Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/853 E. 2021/974 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/853 Esas
KARAR NO: 2021/974
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 01/04/2021
NUMARASI: 2017/546 E., 2021/80 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı tarafın müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaları ile ilamsız icra takibi yaptığını, müvekkilinin bu takiplere konu faturalardan dolayı davalı tarafa borcunun olmadığını, davalı tarafın müvekkiline herhangi bir hizmet sunmadığını, davalının icra takiplerine dayanak yaptığı faturaların hiçbirisinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, davalı tarafın hiçbir hizmet sunmadığı halde kendince fatura kestiğini ve bu faturaların da müvekkiline tebliğ etmeksizin yasal işlem başlattığını belirterek, davalının açtığı icra dosyalarından müvekkilinin borcunun bulunmadığının tespiti ile davalının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; Davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davaya konu icra takiplerinin konusunun TSE marka kullanım ücretinden ve TSE markasını, kullanma hakkını veren TSE belgesi ücretinden doğan fatura alacakları olduğunu, bu nedenlerle görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğunu belirterek davanın görev yönünden reddine karar verilmesini, müvekkili kurumun davacıdan alacaklı olduğunu belirterek davanın esas bakımından da reddine, davacının %20 icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “TSE markasının kullanımı karşılığı ücretler, yönerge uyarınca ekindeki ücret çizelgelerine göre belirlenir. Yönergenin 5.9. maddesi “TSE’ye ait markaların verildiği her bir ürün belgesi için her yılın ocak ayı içerisinde belgenin bir önceki kullanıldığı yıla ait yıllık marka kullanma ücreti tahakkuk ettirilir. İlk defa verilen belgeler için marka kullanma ücreti o yılın sonuna kadar belgenin kullanıldığı süre için hesaplanarak tahakkuk ettirilir. Belge iptali yapılması durumunda marka kullanma ücreti aylık bazda tahakkuk ettirilir.” hükümlerini ihtiva etmektedir. Dosya içine getirtilen ücret çizelgelerini inceleyen bilirkişi tarafından davaya konu icra takiplerinin konusunu oluşturan marka kullanım ücretleri ve hizmet bedellerinin Yönerge uyarınca doğru olarak belirlendiği tespit edilmiş olmakla, davalı kurumun gerekli iş yeri denetimlerini ve ürünlerle ilgili incelemeleri usulüne uygun olarak yaptığı, davacıya vermesi gereken tüm hizmetleri vermiş olduğu anlaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle, davacının davaya konu icra takiplerine konu asıl alacaklarla ilgili borçlu olmadığının tespiti talebinin yerinde olmadığı, ancak TBK’nun 117/1. maddesi uyarınca muaccel borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceğinden ve davalının icra takiplerinden önce davacı tarafından temerrüte düşürüldüğü kanıtlanamadığından, icra takiplerinden önceki dönem için talep edilen İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında 10,04 TL işlemiş faiz, … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 62,84 TL işlemiş faiz, … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 54,49 TL işlemiş faiz, … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 17,64 TL işlemiş faiz ve … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında 63,62 TL işlemiş faiz borcu için borçlu olmadığının tespitine, davacının fazlaya ilişkin asıl alacaklarla ilgili taleplerinin reddine, davalının takipten önce temerrüde düşmediği, alacağın yargılamayı gerektirdiği, davacının takip başlatmakta kötü niyetli olmadığı anlaşıldığından, davacının kötü niyet tazminatına ve davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesi taleplerinin reddine” şeklinde karar verildiği görülmüştür. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Müvekkilinin ticareti 2008 yılında terk etttiği, 2008’den bu yana ticaret hayatında bulunmadığı gibi markasını da kullanmayı bıraktığı, bu hususun hem vergi dairesi kayıtlarında hem de mahkeme kayıtlarında bulunduğu, ayrıca, dosyada alınan bilirkişi raporunda da en son 2008’de şirket adına işlemlerin yapılmış olduğunun tespit edildiği, 2- Davalının ne bir denetimde bulunduğu, ne de müvekkilinin halen TSE garantisi aldığı dönemdeki standartları taşıyıp taşımadığını araştırmadığı, hiçbir hizmet sunmaksızın ve hatta şirketin halen var olup olmadığını, ticarete devam edip etmediğini dahi araştırmaksızın her yıl yalnızca fatura kestiği, ‘’TSE’’ damgasının bir markanın gerekli standartları taşıyıp taşımadığını gösterdiği, ancak davalı taraf, bu standartları taşıyıp taşımadıklarını hiç araştırmadığı, denetleme yapmadığı ve hizmet sunmadığı, davalının hizmet sunmaksızın yalnızca kira ödemesi gibi her yıl fatura kesip müvekkiline karşı icra takipleri başlatmış olmasının hukuka aykırı olduğu, 3- Yerel mahkemenin faturalar ve fesih şekli üzerinden inceleme yaptığı, oysa müvekkilinin hizmet alıp almadığını, faturaların müvekkile tebliğ edilip edilmediğini incelemediği, 4- Müvekkilinin, davalı taraftan hizmet almadığı, bilindiği gibi yalnızca fatura tanziminin alacağın varlığına delil olmadığı, hizmetinde sunulduğunun ispatı gerektiği, müvekkilinin sözleşmeyi feshettiğine dair ihbarname göndermemiş olmasının ve davalının yalnızca fatura kesmiş olmasının alacağı haklı hale getirmediği belirtilerek, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak, müvekkilinin davalı tarafa hiçbir borcunun bulunmadığının tespit edilmesini, davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, marka kullanım hakkından kaynaklanan alacak nedeniyle başlatılan icra takiplerine konu faturalardan dolayı borçlu olmadığının tespiti davasıdır. Davalı tarafça davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … esas, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … esas ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaları ile ilamsız icra takibi yaptığını, davacı tarafça açılan davayla, davalıya bu icra takiplerine konu faturalardan dolayı borçlu olmadığının tespitine, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istediği, mahkemece davanın kısmen kabulüyle, temerrüde düşürülmediği için icra takiplerinde işletilen işlemiş faiz yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine, asıl borç yönünden ise taleplerin reddine karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacı tarafından … markası için 18.03.2005 tarih … müracaat nosu ile Otomotiv-Sıvılaştırılmış Petrol Gazı (LPG) Sistem Bileşenleri dışındaki diğer donanımlar üretimleri için TS 12095-2 EN 12806/Nisan 2004 sayılı standarda uygunluk başvurusunda bulunduğu, davalı tarafından yapılan incelemeler sonucunda taraflar arasında 02.06.2005 tarihinden geçerli olmak üzere TSE Markasını Kullanma Tip Sözleşmesi’nin imzalandığı ve 34.14.01/7530 nolu Türk Standartlarına Uygunluk Belgesinin düzenlendiği, yapılan ara kontrol incelemelerinde 3 yıl boyunca belge sahibi kuruluştan numune alınamaması nedeniyle tip sözleşmenin 23-1 ve 27-1.deki “belge sahibinin TSE’ye karşı hukuki ve mali yükümlülüklerini yerine getirmemesi” ifadesi gereğince 14.05.2014 tarih 22.nolu Belgelendirme Komisyonu kararıyla davacıya verilen Belgenin iptal edildiği görülmektedir. Taraflar arasında düzenlenen Sözleşmenin 3. maddesinde, sözleşmenin süresinin 1 yıl olduğu, tarafların feshine dair bir talepleri olmadığı takdirde bu sözleşmenin her defasında bir yıl daha kendiliğinden uzatılmış sayılacağının belirtildiği, TSE Belgelendirme Yönergesinin 38.maddesine göre, belge sahibinin, tahakkuk ettirilen faturaları, başka herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın tebliğ tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde ödeyeceği, 40/2 maddesine göre, gecikme faizinin temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacağı, 42/1 maddesine göre, belgelendirme hizmeti verilirken hizmetin herhangi bir aşamasında başvuru sahibinin talebinden vazgeçmesi veya TSE tarafından durdurulması halinde vazgeçme talebinin TSE’ye bildirim tarihine veya durma kararına kadar geçen süre içerisinde başlatılan veya verilen hizmetlere ilişkin ücretlerin tam olarak tahakkuk ettirileceği ve başvuru sahibinden tahsil edileceği, başvuru sahibinin her hangi bir maddi ve manevi hak talep edemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre davacı tarafından belge kullanımı için tip sözleşmeyi feshettiğine ilişkin olarak davalıya bildirimde bulunduğuna dair herhangi bir delil sunulmamış olduğu dikkate alındığında tip sözleşmenin Belgenin iptal tarihine kadar geçerli olduğu kabul edilmek gerekir. Davalıya ait … Lpg Gaz Alternatif Yakıt Sistemleri isimli işletmenin Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 51. Maddesine göre 31/12/2014 tarihinde ticaret sicilinden resen terkin edildiği tespit edilmiştir. Mahkemece dosyaya hesaplamaya temel alınmak için TSE Ürün belgelendirme Ücretlendirme Yönergesi Ücret Çizelgesi getirtilmiş, içerik ve hesaplama yönünden bilirkişi raporları alınmış, alınan bu raporlardan, bilirkişi … tarafından düzenlenen kök ve ek bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun olduğu görülmüş, davalı tarafından düzenlenen faturaların sözleşme ve verilen hizmet içeriğine toplam değerlerinin olan 8.895,00 TL + 208,63 TL faiziyle birlikte 9.193,63 TL olarak tespit edilmiştir. Sonuç olarak her ne kadar davacı vekilince 2008 yılından itibaren ticari faaliyette bulunulmadığı, davalıdan herhangi bir hizmet alınmadığı ve bu nedenle davalıya borçlu olmadığı iddia edilmişse de, davacıya ait işletmenin Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 51. Maddesine göre 31/12/2014 tarihinde ticaret sicilinden resen terkin edildiği, bu tarihe kadar faaliyette olduğunun kabulü gerektiği, sözleşmenin 3. maddesinde, sözleşmenin süresinin 1 yıl olduğu, tarafların feshine dair bir talepleri olmadığı takdirde bu sözleşmenin her defasında bir yıl daha kendiliğinden uzatılmış sayılacağının belirtildiği, tip sözleşmenin 42/1. maddesine göre, belgelendirme hizmeti verilirken hizmetin herhangi bir aşamasında başvuru sahibinin talebinden vazgeçmesi veya TSE tarafından durdurulması halinde vazgeçme talebinin TSE’ye bildirim tarihine veya durma kararına kadar geçen süre içerisinde başlatılan ve ya verilen hizmetlere ilişkin ücretlerin tam olarak tahakkuk ettirileceği ve başvuru sahibinden tahsil edileceği, takibe konu olan fatura tarihlerinde taraflar arasındaki sözleşmenin yürürlükte olduğu, bu nedenle davalının sözleşme gereğince aldığı hizmetin bedelini ödemesi gerektiği halde takibe konu olan fatura bedellerini ödemediği, faturaların sözleşme ve alınan hizmet içeriğine uygun olduğu, mahkemenin işlemiş faizin temerrüt olmaması nedeniyle talep edilemeyeceği saptamasının da yerinde olduğu, bu nedenlerle davacının işlemiş faiz dışında kalan fatura bedellerinden dolayı davacıya borçlu olmadığını kanıtlayamadığı, bu doğrultuda ilk derece mahkemesi kararının esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 01/04/2021 tarih ve 2017/546 E., 2021/80 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021