Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/885 E. 2021/1003 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/885 Esas
KARAR NO: 2021/1003
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2021
NUMARASI: 2019/882 E., 2021/201 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili, Mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; kambiyo senetlerinden dolayı; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile usul ve kanuna aykırı olarak icra işlemi başlatıldığını icra işlemlerine dayanak gösterilen kambiyo senetlerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin kimlik bilgilerini kötüye kullanmak suretiyle sahte imza ile keşide edilen bonolar ile icra takibine konu edildiğini belirterek, haksız ve dayanaksız icra takibinden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile müvekkili yönünden takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davayı kabul etmediklerini, kendilerine ciro edilen 30/06/2016 vade tarihli 1.120,00 TL bedelli ve 30/08/2016 vade tarihli 1.120,00 TL bedelli senedin tahsil edilmemesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden 30/10/2016 vade tarihli 1.120,00 TL bedelli senedin tahsil edilmemesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden 30/12/2016 vade tarihli 1.120,00 TL bedelli senedin tahsil edilmemesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla takip yapıldığını, müvekkilinin senet üzerindeki imzanın doğruluğunu ve imzanın kimin tarafından atıldığının kontrolünün mümkün olmadığını, takip başlatmakta kötü niyetli olmadığını belirterek usul ve yasaya aykırı, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, takibin kesinleştiği, takibin dayanağını oluşturan ve takipteki alacağı doğuran dava konusu kambiyo senetlerindeki imzanın davacının el ürünü olmadığının Adli Bilimler ve Adli Belge İnceleme Uzmanı tarafından oluşturulan 12/02/2021 tarih bilirkişi raporu ile sabit olduğu, bu durumda dava konusu kambiyo senetlerinden dolayı yapılan takipler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı anlaşıldığından, açılan davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir. Alacaklı hamil imzaya itiraz eden borçlunun imzasının sıhhatini bilemeyeceği nazara alınarak senedi takibe koymada kötü niyetli veya ağır kusurlu kabul edilemeyeceğinden senetleri takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu ispatlanamadığından davacı borçlu lehine davalı alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına” hükmedilmemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Takibe konu senedin emre yazılı bir senet olduğundan ve kambiyo hukuku kuralları çerçevesinde amaç kıymetli evrakların tedavülünün kolay ve hızlı kılınması olduğundan senedin ibrazı üzerine müvekkili şirketin senet üzerindeki imzaların doğruluğunun tespiti yükümlülüğü bulunmadığını, Yerel Mahkemenin işbu haksız davanın kabulüne karar vermesinin yerinde olmadığını, Davacı tarafın işbu kambiyo senetlerindeki imzanın sahteliğine ilişkin iddialarını Müvekkili Şirket’e değil, …’ya karşı ileri sürmesi gerektiğini, Müvekkili Şirketin, olağan ticari hayat koşullarında düzgün ciro silsilesi ile edindiği senetlerde yer alan imzaların doğruluğunu tespit etmek ile yükümlü olmadığını, Müvekkili Şirket ciranta olarak hamil olduğu senetlerde tespit edilen usulsüzlükler sebebiyle açıkça zarara uğradığını, -Davacının ileri sürmüş olduğu imzaya ilişkin itirazların, … ile arasındaki iç ticari ilişkiden ileri gelen bir uyuşmazlık olduğundan müvekkili şirkete yöneltilemeyeceğini, müvekkil şirket iyi niyetli hamil olup; senetlerdeki imzanın davacı taraf’a ait olup olmadığını bilmek ile yükümlü olmadığını, davacının şahsi defilerinin ve itirazlarının iyi niyetli müvekkil şirkete karşı ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Uyuşmazlık; davaya ve takibe konu çekteki keşideci imzasının sahte olması halinde, keşideci davacının hamile karşı sorumluluktan kurtulup kurtulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Mülga 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir (6102 Sayılı TTK’ nın 778, eTTK. 690, 730). 6102 Sayılı TTK’nın 818. (eTTK.nun 730) maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken aynı yasanın 677. (eTTK.nun589) maddesi uyarınca ”bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez”. İmzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların bağımsızlığı ilkesi, ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak sağlamaz. Diğer bir deyişle, “imzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir. Kanun yapıcı, 6102 Sayılı TTK’nun 677 (eTTK 589) maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Çekteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Çekin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir. (Reha Poroy/ Ünal Tekinalp; Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 17. Baskı, İstanbul 2006, s. 141-142; Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.Bası, Ankara 1997, s. 414 vd; Hüseyin Ülgen / Mehmet Helvacı / Abuzer Kendigelen/ Arslan Kaya; Kıymetli Evrak Hukuku Ders Kitabı, İstanbul 2004, s. 126 vd; Naci Kınacıoğlu; Kıymetli Evrak Hukuku, 5.Baskı, Ankara 1999, s. 122 vd; Gönen Eriş; Türk Ticaret Kanunu, Kıymetli Evrak ve Taşıma, Ankara 1988, s. 174 vd- s.286; Yargıtay 11.HD.3.11.1987 tarih, 347/5865 Esas ve Karar sayılı kararı; Oğuz İmregün; Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 1998, s.58 vd; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, c.II , 3. Baskı, Ankara 1990 s.1611 vd.). Ancak Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Bu nedenledir ki, borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 04.03.2015 gün ve 2013/19-1746 E., 2015/896 K.). Somut olayda davacı kendi imzasının sahteliğine dayandığından mutlak defi niteliğindeki iddiasını herkese karşı ileri sürülebileceğinden Mahkemece verilmiş olan kararda hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Dosyadaki tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2021 tarih ve 2019/882 E., 2021/201 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 434,71 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 118,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 316,11 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/09/2021