Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/858 E. 2021/951 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/858
KARAR NO: 2021/951
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2017
NUMARASI: 2015/22 E. 2017/222 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Vekiledeninin otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davalıdan yapacağı yedek parça alımının teminatı olmak üzere … Bankası Ortaköy Şubesinin, keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 30.01.2015 olan 500.000,00-TL bedelli … numaralı teminat çekinin, vekiledeni şirketin merkezinde davalı şirketin müdürü …’ya teslim edildiğini, davalı tarafından düzenlenen çekin bilgileri bulunan çek alındı bordrosunun gönderildiğini, davalı tarafından hazırlanan bordroda belirtildiği şekliyle “teminat olarak teslim alınmıştır” ibaresinin mevcut olduğunu, davacının yedek parça alımı talebinin davalı tarafından bir küçük mal haricinde yerine getirilmediğini, yedek parça alımı işinin teminatı olarak verilen teminat çekinin bedelsiz kaldığını, cari hesapta dava konusu teminat çeki dışında davalının davacıdan 22.601,34 TL alacaklı göründüğünü, bu borcun vekiledeninin kabulünde olduğunu, dava konusu 500.000,00 TL miktarlı teminat çekinin kabulünde olan bu meblağın dışındaki 477.398,66 TL lik bedel açısından vekiledeninin davalıya borçlu olmadığını, vekiledeni tarafından davalıya Üsküdar … Noterliğinin 19.12.2014 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edildiğini, ancak davalı tarafından çekin iade edilmediğini, ihtarnameye cevap dahi verilmediğini beyanla, dava konusu teminat çeki nedeniyle davalıya 477.398,66-TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Vekiledeninin adresi Gaziemir/İzmir olduğundan davayı görmeye yetkili mahkemelerin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davanın davacı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak açıldığını, davayı kabul etmediklerini, vekiledeninin daha önceki iştigal konusunun da otomotiv sektörü olduğunu, 20.05.2014 tarihinde … Otomotiv Servis Tic. A.Ş ile yaptığı iş yeri devir sözleşmesi ile … Otomotiv A.Ş. den … İzmir’in bayiliğini ve işyerini 01.07.2014 tarihinde devir aldığını, … A.Ş. ile ticaret yapan davacı ve … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin aynı ticareti iş yerini devir alan vekiledeni şirket ile sürdürmek istediğini, ticari ilişkinin bu şekilde başladığını, … Ltd. Şti.’nin 26.02.2013 tarihinden itibaren tamamen tek kişilik şirkete dönüştüğünü, davacı şirketin kurucusunun tek hissedarı ve tek yetkilisinin … olduğunu, davacının 21.10.2013 tarih ve sayı 8426 sayfa 417 ‘de yayınlanarak; 09.10.2013 tarihinde kurulduğunun tescil ve ilan olduğunu, davacı şirketi kuran …’nın kısa bir süre sonra bu şirketi: … isimli kişiye devrettiğini, davalıdan … araçlarına ait yedek parça satın alan dava dışı … Ltd. Şti. nin bu parçaları davacı … Otomotiv A.Ş.’ye sattığını, onun üzerinden ihracat ve satış yaptığını, davacının ve dava dışı …’in ticari defterleri incelendiğinde bu hususun tespit edileceğini, vekiledeninin Temmuz ve Ağustos 2014 aylarında kendisinden yüklü miktarda mal alan dava dışı …’ten borcun tahsili için girişimde bulunduğunu, 20.08.2014 tarihinde … Bankası Çekmeköy İstanbul şubesine ait 15.12.2014 vadeli 500.000,00 TL bedelli …7 numaralı çeki aldığını, … yetkilisi ve …’nın kurucu ortağı olup o an resmiyette gözükmeyen ama birlikte ticaret yaptıkları … tarafından vekiledeni şirkete hitaben senet tanzim ederek verdiğini, (dosyada 23.09.2014 tarihli 500.000-TL miktarlı bono verildiğine dair … imzalı belge sureti) vekiledeninin, … yetkilisi …’nında şahsen zorda olduğu düşüncesi ile bu senedi kabul etmediğini, iade ettiğini, bu durumda ticareti devam ettirmek isteyen … ve … taraflarına dava konusu 30.01.2015 keşide tarihli, … çek nolu çeki verdiklerini, çekin organik bağ ve aynı zamanda sıkı bir ticari ilişki içinde olan dava dışı …’in borçları için davacı … tarafından keşide edilerek verildiğini, davacının dava konusu çekin teminat çeki olduğuna dair iddialarını kesinlikle kabul etmediklerini, davacının bu idiasını yazılı delil ile kanıtlamasının zorunlu olduğunu, davacının dilekçesinde sunduğu çek teslim belgesinin kesinlikle davalı ile alakası olmadığını, 23.09.2014 tarihini taşıyan bu belgede ismi ve imzası olan .. isimli kişinin vekiledeni … Otomotiv Paz. Tic. A.Ş. ile hiçbir alakasının olmadığını; vekiledeni şirkette böyle bir kişinin o tarihte ve öncesinde çalışmadığını, kişinin şirket işlemlerinde hiçbir yetkisinin olmadığını, … isimli kişinin 12.07.2011 ve 14.11.2014 tarihleri arasında … otomotiv Servis Tic. A.Ş. Nin bir başka kuruluşu olan … Yedek Parça San. Ve Tic, A.Ş.’de çalıştığının tespit edildiğini, davacının dayandığı bu belgedeki imzanın kime ait olduğu konusunda da bir bilgilerinin olmadığını, … ile davacı ve dava dışı … arasındaki ilişki yukarıda izah edildiği şekilde muğlak olduğunu, davacının sunmuş olduğu çek alındı bordrosunu kesinlikle kabul etmediklerini, davacının nereden ve nasıl temin ettiği ya da düzenlendiği belli olmayan bu belgenin kesinlikle vekileden şirkete ait olmadığını beyanl,a davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”…O halde, davalı …A.Ş.’nin, dava dışı … A.Ş.’den devraldığı iş yerinde … İzmir’in bayiliğini yürüttüğü ve daha evvel …A.Ş. ile ticaret yapan davacı … ve dava dışı … ile de bu kapsamda ticari ilişkilerini yürüttüğü, davalının usulüne uygun tutulan ve HMK 222 madde uyarınca lehine delil olan ticari defter ve belgelerine göre davacı …’dan 22.601,34-TL cari hesap alacağı, dava dışı …’ten de dava konusu çek haricinde 501.920,31-TL cari hesap alacağı bulunduğu ve bu hususun talimat yoluyla incelenen davacı …’nın ticari defterleri ile de sabit olduğu, ancak dava dışı … tarafından ticari defterlerin incelemeye sunulmadığı, dosyada bir sureti bulunan 23.09.2014 tarihli … imzalı belgede … Grup Ltd şti tarafından alınan mallar karşılığı … Otomotiv A.Ş.’ye verilen 19.12.2014 tarihli 500.000-TL’lik çekten (davalı tarafından savunmada bahsi geçen ilk çek) kaynaklanan borcu şahsen kabul ettiğini, söz konusu borcun ödenmesi amacıyla … Otomotiv A.Ş.adına 23.10.2014 tarihli, 500.000-TL ‘lik bononun tarafından tanzim edildiğini beyan ettikleri, (mevcut belge altındaki imza ile dava konusu çekteki keşideci imzası çıplak gözle bakıldığında tamamen aynı el mahsulüdür.) ancak, davalı savunmasına göre …’nın bu meblağı şahsen ödeyemeyeceği inancıyla bononun alınmadığı, dolayısıyla bu belgeninde davalı savunmasını doğruladığı, alınmayan bono yerine bu kez İ…’nın yetkilisi olduğu şirket adına imzaladığı 31.01.2015 keşide tarihli, … çek nolu dava konusu çeki aldıkları ve çekin dava dışı …’in borcundan mahsup edildiğine ilişkin iddianın tüm delillerle ispatlandığı anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek yasal ve yerinde görülmüştür.” şeklindeki gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkilinin aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketten yapacağı yedek parça alımının teminatı olmak üzere … Bankası Ortaköy Şubesi’nin İstanbul keşide yeri 30.01.2015 tarihli 500.000,00 TL bedelli … numaralı teminat çekini 23.09.2014 tarihinde müvekkili şirketin eski merkez adresi olan yine Kavacık’ta davalı şirketin temsilci olarak görüşmeye gönderdiği …’ya teslim ettiğini, Ayrıca dava konusu teminat çekinin müvekkili şirket merkezinde …’ya teslim edildikten sonra merkezi İzmir’de bulunan davalı şirket tarafından düzenlenen ve çekin bilgileri bulunan çek alındı bordrosunun kendilerine kargo ile gönderildiğini, Davalı şirket tarafından bizzat hazırlanan bu bordroda da belirtildiği şekliyle “Teminat olarak teslim alınmıştır” ibaresi bulunduğunu, Ancak müvekkilinin yedek parça alımı talebinin, davalı şirket tarafından bir küçük parti mal hariç yerine getirilmediğini ve bu yedek parça alımı işinin teminatı olarak verilen teminat çekinin bedelsiz kaldığını, çek aslının ihtarname ile talep edilmiş olmasına rağmen iade edilmediğini, Davalı tarafın 19.02.2015 tarihli cevap dilekçesinin 10. Sayfasında … için ”a) “……. isimli kişinin davalı … Otomotiv Paz. Tic. A.Ş. İle hiç bir alakası yoktur. davalı şirkette böyle bir kişi o tarihte ve öncesinde çalışmamıştır. böyle bir kişinin de şirketimizde hiç bir yetkisi de yoktur-olmamıştır. …Ancak dava dilekçesinden sonra yaptığımız araştırmada … …. isimli kişinin 12.07.2014 ve 14.11.2014 tarihleri arasında … Otomotiv Servis Tic. A.Ş.’nin bir başka kuruluşu olan … San. Ve Tic. A.Ş.’de çalıştığı tarafımızca tespit edilmiştir….” şeklinde beyanlarda bulunduğunu, Bu beyanlardan anlaşılanın, davalı şirketin iş bu dava açılmadan önce … isimli bir şahsı hiç tanımadığı olduğunu, oysa ki dava dilekçesinin kendilerine tebliğinden sonra araştırma yapıp … isimli şahsın … Grup’a bağlı şirketlerden biri olan … Otomotiv’de çalıştığını öğrendiklerini, doğal olarak daha sonra iş bu çekin …’ya verildiği belirtildiğinden, dava konusu çekin nasıl olup da davalı şirketin eline geçtiği hususunun sorulduğunu, bununla ilgili olarak verilen cevapta; davalı şirketin … Oto’nun işyerini 01.07.2014 tarihinde devraldığı, SGK’dan gelen yazı cevabında ise …’nın … Otomotiv A.Ş.’den çıkışının bu devirden bir gün önce 30.06.2014 tarihinde yapıldığının belirtildiği, daha sonra hemen akabinde de … Oto’nun yan şirketi olan … Oto’da göreve başladığının iddia edildiği, bu durum karşısında; devirden bir gün önce çıkışının yapılmış olması tesadüf olmadığını, devirden bir gün önce şirketin zarara uğratılmasının mümkün olmadığını, … yukarıdaki paragrafta bahsedilen zararlara sebebiyet vererek … Oto’yu zarara uğratmış ise ve davalının bahsettiği gibi bu nedenle … Oto’daki işine son verilmiş ise bu kişi neden hemen akabinde yine … Holding’e bağlı bir yan şirkette sigortasının başlatıldığının sorulması gerektiğini, Bir şirketi zarara uğrattığı iddia edilen şahsın yine o şirketin yan şirketinde çalışmaya başlatılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Davalı tarafın ikinci cevap dilekçesinde çelişkili açıklamalarda bulunduğunu, kendilerini ilgilendirmeyen …’nın seyahat tarihi ile kendilerini ilgilendiren …’ın İstanbul’a seyahat tarihinin aynı gün olmasının davacı iddialarını doğrulamayacağını belirttiğini, ancak bu aşamada henüz Mahkeme tarafından … Havayolları’na müzekkere yazılmadığını, gelecek yazı cevabından habersiz davalı tarafın her iki şahsın seyahatlerinin birbirleri ile bağı olmadığını 20.04.2015 tarihinde bildirdiğini, Çek teslim alındığına ilişkin adi yazının 23.09.2014 tarihinde İstanbul’da müvekkili şirketin merkezinde şirket yetkilisi … tarafından masanın öbür tarafında … ve …’ın bulunduğu bir ortamda çek aslının …’ya teslim edilerek imzalandığını, Davalı tarafın, çekin teslim ediliş şekli ile ilgili olarak davanın bu aşamalarına kadar hep … ile müvekkili şirket arasında bir menfaat ilişkisi olabileceği, …’yı hiç tanımadıklarını, … imzalı teslim tutanağının nerede, nasıl, ne zaman imzalandığının kendilerince bilinmediği savunmasına dayandığını, ancak … havayollarına yazılan müzekkere cevabına göre; … ve … isimli şahısların çek teslim tutanağında belirtilen tarihte yani 23.09.2014’te aynı uçakla İstanbul’a geldikleri, bu her iki biletin aynı acenta tarafından düzenlendiği ve her iki uçak biletinin de aynı kredi kartı ile ödemesinin yapıldığını, Davanın başında … ile …’ın farklı amaçlarla yaptıkları seyahat tarihlerinin tesadüfen aynı olmasının bir şeyi değiştirmeyeceğini iddia eden tarafın, bu kez her iki şahsın birlikte davacı şirkete geldiği hususunu kabul etmek zorunda kadlığını, daha önceki beyanlarını da bu beyanıyla yalanladığını, İddiaları kabul anlamına gelmemek kaydıyla; bir an için davalının bu seyahate …’nın neden katıldığı noktasındaki açıklamasının gerçek olduğu düşünülse dahi; …’ın … Oto’nun eski çalışanı olduğunu, Ayrıca …’nın da yardımcısı olduğunu, dolayısıyla …’ın davacı şirket tarafından tanındığını, Davanın başından beri iki şahsın birlikte seyahat etmediğini savunan davalı şirketin, burada her iki şahsın birlikte seyahat ettiğini kabul etmenin yanı sıra bir de traji komik bir şekilde buna gerekçe olarak her iki şirketin birbirlerine çok yakın mesafede olmalarını gerekçe gösterdiğini, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davalı şirketin iş bu çekin dava dışı … Grup firmasının davalıya olan borçları nedeniyle verildiği düşünülse dahi davacının 3. Şahıs … Grup’un cirosunu almadan bu çeki direkt davalı şirkete vermesinin olağan sayılamayacağını, Ayrıca Ek-1’te sunulan mail çıktıları incelendiğinde, …’ın müvekkili ile yazışmalarının hepsinde cc (bilgi) kısmında … bulunduğunu, bu hususun da … ile Kahyaoğulları şirketi arasındaki bağın ve …’nın … şirketinde çalıştığının delili olduğunu, kendisinin sigorta girişinin yapılmamasının işçi ile işveren arasındaki iç ilişki olduğunu, Müvekkili şirketin eski ortağı … olup kendisi cevap dilekçesinde bahsedilen ihbar olunan … Grup şirketinin yetkilisi olduğunu, müvekkili şirket ile dava dışı … Grup şirketinin birbirinden tamamen bağımsız, her ikisi de ayrı şirket merkezlerine ve ayrı personellere sahip ve ana faaliyet alanı farklı iki farklı tüzel kişilik olduğunu, bu iki şirket arasında Mahkemenin düşündüğü gibi hiçbir partnerlik bulunmadığını, İki firma arasında karşılıklı mal alım satımının yapılması organik bağ olduğunun değil, iki firma arasında sadece bir ticari ilişki olduğunu gösterdiğini, Dava konusu çekin keşidecisinin müvekkil … OTOMOTİV, çekin lehtarının ise davalı … OTOMOTİV olduğunu, çek üzerinde başkaca hiçbir ciro veya kayıt bulunmadığını, bu çekin … OTOMOTİV ile … OTOMOTİV arasındaki bir hukuki ilişki için verildiğini, ancak davalı tarafın yargılama sırasında cevap dilekçesinde bu çekin çek ile hiçbir ilgisi olmayan dava dışı … ile … OTOMOTİV arasında, hatta bir kısım borçlar içinde dava dışı … GRUP ile yine dava dışı … OTOMOTİV arasındaki bir hukuki ilişki için verildiğini iddia ettiğini, bir an için bu çekin davalının iddia ettiği gibi ihbar olunan … Grup şirketinin borcu için verildiği düşünülse dahi, yukarıda belirtilen ticari hayatın olağan akışı gereği müvekkili şirketin bu çeki … Grup adına cirolayıp … Grup’a teslim edip, … Grupun’ta çeki cirolayıp davalı şirkete vermesi gerektiğini, ancak böyle bir durumun söz konusu olmadığını, Çek aslı müvekkili tarafından … aracılığı ile davalı şirkete verildikten sonra davalı şirket tarafından iş bu çeke ilişkin 08.10.2014 tarihli çek alındı bordrosunun müvekkili şirkete gönderildiğini, müvekkili şirketin muhasebecilerinin de iş bu çeki alındı bordrosuna göre işlem yaptığını ve 08.10.2014 tarihi itibari ile çeki müvekkil şirket kayıtlarına teminat çeki olarak işlediğini, Mahkemece aleyhe değerlendirmenin bu nedenle yerinde olmadığını, Müvekkili şirket ile dava dışı … firması arasında organik bağ bulunduğuna ilişkin Mahkeme değerlendirmesinin hatalı olduğunu, Mahkemenin ticari kayıtları dikkate almaksızın sonuca vardığını, organik bağ tespitinin neye dayanarak yapıldığının belli olmadığını, Dava konusu çekin … tarafından …’nın borcu için verildiği yönündeki Mahkeme değerlendirmesinin hatalı olduğunu, oysaki anılan çekin … tarafından değil, davacı …. tarafından davalıya verildiğini, Ayrıca Mahkemenin dava konusu çek ile davalının cevap dilekçesinin 7. sayfasında belirttiği ihbar olunan … gruba ait 15.12.2014 tarihli …raat Bankası’na ait çeki karıştırdığını, bu çek ihbar olunan şirket yetkilisi … tarafından imzalanan bir çek olduğundan 23.09.2014 tarihli yazı da …’ya ait olduğundan doğaldır ki iki imzanın birbirinin aynısı olduğunu, ancak dava konusu çekin bu çek olmadığını, Diğer yandan 25.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilin 900-Nazım Hesaplar ana hesabının alt detayında, ilgili çekin Teminat Mektupları hesabına kaydedildiği belirlenmiş olup, Mahkemenin gerekçeli kararında bu durumun delil teşkil etmediğinin belirtildiğini, aynı şekilde davalı şirketin de ticari defterleri incelenmiş, davalı ticari defterlerinde ise ilgili çekin ihbar olunan … şirketinin borcu için verildiğinin belirtildiğini, ihbar olunan … şirketi defter ibrazında bulunmadığından ve HMK 222 madde uyarınca Mahkemenin davalı lehine delil olan ticari defterleri kabul edip davayı ispat külfeti kendilerine geçen davalının davayı lehlerine ispat ettiklerine kanaat getirdiğini, bu durumun HMK md. 222’ye aykırılık teşkil ettiğini, … isimli şahsın davalı şirkette sigortalı olarak çalışıp çalışmamasının, dava konusu çekin davalı şirkete keşide edilerek kendisine teslim edildiği gerçeğini değiştirmediğini, davacı şirketin, davalı şirket adına … Oto’dan iş yeri devir öncesi ve sonrası da dahil olmak üzere … isimli şahısla sürekli iletişim halinde olup şahsın iş yeri devri esnasında …’tan davalı şirkete sigortasının geçirilip geçirilmediğini bilme imkanı olmadığını, ancak …’nın işyeri devri sonrası da aynı şekilde davalı şirket çalışanı olarak hareket ettiğini, keza ticaret hayatında ve uygulamada da şirketi evrak alış verişi için temsil eden şahısların sigorta kayıtlarını sorgulamak gibi bir usul bulunmadığını, Kaldı ki … isimli şahsın çeki teslim almaya davalı sigortalı çalışanı … ile birlikte aynı uçak ile geldiğini, çeki teslim alıp geri döndüğünü, bu durumun yargılama esnasında ispat edildiğini, Davalı şirketin dava başından beri … ile ilgili çelişkili beyanları olduğunu ve bu durumun Mahkemece dikkate alınmadığını, Öte yandan Mahkemenin, şayet imza …’ya ait ise …’un müvekkili şirket ile birlikte hareket ettiğine karine teşkil ettiğini beyan ettiği, böylelikle müvekkilini ve …’yı zan altında bıraktığını, …’nın asıl olarak davalı şirket ve … ile birlikte hareket ederek, müvekkilini dolandırmaya çalıştığını, buna ilişkin suç duyurusu da yapıldığını, Mahkemece, çek teslim tutanağının en azından yazılı delil başlangıcı sayılarak çeki teslim alan …’nın tanık olarak dinlenmesi talebinin reddedildiğini, davadaki ihtilafın kilit noktasının dava konusu çekin veriliş şekli ve nedeni olduğunu, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için …’nın ifadesinin hayati önem taşıdığını, bu nedenle anılan savcılık dosyası kapsamında alınacak …’nın ifadesinin bekletici mesele yapılması ve ilgili savcılık dosyasından talep edilerek dosyaya getirtilmesi gerektiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece, dava konusu çekin icra takibine konu edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiğini, nihayetinde davanın reddedildiğini, İİK’nun 72/4.maddesi ile yerleşik Yargıtay kararları doğrultusunda lehlerine tazminata hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın bu yönüyle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, menfi tespit davasıdır. Davacı, dava konusu çekin teminat çeki olarak davalı tarafa verildiğini iddia ederek, çek alındı bordrosu ile 23.09.2014 tarihli teslim belgesine dayanmış, davalı ise, çekin davacı ile organik bağı olduğunu iddia ettiği dava dışı … Makine İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin boçlarına mahsuben davacı tarafça kendilerine verildiğini savunarak, çek alındı bordrosundaki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını, 23.09.2014 tarihli teslim belgesinde isim ve imzası olan … isimli şahsın şirketle bir ilgisinin bulunmadığını, çekin şirket çalışanı … tarafından alındığını ileri sürmüş, Mahkemece, ispat yükünün davalı tarafta olduğu ve davalının iddiasını ispatladığı gerekçesiyle davanın reddine, tazminat talebinin reddine karar verilmiş, karar her iki tarafça da istinaf başvurusuna konu edilmiştir. Uyuşmazlık; dava konusu çekin davacı tarafından davalıya teminat olarak mı, yoksa dava dışı … firmasının borcuna mahsuben mi verildiği noktasında toplanmaktadır. Davalı taraf, çekin veriliş nedenini talil etmiş olup, ispat yükünü üzerine almıştır. Bu hususta, davacı tarafça delil olarak sunulan çek alındı bordrosu önem taşımaktadır. Davalı, söz konusu belge altındaki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürmüş olmasına rağmen, Mahkemece bu husus araştırılmamış, gerekli imza incelemesi yapılmamıştır. Diğer yandan, davalının, dava konusu çeki şirket çalışanı … vasıtasıyla aldıklarını iddia etmiş olması nedeniyle, çekin teslim alındığına ilişkin belge altında isim ve imzası bulunan …’nın tanık olarak beyanına başvurulması, yine davanın aydınlanması bakımından önem taşımakta olup, davacı vekilinin bu yöndeki talebi Mahkemece isabetsiz bir şekilde reddedilmiştir. Ayrıca her ne kadar Mahkemece, davacı ile … firması arasında organik bağ bulunduğu değerlendirilmiş ise de, bu hususta gerekli araştırmanın yapılmadığı, yapılan değerlendirmenin bir gerekçeye dayanmadığı anlaşılmıştır. Yine davacı tarafından davalı aleyhinde suç duyurusunda bulunulduğu beyan edilmiş olup, Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/8270 sr. numaralı dosyasının celbedilip diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Tüm bu açıklamalar ışığında Mahkemece yapılacak iş; Çek alındı bordrosundaki imzanın inkâr edilmesi nedeniyle, söz konusu imzanın, belgenin kayıt tarihi itibariyle şirket temsilcilcisine ait olup olmadığı, Davalının, dava konusu çeki şirket çalışanı … vasıtasıyla aldıklarını iddia etmiş olması karşısında, davacı tarafından sunulan ve dava konusu çeke ilişkin 23.09.2014 tarihli teslim alındı belgesindeki imzanın aidiyeti ile çekin, adı geçen … tarafından teslim alınıp alınmadığının araştırılması, bu hususta adı geçenin tanık olarak beyanının alınması, Davalının savunması dikkate alınarak, … ile davacı şirket arasındaki organik bağ iddiasının hukuka uygun olarak sıkı bir şekilde araştırılması, Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/8270 soruşturma sayılı dosyası celbedilip, var ise dosyada mevcut ifade tutanaklarının celbedilmesi, yukarıda eksikliği belirtilen hususlar giderildikten sonra celbedilen tüm bilgi ve belgelerin bir bütün halinde değerlendirilerek bir sonuca varılması gerekirken, esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verildiği sonucuna ulaşılmıştır. Kabule göre de; Davalı tarafın istinaf sebebinin, davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle % 20 tazminat verilmesine yönelik olduğu, bilindiği üzere İİK’nun 72/2 maddesi gereğince icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında teminat mukabilinde icra takibinin durdurulmasına karar verilebileceği, eldeki davanın da icra takibinden önce açılan menfi tespit davası olduğu, yine aynı kanunun 72/4 maddesinde ise davanın alacaklı lehine neticelenmesi halinde davalı alacaklı lehine tazminata hükmedileceğinin öngörüldüğü, eldeki davada İİK’nun 72. maddesi kapsamında takibin durdurulması yönünde tedbir kararı verildiğinden alacaklının alacağını geç almış bulunmasından doğan zararı nedeniyle tazminata hükmedilmesi gerekirken, gerekçesiz olarak ”koşulları olmayan tazminat taleplerinin reddine” karar verilmiş olması hatalı görülmüştür. Ancak davacı tarafın istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına karar verilmiş olduğundan bu aşama itibarıyla davalının istinaf talebiyle ilgili bir karar verilmesine hukuken gerek görülmemiştir. Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun kabulüne, davalının istinaf talebiyle ilgili verilen kaldırma kararı gereğince bu aşama itibarıyla bir karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2017 tarih ve 2015/22 E. 2017/222 K. sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Davalı tarafın istinaf talebiyle ilgili verilen kaldırma kararı gereğince bu aşama itibarıyla bir karar verilmesine yer olmadığına, 5- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 8.152,78 TL karar ve ilam harcının ve başvurma harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 7- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 8- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 9- Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin talebi halinde kendisine iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021