 maddesi uyarınca alacağın %20’inden aşağı olmamak üzere müvekkili lehine tazminata hümolunmasını talep etmiştir.Mahkemece; Davacılar vekilinin, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosya takibinin durdurulmasını, müvekkillerinin davalı borçluya borçlu olmadığının tespitini, icra takibinin ve dayanak senedin iptaline karar verilmesini talep ettiği, İ.İ.K’nın 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden davacının talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/49 E. sayılı dosyası kapsamında talep ettikleri İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair ara kararın hukuka uygun olmadığını, Müvekkilleri aleyhine başlatılan Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yoluyla takibe dayanak gösterilen senedin müvekkili …’ın ağır hastalığından faydalanılarak kötü niyetle imzalatıldığını, davalı taraf ile ticari bir ilişkinin karşılığında veya borç ilişkisi kapsamında verilmediğini, her iki müvekkilinin de davalı tarafa bir borcu bulunmadığını, bononun keşidecisinin … olup, müvekkili …’ın kefil olarak imzaladığını, müvekkili … ile davalı taraf arasında uzun yıllar süren dostluk ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin davalı tarafa güvenerek hareket ettiğini ve iyi niyetinin kurbanı olduğunu, Müvekkili şirketin defter kayıtları incelendiğinde davalı taraftan herhangi bir borç veya ödeme almadığının görüleceğini, olmayan bir borç için müvekkili şirkete boş bono düzenlettirilerek diğer müvekkiline kefil olarak imzalattırıldığını ve müvekkillerinin iradesine aykırı düşecek şekilde davalı tarafça doldurularak takibe konulduğunu,Takibe konu bonoda nakden ibaresi bulunduğundan dolayı davalı tarafın işbu bono karşılığında müvekkili şirkete borç para verdiğini ispat etmekle yükümlü olup, şirket defter kayıtları incelendiğinde bir para aktarımının olmadığının anlaşılacağını, Müvekkili …’ın, davalı tarafın oğlu … 25.000-Euro borç alıp, karşılığında kendisine ait Kadıköy …. Mah. … Pafta … Ada … Parsel’de kain gayrimenkul tapusu üzerinde … lehine 400.000-TL bedelli üst sınır ipoteği tesis ettiğini, davalının oğlundan borç aldıktan kısa bir süre sonra ciddi sağlık problemleri yaşayıp, %65 engelli duruma geldiğini, müvekkilinin rahatsızlığı sebebiyle oğlunun alacağını tahsil edemeyeceğinden endişelenen davalının davaya konu senedi, müvekkiline uyguladığı yoğun baskılar neticesinde teminat senedi diyerek imzalattığını, müvekkilinin senetteki miktarın borcu olan 25.000-Euro olarak doldurulacağını düşündüğünü, davalı taraf müvekkilin iradesine aykırı olarak senedi 100.000-Euro şeklinde doldurduğunu, davalının oğlundan ipotek karşılığında alınan borç davalıya ve davalının gösterdiği … Ltd. Şti.’ye yapılan ödemelerle kapatıldığını, davalı tarafın art niyetli hareket ederek borç bedelinin dört katı tutarında doldurulan senedi iade etmek yerine, kötü niyetli olarak icra takibine koyup haksız menfaat elde etmeye çalıştığını, müvekkillerinin daha fazla mağduriyet yaşamaması için davalı tarafından başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra takibinin durdurulması gerektiği halde mahkemece reddedilmesi hukuka aykırı olduğundan, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/49 Esas sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik 27/01/2021 tarihli ara kararının kaldırılmasını ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; Davacının davalarını ve incelemeye konu istinaf başvurularının dayanağını, davacılardan …’ın “ağır hastalığına” hasrettiklerini, davacıların, davalı …’ye olan borcu kambiyo senedi ile sabitken, yaklaşık 3 sene sonra, kişinin şuur ve bilincine, temyiz kudretine etkisi olmadığı içeriğinden anlaşılan raporlara dayanılarak bulunulan isteğin, temelsiz ve geçersiz olduğu kadar, kötü niyetli ve müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellemeye yönelik olduğunu, borcun ıtfa edildiğine dair delil sunulmadığını, bu borçtan daha evvel alınan, aynı miktarda başka bir borcun cüzzi bir kısmına ilişkin ödemeyle, ipotek ve kambiyo senediyle güvence altına alınan toplam 200.000,00 Euroluk borcun tamamından kurtulmanın amaçlandığını,Müvekkili … ve oğlunun, davacılara 2 farklı tarihte verilmiş 100.000,00’er Euro’dan ötürü toplam 200.000,00 Euro alacaklıyken, müvekkilinin oğlu adına tesis olunan ipotekle teminat altına alınmış ilk borç için yapıldığı açıkça belirtilen 22.000,00 Euroluk ödeme ile tüm borcun sükuta uğradığı iddialarının dinlenemeyeceğini, bononun borca ve aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu şeklindeki iddianın da ancak yazılı delille ispat olunabileceğini, hiç bir delil sunulmadığını, Mahkemenin tedbir hususunda vermiş olduğu ara kararında belirttiği üzere İİK 72/3 uyarınca icra takibine başlandıktan sonra ancak teminat karşılığında, satış sonucu icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi talep edebileceğinden verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, istinaf talebinin reddi ile kararının onanmasını talep etmiştir.İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı tarafça; aleyhlerine İstanbul Anadolu (…) İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya ile başlatılan takip dosyasına konu senedin, … tarafından davalının oğlundan ödünç alınan ve karşılığında taşınmazına ipotek tesis edilen 25.000,00 Euro borcun teminatı olarak …’ın ağır hastalığından faydalanılarak kötü niyetle imzalatıldığı, 22.000,00 Euro’sunun ödenmesine rağmen, takip konusu yapıldığı, takip konusu senetten dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile takibe konu senetler için başlatılan icranın durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.Mahkemece; İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosya takibinin durdurulmasını, müvekkillerinin davalı borçluya borçlu olmadığının tespitini, icra takibinin ve dayanak senedin iptaline karar verilmesini talep ettiği, İ.İ.K’nın 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden davacının bu yöndeki talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili, dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, takip konusu senedin, müvekkili …’ın ağır hastalığından faydalanılarak kötü niyetle imzalatıldığını, 22.000,00 Euro’sunun ödenmesine rağmen, kötü niyetli olarak icra takibine konu edilip haksız menfaat teminine çalışıldığını, müvekkillerinin daha fazla mağdur olmaması için ara kararının kaldırılmasını, icranın durdurulmasına karar verilmesi talep etmiştir.HMK 26. maddesinde; “Hakim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hakimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.”6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. “şeklinde ve aynı yasanın 390/3 maddesindeki,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır”İİK’nın 72. maddesinin 1. ve 2. Fıkrası ile 3.fıkrasının ilk cümlesi; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” düzenlenmeleri mevcuttur.İhtiyati tedbir, geçici hukuku korumalardandır. İcra İflas Kanunu, takip hukukundan doğan ihtilaflara ilişkin özel bir yasadır. Genel kural; ihtilafa ilişkin özel yasa mevcut ise genel nitelikteki 6100 Sayılı HMK’nın tedbire ilişkin hükümleri uygulanmaz. Tedbir isteyen taraf, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldıktan sonra ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasını talep ettiğinden, talebi takip hukukuna ilişkin olduğundan, uygulanması gereken İcra İflas Kanunu’nun ilgili hükümleridir. İİK’nın 72. maddesinin 3. fıkrasındaki “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” düzenlemesi karşısında; takip başlatıldıktan sonra ihtiyati tedbir talep edildiği taktirde, takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden, ilk derece mahkemesi red kararını aynı gerekçeye dayandırdığından, kararın yasaya aykırı olduğuna dair istinaf talebi yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE karar verilemesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih ve 2021/49 E. Sayılı kararına karşı talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3- Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Talep eden tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02/08/2021