Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/862 E. 2021/932 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/862
KARAR NO: 2021/932
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2021
NUMARASI: 2019/453 E. 2021/468 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile faiz ve ferileri hariç 7.645,00-TL alacak için kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’ne açılan 2017/801 esas sayılı imzaya itiraz davasında mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunda senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığının belirlendiğini, müvekkilinin davalıyı tanımadığını, herhangi bir ticari alışverişi olmadığını, bu nedenlerle Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına tedbir konularak icrai işlemlerin durdurulmasını, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, yapılan takibin iptalini, %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Dava dilekçesindeki bedelin ve dava harcının hangi bedel üzerinden yatırıldığı belli olmadığından, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, dava konusu senedin taraflar arasındaki şahsi borçtan kaynaklandığını, davacı tarafın kambiyo senedine karşı borçlu olmadığını, İİK madde 169/1, 168/5 ve 169/A gereğince yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, yeniden imza incelemesi yapılmasını, ihtiyati tedbir talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kötü niyet tazminatı talebinin ve davanın reddini, davacının %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın, kambiyo senedindeki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasından kaynaklı menfi tespit talebine ilişkin olduğu, menfi tespit davalarında ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalı üzerinde olsa da söz konusu ilişkinin kambiyo ilişkisi kapsamında olması halinde ispat yükünün davacıya geçtiği, kambiyo senedinden kaynaklı alacağın illetten mücerret, sebepten soyut olduğu, uyuşmazlığın kambiyo senedinden kaynaklandığı, ispat yükünün borçlu olmadığını iddia eden davacı üzerinde olduğu, davacının senetteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiği, ATK Fizik İhtisas Dairesi’nin 14.01.2020 tarihli raporunda, dava konusu 28.03.2017 keşide tarihli, 7.645,00 TL bedelli, 28.04.2017 ödeme tarihli bonodaki imzanın davacı …’ya ait olduğunun tespit edildiği, Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/801 Esas sayılı dosyasında alınan rapor gerekçe gösterilerek ATK raporuna itiraz edilmişse de; ATK raporunun heyetçe verildiği, itiraza gerekçe gösterilen raporun ise tek bir bilirkişiden alındığı, ATK raporunun yeterli olduğu kanaati ile rapora itirazlara itibar edilmediği, geçerli bir imzaya dayalı bir kambiyo senedinin varlığı sebebiyle davacının davalıya borçlu olduğu ve henüz ödemediği dikkate alınarak davanın reddine, ihtiyati tedbir talebi kabul edilerek uygulandığından, yargılama neticesinde davacının haksızlığının tespit edildiği anlaşılmakla, asıl alacağın %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Dava dilekçesi ve yargılama aşmasında sunduğu dilekçelerindeki hususları tekrarla; 1- Yargıtay 13. H.D. 16.06.2005 T. 2005/4600 E. , 2005/10238 K. uyarınca Adli Tıp Kurumu’nun imza incelemesinde son mercii olmadığına ilişkin kararlarına rağmen mahkemece ATK’dan alınan raporun heyet tarafından yazıldığı, Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/801 E.sayılı dosyasından alınan raporun tek bilirkişi tarafından hazırlandığı belirterek iki rapor arasındaki çelişkiyi gidermeden ATK raporunu diğer rapora istinaden daha üstün tutarak sonuca gittiğinden kararın hatalı olduğunu, 2- İlk derece mahkemesinin, ATK raporundan sonra dosyaya sunulan itiraz dilekçesindeki, dosyanın ilgili ihtisas dairesinin en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyetince incelenmek üzere ATK’ya geri gönderilmesi talebinin reddine dair kararının Yüksek yargının son tarihli güncel kararları gereği hukuka aykırı olduğunu,(Yargıtay 8. H.D. 30.09.2020 T. , 2020/2077 E. , 2020/5572K.) (Yargıtay 8.H.D. 2015/ 14791 E. , 2018 / 2307 K. ) (Yargıtay 12.H.D , 2019/ 12233 E., 2019 / 15607 K.) (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. H.D. 2018 / 2027 E., 2019 / 813 K.) 3- Müvekkilinin davalıyı tanımadığını, davalı ile herhangi bir ticari alışverişi olmadığını, her ne kadar senet sebepten mücerret olsa da, imza inkarına ve İcra Hukuk Mahkemesi’nden alınan rapora karşı, davalı tarafın aradaki alacak-borç ilişkisini kanıtlayacak herhangi bir yan delil sunmamasına rağmen, müvekkilinin ıslak imzasını taşıyan resmi fatura aslı ile Gelir İdaresi Başkanlığı’na ait yoklama kağıdının dosyaya sunulduğunu, dosyaya bizzat sundukları resmi belgeler ve bilirkişi raporu göz önünde bulundurulduğunda senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığının artık izahtan vareste olduğunu, 4- Açtıkları menfi tespit davasının en önemli dayanağının, Bakırköy 7.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/801 E. sayılı dosyasından alınan ve senet üzerindeki imzanın kesinlikle müvekkiline ait olmadığını gösteren rapor olup, elde olmayan sebeplerle raporun alındığı dava dosyasının düşmesi sonucu, müvekkilinin mahkeme tarafından verilen bilirkişi raporuna istinaden hakkını arayarak menfi tespit davası açmasının kötü niyet olarak değerlendirilmesinin, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, açıkladığı ve re’sen gözetilecek sebeplerle, usul ve yasaya aykırı olarak verilen kararın kaldırılmasını, davanın kabulü ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Dosyası üzerinden başlatılan kambiyo senedine özgü takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf cevap dilekçesi ile; Kanun ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında, tatbike medar imza ve yazı örneklerinin, incelenecek evrakın veya senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin, asıl ve yeterli sayıda olmasının arandığını, ATK’nun, senedin tanzim tarihi olan 28/03/2017 tarihinden öncesine ait 16 adet belge asılları üzerinde inceleme yapması nedeniyle, belgeler yeterli sayıda olduğundan, davacı tarafın davada eksik inceleme yapıldığı iddiasının asılsız olduğunu, (Yargıtay 12 HD. 08.12.2011 Tarihli ve 2011/9651 E. 2011/27343 K. ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 30.5.2001 Tarih ve 2001/12-436 E. 2001/467 K. ) ATK’ca taraflar arasındaki ihtilaf ayrıntılı olarak incelenerek, hükme esas alınabilecek kapsamlı bir rapor hazırlandığını, istinaf başvurusunun alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunu, İmzaya itiraz davasında alınan raporun dar kapsamlı tek bilirkişi tarafından düzenlenmesi, ATK raporunun bilimsel ve geniş kapsamlı tekniklerle 3 ayrı bilirkişinin de imzasının yer aldığı uyuşmazlığı gidermeye yeterli, kuşkuya yer vermeyecek ve davacının iddialarını çürütecek nitelikte olması nedeniyle, davacının gerçeklikten uzak iddialarına itibar edilemeyeceğini, izah olunan ve re’sen tespit edilecek nedenlerle hukuka uygun olan mahkeme kararına karşı davacı istinaf başvurusunun usul ve esastan reddini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; 28.03.2017 keşide tarihli, 7.645,00 TL bedelli, 28.04.2017 ödeme tarihli bonodaki imzanın eli ürünü olmadığından bahisle, davalıya senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Dosyası üzerinden başlatılan kambiyo senedine özgü takibin iptaline karar verilmesine ilişkindir. Mahkemece; ATK Fizik İhtisas Dairesi’nin 14.01.2020 tarihli raporuna göre dava konusu 28.03.2017 keşide tarihli, 7.645,00 TL bedelli, 28.04.2017 ödeme tarihli bonodaki imzanın davacı …’ya ait olduğu tespit edildiğinden, Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/801 Esas sayılı dosyasında alınan raporun tek bilirkişiden alınmış olması, ATK raporunun heyet raporu olması, ATK raporunun yeterli olması gerekçe gösterilerek reddedilmiş, ihtiyati tedbir talebinin uygulanması, davada davacının haksızlığının tespit edilmesi nazara alınarak kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir. Davaya konu bononun; borçlu … tarafından 28/03/2017 tarihinde, 7.645,00 TL bedelli, 28/04/2017 ödeme tarihli olarak … emru havalesine keşide edildiği, 22/09/2017 tarihinde … tarafından kambiyo senetlerine mahsus yolla keşideci aleyhine takip başlatıldığı, 25/09/2017 tarihinde ödeme emri tebliği üzerine, borçlunun 02/10/2017 tarihinde Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/801 Esas sayılı dosyasında imzaya, borca itiraz ederek takibin iptalini istediği, mahkemece alınan 13/09/2018 havale tarihli grafoloji uzmanı bilirkişi raporu ile takibe ve davaya konu senet üzerindeki imzanın … eli ürünü olmadığının tespit edildiği, davanın takip edilmediği ve 15/02/2019 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiği, taraflara tebligat yapılamaması sebebiyle kararın henüz kesinleşmediği tespit edilmiştir. Davacı vekilinin, müvekkili aleyhindeki icra takip işlemlerinin devam etmesi sebebiyle 26/06/2019 tarihinde, Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/801 Esas sayılı imzaya itiraz dosyasındaki mahkemece alınan 13/09/2018 havale tarihli grafoloji uzmanı bilirkişi raporu eklenerek, davaya konu senet üzerindeki imzanın … eli ürünü olmadığının tespiti, takibin iptali istekli olarak Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/453 esas sayılı davasını açtığı tespit edilmiştir. Mahkemece Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin Adli Belge İnceleme Şubesi’nden alınan bilirkişi raporunda; “İnceleme konusu senette …’ya atfen atılı borçlu imzaları ile …’nın mukayese imzaları arasında, tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından, imzaların … eli ürünü olduğu hususlarını bildirir kanaat raporudur ” şeklinde iki müh. bir uzman doktordan oluşan üç imzalı rapor düzenlendiği görülmüştür. 1-Davacı tarafın ilk istinaf sebebi; Adli Tıp Kurumu imza incelemesinde son merci olmadığı halde raporlar arasındaki aykırılık giderilmeden karar verildiğine ilişkindir. Dosyada mevcut Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/801 Esas sayılı imzaya itiraz dosyasında mahkemece alınan 13/09/2018 havale tarihli grafoloji uzmanı bilirkişi raporu ile takibe ve davaya konu senet üzerindeki imzanın … eli ürünü olmadığı tespit edilmesine rağmen, dava dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nin raporunda, … eli ürünü olduğu tespit edildiğinden raporlar arasında açık aykırılık mevcuttur. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 06/05/2008 tarihli 2008/7035-9614 E ve K Sayılı, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 09/06/2011 tarihli 2011/31197-12267 E ve K Sayılı, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2016/1048-13844 E ve K Sayılı, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2016/27659-796 E ve K Sayılı, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 06/03/2003 tarihli 2003/3959-2380 E ve K Sayılı, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2015/1633-2016/799 E ve K Sayılı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07/10/2009 tarih ve 2009/12 Esas ve 382 2009/415 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmadığından, raporun anılan Adli Tıp Kurumu’ndan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından bu rapora itibar edilerek, raporlar arasındaki aykırılık giderilmeden sonuca gidilemez. Yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca aynı konuda birbirine aykırı rapor olduğunda aykırılığın giderilmesi zorunludur. Davacı taraf ATK’dan alınan rapora itiraz ederek aykırılığın giderilmesini talep etmiş, mahkemece raporlar arasındaki aykırılık giderilmemiştir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca ATK imza incelemesinde son merci olmadığından ve raporlar arasındaki aykırılık giderilmeden ATK raporunun 3 kişilik heyet raporu olması, İcra Mahkemesi’ndeki raporun tek kişilik olması nazara alınarak ATK raporuna üstünlük tanınarak karar verildiğinden, davacı vekilinin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 2- Davacı vekili, ATK raporundan sonra dosyaya sunulan itiraz dilekçesinde, dosyanın ilgili ihtisas dairesinin en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyetince incelenmek üzere ATK’ya geri gönderilmesi taleplerinin reddine dair kararın hukuka ve usule aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2019/ 12233 E., 2019 / 15607 K. Sayılı kararında belirtildiği üzere; 15.7.2018 tarih ve 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar İle Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 16/2. maddesi gereğince; Fizik İhtisas Dairesi ve Trafik İhtisas Dairesi’nin raporları Adlî Tıp Üst Kurullarında incelemeye alınamaz. Bu dairelerden birinin verdiği raporlar ile diğer bilirkişi raporları arasında çelişki bulunması halinde mahkeme veya Cumhuriyet savcılıklarınca gerekçesi belirtilmek suretiyle talep edilmesi üzerine raporlar, ilgili ihtisas dairesinin en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyetince incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. Mahkemece alınan rapor ile İcra Hukuk Mahkemesi’nin raporları arasındaki açık aykırılığın giderilmesi yönünde davacı tarafın talebine ve Yargıtay’ın ” Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmadığından, raporun anılan Adli Tıp Kurumu’ndan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından bu rapora itibar edilerek, raporlar arasındaki aykırılık giderilmeden sonuca gidilemez” yönündeki istikrar arzeden kararlarına rağmen mahkemece ATK’nun raporunun yeterli olduğundan bahisle ret kararı vermesi usule aykırı olduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. 3- Davacı vekili müvekkilinin davalıyı tanımadığını, davalı tarafın iddiasını kanıtlayıcı hiçbir yan delil sunmadığını, müvekkilinin sunduğu fatura ve Gelir İdaresi Başkanlığı yoklama fişi ile imzanın müvekkiline ait olmadığının kanıtlandığını ileri sürmüştür. İmzası inkar edilen belgedeki imza aidiyetinin ne şekilde kanıtlanacağı Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 16.12.2010 tarihli ve 2010/8529 E., 2010/17343 K. sayılı, Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 15.01.2014 tarihli ve 2013/15795 E., 2014/1233 K. Sayılı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.10.2020 tarih ve Esas no 2017/(19)11-911 Karar no: 2020/736 olan kararında açıkça belirtildiği üzere, imza inkarında tespitin uzman bilirkişi incelemesi ile yapılacağı açık olup, yan deliller ile imza aidiyeti konusunda karar verilmeyeceğinden, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 4- … tarafından 28/03/2017 tarihinde, 7.645,00 TL bedelli, 28/04/2017 ödeme tarihli olarak … emru havalesine keşide edilen senetten dolayı, 22/09/2017 tarihinde … tarafından kambiyo senetlerine mahsus yolla takip başlatıldığı, 25/09/2017 tarihinde ödeme emri tebliği üzerine, borçlunun 02/10/2017 tarihinde Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/801 Esas sayılı dosyası ile imzaya, borca itiraz ederek takibin iptalini istediği, mahkemece alınan 13/09/2018 havale tarihli grafoloji uzmanı bilirkişi raporu ile takibe ve davaya konu senet üzerindeki imzanın … eli ürünü olmadığının tespit edildiği, davanın takip edilmediği ve 15/02/2019 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı vekilinin; müvekkili aleyhindeki icra takip işlemlerinin devam etmesi sebebiyle 26/06/2019 tarihinde, Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/801 Esas sayılı imzaya itiraz dosyasındaki mahkemece alınan 13/09/2018 havale tarihli grafoloji uzmanı bilirkişi raporunu eklenerek imzanın … eli ürünü olmadığının tespiti, takibin iptali istekli olarak Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/453 esas sayılı davasını açtığı, 03/07/2019 tarihli tensip zaptının 8. maddesi ile İİK 72/3.maddesi uyarınca icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verildiği, 22/07/2019 tarihli İcra Dairesi yazısından tedbirin uygulandığı tespit edilmiştir. İİK 72/3. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında; borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilebilir ve 72/4.maddesi uyarınca dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kalkar, buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısı ile alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır, alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır, bu zarar her halde %20’den aşağı tayin edilemez. Tazminata hükmedilmesi için, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında tedbir kararı verilerek uygulanması ve yargılama sonunda davanın alacaklı lehine kesinleşmesi yeterli olup, kötü niyet tazminatında olduğu gibi, dava açılmasında davacı tarafın iyi yada kötü niyetli olması sonuca etkili değildir. Mahkemece 03/07/2019 tarihli tensip zaptının 8. maddesi ile tedbir kararı verilip, 22/07/2019 tarihli İcra Dairesi yazısından tedbirin uygulandığı tespit edildiğinden, davanın reddine karar verilmekle, dava dosyasında İİK 72/3 ve 4. maddesindeki koşullar gerçekleşmiş olduğundan, tazminata hükmedilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin, davanın Bakırköy 7.İcra Hukuk Mahkemesi dosyasındaki senet üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını gösteren rapor dayanak alınarak açılmasına rağmen, mahkemece kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı vekilinin 3 ve 4 numaralı istinaf sebebinin reddine, 1 ve 2 numaralı istinaf sebebinin kabulü ile kararın 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, grafoloji uzmanları olmak suretiyle üniversitelerin güzel sanatlar bölümü öğretim görevlilerinden veya dışarıdan oluşturulacak heyetten rapor alınmak suretiyle aykırılık giderilerek karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/04/2021 tarih ve 2019/453 E. 2021/468 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. hükmü gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek NİHAİ KARARDA DİKKATE ALINMASINA, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-g. maddesi kapsamında KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/09/2021