Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/879 E. 2021/937 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/879
KARAR NO: 2021/937
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2020
NUMARASI: 2015/544 E. 2020/444 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile, 30.11.2014 vadeli 2.500 TL bedelli, 16.10.2014 vadeli 2.000 TL bedelli ve 16.11.2014 vadeli 2.000 TL bedelli olmak üzere toplam 3 adet ve toplam 6.500 TL bedelli diğer davalı … Ltd. Şti. emrine düzenlenmiş ve akabinde davalı/icra alacaklısı … A.Ş.’ne verilmiş 3 adet bonoya dayanarak icra takibi başlatıldığını, müvekkili …’nin söz konusu senetler ile herhangi bir ilgisi bulunmayıp, senetler üzerindeki yazı ve imzalar kesinlikle müvekkiline ait olmadığını, davalı/alacaklı bankaya senetleri veren ve senetler üzerinde senet alacaklısı olarak görünen diğer davalı … Ltd. Şti. ve şirket yetkilisi dava dışı … müvekkilinin eski işvereni olduğunu, sistematik biçimde işbu şirketin eski çalışanları adına farklı vade tarihli farklı bedelleri olan senetler düzenlenerek ve sahte imzalar kullanarak sahte bonolar tanzim edildiğini, münferit bankalar tarafından işbu senetlere dayanarak icra takipleri başlatıldığını, bunun üzerine şirketin bir çok çalışanının icra tehdidiyle karşı karşıya kaldığını ve bu hususta bir çok derdest hukuk davası ve soruşturma dosyasının mevcut olduğunu beyan edrek, öncelikle tedbir taleplerinin kabulü ile icra takibinin durdurulmasına, müvekkilinin borçlu olmadığının, takibe konu bonolar üzerindeki imza ve yazıların müvekkiline ait olmadığının tespiti ile işbu icra takibinin ve ödeme emrinin iptaline, takibe konu bonoların evrak asıllarının taraflarına iadesine, haksız ve kötü niyetli davalıların % 20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş’den temlik alan … AŞ vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin iyi niyetli yetkili hamil olduğunu, davalı müvekkilinin dava konusu senetler hakkında icra takibi başlatma hakkına sahip olduğunu, senetler hakkında suç duyurusunda bulunulması, iyi niyetli 3. şahıs olan müvekkili bankanın takip hakkını ortadan kaldırmayacağını, senetler üzerindeki ciro silsilesinin düzgün ve son hamil olan müvekkili şirket kanuna göre iyi niyetli yetkili hamil konumunda olduğunu, yani davacının tazminat talebinin yasal şartlarının oluşmadığını, mahkemece verilen tedbir kararının Yargıtay uygulamasına açıkça aykırı olduğunu, şöyle ki takibe konu senet üzerindeki imzanın sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağını, zira İİK’da bulunan özel hükümler karşısında HMK’daki genel hükmün uygulama alanı olmadığını beyan ederek, tedbirin kaldırılmasını, haksız davanın reddini, davacı aleyhine %20’ den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “09/12/2019 tarihli imza incelemesine ilişkin ATK raporunda belirlendiği üzere; inceleme konusu senetteki borçlu imzaları ile davacının mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği, böylece davaya konu senetlerdeki keşideci imzasının sahteliğinin ve dolayısıyla senedin geçersizliğinin sabit olduğu, TTK’nun 659. maddesindeki “borçlu hamile yazılı bir senetten doğan alacağa karşı, ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senedin metninden anlaşılan def’ilerle, alacaklı her kim ise ona karşı şahsen sahip olduğu def’ileri ileri sürebilir” şeklindeki düzenlemeye göre senedin geçersizliğine ilişkin mutlak definin herkese karşı ileri sürülebilen defilerden olduğu, keşideci imzasının sahteliğinin lehtardan sonraki ciranta davalı … A.Ş.’ye karşı da ileri sürülmesinin mümkün olduğu, bu davalının iyiniyet savunmasının somut olayda dinlenemeyeceği, …’nin daha önce ödenmiş senedin bulunması halinde sahte imzanın benimsendiğinin kabul edileceğine dair, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü hususların cevap dilekçesinde ileri sürülmemiş olması nedeniyle savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı gereğince Mahkemece dikkate alınmayarak talep edilen araştırmanın yapılmadığı, açıklanan tüm bu hususlar karşısında davacı yanın menfi tespit isteminde bulunmakta haklı olduğu ancak davalı … A.Ş.’nin takibi başlatmada kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına konu 3 adet senet yönünden davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, takip dosyasında davalı … A.Ş.’ye ödenen 8.960,00 TL’nin bu davalıdan (…) alınarak davacı yana ödenmesi suretiyle istirdadına, davacı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; TTK’nun 677., 790. ve 792. maddelerine dayanarak, müvekkilinin senetleri iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olmadığını, bilerek ilgililerin zararına hareket etmediğini, aksi durumun davacı tarafça ispatı gerektiğini ancak somut olayda ispatlanamadığını, sunulan emsal Yargıtay kararlarının da bu durumu desteklediğini, kendi hakkının varlığı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılan ve cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişinin son cironun beyaz ciro olması halinde dahi yetkili hamil sayılacağını, iyiniyetli çek hamilinin korunması gerektiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, üç adet senede dayalı olarak başlatılan icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup, davalı … Alacağı temlik alarak davalı … yerine geçmiştir. Davacı, senetlerdeki imzaların kendisine ait olmadığını iddia etmiş, istinaf eden davalı ise, iyi niyetli yetkili hamil olduğunu savunmuş, Mahkemece senetler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, sunulan Adli Tıp Kurumu raporuna göre, senetlerdeki imzanın davacı eli ürünü olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, senetlerin ödenmiş olması nedeniyle istirdat davasına dönüşen davada, ödenen bedelin davacıya iadesine karar verilmiş, karar davalı … tarafından istinaf edilmiştir. Dosyaya sunulan denetime elverişli 09.12.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre, davaya konu senetlerdeki imzaların davacı eli ürünü olmadığının tespit edildiği, gerek uygulama ve gerekse doktrinde, “imzanın sahte olması” şeklinde ileri sürülen def’i, senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, bu def’inin her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’ilerden olduğu, böylelikle istirdat davasına dönüşen davada, davanın kabulüne yönelik karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı … vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı analşılmıştır. (Hukuk Genel Kurulu’nun 22.06.2021 tarih, 2017(19) 11-923 Esas, 2021/815 Karar sayılı kararı.) Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı … vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/10/2020 tarih ve 2015/544 E. 2020/444 K. sayılı kararına karşı davalı … vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması alınması gerekli 444,02 TL nispi ilam harcının davalı … tarafından peşin yatırılan 111,00 TL’nin mahsubuyla bakiye kalan 333,20 TL harcın davalı …’nden tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davalı … tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021