Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/859 E. 2021/1001 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/859 Esas
KARAR NO: 2021/1001
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/06/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/372 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıların müvekkili adına tescilli …, …, …, …, … başvuru numaralı marka haklarına tecavüz teşkil eden iş ve eylemleri sebebiyle marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ile haksız rekabet teşkil eden iş ve eylemleri sebebiyle haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması, davalılar tarafından erişime açılan ve halen aktif olarak kullanılan www…com uzantılı web adresine erişimin şimdilik tedbiren ve yargılama sonrası hükümle birlikte kalıcı olarak engellenmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin dava dilekçesindeki tedbir talebi üzerine ilk derece mahkemesinin 12.01.2021 tarihli ara kararıyla; ”İhtiyati tedbir talebinin kabulü ile http://www…com internet sitesine Türkiye’den erişimin tedbiren engellenmesine karar verildiği, davacı vekilinin talebi üzerine 09/02/2021 tarihli ek karar ile www…com, …com, http://www…com internet sitelerine de Türkiye’den erişimin tedbiren engellenmesine” karar verildiği görülmüştür. Davalı vekili 23/02/2021 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sahibi olduğu “…” markasını TPMK nezdinde tescil ettirdiğini, davacının dava konusu …, … markalarının 2019 yılında, …, …, … ve markalarının ise 2020 yılında tescil edildiğini, davacının dava konusu markalarının tescilinin davalı müvekkilinden sonra yapılmasına rağmen mahkemece müvekkillerine ait bulunan markaya ait internet sitesine erişimin tedbiren engellenmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, alınan bu kararının ileride telafisi güz zararların ortaya çıkmasına sebep olabileceği gibi teminat miktarının da ortaya çıkması muhtemel zararları karşılamaktan oldukça uzak olduğunu, tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 01.06.2021 tarihli ara kararıyla; “Davalı yan, her ne kadar 09/02/2021 tarihli tedbir ek kararının verilmiş olmasına da itiraz etmiş ise de; söz konusu ek kararın gerekçesinde de yer aldığı gibi sonradan tedbir kapsamının genişletilmesinin söz konusu olmadığı, 12/01/2021 tarihli tedbir kararına konu internet sitesi ile aynı adres olmalarına rağmen teknik detaylar nedeni ile www…com, ..com, http://www…com sitelerinin de ayrı ayrı zikredilmelerinin kararın uygulanabilmesi açısından gerekli ve zorunlu olması nedeni ile ek kararın yazıldığı, itirazların yerinde olmadığı anlaşıldığından davalı yanın itirazlarının reddine” şeklinde karar verildiği görülmüştür. Mahkemenin ara kararı üzerine davalılar vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkili şirketin sahibi olduğu “…” markasını Türk Patent Kurumu’nda 07.12.2017 tarihinde yapılan başvurunun sonucu olarak 23.05.2018 tarihinde tescil ettirdiğini, Davacının dava konusu markaları ise …, …, …, … ve … markalarının tescili için Türk Patent ve Marka Kurumu’na 2018 yılında başvuru yapıldığını ve …, … markaları ile ilgili 2019 yılında, …, …, … markaları ile ilgili ise 2020 yılında Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil kararı verildiğini, Müvekkil şirketin sahibi olduğu “…” markasının davacının markalarından daha önce tescil olmuş sınai mülkiyet hakkı sahibi marka olduğunu, ortada davacının markalarına yapılan tecavüz, haksız rekabet olmadığını, -İlk derece Mahkemesinin gerekçesinde yukarıda da belirttiğimiz üzere, “Mahkememizin 2018/394 esas, 2020/112 karar sayılı gerekçeli kararında davalı adına tescilli … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, davalının “…” esas unsurlu marka kullanımlarına haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu kullanımın men’ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu meydanda www…com alan adı ve facebook saygalarına erişimin engellenmesine karar verildiği, dolayısıyla SMK 159. ve HMK 389 maddeleri gereği yaklaşık ispat koşulları oluştuğundan mahkememizce 12/01/2021 tarihinde tedbir kararı verildiği;” şeklinde gerekçe oluşturulmasının usul ve yasaya açıkça aykırılık oluşturduğunu, iki dava konusu markaların farklılık arz ettiğini, başka bir davada ve hem de dava konusu farklı olan bir davada hem de kesinleşmemiş bir Mahkeme kararına dayanarak tedbir kararı verilmesinin açıkça usul ve kanuna aykırılık teşkil ettiğini kararın 09.02.2021 tarihli Ek kararı ile davacını talebi olmamasına ve ihtiyati tedbir kararında da bulunmamasına rağmen, ihtiyati tedbir kapsamı genişletilerek www…com, …com, http://www…com internet sitelerine de erişimin tedbiren engellenmesine karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 10/01/2017 tarih ve 29944 Sayılı Resmi Gazete yayınlanıp aynı gün yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun “İhtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği” başlıklı 159. Maddesinde; “(1) Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. (2) İhtiyati tedbirler özellikle aşağıda belirtilen tedbirleri kapsamalıdır: a) Davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması. b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması. c) Herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi. (3) İhtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/1/2011 tarihli ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır. 6100 Sayılı HMK’nın 389. Maddesinde” (1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 390.maddesinde ise “(1) İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. (2) Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. (3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, davacının markasının tescilli olması karşısında yaklaşık ispatın bu aşamada gerçekleştiğini kabul etmek gerektiği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, bu kapsamda markaya tecavüzün ve erişimin engellenmesine ilişkin koşullarının oluşmadığına yönelik savunmaların yargılama sırasında değerlendirileceği, dava konusu olayda önceye dayalı kullanım hakkının tartışılması gerektiği, gerekçe içeriğine göre, tedbir talep edenin markasının tanınmış marka olup olmadığı ve önceye dayalı kullanım hakkı bulunup bulunmadığı hususlarının yargılamayı gerektirdiği, bu nedenle tedbir açısından yaklaşık ispat koşullarının oluştuğu yönündeki ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartının yeterli oluşuna göre ilk derece mahkemesince tedbire itirazın reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, açıklanan bu sebeplerle, aleyhine tedbir kararı verilen davalılar tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/372 E. ve 01/06/2021 tarihli ara kararına karşı davalılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davalılar tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/09/2021