Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/867 E. 2021/962 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/867
KARAR NO: 2021/962
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 23/03/2021
NUMARASI: 2020/38 E. 2021/79 K.
DAVANIN KONUSU: Patent (Manevi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin “…” ve “…” markaları ile 1984 yılından bu yana ticari faaliyetlerini sürdüğünü, müvekkilinin “…” ibaresini tanınmış hale getirdiğini, davalı yanın … kod numaralı “…” markasının müvekkiline ait markalar ile benzemekte olduğu gibi aynı mal ve hizmet gruplarında tescil ettirdiğini, davalı yanın “…” şeklinde markasını tescil ettirmiş olmasına karşın “…” şeklinde müvekkili ile iltibasa sebebiyet verecek kullanımlar gerçekleştirdiğini, bu kullanımlarının kendilerine gönderilen ihtarnamede yer aldığını, karşı yanın kullanımlarının müvekkilinin markalarına tecavüz ve müvekkili ile haksız rekabet teşkil eder mahiyette olduğunu iddia ederek, davalıya ait … no ile tescilli “…” markasının hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, haksız rekabetin men’ini, davalı tarafa ait “…” ibaresini içeren her türlü ticari evrak ile diğer tanıtma vasıtalarında bulunan “…” ibaresinin silinmesini, aksi halde imhasını, müvekkilinin tescilli “…” ve “…” markalarına tecavüzün önlenmesini ve ayrıca 2.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesi ile; Davacı tarafa ait “…” ve “…” markasına kendi firmaları tarafından “…” şeklinde TPE nezdinde tescil edilen markaya tecavüz iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının markası ile firmalarının kullandığı markaların birbirlerinden tamamen bağımsız ve TPE nezdinde ayrı ayrı hukuksal koruma sahip markalar olduğunu, davacı tarafından kendilerine yöneltilen iddiaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek aleyhlerine açılan davanın reddini talep etmiştir. Davacı vekilinin maddi ve manevi tazminata yönelik taleplerinin eldeki dosyadan tefrik edildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince; ”Markanın hükümsüzlüğüne yönelik talebin, markanın dava dışı … adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verildiği görülmüştür. Davacının, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin talepleriyle ilgili olarak ise; dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporuna ve davalının kabulüne göre, davalının, davacı adına tescilli “…” esas unsurlu marka ile iltibas oluşturacak şekilde “…”, “…” şeklinde aynı emtia sınıflarında kullanımda bulunduğu, bu durumun davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiği gibi aynı zamanda TKK 54 ve devamı maddeleri anlamında haksız rekabet teşkil ettiği, bu talepler yönünden davacının davasının kabulü gerektiği kanaatiyle, davacının davasının kabulüne, davalının davacı adına tescilli “…” esas unsurlu markadan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, men’ine ve önlenmesine, davalı tarafa ait davacı adına tescilli “…” veya buna benzer “…” ibaresini içeren her türlü ticaret evrakı ile diğer tanıtım vasıtalarından bu ibarelerin silinmesine mümkün değilse el konularak imhasına” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davacının markası ile kendi firmalarının kullandığı markaların birbirlerinden tamamen bağımsız ve TPE nezdinde ayrı ayrı hukuksal korumaya sahip markalar olduğunu, TPE’nin, markanın tescil sürecinde marka hakkına tecavüz iddiaları olup olmadığı yönünde markayı ilana çıkarttığını ve davacı dışında başkaca firmalar tarafından yasal sürede yapılan itirazların TPE tarafından değerlendirildiğini, itirazların ayrı ayrı reddine karar verildiğini, davacının ise itiraz sürecinde sessiz kalarak kendi markalarına tecavüz durumunun söz konusu olmadığını zımnen kabul ettiğini, ”…” markası ile davacının «…» ve «…» markalarının anımsatacak mahiyette küçük büyük ya da karakteri kullanmak suretiyle haksız rekabet oluşturulmadığını, davalının üretim yapan bir işletme olmayıp sadece büro mobilyası satış işi ile iştigal ettiğini, bu nedenle firmalarının ürettiği ürünler ile davacı tarafın ürettiği ürünlerin birbiri ile karıştırılması ihtimali diye bir durum olamayacağını, Taraflara ait logolara bakıldığında her iki işletmenin birbirinden ayrı olduğunun ortalama bir kişi tarafından anlaşılacağını, Davacı tarafın dava dilekçesi içeriğinde davalının kurumsal olarak ticari ünvanını gösterir kaşeyi delil olarak belirttiğini, ancak Ticaret Sicil Müdürlüğünden de sorulduğunda görüleceği üzere, firmamızın ticaret siciline tescil edilen ünvanının kaşe üzerinde de belirtildiği gibi … LTD. ŞTİ. olup buradan yola çıkarak markaya tecavüz fiilinin gerçekleştiğini değerlendirmenin imkansız olduğunu, Zira yerel mahkeme kararında, davalı şirketin içinde … veya … İbaresini içeren bir kullanımda bulunamayacağı hükme bağlamış olmasına rağmen davalının ünvanının … LTD. ŞTİ. olduğunu, … ibaresini sadece bir ticari unvan olarak kullandıklarını, bir marka olarak kullanım olmadığını, Firmalarına ait tanıtıcı reklam mahiyetinde basılmış herhangi bir broşür mevcut olmayıp davacı tarafın broşürlerımizdeki markanın kendi markalarına tecavüz fiilini gerçekleştirdiği iddiasının da tamamen farazi bir suçlama olduğunu, keza internet sitesi olan http://www…com internet adresinin içeriğinin de bilirkişiler tarafından incelenmesi ile davacı tarafın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddialarının yersiz olduğunun anlaşılacağını, Yine tüketici açısından bakıldığında «…» ile «…» ibarelerinin birbiri ile karıştırılmasının neredeyse imkansız olduğunu, firmamızın marka logosunda yerel olarak BALIKESİR ilini vurgulamak üzere … ibaresinin vurgulandığıın açıkça görüldüğünü beyan ederek, yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, davacının markasına tecavüz söz konusu olmadığından tecavüzün önlemesi isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile men’ine yöneliktir. Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlara göre, davalı adına kayıtlı … tescil nolu “…” ibareli markanın, 35. sınıfta 30/07/2016 tarihinden 10 yıl müddetle dava dışı … adına tescilli olduğu, davacı adına kayıtlı “…” esas unsurlu markaların ise aynı ve benzer sınıflarda tescilli olduğu, her iki markada da esas unsurun ”…” ibaresi olduğu, markaların görsel ve işitsel anlamda birbirine benzediği, davalının kullanmış olduğu ”…” ibaresinin markaya bir ayırtedicilik kazandırmadığı, bu durumun ortalama tüketici nezdinde de iltibas tehlikesini doğurduğu ve 6769 sayılı SMK’nun 29.maddesi bağlamında markaya tecavüz fiilini meydana getirdiği, kullanımlar nedeniyle TTK’nun 54/2. ve 55. maddeleri kapsamında haksız rekabetin koşullarının da gerçekleştiği, böylelikle Mahkemece davanın kabulüne yönelik kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 23/03/2021 tarih ve 2020/38 E. 2021/79 K. sayılı sayılı kararına karşı davalı yetkilisi tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırıldığından yeniden mahsubuna yer olmadığına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021